İsrail, Erdoğan'ın konuklar onuruna verdiği yemeğe de davet edilmedi

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 09 Haziran 2010 07:30, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

'Bir üye hariç' kınama açıklaması

Duygu GÜVENÇ

Kararların oybirliği ile alındığı Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) üyesi olan İsrail, yardım filosuna yönelik saldırının sonuç bildirgesi ile kınanmasına karşı çıkınca Türkiye sürpriz bir atak yaptı. 22 üyeli AİGK'da İsrail'i yalnız bırakmak için önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kapanış oturumunda ulusal beyan yaptı, ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tüm ülkelerden yetki alarak İsrail'i dışarıda tutan Başkanlık Açıklaması'nı kapanış oturumunda ek olarak kayda geçirdi. Basın toplantısında da açıklamayı okudu. Davutoğlu, ulusal beyanda Türkiye'nin bağımsız bir soruşturma komisyonu isteğini ve tazminat hakkının saklı tutulduğunu kayda geçirdi. Davutoğlu'nun bu sözleri zirvenin ardından yayınlanan ekte (Annex) de yer aldı.

"UNUTMAYACAĞIZ"

Gül, Türkiye'nin İsrail'in saldırısını unutmayacağını belirterek şunları söyledi: "İlk defa bir ülkenin ordusu, askerleri bu hatayı yapmışlardır. Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk defa... Bunu affetmeyeceğiz, mümkün değil. Bunu ancak telafi ederlerse mümkün, yoksa unutmamız mümkün değil." Başkanlık açıklamasında İsrail'den "bir üye ülke hariç" ifadesiyle söz edilirken, İran, Güney Kore, Çin, Mısır ve Rusya'nın nükleer silah, Filistin devletinin kurulması ve AİGK ve AGİT arasında işbirliğine karşı çıkışları da "üye ülkelerin büyük çoğunluğu" ifadesiyle yer aldı. Açıklamada "Bir üye ülke hariç, diğer tüm üyeler bu eylemi BM Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerinin açık ihlali olarak addetmişlerdir ve bu eylem sonucunda sivillerin hayatını kaybetmesini güçlü bir şekilde kınamışlardır. BM Genel Sekreteri tarafından bağımsız uluslararası komisyonun kurulmasını desteklemişlerdir" denildi. Açıklamada ayrıca, üye ülkelerin büyük çoğunluğunun İsrail'e Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'nın taraf olması ve nükleer tesislerini Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın kapsamlı sistemine tabi kılması çağrısında bulunduğu vurgulandı.

Dışlanmanın resmidir

Duygu GÜVENÇ / İSTANBUL

AİGK Zirvesi aile fotoğrafında Ahmedinecad, Abdullah Gül ile ön sırada yer alırken İsrail Büyükelçisi Levy kareye girmekte zorlandı. İsrail, Erdoğan'ın konuklar onuruna verdiği yemeğe de davet edilmedi. Levy ise Ahmedinecad konuşurken AİGK oturumunu terk etti

Dönem Başkanlığı 2010- 2012 arasında Türkiye'ye geçen Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) Zirvesi'ne İsrail krizi damgasını vurdu. 22 üyeli AİGK'nın aile fotoğrafı İsrail-Türkiye ve İran'ı aynı karede buluşturdu. İsrail, Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in davet edildiği Zirve'de yardım filosuna yönelik saldırının ardından İsrail Büyükelçi Gabi Levy tarafından temsil edilirken, Levy aile fotoğrafında en geride ve en arkada kaldı. Vietnam ve Irak'ın da üyeliğe kabul edildiği Zirveye katılan tüm liderlerin yer aldığı aile fotoğrafında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ön sırada yer alırken Levy, kareye girmek için zorlandı. AİGK oturumunda, Ahmedinecad konuşurken de Levy oturumu terk etti. Uluslararası platformlarda İran ve İsrail'in birbirine karşı bilinen bu tutumu Zirveye katılanları şaşırtmadı. AİGK'nin sonuç bildirisi ise İranİsrail karşıtlığı, nükleer sorun ve Filistin nedeniyle tarafları karşı karşıya getirdi. Zirvenin ilk gününde "Avrasya'da Ekonomik ve Güvenlik İşbirliği" adıyla AİGK ve AGİT arasında düzenlenen toplantıya davet edilmeyen İsrail, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konuklar onuruna önceki akşam verdiği yemeğe de çağrılmadı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise ikili görüşmelerin ardından Zirve oturumunda da İsrail'i eleştirerek "Özellikle İsrail'in Gazze'ye yardım götüren Türk gemisine saldırarak sivilleri öldürmesi konusunda Türkiye'nin yanındayız. İsrail'i kınıyor ve Türkiye'ye desteğimizi ifade etmek istiyoruz. Ayrıca Azeri halkı adına Türkiye'ye başsağlığı diliyorum" dedi.

Putin'den BM sözü

Rusya Başbakanı Vladimir Putin, İsrail'in yardım filosuna yönelik saldırısı için, "Özel olarak bu meselenin soruşturulması lazım" dedi. Başbakan Erdoğan da saldırının tüm dünyaya vicdan muhasebesi yaptırdığını belirkrek, "Yükselen ses daha adil ve daha özgür bir dünya isteyen vicdanların sesi olacaktır" dedi. İki lider dün Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı öncesinde sabah kahvaltısında bir araya geldi. Kahvaltı sonrasında iki ülke arasında bir dizi anlaşmaya imza atıldı. Törende konuşan Putin, Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine 9 kişinin öldüğü İsrail saldırısını gündeme getirerek Rusya'nın olayla ilgili kaygılarını İsrail'e ilettiğini söyledi. Putin, şunları ifade etti : "İsrail'in bu hareketini kınadık. Bizim Birleşmiş Milletler'deki temsilcimiz de doğrudan bu konuya değinen bir konuşma yaptı ve kınadık. Ne yazık ki, İsrail'in attığı bu adım, uluslararası sularda gerçekleştirdiği bu müdahale bir başka kaygı sebebidir. Biz, hayatını kaybedenlerle ilgili başsağlığı dileğimizi ilettik. Bizler, Türk hükümetinin ve Türk halkının hislerini, duygularını çok iyi anlıyoruz. Özel olarak bu meselenin soruşturulması lazım, BM'de de gündeme getireceğiz." Putin, Yukarı Karabağ sorununu için de "Bu tür çetrefilli sorunların çözümünde sorumlu olan tek bir taraf olamaz. Sadece bu ülkelerin yönetimlerinin de kendi başlarına bir çözüme ulaşamaz. Bir çözümün mutlaka her iki taraf için de kabul edilebilir bir uzlaşı temelinde olması gerekir" dedi. Erdoğan ise İsrail'in saldırısının tüm dünyaya vicdan muhasebesi yaptırdığını belirterek, "Yükselen ses daha adil ve daha özgür bir dünya isteyen vicdanların sesi olacaktır" dedi. Erdoğan hem BM Güvenlik Konseyi, hem de diğer platformlarda verdiği destekten ötürü Rusya'ya teşekkür etti.

Türkiye-Rusya tarihinde bir ilk

Nur Batur

İstanbul'daki Asya zirvesi İsrail krizine ve İran sancısına rağmen tarihi bir dönüm noktası oldu. Neden mi? Çünkü zirve, Türk-Rus tarihine damga vurdu da ondan. Rusya'nın güçlü lideri Putin'le Başbakan Erdoğan'ı dinledikten sonra yıllardır tanıdığım bir Rus diplomatla karşılaştım. Çok heyecanlıydı. "Tarihte bir ilki yaşadık" diye söze girince biraz şaşırdım doğrusu. O da Kremlin koridorlarındaki havayı aktarmaya başladı: "Zirveye, Lavrov gelecekti. Ama Putin bizzat gelmeye karar verdi çünkü Rusya'yla Türkiye'nin Asya'da oynayacağı role büyük önem veriyor." Ama Putin ilk kez Türkiye'ye gelmiyordu ki! Rus diplomat güldü ve ekledi: "Ama tarihte ilk kez bir ay içinde hem Rusya Devlet Başkanı hem de Başbakanı Türkiye'ye geldi. Bir dönüm noktasındayız."

DÜNYANIN EKSENİ KAYARKEN

Gerçekten son bir ayda hem Medvedev hem de Putin'in gelişiyle öyle bir sürece girdik ki, Türk-Rus ilişkileri tarih boyunca hiç bu kadar yakın olmadı. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev bir ay önce geldiği zaman ilişkileri "sözde değil, gerçekte de stratejik bir ortaklık" olarak tanımladı. Putin ve Erdoğan ise dün sabah baş başa yaptıkları kahvaltıda daha da yakınlaşma kararı aldılar. İki güçlü liderin İstanbul'dan dünyaya verdikleri mesajlar da çok güçlüydü. Erdoğan Putin'e "Değerli Dostum" diye hitap ederek konuşmaya başladı. Türkiye için Rusya'yla ilişkilerin öncelikli ve ayrıcalıklı olduğunu, güçlenen ilişkilerin de tüm bölgede barışa, istikrara ve ekonomik gelişmeye katkı yapacağını söyledi. Putin ise Türkiye ile Rusya'nın artık dünyaya örnek olduğundan söz etti. Putin'in "Türk ve Rus halkları arasındaki güvenin temeli işbirliği olacak. İşbirliğimiz halklar arasındaki güvenin güvencesi olacak" diyerek Asya halklarına çağrı yapması önemliydi. Böylece Putin, Türk-Rus stratejik işbirliğinin Asya boyutunu çizmiş oldu. İstanbul zirvesi, kurulmakta olan yeni dünyanın güçlü işaretlerini verdi. Yeni dünyanın kuruluşunda sahnedeki yerlerini giderek güçlendiren Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye var. Gerçi Rusya, dünya sorunlarında ABD ve Batı'yla eskisi gibi çatışmaya girmek istemiyor ama Asya'daki arka bahçesini de bırakmayacağını gösterdi. Türkiye'ye gelince, Batı'dan kopmasa da artık daha da fazla Asya eksenine kayacak gibi. Türkiye'nin Asya Güvenlik Konferansı'na başkanlık etmesiyle Rus-Türk ekseni daha da güçlenecek, İstanbul zirvesi bunu ortaya koydu. Dünyanın ekonomik merkezinin Asya'ya kaydığı bir dönemde Türk-Rus yakınlaşması 21. yüzyıla damga vuracak gibi. Belki de bugün için hayal gibi görünen Asya Birliği'nin de temelleri böylece atılacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber