30 bin yeni savcı alınmazsa adli sistem kilitlenir

Haber Giriş : 08 Mart 2005 08:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu (TCK), Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ve Ceza İnfaz Kanunu (CİK) ile adli sistemde köklü değişim meydana gelecek.

Yeni uygulamalarla birlikte savcı ve hakimlerin iş yükü büyük oranda artacak. Yeni sistemin sağlıklı olarak uygulanabilmesi için gerekli altyapı ve personel ise bugüne kadar oluşturulamadı. Yargı çevreleri, yeni uygulamaların adli yapının kilitlenmesine neden olacağı endişesini taşıyor. Güvenlik uzmanları, böyle bir durumda; kapkaç, hırsızlık, gasp gibi olayların ve terörün daha da artacağına, iç barışın tehlikeye düşeceğine dikkat çekiyor. Yeni yasa, ceza muhakemesinin nasıl yapılacağını, bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülüklerini düzenliyor. CMK, adli soruşturmaların her basamağında bizzat savcıların, bazı safhalarda ise yargıçların suçları takip etmesini öngörüyor. Mevcut yapısıyla Türk yargısında, 3 bin 700 savcı, 3 binin üzerinde hakim görev alıyor. Yeni yasaların uygulama aşamasında adli sistemin krize girmemesi için ise 30 bin yeni savcıya ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.

Yeni TCK ve CMK'nın yürürlüğe girmesine bir aydan daha kısa bir süre kaldı. Bugüne kadar kamuoyu yeni yasalarla ilgili tartışmaları sadece polisiye yönüyle ele aldı. Türk yargı sistemi üzerine yüklenen iş yoğunluğunun nasıl kalkacağı sorusunun cevabı halen verilmedi. Tartışmalar sonucu 10 bin yeni polis alımına karar verildi; ancak adli sistemde iş yoğunluğu artan yargıçların sayısının artırılması gerektiği dile getirilmedi. Yürürlüğe girecek yeni yasaların hazırlık aşamasında, demokratik devletin vazgeçilmez iki temel faktörünü oluşturan ?insan hakları ve özgürlüklere saygı' ile ?kamu düzeninin sağlanması' arasındaki hassas dengenin kurulamadığı eleştirileri yoğunlaşıyor. Bu durum adliye ile polis (kolluk görevlileri) arasındaki iletişimi de olumsuz etkiliyor. CMK'nın suç ve suçluyla mücadeleyi zayıflatacağı yönündeki kaygılara Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, ?Polis mazeret üretmesin, hırsızların peşinde koşsun.? şeklinde karşılık vermesi iletişimsizliğin en üst seviyelere ulaştığının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Hukukçular, tahterevallinin bir tarafının ağır bastığı bir sistemin sürekli diğer tarafın müdahalesine açık olduğunu belirtiyor. Yeni yasalarda özgürlük için kamu düzenini zedeleyecek, ülke güvenliğini sarsacak maddeler içerdiği endişesi ifade ediliyor. Yargı çevresinde 1 Nisan'la ilgili ilk ciddi tepki, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'undan geldi. Kanadoğlu, ?Türk toplumu cezaları orantısız, dili özensiz, gerekçesi yetersiz, bir kanunla karşı karşıya kalacak. Şaka gibi olacak ama yeni kanun, Türk toplumunda karmaşa yaratacak.' dedi. Ayrıca Kanadoğlu yeni yasaların yürürlüğe giriş tarihinin en az 1 yıl ertelenmesini, bu sürede de eksikliklerin giderilmesini öneriyor.

Her aşamada savcı olacak

Yeni yasalar mahkeme salonlarındaki düzenlemelerden, güvenlik güçlerinin uyması gereken kurallara, sanık ve mahkum haklarından devletin vatandaşa bakışına, cezaevlerinde alınabilecek güvenlik önlemlerinden çocuk suçluların durumuna kadar geniş bir yelpazede köklü değişimler getiriyor. Ancak en önemli değişim adli kolluk olarak nitelendirilen polis, jandarma ve gümrük muhafaza görevlileri üzerinde yaşanıyor. CMK'daki yenilikler adli soruşturmada savcıları ön plana çıkarıyor. Yakalama, gözaltına alma, belge inceleme, olay yerinden delil toplanması, sorgulama gibi hazırlık soruşturması olarak nitelendirilen tüm aşamalarda öncelikle savcının yazılı emri, incelemesi, bizzat olay yerine gelerek takip etmesi gerekiyor. Savcıların yeni yasada verdikleri kararların 24 saat içinde mahkeme başkanı tarafından onaylanması gerekiyor. Yoksa yapılan tüm işlemler yasal olarak kullanılamıyor. CMK adli suç soruşturmasında en önemli değişimin ?delilden sanığa' ulaşma metodunda yapıldığı belirtiliyor. Ancak bu durum bazı sakıncaları da beraberinde getiriyor. Delil araştırmasında bulunan kolluk birimleri, delil toplamanın her aşamasında mahkeme kararı ile hareket etmek mecburiyetinde kalacak. Mahkemelerin dosya yükü bu maddenin pratikte gecikmeye, soruşturmanın yavaş yürümesine neden olacak.

Bir suç yerindeki ter damlasının dahi faile ulaşmada önemli olduğunu söyleyen kriminal uzmanları, mahkeme veya savcının yazılı emri gelene kadar delillerin bozulmadan elde edilmesi garantisini kimsenin veremeyeceğini soruyor. Alkollü bir sürücünün muayenesi dahi hakim kararı alınmadan yapılamayacak.

Delilden sanığa ulaşma yöntemlerinden yaklaşık yüz yıldır kullanılan parmak izi arşivlerinin de 1 Nisan'dan sonra silineceğine dikkat çeken olay yeri inceleme uzmanları, sadece geçen yıl İstanbul'da mala karşı işlenen 3 bin suçun parmak izi mukayesesi ile çözüldüğünü söylüyor. Ancak CMK sadece iki yıl ve üzeri suçlar için parmak izinin alınmasına onay veriyor. Kanuna göre sanığın serbest kalması durumunda bu bilgiler yok ediliyor. Böylece arşiv oluşturamayan polisin delilden sanığa ulaşma şansı azalıyor.

Zanlı önce savcıya çıkacak

CMK'ya göre tüm şüpheli veya sanıklar polis merkezine götürülemeyecek. Öncelikle savcının karşısına çıkarılacak. Savcı şüpheli veya sanığı ifadesinin alınmasına izin verirse gözaltı süreci başlayacak. Gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemeyecek. Ek gözetim için cumhuriyet savcısı her defasında bir günü geçmemek şartı ile yazılı olarak 3 güne kadar uzatabilecek. Bu da bürokratik işlemlerin artmasına neden olacak.

CMK'daki arama kararıyla ilgili maddede de ciddi sıkıntılar yaşanabileceğini belirten yetkililer, zaman kaybının önlenmesi için yazılı emirlerin polise ulaştırılması için ara formüller önerdi. Yetkililer, dizüstü bilgisayarların kullanımı ile emrin elektronik posta ile iletilebileceğini dile getiriyor. Ayrıca imza yetkisi için de sanal imzayı öneriyorlar. Ara çözümlerle zaman kaybından dolayı birçok delilin zanlılar tarafından yok edilebileceği tehlikesinin azalabileceği belirtiliyor.

CMK'da suç soruşturmasında elde edilen bilgi ve belgelerin inceleme yetkisi cumhuriyet savcısı ve hakime aittir hükmü getirildi. El koyma ve aramada elde edilen deliller savcı ve hakim tarafından incelenmesi şartının pratikte mümkün olmadığı ifade ediliyor. Örneğin 2000 yılındaki Hizbullah operasyonunda ele geçirilen 1 milyon adet belgenin incelenmesi polisin bile 6 ayını aldı. Dosya yükü halen süren savcıların bu tür incelemelerine vakit bulamayacağı ifade ediliyor.

Suç oluşmadan önce önleyici kolluk birimlerinin istihbarat amaçlı yapılan telefon dinlemesi kaldırıldı. Uzmanlar, her mahkemenin dinlemeye izin vermesinin kargaşaya yol açacağını ve disiplinin bozulacağını belirtiyor. Dinleme yapılan kişiye mahkeme tarafından bilgi verilmesi, suçsuz bulunan kişilerin ?özel hayatım ve kişilik haklarım ihlal edildi' diyerek mahkemeler aleyhine dava açabileceği öngörülüyor. Öte yandan telefonunun dinlendiğini öğrenen örgütlü suç mensupları veya terör örgütlerinin haklarında delil toplandığını öğrenince yeni tedbirler almalarına olanak sağlıyor.

Eski Emniyet Genel Müdürü ve eski DYP Milletvekili Saffet Arıkan Bedük:

Bu yasalar suçu önlemek yerine suç işleyenlerin sayısını artırıyor. Polis daha da zorluk çekecek. Çünkü 2 yıla kadar olan suçlarda tutuklama kararı alınmayacak. Bu nedenle suç işleyenler bu kapıdan girip diğer kapıdan çıkacak. Bu mağdur olan vatandaşın psikolojisini bozar ve devlete güvenini sarsar. Yeni yasaların yürürlüğe girmesinin ardından uygulamada yaşanacak sorunlar tespit edilip, aksayan yönlerin düzeltilmesi gerekir.

Eski İstanbul Emniyet Müdürü ve eski Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir:

Yasalar altyapısı oluşturularak aşama aşama değiştirilmeliydi. Suçu önleyecek sistemi kurmadan suçu önleyemezsiniz. Yasada yakalanan şüphelilerin bir yakınına haber verme zorunluluğu da özellikle organize suçlarda sakınca yaratacak. Şüphelinin yakalandığını istediği kişiye bildirme zorunluluğunuz olduğu için o da diğer örgüt üyesini aratacak. Diğerleri kaçacak.

zaman

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber