Danıştay başkanı'ndan tasarıya eleştiri/ Video

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Ocak 2011 13:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

- Danıştay Başkanı Mustafa Birden, ''Danıştayda iş yükü bakımından bugün karşılaşılan sorunun çözümü, başkanlığımız önerilerinin yasalaştırılmasıyla olanaklı bulunmasına rağmen, Adalet Bakanlığı, bu konuda gerekeni yapmak yerine, kamuoyunda yankı uyandıran bazı olumsuzlukları ileri sürerek, sorunu temelden çözmediği gibi yeni sorunlara yol açacak olması nedeniyle gerçek bir reform olarak adlandırılması olanaksız tasarıyı hazırlama yoluna gitmiştir'' dedi.

Danıştayın 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nu da kapsayan ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'' hakkındaki görüşü, Danıştay Başkanı Birden imzasıyla yayımlandı.

Yazıda, Adalet Bakanlığınca hazırlanarak Başbakanlık tarafından 24 Ocak 2011 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan ve Meclis'in web sayfasından elde edilen, ''Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'' hakkında Danıştay daire ve kurullarının görüşleri de dikkate alınarak, idari yargıda reform ihtiyacı, bu ihtiyacın giderilmesinde etkili araç ve yöntemler ile yargılama hukukunun genel kabul görmüş ilkeleri göz önünde bulundurularak Danıştayı ilgilendiren maddeleri itibarıyla kanun tasarısının incelendiği, görüş ve değerlendirmelerin sunulduğu belirtildi.

Tasarıda, Danıştayın iş yükündeki artışla ilgili olarak verilen rakamların, esasen Danıştay tarafından hazırlanarak, 8 Şubat 2010'da Adalet Bakanına sunulan, ''2575 sayılı Danıştay Kanunu'nda, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'da ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı''nın genel gerekçesinde verilen rakamlar olduğunu belirten Birden, bu rakamların doğru olduğunu ifade etti.

Birden, ''Gerçekten de 2005 yılından itibaren Danıştayın iş yükünde, önceki yılların hiçbirinde rastlanılmayan oranda artış görülmeye başlanmış, ortalama 50-60 bin civarında devreden dosya sayısı, her yıl artan miktarlarda dosya karara bağlanmasına karşın, kamu idaresinin tutum ve davranışlarından kaynaklanan nedenlerle, giderek artmış ve 5 yıl gibi bir sürede yaklaşık 190 bine ulaşmıştır'' ifadesini kullandı.

İdari yargıda reformu zorunlu kılan bu artışı gözlemleyen Danıştay Başkanlar Kurulunun, 2008 yılı Ekim ayında toplanarak, acilen önlem alınması gerektiği sonucuna vardığını belirten Birden, Başkanlar Kurulunun, idari yargıda uyuşmazlığın kaynağının kamu idaresinin işlem ve eylemleri olmasından hareketle, öncelikle ilk derece idari yargı yerlerinde açılan dava sayısının azaltılmasının, bunun için de kamu idaresinin karar alma sürecine ilişkin usuller ile bu süreçten kaynaklanan uyuşmazlıkların idari dava yoluna gidilmeden arabulucu, uzlaştırıcı ve kamu denetçisi gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını öngören genel bir idari usul yasasının yürürlüğe konulmasının lüzumuna işaret ettiğini hatırlattı.

Birden, gerçekte böyle bir idari usul yasası taslağının, Danıştayın da katkılarıyla hazırlandığını ancak yasalaşamadığını belirtti.

-ADALET BAKANLIĞINA ELEŞTİRİ-

Danıştay Başkanlar Kurulunun, ikinci olarak Danıştayın iş yükünün makul sayıya indirilmesinin zorunlu olduğu, bunun da ancak dar görevli birer istinaf mahkemesi olan bölge idare mahkemelerinin tam istinaf mahkemesi haline getirilmesiyle sağlanabileceği görüşüne vardığını ifade eden Birden, şunları kaydetti:

''Ancak adli yargıdaki bölge adliye mahkemeleri deneyimini göz önünde bulunduran Başkanlar Kurulu, tam istinafa geçişin, Fransa'da olduğu gibi kademeli olmasını kararlaştırmıştır. Bu amaçla oluşturulan komisyon, sözü edilen taslağı hazırlayarak, Danıştayın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davaların bir bölümünün idare ve vergi mahkemelerine devrini, bu mahkemelerin kararlarından mevzuat itibarıyla sayılan bazılarıyla, konusu 50 bin TL'yi geçmeyen iptal ve tam yargı davalarında verilenlerin itiraza tabi hale getirilmesini, bölge idare mahkemelerinde kesin olarak sonuçlandırılmasını önermiştir.

Hazırlanan taslak ve öneri, 8 Şubat 2010 tarihinde tarafımızca bizzat Adalet Bakanına, yasalaştırılmasındaki aciliyete vurgu yapılarak verilmesine ve aradan bir yıla yakın zaman geçmesine karşın ele alınıp yasalaştırılmamıştır. Danıştay, Şubat 2010 tarihine kadar artarak gelen iş yükünün eritilememesinin ve devreden dosya sayısının, giderek bugün itibarıyla 190 bin'e ulaşmasının nedenini, genel idari usul yasasının yürürlüğe konulamamasında ve sözü edilen taslağın yasalaştırılmamış olmasında görmektedir.''

Birden, ''Danıştayda iş yükü bakımından bugün karşılaşılan sorunun çözümü, Başkanlığımız önerilerinin yasalaştırılmasıyla olanaklı bulunmasına rağmen, Adalet Bakanlığı bu konuda gerekeni yapmak yerine, kamuoyunda yankı uyandıran bazı olumsuzlukları ileri sürerek, sorunu temelden çözmediği gibi yeni sorunlara yol açacak olması nedeniyle gerçek bir reform olarak adlandırılması olanaksız tasarıyı hazırlama yoluna gitmiştir'' görüşünü dilye getirdi.

Genel gerekçesinde, yüksek yargı yerlerindeki dosyaların bir an önce bitirilmesinin, davaların makul sürede sonuçlandırılmasının, toplumda kaybolmakta olan yargıya güvenin ve adalet duygusunun yeniden sağlanmasının amaçlandığı vurgulanan ve bu ihtiyaçları karşılamak amacını taşıdığı açıklanan tasarının hazırlanması sırasında, Yargıtayla, Danıştayın kurumsal yapısında ve işleyişinde köklü değişiklikler getirmesine karşın, Avrupa'nın demokratik geleneklerine aykırı olarak, bu yargı yerlerinin görüş ve değerlendirmelerine başvurulmadığını belirten Birden, şu değerlendirmelerde bulundu:

''İdari yargı sistemimiz, kendine has özellikleri ve sorunları gözetilmeksizin, adli yargı sistemi ile birlikte ele alınmıştır. Danıştayın iş yükünün makul düzeye indirilmesi ve istinafa kademeli geçişin kolaylaştırılması amacıyla, 2575, 2576 ve 2577 sayılı Kanunlarda değişiklik öneren ve 8 Şubat 2010 gününde bizzat, Adalet Bakanına verilen çalışmamız dikkate alınmamıştır. İdari istinaf mahkemelerinin kuruluşu ile ilgili olarak Danıştayda kurulan komisyonun çalışmalarının devam ettiği bilindiği halde, sonuçları beklenilmemiştir. 95 meslek mensubu bulunan Danıştaya iki yeni daire kurulması ve dairelerin (Anayasa'ya uygunluğu tartışmalı) çift heyet halinde çalışma usulünün getirilmesi amacıyla, 61 yeni meslek mensubu kadrosu ihdas edilmiştir. Danıştay dairelerinin görevlerinin, tabii hakim ilkesine aykırı ve temyiz mercii olmanın olmazsa olmaz koşulu olan uzmanlaşmayı engelleyici biçimde, her yıl yeniden belirlenmesinin ve böylece değişken nitelik kazanmasının yolu açılmıştır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber