Savcıdan, AB standartlarında cinayet soruşturması
ADANA'da kolej öğrencisi 13 yaşındaki Mehmet Kasım Yıldırım'ın, arkadaşlık
ettiği 20 yaşındaki Emir Yiğit tarafından boğularak öldürülmesi olayını AB standartlarında
soruşturan Cumhuriyet Savcısı Hüsnü Sarıkaya, sokak ve kafelerde gezerek delil
toplayıp, tanık bulduktan sonra iddianamesini hazırladı. Savcı Sarıkaya, katil
zanlısı Yiğit'in ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılmasını isterken, tanıkların
mağdur olmamaları için kimlik ve adres bilgilerini de mühürlü zarf içinde mahkemeye
gönderdi.
Özel bir taşımacılık şirketinin ortağı ve genel müdürü Selçuk Yıldırım'ın 2
çocuğundan büyüğü olan, Özel Bilfen Okulu 8'nci sınıf öğrencisi Mehmet Kasım
Yıldırım, 22 Şubat'ta Reşatbey Mahallesi'ndeki Dilek Apartmanı'nın teras katında
ölü bulunmuştu. Olaydan sonra, apartmanın kapıcısı Seyfettin Yiğit'in oğlu Emir
Yiğit, cinayet zanlısı olarak tutuklandı.
Geniş yankı uyandıran ve okullarda paniğe neden olan cinayeti soruşturan Cumhuriyet
Savcısı Hüsnü Sarıkaya, 49 gün süren araştırma ve soruşturmasını, 1 Haziran'da
yürürlüğe girecek yeni yasanın kendilerine verdiği yetkiler kapsamında AB standartlarında
gerçekleştirdi. Savcı Sarıkaya, 12 Nisan'da iddianamesini hazırlayarak, Emir
Yiğit hakkında ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açtı.
TATBİKATA KATILDI
Olay yerinde ve ceset üzerinde Adli Tabip ile yaptığı incelemenin ardından Savcı
Sarıkaya, cinayet bürosu polislerine talimat vererek, katil zanlısı Yiğit'e
tatbikat yaptırdı. Kendisi de tatbikata bizzat katılarak, Yiğit'e olayla ilgili
sorular sorup, cinayetin neden ve nasıl işlendiği yolunda deliller topladı.
Adliyedeki savcılık bürosunda ise Yiğit'in ayrıntılı ifadesini aldı.
Katil zanlısı Yiğit'in yüzündeki tırnak izleri de Savcı Sarıkaya'nın dikkatini
çekti. Savcı Sarıkaya, Adli Tabip Gökhan Batuk'u adliyeye çağırtıp, nöbetçi
mahkeme önünde Yiğit'in yüzündeki tırnak izlerini inceletti ve bu izlerin değişik
açılardan ayrıntılı fotoğraflarını çektirdi.
KAFELERİ GEZDİ
Katil zanlısı Yiğit'in, cinayete gerekçe olarak, "Bana sapık dediği için
kendimi kaybettim'' demesi ve çelişkili ifadelerde bulunması üzerine Savcı Sarıkaya,
hazırlayacağı iddianamesini delil ve tanıklarla güçlendirmek için Yiğit'in ve
öldürülen Yıldırım'ın yaşadığı yerlerde inceleme yaptı.
Cinayetin meydana geldiği Reşatbey Mahallesi ile gençlerin uğrak yeri olan
eğlence mekanlarının, kafeteryaların yoğun olduğu Cemalpaşa mahallelerinde gezen
Savcı Sarıkaya, kafelere girip katil zanlısının kişiliği ve yaşantısı hakkında
bilgi topladı. Bazı kafeteryalarda, gerçek kimliğini gizleyerek işyeri sahipleriyle
sohbet eden Cumhuriyet Savcısı Hüsnü Sarıkaya, "Bir süre önce bir kolejli
öğrenci, arkadaşı tarafından öldürülmüş. Çocuklar buralara takılıyormuş. Gazetelerde
yazılanlar doğru mu?'' diye sorarak, katil zanlısı Yiğit hakkında bilgi almaya
çalıştı.
Soruşturma kapsamında katil zanlısı Yiğit'in babası Seyfettin ve annesi Edibe'den,
oğullarının kişilik yapısı ile ilgili bilgiler alan Savcı, öldürülen Yıldırım'ın
ailesi ve öğrenim gördüğü okul yöneticilerinin de bilgisine başvurdu.
TANIK BULDU
Savcı Sarıkaya'nın internet kafelerle, kafeteryalarda yaptığı araştırmalar sonucunda,
katil zanlısı Yiğit'in işsiz olduğu, arkadaşlarının arabalarını kullanarak,
kendisini çocuklara galerici, iş sahibi olarak tanıtıp arkadaşlık kurduğunu
ortaya çıkardı. Savcı Sarıkaya, Emir Yiğit'in öğrenci olan bu çocukları koruyucu
rolüne soyunduğunu ve sorunları olduğunda kendisine gelmelerini istediğini belirledi.
Savcı Sarıkaya'nın bir dedektif gibi sokaklarda yaptığı araştırma sonunda ulaştığı
tanıklar S.S., M.S.G., K.E., cinayeti tüm yönleriyle aydınlatacak önemli şekilde
etkileyecek yönde ifade verdi.
Savcı Sarıkaya'nın mağdur olmamaları için isimlerini gizli tuttuğu bu tanıklar
ifadelerinde, katil zanlısı Yiğit'in kendilerinden tehditle para aldığını öne
sürdü. Tanıklardan M.S.G.'nin, Yiğit'in kendisini öpmeye çalıştığını, pantolonunu
bir kaç kez indirdiğini öne sürerek, "Bu olaydan 15 gün önce de evlerindeki
asansörde 14 - 15 kat arasında, Emir pantolonunu indirerek cinsel organını gösterdi''
dediği iddianamede belirtildi.
ÖMÜR BOYU HAPİS İSTEMİ
Bu çalışmalar sonrası, topladığı deliller, tanıkların ve katil zanlısının ifadeleri
doğrultusunda iddianameyi hazırlayan Savcı Sarıkaya, yargılama sırasında tanıkların
mağdur olmamaları için, adlarının yeni uygulanacak CMK'nun 58/2 maddesi gereğince
gizli tutulmasını istedi. Tanık isimlerini mühürlü zarf içinde adli emanete,
bir örneğini de açık kimlik ve adres bilgileri kapatılarak mühürlü zarf içinde
mahkemeye verdi. Savcı Sarıkaya iddianamesinin son bölümünde, "Sanık Emir
Yiğit, cinsel arzularını tatmin etmek isterken maktulü boğarak öldürdüğü, cinayetten
sonra telefon mesajlarını kurguladığı, savunmasını son derece zekice hazırlamaya
çalıştığı...'' sözlerine yer verdi.
Emir Yiğit, önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesi'nde `Suçtan elde edilecek
gayeye ulaşamamaktan duyulan infialle ve sonrasında suçu gizlemek ve delilleri
yok etmek amacıyla adam öldürmek' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle
yargılanacak.
İddianameyi hazırladıktan sonra izne ayrılan Cumhuriyet Savcısı Sarıkaya, kendisine
telefonla ulaşan DHA muhabirinin soruşturma şekli konusundaki sorularını yanıtsız
bıraktı.
Sapık deyince öldürdüm
KOLEJ öğrencisi Mehmet Kasım Yıldırım'ın katil zanlısı Emir Yiğit, tutuklandığı
Nöbetçi 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde korkunç cinayeti nasıl işlediğini şöyle
anlatmıştı:
"Mehmet, arkadaşı Doğan'ı görmek istiyordu. Babamın çalıştığı apartmanın terasından Doğan'ın oturduğu daire görünüyordu. Apartmanın terasına çıktık. Doğan telefonlara cevap vermedi. Aşağı inmek isterken, bana `Neden beni seviyorsun?' diye sordu. Ben de, `Kardeş gibi' dedim. Bana dönüp, `Seni seviyorum, sapığım' dedi. `Sapık' kelimesini kaldıramadım. Psikolojim bozuldu. Kendisini ittim, uzaklaşmak istedim. O sırada yüzümü tırnakladı. Kolumla boğazını sıktım. Kendimden geçmiştim.
Ne olduğunu hatırlamıyorum. O sırada ben de bayılmıştım. 3- 5 dakika baygınlık geçirdim. Ayıldığımda Mehmet yerde yatıyordu. Ölü haldeydi. Belki ben öldürmemiş olabilirim. Ne olduğunu hatırlamıyorum. O anın psikolojisiyle aşağı indim. Dairelerden birinin ziline basıp, su istedim. Suyu içtikten sonra aşağı indim. Anneme, babama olayı anlatmaya çalıştım. Anlamadılar. Babamı, annemi, eniştemi alıp, karakola gittik. Olanları orada anlattım. Mehmet beni devamlı cep telefonuyla arardı, ben kendisini aramazdım. Kavga ettiği çocukların isimlerini bana söylerdi. Bunlarla barıştırmamı isterdi. Ben de gidip çocuklarla konuşur, barıştırırdım.''
milliyet