Bahçeli: Başbakan 'katliam' sözü nedeniyle özür dilesin/ Video

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 29 Kasım 2011 11:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Dersim'' ile ilgili tartışmalara katılarak ''İster vicdanen, ister ahlaken, isterse de hukuken değerlendirilsin, Tunceli'deki tahrikler, Türk milletinin huzuruna, bağımsızlığına ve taşıdığı ruha hakarettir ve bunun için de isyanın başı hamdolsun ezilmiştir'' dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Dersim'' ile ilgili tartışmaların, yapılan yorumların, gündeme taşınan belgelerin Türkiye'de ana gündem maddelerinden birisi haline geldiğini hatırlattı.

''Başbakan Erdoğan bilmelidir ki 'belge' diye açıkladığı ve 'yaşanmış' diyerek anlattığı hadiseler kardeşliğimize değil, ayrımcılığa prim verecektir'' diyen Bahçeli, ''AKP ile CHP'nin bu konu etrafında bilek güreşi yaptıklarını'' ifade etti. Bahçeli, ''Bizim için bu iki siyasi zihniyetin Türkiye'yi harap etmeleri, tarihten husumet çıkarmaları talihsiz olduğu kadar kabul edilemez bir sorumsuzluk ve vicdansızlık örneğidir'' dedi.

Milletin ''Dersim'' konusunda daha iyi aydınlatılması için siyasilerin değil, tarihçiler ve milli vicdanlarını ipotek ettirmemiş aydınların konuşması gerektiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

''Londra'daki, Moskova'daki, Washington'daki, Paris'teki arşivlere de girilmeli, kimin kiminle sarmaş dolaş olduğu, ne gibi senaryolara destek verildiği netlik kazanmalıdır. Fakat üzeri örtülemeyecek kadar bariz bir gerçek vardır ki, o da Dersim olaylarının Başbakan'ın sunduğu gibi katliam değil apaçık bir ayaklanma olduğu hususudur. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, kendi tarihimizdeki bir isyana 'katliam' diyebilmektedir. Şundan emin ol ki, şu an hayatta olmayanların haklarını çiğnemen, pervasızca haklarını yemen karşılıksız kalmayacak ve bunun vebali iki cihanda da yakanı bırakmayacaktır.

Başbakan ve kol kola girdiği teslimiyet korosu ne söylerse söylesin, Dersim vakası bir isyan girişimidir ve Türk devletinin egemenlik haklarına küstahça meydan okumadır. Bugünün PKK'sı, KCK'sı neyse, Dersim kalkışmasına tevessül edenler de aynısıdır.

Bu aşamada sormak isterim ki, bu zaman diliminde bölücü teröre karşı alınan tedbirlerin, yapılan operasyonların özrünü gün gelecek birileri de dileyecek midir? Hükümetin talimatlarıyla görev yapan kamu görevlilerinden, gün gelecek tıpkı bugünkü gibi hesap sorulacak, isimleri kirletilerek verildikleri yerlerden sökülüp atılacak mıdır? Biliniz ki Cumhuriyet'in ilk yıllarında kurucu kahramanlar, demokrasiyi tabana yaymaya çabalarken, aynı zamanda da devlet kurmak için mücadele vermişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti kendi varlığına, devlet olmaktan kaynaklanan haklarına ve yetkilerine el ve dil uzatan kanlı niyetlere tabidir ki haddini bildirmiş ve gerekirse yine bildirecektir.''

''Batı'nın kışkırtmalarına kucak açanların, yabancılara aman dileyerek yardım talebinde bulunanların, Tunceli'yi özerk ve dokunulmaz bir yer haline getirme aymazlığına soyunanların bugünlerde alkışlanması hazin olduğu kadar da utanç vericidir'' ifadesini kullanan Devlet Bahçeli, ''Tuncelili vatandaşlarımı ve Alevi kardeşlerimi bütün bu aşağılık sürecin dışında tuttuğumuzu ifade etmeliyim. Onların pırlanta gibi geçmişlerini, isyanla bağdaştırmaya çalışmanın büyük bir densizlik ve ahlaksızlık olduğunu duyurmak isterim'' diye konuştu.

Türk milletinin birliğinin yıkılmasının, varlığının zedelenmesinin, vatan topraklarını parselleme niyetlerinin, Türk milleti tarafından asla hoşgörüyle karşılanmadığını vurgulayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, ''Dersim isyanı bu açıdan ele alınmalı ve teşhis karmaşasıyla hakikatler gayri milli siyasetin kıskacında öğütülmemelidir. Kurulu düzene ve meşru yönetime karşı silahlı eylem ya da saldırılar dünyanın her tarafında aynı isimle ve yaklaşımla değerlendirilmektedir ve bunun da ismi elbette ayaklanmadır, failleri de haindir. Unutmayalım ki bu isyan, Türk milletine gözdağıdır, sindirme ve yabancıların gözetimi ve hedefleri kapsamında zehir kusan bir nifak faaliyetidir'' şeklinde konuştu.

-''Bugünkü PKK'dan, bölücü KCK'dan hiçbir farkı yoktur''-

''AKP, CHP ve yanlarında saf tutmuş Cumhuriyet karşıtlarının, isyancıların çetelesini tutup haklarını savunurken, Dersim isyanına giden süreci kasıtlı bir şekilde görmezden geldiklerini'' öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İster vicdanen, ister ahlaken, isterse de hukuken değerlendirilsin Tunceli'deki tahrikler, Türk milletinin huzuruna, bağımsızlığına ve taşıdığı ruha hakarettir ve bunun için de isyanın başı hamdolsun ezilmiştir. Buradan hareketle havaalanı isimlerinin değiştirilme tekliflerini ve Mustafa Kemal Atatürk'e kadar dayanan ithamları şiddetle ret ve telin ediyoruz. Dersim isyanı, hükümeti devirme, yeni kurulan Cumhuriyeti yıkma ve ülkeyi parçalama sürecinin ara bir aşamasıdır ve doğru olarak da dönemin devlet yöneticileri, Türk milletinin kendilerine yüklediği sorumluluğun gereğini yapmışlardır.

Dersim isyanının, 74 yıl sonra avukatlığına soyunanların ağızlarından, isyancıların katlettiği vatan evlatlarıyla ve olayları başlatan cinayetleriyle ilgili görüş ileri sürene hiç rastladınız mı? Asteğmen İsmail Hakkı'nın ve yanında şehit düşen otuz üç askerin hakkını, hukukunu savunanı işittiniz mi? Dersim isyanına karışanların, Mehmetçiğin kanına girenlerin bugünkü PKK'dan, bölücü KCK'dan hiçbir farkı yoktur. Dün karakollar basılıyordu, bugün de basılıyor. Dün analar ağlıyordu, bugün de ağlıyor. Dün Mehmetçik bayrağa sarılı tabutuyla memleketine gidiyordu, bugün de gidiyor.

Şimdi Başbakan Erdoğan çıkmış, katliam diyerek sunduğu isyanla ilgili olarak; 'eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum' diyebilmiştir. Sayın Başbakan, bizzat sana hatırlatırım ki, Türk devlet geleneğinde böyle bir literatür yoktur. Böyle bir melanet ve rezalet hiçbir dönemde vuku bulmamıştır.''

-''Tarih Şurası toplansın''

Meraklarının bundan sonra daha hangi meselelerle ilgili özür dileneceği yönünde olduğunu belirten Bahçeli, ''Malazgirt'te Bizans;ı yenerek Anadolu'ya adım atmamızdan dolayı özür mü dileyelim? Haçlı zihniyetine gününü gösteren kutlu ceddimiz adına af mı dilenelim? İstanbul;un fethinden dolayı üzüntülerimizi mi bildirelim? Sayın Başbakan, yanlış yoldasın, çıkmaz sokaktasın. Arkana aldığın küresel güçlere fazla güveniyorsun. Sözde Ermeni soykırım meselesinde tarihçileri göreve çağıran Başbakan ve yol arkadaşları, iş buraya gelince ahkam kesmekte bir beis görmemektedir'' diye konuştu.

''Dersim'' tartışmalarına ilişkin ''acil olarak'' Tarih Şurası toplanması çağrısında bulunan Bahçeli, Genelkurmay arşivi, TBMM tutanakları, Cumhuriyet arşivi olmak üzere bilgi ve belge edinecekleri tüm kapıların açılması gerektiğini ifade etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Türkiye'nin, bölgesinde neye mal olacağı az çok belli olan bir istikrarsızlık ve kanlı çekişmenin göbeğine itildiğini'' öne sürdü.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Hz. Muhammet'in Mekke'den Medine'ye hicretinin gerçekleştiği Muharrem ayına girildiğini anımsattı.

''Bu ayın aynı zamanda, Müslümanların kalbinde ve zihninde hüznün, şiddetin ve acımasızlığın misalleriyle dolu'' olduğunu vurgulayan Bahçeli, ''Nitekim Peygamber efendimizin torunu Hz. Hüseyin ve yanında yeralanlar, Kerbela'da vahşice ve vicdansızca şehit edilmişlerdir. Bu elim ve insanlıkla bağdaşmayan felaketin asırlarca Müslümanların yüreklerini kanattığı ve en derinden hissedildiği bir gerçektir. Şüphe etmeyiniz ki Peygamberimizin aziz torununu iktidar amacı uğruna şehit eden kanlı eller, dünya durdukça nefretle ve lanetle hatırlanacak, vicdanlarımızda küfrün ve kötülüğün uzantıları olarak mahkum olacaklardır'' diye konuştu.

Bahçeli, Almanya ziyareti hakkında bilgi verdi. Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu'nun 27. Büyük Kurultayına katıldığını hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi:

''Avrupa Türklüğünün sorunları bir hayli fazladır. Üstüne üstlük ayrımcılığı teşvik eden, düşmanlığı körükleyen, yabancı karşıtlığıyla beslenen ırkçı saldırılar da muhatap oldukları problemleri katmerleştirmiştir. Tahammülsüzlüğün kara lekesiyle yüzleri görünmez olan Neo-Nazi cinayetlerini bir kez daha kınıyor ve Türklere yönelik suikastların cevapsız bırakılmamasını istiyoruz. AKP Hükümetini bu konuda daha aktif, duyarlı ve samimi olmaya davet ediyoruz.

İktidarın siyasi tazyik ve diplomatik baskılarıyla, Alman yönetimini daha fazla harekete geçirerek bundan sonra yaşanabilecek cinayetlerin engellenmesi için seferber olması elzemdir. Devlet içinde çöreklenmiş kirli çevrelerin, dışarıdaki tetikçileri vasıtasıyla vatandaşlarımızı kurban olarak seçmeleri, şüphesiz Almanya'nın kontrol edilemeyen güçler tarafından yönlendirildiğini de göstermektedir.''

-''Türk milletinin şerefi ve milli nitelikleri''

Türkiye'nin, ''AK Parti iktidarının neden olduğu yıkım ve tahribatları ileri düzeyde yaşadığını'' öne süren Bahçeli, ''Onuncu yılına giren bu zihniyet, istismar etmedik değer, aşındırmadık tarihi mesele, bükmedik milli konu, kavga etmedik toplum kesimi bırakmamıştır. Ecdadımız Ermenilere sorgulatılmış, geçmişimiz Avrupalıların insafına bırakılmış, milli davamız Rumların küstahlıklarına havale edilmiştir. Vatanımız bölücülere, dağlarımız teröristlere, demokrasimiz mandacılara, özgürlüklerimiz ise haysiyet fukarası batı yanaşmalarına peşkeş çekilmiştir. Bir zamanlar kırmızı pasaport verdiğimiz peşmerge reisleri, bir yanda terörün mesajlarını iletir olmuşlar, diğer yanda ise tetik çeken elleri himaye etmekten çekinmemişlerdir'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''nice dokunulmaz konu vardı, biz hepsine dokunduk'' sözlerini anımsatan Bahçeli, ''Ancak nedense dokunulmaz, konuşulmaz, yazılmaz, sorgulanmaz diye takdim edilen her meselenin açıldığı kapı Cumhuriyettir, Türk milletinin şerefi ve milli nitelikleridir'' dedi.

-Cumhurbaşkanı Gül'ün İngiltere ziyareti-

Konuşmasında, Cumhurbaşkanı gül'ün İngiltere ziyaretine de değinen Bahçeli, bu ziyaretin millete hangi kazanımları sağladığı ve ne gibi faydalar getireceğinin belirsizliğini koruduğunu söyledi.

''Özellikle ''Dersim'' ile ilgili olayların tartışıldığı ve Suriye'de suların iyice ısındığı bir dönemde Birleşik Krallığa yapılan ziyaret her açıdan dikkat çekicidir'' ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle konuştu:

''Saraylardaki iltifatlar, şatafatlı karşılamalar, verilen hediyeler, giyilen fraklar, takılan şövalye nişanları, gerçekleştirilen kadetral ziyaretleri, tokuşturulan kadehler en çok akıllarda kalan hususlar olmuştur. Ayrıca Sayın Gül'ün, Birleşik Krallık Başbakanı'nın ayağına kadar gitmesi ve makamında onu ziyaret etmesi doğru ve sineye çekeceğimiz bir gelişme değildir. Türk devletini temsil eden Sayın Gül'ün bu tercihi, milletimizin saygınlığı ve devletimizin itibarı açısından yaralayıcıdır.

Sayın Gül'ün, 'Birleşik Krallık'la ülkemizin ezelden ebede bir dostluk ilişkisi içinde bulunduğunu' söylemesi ise doğruları ve tarihi hadiseleri karartmaktan başka bir anlama gelmemiştir. 'Türkiye artık yoktur' sözlerinin, bu ülkenin en etkili ağızları tarafından kendi parlamentolarında ilan edilmesinin üzerinden çok geçmemiştir. 'Şark Meselesi'nin hamisi olarak, iki yüz elli yıldır peşimizde olan bu ülkenin neler yaptığını, hangi kumpaslarla altımızı oymaya çalıştığını idraki mefluç olmamış her vatandaşımız bilebilecektir.

Anlaşıldığı kadarıyla, Birleşik Krallığa yılda iki devletin ziyareti kabul edilmektedir. İçinde bulunduğumuz yıl için ABD ve Türkiye şanslı ve talihli ülkeler olmuşlardır. Yakın coğrafyalarımızdaki halk hareketlerini ve yönetimlerin birer birer devrilmesini hesaba kattığımızda, yapılan ziyaretlerden çıkacak anlamlar meselenin iç yüzünü deşifre edebilecektir.''

-''Türkiye sevdalıları''-

Türkiye'nin değişkenleri hızla sabitlenen bir denklemin içinde olduğunu belirten Bahçeli, çatışma dinamiklerinin bir bir harekete geçtiğini ifade etti.

''Bunun sonucunda başkalarının içişlerimize müdahalesi, iç dengelerimizle oynamaları çok kolay hale gelecektir'' görüşünü savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu takdirde, Kandil'e, İmralı'nın kanlı mektubunu taşıyan, katil elleri muhabbetle sıkan AKP hükümeti, bölücülükle ilgili bir dış dayatmayı veya uluslararası karışmayı nasıl önleyecek ve böylesi bir açmazı ne şekilde karşılayacaktır? Gelişmelere bakılırsa ülkemiz geri dönüşü çok zor bir sürece doğru gitmektedir. Küresel hesaplar, AKP'ye altın tepsi içinde verilmiş ve biçilen vade içinde her şeyin tamamlanması istenmiştir. Başbakan ve partisi, BOP'un müzahir kadrosunda dönemsel de olsa son derece göz dolduran önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu ortamda, İran'ın tehditleri ve 'ilk Türkiye'yi vururuz' açıklamaları herkesçe işitilmiştir.

Rusya'nın, füze savunma sistemiyle ilgili sert tedbirleri bölgesel kaygıları arttırmıştır. Ortadoğu kaynamakta, Mısır'ın Tahrir Meydanı yine kalabalıkların, protestoların ve gösterilerin merkezi olmuştur. Çember daralmakta, süreç kısalmaktadır. Bölgemizde neye mal olacağı az çok belli olan bir istikrarsızlık ve kanlı çekişmenin göbeğine Türkiye hızla itilmektedir.

Başbakan Erdoğan ya bu süreçte Türkiye'yi tasfiye edecektir ya da Türk milleti buna fırsat vermeden kaderine sahip çıkarak bu siyaset kara borsacısına dersini verecektir. Ya Başbakan küresel hedefler çerçevesinde Türk milletini Ortadoğu'da dağıtacak ve büyüterek bölecektir ya da Türk milletinin asırları aşan kudreti bu zihniyeti geldiği gibi gönderecektir. Ya Cumhuriyet ile birlikte üniter yapıyı tasfiye edip Türk milletini etnik ve mezhep gurupları arasında taksim edecektir ya da Türk milleti kutlu varlığına musallat olan belalardan, Türkiye sevdalıları aracılığıyla dün olduğu gibi yine sıyrılıp kurtulacaktır.

Bu itibarla Dersim isyanı bağlamında yürütülen kampanyanın ve kutuplaşmanın, geçmişimizin masaya yatırılarak tarumar ve taciz edilmesinin, dış ziyaretlerin belli bir takvim ve plan dahilinde yürütülmesinin arkasında ve önünde gizli hesaplar olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber