Sağlık görevlilerinin gözyaşartan fedakarlıkları

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 11 Aralık 2011 14:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Van'da 23 Ekim'de meydana gelen depremde enkaz altında ya da bulundukları binada mahsur kalan sağlık görevlileri, kurtarıldıktan hemen sonra gittikleri hastanede depremzedelere yardım etmeye çalışıyorlar.Erciş'teki sahra hastanesinde görev yapan Acil Tıp Teknikeri Sıracettin Gökyer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depreme çalışma arkadaşları ile birlikte bir kafeteryanın ikinci katında yakalandıklarını söyledi.

Deprem anında sarsıntıyı hissettikten sonra ne olduğunu anlayamadığını, gözlerini açtığında ise enkaz altında olduğunu fark ettiğini vurgulayan Gökyer, şöyle devam etti:

''Enkaz altında bir korku yaşadım ama bende panik yoktu. Orada yaptığım tek şey çabalayıp çıkmaktı. Aradan uzun bir zaman geçti, yaklaşık 4,5 saat sesimi duyuramadım. Beton, moloz yığınına denk geldim ve kazıyarak kendi gayretlerimle enkaz altından çıktım. Bu arada emniyet mensupları, ambulanslar ve çevredeki esnaf olay yerine gelmişti. Ben de enkaz altından kurtulup yüzümü yıkadıktan hemen sonra aklıma gelen tek şey bir başka ambulansa binip hayat kurtarmaya gitmek oldu ve bunu yaptım.''

Hafif şekilde yaralı olmasına rağmen 3 gün boyunca hastaneye gelen yaralılara yardımcı olmaya çalıştığını söyleyen Gökyer, kendi durumunun hiç aklına gelmediğini vurguladı.

Bazı arkadaşlarının depremde yakınlarını kaybettiği için psikolojik sorunlar yaşadığını ifade eden Gökyer, ''Depremin yaşandığı günden bugüne sağlık camiası tüm birimleriyle çok özverili çalışıyor. Burada bir mecburiyet yok, sadece özveri var'' dedi.

Depremin ardından 3 gün hastaneden ayrılamadığını, daha sonra tedavi olmak için 15 gün izne çıktığını anlatan Gökyer, yaklaşık 20 gündür de izin kullanmadan çalıştığını vurguladı.

Sağlık çalışanlarının zor durumda olduğunu dile getiren Gökyer, ''Bazı arkadaşlarımız başkalarına ait çadırlarda kalıyor, bazılarıysa şehir dışına gidip geliyor. Depremin ilk gününden itibaren hiç izin kullanmayan arkadaşlarımız var. Fedakarca çalışarak insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.

-Ailesinden uzakta hayat kurtarıyor-

Erciş 7 Nolu Sağlık Ocağı Aile Hekimi Şuayip Bilgen de depreme mucize bebek Azra'nın sağ olarak kurtarıldığı Ereksen Apartmanı'nın B Blokunda yakalandığını anlattı. Birkaç saniyede yıkılan binaların enkaza dönüşünü pencereden izlediklerini ifade eden Bilgen, şunları kaydetti:

''Deprem sırasında kendimizi kapı ağzına saklayarak yıkıntılardan korunmaya çalıştık. Deprem bittikten sonra A Blokun tamamen göçtüğünü gördük. İnsanlar çok büyük bir panik ve şok halindeydi. Biz yukarıdan insanlara el salladık, bağırdık ama o an kimse bizi göremiyor ve duyamıyordu. Bizim üzerimize çok büyük bir kolon ya da duvar göçmesi olmadı. Ufak sıyrıklarla depremi atlattık. Yaklaşık 40 dakika altıncı katta kurtarılmayı bekledik. Bu arada 3 defa artçı depremi yaşadık. 40 dakika sonra itfaiye ekipleri merdivenle bizi bulunduğumuz yerden kurtardı ama bulunduğumuz yerde bir çok tanıdığımız insanı kaybettik.''

Depremi tüm halkın yaşadığını ve herkesin bir şekilde bir işin ucundan tuttuğunu anlatan Bilgen, ''Neticede Erciş'te hayat bir şekilde devam edecekti. Ben hiç bir zaman görevimi bırakıp gitmeyi düşünmedim. Her ne kadar o korkuyu yaşamış olsak da burada bizden yardım bekleyen çok sayıda insan vardı ve bizim burada görevimizin başında olmamız gerekiyordu'' diye konuştu.

Kurban Bayramına kadar izinsiz çalıştığını kaydeden Bilgen, bayram sonrasında ise 15 gün izin kullandıktan sonra yeniden işinin başına döndüğünü belirterek, ''Ailem şehir dışında, ben ise Erciş'te konteynerde kalıyorum. Depremde çok samimi olduğum doktor ve hemşire arkadaşlarım hayatını kaybetti ama görevimizi bırakmayı bir an aklımızdan bile geçirmedik'' dedi.

-Evi yıkıldı Erciş'i bırakmadı-

Hemşire Zeynep Işık ise depremi anlatmanın imkansız olduğunu ve yaşananların tekrarlanmaması için dua ettiğini söyledi. Deprem korkularının devam ettiğini ancak yaşadığı kentte depremzede vatandaşlara yardım etmek için görevi başında olduğunu vurgulayan Işık, şunları kaydetti:

''Kaldığım ev tamamen yıkıldı ve ben de saniye farkıyla kurtuldum. Bir saniye daha kalsaydım şu an hayatta olmayabilirdim. Oturduğum dairemin altı tamamen enkaz halindeydi ve çok sayıda ceset çıkarıldı. Alt kat komşumun bir tanesi matematik öğretmeniydi ve cesedi 5 gün sonra çıkarılabildi. Ben hayattayım ama çok sayıda arkadaşımı kaybettim, büyük bir üzüntü yaşıyorum.''

Depremi bütün şiddetiyle yaşamasına rağmen görevinin başından ayrılmayı hiç düşünmediğini anlatan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ben depremi yaşayıp enkazdan çıktığım için raporda alabilirdim ama almak istemedim. Arkadaşlarım gelip burada canla başla insanlara yardım ederken ben rahat edemezdim. Aklım sürekli burada kalacaktı. Bu nedenle görevi bırakmadım ve her zamanda devam edeceğim. Aradan zaman geçti bölgemizde artçılar biraz daha azaldı. Korkumuzu yenmeye başladık. Ölüm korkusunu yaşayıp ölümü kabullenince, 'artık ölüm gelse de Allah'tan gelir' diye görevimizi sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğiz.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber