Kadına şiddet tasarısında 'kötü niyetliler' neden düşünülmedi?

Kadın Bakanımız Fatma Şahin tarafından hazırlanan "Kadına Şiddet tasarısı" bugün-yarın Meclis Genel Kurulunda görüşülecek. Tasarıya ilişkin olarak, yazar Sema Maraşlı tarafından, önemli gördüğümüz bir mektup yayımladı. Bu mektupta, Kanunun tek taraflı olarak hazırlanmış olmasına yönelik eleştiriler yer almaktadır. 25 maddelik bu önemli mektubu yayınlıyoruz.

Memur derdini Fatma Şahin'e anlattı. Bakan çözüm üretemedi
Kadına şiddet tasarısı geçsin diye yapılan yalan haber

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Mart 2012 14:07, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sema Maraşlı - Haber 7

Milletvekillerine açık mektup ve 25 tespit

Elbette şiddet sadece fiziksel değildir, psikolojik şiddette önemli. Fakat kanun tek taraflı hazırlanmış. Sanki erkekler insan değil.

Sayın Milletvekillerimiz,

Öncelikle hepinize iyilikler ve vatana millete hayırlı hizmetler diliyorum. Çok şerefli bir görevdesiniz, sorumluluğu yüksek ve vebali çok. Rabbim yardımcınız olsun.

Bu günlerde aile kurumu ile ilgili bir kanun hakkında karar verecek ve bizim adımıza oy hakkınızı kullanacaksınız. "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı" tarafından TBMM'ye sunulan "Kadınları şiddetten koruyacak yeni yasa tasarısı" için oy kullanmadan önce çok iyi araştırma yapmanız ve doğru karar vermeniz vatan ve milletimizin selameti ve aile birliğinin devamı için çok önemlidir.

Kanun tasarısının ismi "Kadını şiddetten koruyacak" olunca insanın merhamet duyguları kabarıyor. Kadınlara şiddet uygulanmasın tabii; alkolik, kumarbaz, uyuşturucu kullanan ve ruh hastası erkeklerle evli kadınlara devlet mutlaka sahip çıkmalı, her türlü yardımı desteği yapmalı. Buna hiç kimsenin itirazı olmaz.

Fakat kanun sadece mazlum kadınlar düşünülerek hazırlanmamış. Şiddet gören kadın deyince bizim aklımıza ilk olarak yüzü gözü morarmış ya da öldürülmüş kadınlar geliyor. Oysa kanuna göre "bağırma, tartaklama, bir şey fırlatma, tokat, saç çekme" hepsi şiddet sayılıyor. Elbette şiddet sadece fiziksel değildir, psikolojik şiddette önemli. Fakat kanun tek taraflı hazırlanmış. Sanki erkekler insan değil.

Yeni kanun teklifine göre erkek karısına bağırırsa suç, (dayak falan olmasa bile) kadın bağıran kocasını şikayet ederse eve yaklaştırmamadan tutun hapis cezasına kadar yolu var. Hatta evleri varsa kadın ev satılmasın diye tedbir koydurabiliyor.

Aksi durum olursa; yani kadın kocasına hakaret etse küfretse kafasına bir şey fırlatsa suç değil. Erkeğin karısını eve yaklaştırmama ya da hapse attırma gibi bir hakkı yok. Neden? Kadın olması masum olmasını mı gerektiriyor?

Şu anda kaldırılmak istenen, cezaları hafif bulunan kanundan sonra bile şiddet azalmadı arttı, bu ağır cezalar gelirse "aile" diye bir şey kalmayacak. Bu kanunlar hazırlanırken ekipte kaç erkek kaç kadın var, psikolog, psikiyatr var mı bilmiyorum; fakat sonuçları hesaplanmadan nasıl böyle kanunlar çıkıyor? Mevcut kanuna göre şiddet uygulayan kocaya eve hatta mahalleye yaklaşmama cezası veriliyor.

Diyelim ki dayak atan kocaya iki ay eve yaklaşmama cezası verildi. Bu adam iki ay nerde yaşayacak? Ne yiyip ne içecek? Gidecek yeri yoksa, otele verecek parası yoksa, bu adam ne yapacak? Adamı düşündüğüm için söylemiyorum, hadi ona sürünsün diyelim. Bu adam iki ay boyunca sokaklarda orda burada yaşarken karısına daha çok kinlenmez mi? Eve döndüğünde karısına iyi mi davranacak? O iki ayın hesabını sormayacak mı? Bu adam dayakçı iken katil olmaz mı? Kadına yapacaksanız bir iyilik kocasını şikayet eden kadını istemese de boşayın, o zaman. Bu kadını daha korumaya yönelik bir çalışma olur.

Son dönemlerde "kadın cinayetleri arttı" diye basında haberler çıkıyor. Bu cinayetlerin artmasında bu cezaların ne kadar etkisi oldu araştırılıyor mu?

Kadın cinayetleri en çok boşanma dönemlerinde oluyor. Neden? "Türk erkeği boşanmayı kabullenemiyormuş!" Bu kadar yüzeysel bir açıklama olamaz. Kendini istemeyen kadını kaç erkek ister? Elbette cinayetin bir mazereti olamaz; fakat boşanma döneminde babaya gösterilmeyen düşman edilen çocuklar, erkeğe yapılan hakaretler, yüksek tazminatlar ve nafaka talepleri ve kadın devlete sırtını dayayıp erkeğe her türlü küfrü yapılınca cinayetlere şaşmamak gerek.

Kanunlar ile ilgili halk bilgi sahibi değil. Çok kadın bu şikayetlerin geri alınamadığını bilmiyor. Kızgınlıkları geçtikten sonra şikayetini almak için başvuruyorlar; fakat alamıyorlar. Sonra ev yaklaşmama cezası verdirdikleri kocalarını gizlice eve alıyorlar ya da erkeğe hapis cezası verilmişse ceza para cezasına çevriliyor ve ikisi birden boğazlarından kesip cezayı ödüyorlar. Oysa sokakta iki adam kavga etse sonra birbirlerini şikayet etseler şikayetlerini geri alabiliyorlar, devlet olayı takip etmiyor; fakat olay karı koca arasında geçmişse sanki aralarını daha kötü yapmak ister gibi şikayetlerini alma fırsatı tanınmıyor.

Ayrıca teklif edilen kanun sadece evlileri değil, sevgilileri, nişanlıları,birlikte yaşayanları da kapsıyor. Mesela nişanlı çiftten erkek ayrılmak istiyor. Kız onu şikayet ederse erkek yandı. Ona da kadına şiddet kapsamında duygusal şiddet yaptığı için aynı cezalar gelecek. Yani erkekleri kadınlara kul, köle yapacak, ellerini kollarını bağlayacak başka bir kanun çıkarılamaz herhalde. Korkarım bu kanunlardan sonra erkekler evlenmek değil, kadınlara yaklaşmak bile istemeyecekler.

Kötü niyetli kadınlar bu kanunları kendi menfaatleri için kullanabilir. Fakat "kadının kötü niyetlisi olmaz hepsi melektir derseniz" tabii bir şey diyemem. Ayrıca yeni kanuna göre şahit bile gerekli olmayacak sadece kadının sözleri üzerine erkeğe ceza uygulanabilecekmiş. Pek çok kadın bu kanunlara sırtını dayayıp sevgilisini, nişanlısını, kocasını şikayet ederse devletimiz maddi manevi bu yükün altından nasıl kalkacak? Bu arada gerçekten ihtiyacı olan kadınlara yetişebilecek mi?

Kadınlar ve kanunlar arasında kalacak ve ezilecek erkekleri kadınlardan ve devletten kim koruyacak?

Bu kanunlar onaylanırsa son dönemlerde çok yara alan aile kurumumuz ciddi zararlar görecek. Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine bakarak kadına şiddetten bahsediliyor; fakat ortada doğru düzgün rakamlar yok. Kadına şiddetle ilgili yaptığım araştırmalarda en kapsamlı çalışma 2008 de 23 bin kadınla yapılmış KSGM ve Avrupa Birliği ortak projesi olan bir çalışma var. Daha sonrası için böyle kapsamlı çalışma yapılmamış.

Rapora göre ülkemizde ağır şekilde şiddete maruz kalan kadın sayısı az. Ağır şiddette de sebep alkol, kumar ve uyuşturucu en önemli etken olarak görülüyor.

Bu çalışmada da tokat atma ya da bir şey fırlatma, itme, tartaklama ve saç çekme de şiddet sayılmış. Kadının kocası ile isteksiz birlikte olması da cinsel şiddet olarak görülüp çalışmaya dahil edilmiş. Ayrıca hakaret ve para vermemeyi de duygusal şiddete katarak yapmışlar bu çalışmayı ve bir kadın ömründe bir kez bile bunlardan birine maruz kalmışsa şiddete uğramış olarak kabul edilmiş. Tabi olay bu kadar geniş tutulunca hafif şiddet oranı oldukça yüksek çıkmış.

Ayrıca bu çalışmada çocuklara uygulanan şiddette var. Fiziksel şiddeti yüzde 41 baba, yüzde 32 anne uyguluyormuş. Yani fiziksel şiddette kadınlarda erkeklerden geri kalmıyor; fakat kadınlara ceza yok. Neden? Çocuklar kadınlardan daha mı değersiz?

Değerli Milletvekilleri,

Bu kanunu onaylarken lütfen iyi düşünün elinizi vicdanınıza koyun. Avrupa da bu kanunlar yüzünden aile kurumu bitmek üzere. Onlar istiyorlar diye böyle bir kanun onaylanırsa bunun hesabını veremezsiniz. Bu kanun onaylanırsa dağılan ailelerin çocuklarının, perişan edilmiş erkeklerin hatta "yuvam sizin yüzünüzden yıkıldı" diyecek kadınların âhını alacak ve vebalini taşıyacaksınız.

Konu ile ilgili bir gurup hukukçu okurum yeni kanun teklifini değerlendirip bana göndermişler. Emek verip titiz bir çalışma yapmışlar. Bu çalışmayı da sizlerin dikkatine sunuyorum.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahinin Bakanlığı tarafından hazırlanan "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı"

KANUN HAKKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELERİMİZ

1-Kanun hazırlanış biçimi itibariyle kocayı veya erkeği suçlu olarak gören bir yaklaşım ile hazırlanmıştır.

2-Aile bütünlüğünü, çocuklara etkisini, ekonomik etkilerini, toplumsal etkilerini analiz etmeden "polisiye bir yaklaşımla" hazırlanan bu kanun sadece aile yapısını bozacak, boşanmaları artıracak, mağdur çocuk, kadın, erkek sayısını büyük oranda artıracaktır. Maalesef feminist grupların veya aynı bakış açısını taşıyan kadınların kulisi, böyle hayati bir meselede aile bütünlüğünden yana çoğunluğun sesini bastırmıştır.

3-Kanunun genelinde şiddet yaşanan veya yaşanma ihtimali olan ailelere ilişkin yapıcı hiçbir madde bulunmamakta, tez vakitte resen uygulanacak polisiye tedbirler ile sorun daha da çıkılmaz hale getirilmektedir.

4-Tarafları barıştırma, uzlaştırma, aile bütünlüğünü korumaya ve bu yönde eğitimler vermeye yönelik tedbirler almaya yönelik hazırlanmamış, tam tersi aile yapısını bozacak, boşanmaları artıracak, çocukların yuvalara düşmesine sebep olacak, anne yada babadan onları mahrum edecek, sadece kadını önceleyen ve kadını yalnızlaştıracak bir tasarıdır.

5-Kadının iftira atması, kocasını ve ailesini geçici süreli bile olsa mağdur etmesi durumunda kadına ne öngörülmektedir? Yaşattığı psikolojik eziyetin bir karşılığı olmamalı mıdır? Kanunda yer almamaktadır.

6-Sonuca bağlı yaptırımlar aile bütünlüğüne hizmet etmez, son çaredir. Bilakis sorunun kaynağına yönelik önlemlere Aile Bakanlığı öncelik vermelidir.

7-Konuya ilişkin tüm yetki mülki amir ve kolluk kuvvetlerine verilmekte ancak, kolluk kuvvetlerinin konu hakkında eğitimsiz oldukları ve yetkiyi kullanmada yaşanacak suistimallerin olası sonuçları nazara alınmamaktadır.

8-Şiddet uygulayan veya Şiddet uygulama ihtimali (Kişi, Birey, Koca,..) olanı dinlemeden re'sen verilecek kararın ne kadar doğru olacağı tartışmalıdır. (Örn. Kocasına iftira atan bir kadının bu haklardan faydalanması ne kadar doğrudur.) Şiddet mağdurunun şiddete uğramasındaki rolüne bakılmamaktadır.

9-Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali olan bireyin sosyal statüsü, adli geçmişi göz önüne alınmadan ? ağır hükümler içermektedir. Halbuki şiddet olması durumunda bile, aile bütünlüğünü koruyacak ara geçiş tedavileri öngörülebilir. Taslakta bu yönde yapıcı hiç bir şey yoktur.

10-Şiddet uygulama tehlikesinin varlığı ifadesi her yöne çekilebilir. Bu çerçevede kanun uygulayıcıya çok geniş bir uygulama alanı tanınmakta, aileyi dağıtacak olası sonuçlar göz önüne alınmamaktadır.

11-Şiddetin sadece kadına yönelik olarak ve sadece eşinden gördüğü şiddet olarak ele alınması yanlıştır. Şiddet tek olarak ele alınmalı ve kadın, erkek, çocuk vb. tüm taraflara tatbiki göz önüne alınmalıdır.

12-Araştırmalarda çocuğa yönelik şiddetin daha fazla olduğu ortaya konulmaktadır. Ancak medya sadece kadın üzerinde durmaktadır.

13-Çözüm olarak sunulan önerilerin çoğu kadının daha lüks şartlarda (lüks konut evleri, orada hizmetliler vb.) barındırılması olarak ortaya çıkmaktadır. Kadın konuk evleri cazip hale getirilerek şiddete uğramayan kadınlar için bahane ile lüks barınma yerleri haline getirilmektedir.

14-Kadın konuk evlerindeki ortam ve sohbetler, kadınları evden uzaklaştırmayı desteklemektedir.

15-Sorunun aile bütünlüğü içinde ele alınması, anne baba ve akraba çevresinin olaya dahil edilmesi gerekir.

16-Sığınma evine alınan kadınların eşleri ve çocuklarıyla görüşmesi engellenerek sorun kronikleştirilmektedir.

17-Kadının kadınlık vazifeleri, erkeğin erkeklik vazifeleri ön plana çıkarılarak eğitilmelidirler.

18-Eğitimler Aile Bakanlığı kurumlarında değil, Milli Eğitime bağlı olarak aile bütünlüğü eğitimleri verilmelidir.

19-Kadının statüsü Genel Müdürlüğünde çalışanların tamamının mutlaka aile yapısının toplumsal örf ve adetlerimize uygun olmasına dikkat edilmelidir. Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü varken bu genel müdürlüğe gerek yoktur. Kadının aileden ve toplumdan ayrı tek bir nesne olarak ele almak son derece tehlikelidir.

20-Aileler mutlaka manevi değerler ve inancımız çerçevesinde yönlendirilmelidir.

21-Diyanetin aile irşat büroları müdahil olmalıdır.

22-Kadın öncelikle anne vasfına döndürülüp, mümkün mertebe münferit yaşaması teşvik edilmemelidir.

23-Medyadaki kadın örnekleri tamamen yanlıştır. Engellenmeli ve olumlu rol model olabilecek kadın örnekleri dizilerde filmlerde yer almalıdır.

24-Cinsel şiddeti azaltmak ve aile mutluluğu artırmak için çiftlere cinsel eğitim dersleri verilmesi gereklidir.

25- Sadece erkeklere öfke kontrolü değil, kadınlara da iyi iletişim metotları öğretilmelidir.


Aşağıda yer alan tasarı, 24 Şubat 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu üyelerince Meclise sevk edilmiştir.

AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Tanımlar

MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Bakanlık: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını,

b) Hâkim: Aile mahkemesi hâkimini,

c) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Koruyucu ve Önleyici Tedbirlere İlişkin Hükümler

Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları

MADDE 3- (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir.

a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde, uygun barınma yeri sağlanması.

b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.

c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan, rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.

ç) Hayati tehlikesinin bulunması halinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.

d) Korunan kişinin çalışması durumunda varsa çocukları için gerektiğinde ücreti bu Kanun kapsamında karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırksekiz saat içinde onaylanmayan işlemlerin uygulanmasına son verilir.

Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları

MADDE 4- (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir.

a) İşyerinin değiştirilmesi.

b) Kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.

c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı halinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.

ç) Korunan kişi bakımından hayati tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması halinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.

Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları

MADDE 5- (1) Şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir.

a) Korunan kişiye karşı şiddete ve korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması.

b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

ç) Gerekli görülmesi halinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin haller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

d) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

e) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

f) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

g) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

ğ) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması halinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.

h) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan işlemlerin uygulanmasına son verilir.

(3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir.

(4) Şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişi, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan kişinin yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Suçlara ilişkin saklı tutulan hükümler

MADDE 6- (1) Kişinin silah bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmasının suç oluşturması dolayısıyla ya da fiilinin başka bir suç oluşturması nedeniyle;

a) Soruşturma ve kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine veya denetimli serbestlik tedbirlerine,

b) Mahkûmiyet halinde ceza veya güvenlik tedbirlerinin infazına ve bu çerçevede uygulanabilecek olan denetimli serbestlik tedbirlerine,

ilişkin kanun hükümleri saklıdır.

Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik

MADDE 7- (1) Tedbir kararı ilgilinin talebi, Bakanlık, kolluk ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir.

(2) Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir. Resen veya korunan kişi ya da Bakanlığın talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.

(3) Hâkim tedbir kararını, duruşma yapmaksızın ve gerektiğinde şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aramaksızın verir. Zorunlu hallerde duruşma yapılabilir.

(4) Korunan kişinin talebi olmaksızın verilen koruyucu tedbir kararları, ancak korunan kişinin kabulü halinde uygulanır.

(5) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, mülkî amirlerce ve kolluk tarafından tedbir kararları verilirken de delil ve belge aranmaz.

(6) Tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişiye tefhim veya tebliğ edilir. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise sadece korunan kişiye tebliğ edilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişiye bir tutanakla derhal tebliğ edilir.

(7) Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık halinde şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişi hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarı yapılır.

(8) Gerekli bulunması halinde, tedbir kararı ile birlikte talep üzerine veya resen, korunan kişi ve diğer aile bireylerinin kimlik bilgileri veya kimliğini ortaya çıkarabilecek bilgileri ve adresleri ile korumanın etkinliği bakımından önem taşıyan diğer bilgileri, tüm resmi kayıtlarda gizli tutulur. Yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilir. Bu bilgileri hukuka aykırı olarak başkasına veren, ifşa eden veya açıklayan kişi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

(9) Talep halinde ilgililere kişisel eşya ve belgelerinin, kolluk marifetiyle teslimi sağlanır.

İtiraz

MADDE 8- (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.

(2) Hâkim tarafından verilen tedbir kararlarına itiraz üzerine dosya, o yerde aile mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde aile mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye hukuk mahkemesine, aile mahkemesi hâkimi ile asliye hukuk mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye hukuk mahkemesine gecikmeksizin gönderilir.

(3) İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

Tedbir kararlarının bildirimi ve uygulanması

MADDE 9- (1) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbir kararları, Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlükleri ile verilen kararın niteliğine göre Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluğa en seri vasıtalarla bildirilir.

(2) Bu Kanun kapsamında ilgili mercilere yapılan başvurular ile bu başvuruların kabul ya da reddine ilişkin kararlar, başvuru yapılan merci tarafından Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine derhal bildirilir.

(3) Korunan kişinin geçici koruma altına alınmasına ilişkin koruyucu tedbir kararı ile şiddet uygulayan kişi hakkında verilen önleyici tedbir kararlarının yerine getirilmesinden, hakkında koruyucu veya önleyici tedbir kararı verilen kişilerin yerleşim yeri veya bulunduğu ya da tedbirin uygulanacağı yer kolluk birimi görevli ve yetkilidir.

(4) Tedbir kararının, kolluk amirince verilip uygulandığı veya korunan kişinin kollukta bulunduğu hallerde, kolluk birimleri tarafından kişi Bakanlığın ilgili il veya ilçe müdürlüklerine ivedilikle ulaştırılır; bunun mümkün olmaması halinde kendisine ve beraberindekilere geçici olarak barınma imkânı sağlanır.

(5) Tedbir kararının ilgililere tefhim veya tebliğ edilmemesi kararın uygulanmasına engel teşkil etmez.

(6) Hakkında barınma yeri sağlanmasına karar verilen kişiler, Bakanlığa ait veya Bakanlığın gözetim ve denetimi altında bulunan yerlere yerleştirilir. Barınma yerlerinin yetersiz kaldığı hallerde korunan kişiler; mülkî amirin, acele hallerde kolluğun veya Bakanlığın talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerde barındırılabilir.

(7) İşyerinin değiştirilmesi yönündeki tedbir kararı, kişinin tabi olduğu ilgili mevzuat hükümlerine göre yetkili merci veya kişi tarafından yerine getirilir.

Kolluk görevleri

MADDE 10- (1) Kolluk görevleri, kolluğun merkez ve taşra teşkilatında bu Kanunda belirtilen hizmetlerle ilgili eğitim almış ve ilgili kolluk birimlerince belirlenmiş olan yeteri kadar personel tarafından yerine getirilir.

Teknik yöntemlerle takip

MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerine göre verilen tedbir kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemler kullanılmak suretiyle de yapılabilir.

(2) Teknik araç ve yöntemlerle takibe ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.

Tedbir kararlarına aykırılık

MADDE 12- (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan veya uygulama ihtimali bulunan kişi, bu kararın gereklerine aykırı hareket etmesi halinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.

(2) Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez.

(3) Zorlama hapsine ilişkin kararlar, Cumhuriyet başsavcılığınca yerine getirilir. Bu kararlar Bakanlığın ilgili il ve ilçe müdürlüklerine bildirilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Merkezlerin Kurulması, Destek Hizmetleri ve

Kurumlararası Koordinasyon

Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması

MADDE 13- (1) Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar.

(2) Kurulan merkezlerde şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik izleme çalışmaları yapılır ve destek hizmetleri verilir.

Destek hizmetleri

MADDE 14- (1) Bu Kanun kapsamında şiddetin önlenmesi ve verilen tedbir kararlarının etkin olarak uygulanmasının izlenmesi bakımından şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:

a) Koruyucu ve önleyici tedbir kararları ile zorlama hapsinin verilmesine ve uygulanmasına ilişkin veri toplayarak bilgi bankası oluşturmak, tedbir kararlarının sicilini tutmak.

b) Korunan bireye verilen barınma, geçici maddi yardım, sağlık, adli yardım hizmetleri ve diğer hizmetleri koordine etmek.

c) Gerekli hallerde tedbir kararlarının alınmasına ve uygulanmasına yönelik başvurularda bulunmak.

ç) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılmasına yönelik, bireysel ve toplumsal ölçekte programlar hazırlamak ve uygulamak.

d) Bakanlık bünyesinde kurulan çağrı merkezinin bu Kanunun amacına uygun olarak yaygınlaştırılması ve yapılan müracaatların izlenmesini sağlanmak.

e) Bu Kanun kapsamındaki şiddetin sonlandırılması için çalışan ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapmak.

(2) Korunan kişilerle ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:

a) Kişiye hakları, destek alabilecekleri kurumlar, iş bulma ve benzeri konularda rehberlik etmek.

b) Verilen tedbir kararıyla ulaşılmak istenen amacın gerçekleşmesine yönelik önerilerde bulunmak ve yardımlar yapmak.

c) Tedbir kararlarının uygulanmasının sonuçlarını ve kişiler üzerindeki etkilerini izlemek.

ç) Psiko-sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde yardım ve danışmanlık yapmak.

d) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.

e) İlgili merci tarafından istenilmesi halinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak.

f) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri uyarınca maddi destek sağlanması konusunda gerekli rehberliği yapmak.

(3) Şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişi ile ilgili olarak şiddet önleme ve izleme merkezleri tarafından verilecek destek hizmetleri şunlardır:

a) Hâkimin isteği üzerine; kişinin geçmişi, ailesi, çevresi, eğitimi, kişisel, sosyal, ekonomik ve psikolojik durumu ile diğer kişiler ve toplum açısından taşıdığı risk hakkında ayrıntılı sosyal araştırma raporu hazırlayıp sunmak.

b) İlgili makam veya merci tarafından istenilmesi halinde, tedbirlerin uygulanmasının sonuçları ve ilgililer üzerindeki etkilerine dair rapor hazırlamak.

c) Teşvik edici, aydınlatıcı ve yol gösterici mahiyette olmak üzere kişinin;

1) Öfke kontrolü, stresle başa çıkma, şiddeti önlemeye yönelik farkındalık sağlayarak tutum ve davranış değiştirmeyi hedefleyen eğitim ve rehabilitasyon programlarına katılmasına,

2) Alkol, uyuşturucu, uçucu veya uyarıcı madde bağımlılığının ya da ruhsal bozukluğun olması halinde, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavi olmasına,

3) Meslek edindirme kurslarına katılmasına,

yönelik faaliyetlerde bulunmak.

(4) Şiddet mağduru ile şiddet uygulayana yönelik hizmetler, zorunlu haller dışında farklı birimlerde sunulur.

Kurumlararası koordinasyon ve eğitim

MADDE 15- (1) Bu Kanun hükümlerinin yerine getirilmesinde kurumlararası koordinasyon Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.

(2) Kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak kendi görev alanına giren konularda işbirliği ve yardımda bulunmak ve alınan tedbir kararlarını ivedilikle yerine getirmekle yükümlüdür. Gerçek ve tüzel kişiler, bu Kanun kapsamında Bakanlık çalışmalarını desteklemek ve ortak çalışmalar yapmak üzere teşvik edilir.

(3) Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az doksan dakika kadınların çalışma yaşamına katılımı, özellikle kadın ve çocukla ilgili olmak üzere şiddetle mücadele mekanizmaları ve benzeri politikalar konusunda Bakanlık tarafından hazırlanan ya da hazırlattırılan bilgilendirme materyallerini yayınlamak zorundadır. Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17.00-22.00 saatleri arasında olmak üzere 08.00-22.00 saatleri arasında yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler dışında yapılan yayınlar aylık doksan dakikalık süreye dâhil edilmez. Bu süreler Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından denetlenir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Mali Hükümler

Geçici maddi yardım yapılması

MADDE 16- (1) Bu Kanun hükümlerine göre geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi halinde, onaltı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının otuzda birine kadar günlük ödeme yapılır. Bu ödemeler gelir vergisi ile veraset ve intikal vergisinden; bu ödemeler için düzenlenen kâğıtlar ise damga vergisinden müstesnadır.

(2) Bu ödemeler, Bakanlık bütçesine, geçici maddi yardımlar için konulan ödenekten karşılanır. Yapılan ödemeler, şiddet uygulayan veya şiddet uygulama ihtimali bulunan kişiden tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde tahsil edilir. Bu şekilde tahsil edilemeyenler 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ilgili vergi dairesi tarafından takip ve tahsil edilir.

(3) Korunan bireyin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespiti halinde yapılan yardımlar, bu kişiden 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Nafaka

MADDE 17- (1) Bu Kanun hükümlerine göre nafakaya karar verilmesi halinde, kararın bir örneği, resen nafaka alacaklısının veya borçlusunun yerleşim yeri icra müdürlüğüne gönderilir.

(2) Nafaka ödemekle yükümlü kılınan kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu ile bağlantısı olması durumunda, korunan kişinin başvurusu aranmaksızın nafaka, ilgilinin aylık, maaş ya da ücretinden icra müdürlüğü tarafından tahsil edilir. İcra müdürlüklerinin nafakanın tahsili işlemlerine ilişkin posta giderleri Cumhuriyet başsavcılığının suçüstü ödeneğinden karşılanır.

Sağlık giderleri

MADDE 18- (1) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen bireylerden, genel sağlık sigortalısı olmadığı gibi genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyen veya genel sağlık sigortası prim borcu sebebiyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ya da diğer mevzuat hükümleri gereğince tedavi yardımından yararlanma hakkı bulunmayanların; bu hallerin devamı süresince, resmî sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılacak muayene ve tedavilerinden (diş tedavisi dahil), laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemlerinin uygulanmasından, teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbi araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbi cihaz temininden, tamirinden veya yenilenmesinden kaynaklanan giderler; herhangi bir katılım payı alınmaksızın, genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş olan usul ve esaslar ile tutarlar uygulanmak suretiyle Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerinden karşılanır.

(2) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında önleyici tedbir kararı verilen bireyin aynı zamanda rehabilitasyonunun veya tedavi edilmesinin gerekli olduğuna karar verilmesi halinde, genel sağlık sigortalısı olmadığı gibi genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamına girmeyen veya genel sağlık sigortası prim borcu sebebiyle fiilen genel sağlık sigortasından yararlanamayan ya da diğer mevzuat hükümleri gereğince tedavi yardımından yararlanma hakkı bulunmayanların, bu hallerin devam ettiği süre içinde görecekleri rehabilitasyon hizmetlerine yönelik giderler ile rehabilitasyon hizmetleri kapsamında verilmesi gereken diğer sağlık hizmetlerinin giderleri, yukarıdaki fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde, Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerinden karşılanır.

Harç ve masraflardan muafiyet

MADDE 19- (1) Bu Kanun kapsamındaki başvurular ile verilen kararların icra ve infazı için yapılan işlemlerden yargılama giderleri, harç, posta gideri ve benzeri hiçbir ad altında masraf alınmaz.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Yönetmelik

MADDE 20- (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar altı ay içinde, Adalet, İçişleri, Maliye ve Sağlık Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmeliklerle düzenlenir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler ve atıflar

MADDE 21- (1) 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

(2) Mevzuatta 4320 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

(3) Bu Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 4320 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen kararların uygulanmasına devam olunur.

Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin faaliyete geçmesi

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesinde kurulması öngörülen şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kuruluşları tamamlanıncaya kadar, merkezlerin görevlerinin Bakanlığın hangi birimlerince yürütüleceği Bakanlıkça belirlenir.

Kadrolar

GEÇİCİ MADDE 2- (1) Ekli listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir.

Yürürlük

MADDE 22- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 23- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber