BES Başkanı Osman Biçer istenen promosyon belgeleri Faruk Çelik'e verdi

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 27 Mart 2012 09:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sayın : Faruk ÇELİK

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

26.03.2012 ? Pazartesi

Sayın Bakan, 2007 yılında SGK Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında imzalanan Banka Promosyon Sözleşmesiyle ilgili olarak son günlerde yazılı ve görsel basın yayın organlarında ve internet medyasında yer alan Yolsuzluk İddialarından rahatsız olduğunuz, 22 Mart 2012 Perşembe günü Memurlar Net internet sitesinde yayınlanan Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviriniz Sayın Kayhan ÜNAL imzalı yazılı açıklamadan anlaşılmaktadır.

Öncelikle bilmenizi isterim ki, bahse konu Açıklama Metni ne bendenizi ve ne de bu metni okuyan bir başka yurttaşımızı ikna edici bir içeriğe sahip değildir.

Tarafınızın, anılan dönemde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olmadığı elbette ki bilinen bir gerçektir.

Ancak, bu ülkenin yurttaşları olarak her birimiz ?Devlette Devamlılık Esastır? diyebiliyorsak, günlerdir gazete manşetlerinde, köşe yazılarında, internet sitelerinde öne sürülen iddiaların araştırılması konusunda Makamınızca gerekenin neden yapılmadığını da sorgulayabilmeliyiz.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviriniz Sayın Kayhan ÜNAL tarafından yapılan yazılı açıklamanın satır aralarını okuyan herkes, yapacağı küçük bir araştırma sonucunda dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının, şu anki Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer DİNÇER, SGK Başkanlığı görevini anılan dönemde Vekaleten yürüten kişinin ise, şu anki TÜİK Başkanı Sayın Birol AYDEMİR olduğunu büyük bir rahatlıkla öğrenebilecektir.

Anılan dönemde sizin AKP TBMM Grup Başkan Vekilliği görevini yürüttüğünüzü de, elbette ki Kamuoyu bilmektedir.

Ancak, gelinen noktada önemli olan, anılan dönemde, kimlerin, hangi makamlarda olduğu sorusundan çok; ?Devlette Devamlılık İlkesi?ne uygun davranılıp davranılmayacağı (?), dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Sayın Ömer DİNÇER'e imzalatılan ve gerçekleri yansıtmadığı bugün itibarıyla kanıtlanan resmi evraka ilişkin olarak bu evrakı hazırlayanlarla ilgili olarak işlem yapılıp yapılmayacağı (?), bir Milletvekili tarafından TBMM Başkanlığına verilen Yazılı Soru Önergesine bile gerçek dışı beyanlarla cevap verilmesi sonucunda: bu yolla, hem ilgili Sayın Milletvekilinin, hem de Sayın Milletvekilinin şahsında TBMM'nin ve tüm yurttaşlarımızın gerçek dışı beyanlarla yanıltılmış olması nedeniyle ilgililer hakkında gerekli İdari ve Adli işlemlerin yapılıp yapılmayacağı (?) ve son olarak, ahlaken ve vicdanen SGK Emekçilerine dağıtılması gereken 1 milyon 46 bin liranın dönemi itibarıyla hak sahiplerine dağıtılıp dağıtılmayacağı (?) sorularıdır.

Olayın Makamınızca araştırılması aşamasında; Bursa Milletvekili Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN'ın, konuya ilişkin olarak haber yapan tüm Gazetecilerin, Muhabirlerin, bendenizin ve Makamınızca gerekli görülen her bir yurttaşımızın ifadesine başvurulabileceği gayet açık bir hukuki gerçekliktir.

Makamınızca açılması gereken İdari Soruşturmanın sonu nereye varırsa varsın, bundan kaçınılmamalıdır.

SGK Başkanı Sayın Fatih ACAR'dan, TÜİK Başkanı Sayın Birol AYDEMİR'e ve hatta dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, şu anki Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer DİNÇER'e kadar herkes bu konuda bildiklerini açıklamak ve varsa, yaptığı olumsuzlukların hesabını İdari ve Adli merciiler önünde vermek durumundadır.

Bunun yanı sıra, Makamınızca bu konuda gerekli İdari Soruşturmanın açılması, Kamuoyu önünde kişisel olarak tartışılır hale gelen makam sahiplerinin, eğer bahse konu iddialar gerçekleri yansıtmıyorsa, Kamuoyu nezdinde Aklanması açısından da büyük bir önem arz etmektedir.

İddialar gerçekleri yansıtıyorsa, o dönemde Banka Promosyonlarıyla ilgili olarak bir Başbakanlık Genelgesi yürürlükte olmasa dahi, 1 milyon 46 bin lirayı gayet keyfi bir biçimde harcayan SGK Yetkilileri suç işlemiş sayılmaz mı?

Bu iddialar gerçekse ve SGK Emekçilerinin hakkı olan 1 milyon 46 bin lirayı, gazete manşetlerinde okuduğumuz üzere keyfi bir biçimde harcayanlar, ahlaki ve vicdani olarak Sorumlu değil midir?

SGK Emekçilerinin hakkı olan 1 milyon 46 bin lira, bu parayı harcayanlardan nasıl geri tahsil edilecek ve gerçek hak sahibi olan SGK Emekçilerine nasıl dağıtılacaktır?

Basında yer alan bu iddialar gerçekse, bir Bakanın önüne gerçek dışı ifadelerle dolu bir yazıyı koyan ve imzalatan Bürokratlar sizce suç işlemiş olmaz mı?

Gerçek dışı beyanlara yer verilen ve altında bu ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının imzasını barındıran bir yazının, bir Milletvekilinin Yazılı Soru Önergesine cevap olması mümkün müdür?

Bu durumda hem Yazılı Soru Önergesi sahibi Milletvekili, hem TBMM ve hem de tüm yurttaşlarımız aldatılmış sayılmaz mı?

Sizin 2007 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olmamanız, bugün gereken işlemleri yapmanızın önünde bir engel midir?

Sizden önceki dönemde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan halefiniz Sayın Ömer DİNÇER'in, dönemin Bürokratları tarafından yanıltılmış olması ihtimali sizi hiç rahatsız etmiyor mu?

Böylesi bir olay karşısında, en azından gereken İdari Soruşturmayı yaptırmak ve gereği halinde Adli Kovuşturma başlatılmasını sağlamak sizin göreviniz değil midir?

Memurlar Net internet sitesinde yayınlanan açıklamanızda belirtildiği üzere; Bakanlığınızca SGK Başkanlığına bu konu sorulduğunda, böylesi bir Banka Promosyon Sözleşmesi yoktur, basında yer alan haberler gerçek dışıdır, böyle bir belge resmi kayıtlarımızda yer almamaktadır. Bu olaya ilişkin resmi belgesi olan varsa bize iletsin diyenlerin, Sayın Ömer DİNÇER gibi sizi de yanıltmaya çalışabilecekleri ihtimalini yok mu sayıyorsunuz?

Gazetelerde, internet sitelerinde günlerdir yayınlanan belgeler tamamen gerçek dışı mıdır? O halde, bu kadar basın yayın kuruluşu ne diye bu haberin üzerine gitmektedir?

Basında bu kadar büyük yer tutan bu olay ve olaya ilişkin bilgi ve belgeler tamamen gerçek dışıysa, o halde, neden bunları yayınlayanlar hakkında herhangi bir işlem başlatmıyorsunuz?

Bu olayın gerçek yüzünü öğrenmek için; bu olaya dair tezlerini ısrarla savunanları dinlemeyi ve olaya bir de SGK Emekçilerinin, Gazetecilerin, Emek Örgütlerinin penceresinden bakmayı hiç düşünmüyor musunuz?

Hepsi bir yana; Sayın Bakan, bir insan olarak yaşananlardan rahatsız değil misiniz? Bu ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak hem İdari, hem de Adli merciilerin harekete geçmesi için üzerinize düşeni yapmayacak mısınız?

Bilmenizi isterim ki; bu olaydan aşırı derecede rahatsız olan bir yurttaş ve bir Emek Örgütünün Genel Başkanı olarak, halen elimde bulunan tüm belgeleri iş bu yazının ekinde Makamınızın Takdirlerine sunuyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından konuya ilişkin olarak ifademe başvurulması halinde, bu konuda tüm bildiklerimi kendi imzamla teyit edeceğim İfade Tutanaklarına yazdırmaya da hazırım.

Makamınızca da bilindiği üzere; uzunca bir süredir Çalışanların Maaşlarının belirli bir süre kendi bankasından ödenmesi karşılığında, bankalar tarafından ilgili kurumlara eski rakamlarla trilyonlara varan Promosyon Ödemeleri yapılmaktadır.

Bahse konu Promosyon Ödemeleri, 20 Temmuz 2007 tarihinde çıkartılan ilk Başbakanlık Genelgesi öncesinde, genelde Hazineye İrat kaydedilmiş, zaman zaman da kurumların yöneticileri tarafından gerekli, ya da gereksiz bir biçimde harcanmıştır. Bu gerçeklikler herkes tarafından, özellikle de Kamu Emekçileri tarafından zaten bilinmektedir.

Zaman içerisinde Kamu Kurum ve Kuruluşlarının çeşitli ihtiyaçları (bina, araç, masa, sandalye, bilgisayar, kırtasiye malzemesi vb.) için Devlet Bütçesinden ayrılmayan Ödenekler, bu yolla deruhte edilir hale gelmiştir.

Promosyon Parası olarak da bilinen eski rakamlarla trilyonlarca lirayla; yazılı, görsel, ya da internet medyasından takip edebildiğimiz ve kamuoyundaki tartışmalardan anlayabildiğimiz kadarıyla, genellikle Kurumların Üst Düzey Yetkililerine makam arabaları alınmış, makam odalarının ultra lüks döşenmesi işlerinde bu paralar kullanılmış, Elit Yöneticiler tarafından yapılması gerektiğine inanılan temsil ve ağırlama, eğitim vb. giderler Banka Promosyonlarından karşılanmış, kısmen kurum personelinin ihtiyacı olduğu iddiasıyla kamu işyerlerine masa, sandalye, bilgisayar vb. alımlarına Promosyon Gelirlerinden ciddi paralar aktarılmış, bu türden alımlar (araç, masa, sandalye, koltuk, bilgisayar vb.) yapılırken açılan ve/veya açılmayan ihalelerdeki yolsuzluklar da yazılı, görsel, ya da internet medyası aracılığıyla zaman zaman kamuoyuyla paylaşılmıştır.

20 Temmuz 2007 tarihinde ilk defa çıkartılan Başbakanlık Genelgesiyle Promosyon Paralarının 2/3'sinin kurum personeline dağıtılması, 1/3'inin ise Kurum Yöneticileri eliyle harcanması esası getirilmiştir.

İlerleyen zaman içerisinde Promosyon Paraları ile ilgili Başbakanlık Genelgesi de değişikliğe uğramış ve sonuçta Promosyon Paralarının tamamının ilgili kurum personeline dağıtılması esas alınmıştır.

Ancak, Promosyon Paralarıyla ilgili olarak 2007 yılında çıkartılan ilk Başbakanlık Genelgesi öncesinde Bakanlığınıza bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında bir Banka Promosyon Sözleşmesi (Ek-1) imzalanmıştır.

Bu yazının ekinde bulunan Banka Promosyon Sözleşmesi (Ek-1) örneğinden anlaşıldığı üzere; SGK Başkanlığınca alınan paraların o dönemki rakamlarla 3 milyon 228 bin lirasının 20.06.2007 tarihi itibarıyla, yani Banka ile imzalanan Sözleşmenin üzerinden 2 ay geçtikten sonra personele dağıtılması (Ek-2), kalan 1 milyon 46 bin lirasının ise SGK Başkanlığı tarafından uygun görülen biçimde harcanması hükme bağlanmış, üstelik 3 adet Volkswagen Passat ve 4 adet Ford Focus marka arabanın da tahsisi Gizli bir Sözleşmeyle (Ek-1) güvence altına alınmıştır.

SGK Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında 13.04.2007 tarihinde imzalanan bu Sözleşmede ilk dikkat çeken husus, dönemin koşulları göz önüne alındığında, binlerce personeli olan SGK personelinin maaşlarının, 36 ay boyunca ilgili banka tarafından ödenmesi karşılığında, sadece 1 aylık maaşları toplamının %34'ü kadar Promosyon Bedeli ödenmesi karşılığında Sözleşmenin İmzalanmış (!) olduğu gerçeğidir.

Böylesi bir Promosyon Bedeli, dönemin koşulları dikkate alındığında gerçekten çok düşük bir miktar olarak ortada durmaktadır. Zira, bankaların o dönemde, günlük repo vb. enstrümanlarla değerlendirdiği, maaşlardan elde edilen gelir üzerinden kazandıkları paralar karşısında bu oran hakikaten ?Devede Kulak? misalidir.

Anılan dönemde, 1000, 500, 100 ve hatta 50 personeli olan birçok Kamu Kurum ya da Kuruluşu, kişi başına düşen Promosyon Miktarı baz alındığında, çok daha iyi koşullarda Promosyon Sözleşmelerine imza atmış, dolayısıyla personeline çok daha yüksek miktarlarda Promosyon Parası ödemiş bulunmaktadır.

Bu arada, SGK Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında 2010 yılında, yani ilk Promosyon Anlaşmasından sonra yapılan ikinci Sözleşmedeki miktarın 14 milyon lira olduğunu hatırlatmamda da (Ek-3) yarar olduğuna inanıyorum.

İlk Sözleşme de SGK Emekçilerine dağıtılmayan kısım da dahil olmak üzere 4 milyon 274 bin lira para ve 3 adet Volkswagen Passat ile 4 adet Ford Focus marka araba karşılığında Sözleşme imzalayan SGK Başkanlığı, 3 yıl sonra 14 milyon lira karşılığında Sözleşme imzalamış. Sayın Bakan, sizce de, bu garip bir durum değil midir?

Üstelik, SGK Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında imzalanan Promosyon Sözleşmesi öncesinde, İş Bankası ile imzalanmış ve o dönemde yürürlükte bulunan bir Promosyon Sözleşmesi olduğu da herkes tarafından bilinmektedir.

Gerek SGK Emekçileri ve gerekse Kamuoyunca bilinmeyen ve merak edilen hususlardan biri de, İş Bankası ile olan Banka Promosyon Sözleşmesinin sona ermesini bile beklemeksizin, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. ile SGK Başkanlığı arasında yeni bir Promosyon Sözleşmesi imzalanmasının nedenidir?

Örneğin, SGK Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında böylesine Vakitsiz bir Promosyon Sözleşmesinin imzalanması sonucunda acaba İş Bankasına Sözleşme Hükümlerinden doğan belirli bir Tazminat Ödenmiş midir? Ödenmişse, bu Tazminatı SGK Başkanlığı mı? Yoksa Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. mu karşılamıştır? Bu durumda SGK Emekçilerinin herhangi bir Hak Kaybı olmuş mudur? Vs. vs. vs?!

Bu noktada, sakince bir değerlendirme yapıldığında, 2010 yılında Promosyon Sözleşmesi Kapsamında olan Personel Sayısının, 2007 yılında yapılan Promosyon Sözleşmesi Kapsamında olan personel sayısından çok daha fazla olduğu tezi makul bir gerekçe olarak öne çıkıyor. Yoksa, bunun başkaca bir makul ve mantıklı izahı olmasa gerek.

İkinci ilginç husus ise, o dönemde yürürlükte bulunan yasal hükümler gereğince, banka tarafından SGK Başkanlığına verilen toplam 4 milyon 274 bin liralık miktarın tamamının Hazineye İrat kaydedilmesi gerekirken, paranın 2/3'sinin (3 milyon 228 bin liranın) kurum personeline dağıtılması, 1/3'inin (1 milyon 46 bin liranın) ise Kurum Yöneticilerinin insiyatifinde harcanması esasının belirlenmesidir.

Üstelik, SGK Başkanlığınca bahse konu 1/3'lik kısmın, yani 1 milyon 46 bin liranın nerelere (?), hangi ihtiyaçların karşılanması (?) amacıyla harcanacağına dair herhangi bir açıklayıcı bilgi de, Promosyon Sözleşmesi hükümlerinde yer almamaktadır.

Sanki birileri, yakın bir zamanda böylesi hükümler içeren bir Başbakanlık Genelgesinin yayınlanacağından, adeta haberdar gibidir.

Bu Sözleşme imzalandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve Sayıştay'ın bu konuya ilişkin Görüşlerine rağmen, SGK Başkanlığı tarafından alınan Promosyon Paralarının Hazineye İrat kaydedilmemesi hukuken olanaklı değildir.

Sayın Bakan; yukarıda yazılı olan satırlardan zinhar şu sonucu çıkartmayınız. 13.04.2007 tarihinde, SGK Başkanlığı ile Vakıflar Bankası T.A.O. arasında yapılan Açık, ya da Gizli Sözleşme karşılığında alınan paralar Hazineye devredilsin demek istemiyorum.

Elbette ki o paralar, SGK Emekçilerine dağıtılmalıdır. Üstelik tamamı, hiçbir kesintiye uğratılmaksızın dağıtılmalıdır. Çünkü milyonlarca lira para, onların maaşları karşılığında SGK Başkanlığına verilmiştir. Bu nedenle de, doğal olarak Hak Sahipleri SGK Emekçileridir. Hatta bugün, elinde yetki olan her kim ve ne varsa, bu konuda üzerine düşen sorumluluğun gereğini yapmalıdır.

2007 yılında Promosyon Geliri olarak SGK Başkanlığınca elde edilen 4 milyon 274 bin liranın, SGK Emekçilerine dağıtılmayan 1 milyon 46 bin lirası da derhal SGK Emekçilerine dağıtılmalı, bu konuda sorumluluğu olan herkes Adli ve İdari merciiler önünde hesap vermelidir.

Ancak, konuya dair olaylar zinciri Bursa Milletvekili Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN tarafından TBMM Başkanlığına ve oradan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bile ulaştığı halde, halen bu konuda bir adım atılmaması, sizce de garip değil midir?

Kanaatim odur ki; o dönemde, SGK Emekçilerinin Promosyon Paraları ile ilgili olarak yükselttiği mücadelenin de etkisiyle, Promosyon Paralarının bir bölümü SGK Emekçilerine ödenmiş, kalan kısmı ise SGK Yöneticilerince keyfi bir biçimde kullanılmıştır.

SGK Başkanlığının 2007 yılında yapmış olduğu bu uygulamayla ilgili olarak TBMM Başkanlığına Bursa Milletvekili Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN tarafından verilen 16.10.2009 tarih ve 10427 sayılı Yazılı Soru Önergesine (Ek-4), SGK Başkanlığı tarafından verilen 19.11.2009 tarih ve 15165581 sayılı Cevabın (Ek-5) altına dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, şimdi ki, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer DİNÇER tarafından atılan imzanın ise gerçekleri yansıtmadığı zaman içerisinde ortaya çıkmıştır (Ek-6).

Bursa Milletvekili Sayın BÜYÜKATAMAN, Banka Promosyon Sözleşmeleri konusunda ciddi bir çaba sarfetmiş, konuya ilişkin olarak 11.10.2011 tarih ve 564 sayılı Yazılı Soru Önergesiyle, TBMM Başkanlığı aracılığıyla Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'dan bilgi istemiş (Ek-7), altında Başbakan Yardımcısı Sayın Ali BABACAN'ın imzası bulunan 25.01.2012 tarih ve 0189 sayılı Cevaptan da (Ek-8) çok tatmin olmamıştır.

2007 yılında SGK Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olan şu anki SGK Başkanı Sayın Fatih ACAR da, Bursa Milletvekili Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN'ın hedefinde yer almış, Sayın BÜYÜKATAMAN, şu anki SGK Başkanı Fatih ACAR'ı ciddi bir biçimde hedef aldığı 01.02.2012 tarih ve 3804 sayılı Yazılı Soru Önergesiyle TBMM Başkanlığı aracılığıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sıfatıyla tarafınıza, Fatih ACAR'la ilgili oldukça ağır ifadelerin yer aldığı bir Yazılı Soru Önergesi göndermiştir (Ek-9).

Son olarak, İsmet BÜYÜKATAMAN, Makamınıza yönelik olarak 22.02.2012 tarih ve 4522 sayılı Yazılı Soru Önergesini TBMM Başkanlığı aracılığıyla göndermiş bulunmaktadır (Ek-6). Bu Önergede hedef alınan her iki kişide eski SGK Başkanı, ya da Başkan Vekili Pozisyonunda olan kişilerdir.

Bursa Milletvekili Sayın BÜYÜKATAMAN'ın hedef aldığı kişilerden biri, yani Birol AYDEMİR halen TÜİK Başkanı olarak, diğeri, yani Fatih ACAR ise, halen SGK Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Şimdi ortada hukuken bir suç olmamakla birlikte, dini, ahlaki, ve vicdani bir sorun bulunmaktadır. 1 milyon 46 bin liralık bu müthiş para acaba nerelerde harcanmıştır?

Gerçi 22.02.2012 tarih ve 4522 sayılı Yazılı Soru Önergesinin içinde en azından bu miktarın 160 bin 893 liralık kısmının nereye harcandığı Bursa Milletvekili BÜYÜKATAMAN tarafından açıklıkla ifade edilmiş bulunuyor.

160 bin 893 lira dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının makam odasının döşenmesinde kullanılmış bulunmakta. Ayrıca, 60 bin liralık kısmıyla da, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına 6 ay süreyle kullanabileceği lüks bir Mercedes araba kiralanmış.

Basında yer alan bilgilere ve belgelere bakıldığında ise, Banka Promosyon Paralarının; Ankara'nın muhtelif yerlerindeki lüks lokantalarda yenilen yemek bedellerinin ödenmesinde, saatten oyuncak bebeğe, muzdan gramofona, bıçak bileme parasından trafik cezasına kadar farklı biçimlerde keyfi harcamalarda kullanıldığı hayretle ve dehşetle görülebilmektedir.

Dönemin SGK Kurum Başkan Vekili olarak görev yapan eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı, şu anki TÜİK Başkanı Sayın Birol AYDEMİR ve halen SGK Başkanı olarak görev yapmakta olan Sayın Fatih ACAR açıkça töhmet altındadır.

Hem de öyle böyle değil! Bir taraftan SGK Emekçilerinin hakkı olan Banka Promosyon Paralarının haksız ve usulsüz bir biçimde harcanmasından, diğer taraftan bizzat emrinde çalıştıkları dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, şu anki Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer DİNÇER'in altına imza attığı yazıda Yalan Beyanda bulunulmasına neden olmaktan sorumlu görünmekteler.

Bu yazıyla; hem dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer DİNÇER, hem Bursa Milletvekili Sayın BÜYÜKATAMAN, hem de, TBMM Üyesi bir Milletvekiline yönelik olarak Yalan Beyanda bulunulması nedeniyle, esasen TBMM Başkanlığı ve dolayısıyla tüm yurttaşlarımız aldatılmıştır.

Şu meşhur 3 adet Volkswagen Passat ve 4 adet Ford Focus marka arabanın akıbetinin ne olduğu ise hala belli değildir!

Haram veya değil, hukuken suç da teşkil etmeyebilir ama 160 bin 893 lirasının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının makam odasının döşenmesine, 60 bin lirasının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı için 6 aylığına Lüks bir Mercedes araba kiralanmasına harcandığı açıkça belgelenen toplam 1 milyon 46 bin liranın geriye kalanının nerelere harcandığı ise, Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Ankara Şubesinin kayıtlarında mevcut bulunmaktadır.

Acaba adı geçen banka, 1 milyon 46 bin liranın nerelere harcandığını açıklar mı? Sanmam! Neden? Çünkü Sayın Bakan, Bankacılık Kanunu mevzuatı buna engel de ondan.

Bursa Milletvekili Sayın BÜYÜKATAMAN bu konuyla çok yakından ilgilenmiş ama işte o kadar! Sonuç yok. Görünen odur ki, bir sonucun çıkma ihtimali de pek yok!

Promosyon Paralarıyla ilgili şu anki Başbakanlık Genelgesi gereğince, bahse konu 1 milyon 46 bin liranın SGK Çalışanlarına dağıtılması gerekir. Ancak o dönemde yürürlükte olan bir Başbakanlık Genelgesi bile yok!

Herkesin bildiği gibi Sayın Bakan, Hukukta bilinen en basit gerçekliklerden biri şudur; yasayla suç olarak tanımlanmamış ve cezası belirlenmemiş olan bir fiil nedeniyle hiç kimse suçlanamaz, suçlandırılamaz ve dolayısıyla da cezalandırılamaz.

Ancak mevcut düzende hukuken suç olarak tanımlanmayan bir fiilin, dini, ahlaki ve vicdani sorumluluğunun olmadığını da hiç kimse iddia edemez. Saygılarımla?

Osman BİÇER

Genel Başkan

EKLER :

1- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında 13.04.2007 tarihinde imzalanan Banka Promosyon Sözleşmesi fotokopisi.

2- SGK Başkanlığının 20.06.2007 tarih ve 5534 sayılı yazısı fotokopisi.

3- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ile Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. arasında 16.04.2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 06.04.2010 tarihinde imzalanan Banka Promosyon Sözleşmesi fotokopisi.

4- TBMM Başkanlığına verilen 16.10.2009 tarih ve 10427 sayılı Yazılı Soru Önergesi fotokopisi.

5- SGK Başkanlığının 19.11.2009 tarih ve 15165581 sayılı yazısı fotokopisi.

6- TBMM Başkanlığına verilen 22.02.2012 tarih ve 4522 sayılı Yazılı Soru Önergesi fotokopisi.

7- TBMM Başkanlığına verilen 11.10.2011 tarih ve 564 sayılı Yazılı Soru Önergesi fotokopisi.

8- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN imzalı 25.01.2012 tarih ve 0189 sayılı yazı fotokopisi.

9- TBMM Başkanlığına verilen 01.02.2012 tarih ve 3804 sayılı Yazılı Soru Önergesi fotokopisi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber