CHP, hakim atamalarındaki mülakatı eleştirdi

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 28 Haziran 2005 21:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin attığı adımlarla Cumhuriyet'in huzurunu bozmaya yöneldiğini öne sürerek, dinin hukuka, devlete ve yönetime yeniden taşınmak istendiğini iddia etti. Hakim ve savcı atama şeklini de eleştiren Baykal, "Yapılacak seçimlerin objektif olduğuna inanmıyorum. Yapılan düzenlemeler Türkiye'nin başına gelecekte çok işler açacak. Hakim alınacak, hakimler nasıl alınacak? Mülakatın ne işi var orada, hangi yöntemle yapılacak, kim yapacak? Türkiye'nin huzuru böyle bozulur. Bu konularda olumsuz davranılması; işte asıl yanlış olan da budur" dedi. Baykal, AB için ek protokole imza atılmamasını da isteyerek, Lozan, Ege ve Kıbrıs'a dokundurtulmaması gerektiğini, bunun bir ülkenin kendi ayağına kurşun sıkması anlamına geleceğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin bugün TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, özürlülerle ilgili 91 maddelik kanun teklifinin hazırlanarak meclise verildiğini söyledi. Meclisin çıkarması gereken yasaların başında bu yasanın geldiğini kaydeden Baykal, yasanın da diğerleri gibi aynı kararlılıkla çıkarılması gerektiğini, bunun takipçisi olacaklarını belirtti. Baykal, "Bir gün daha fazla çalışalım, bu yasayı çıkaralım. Kaderin sillesini yemiş vatandaşlarımızın sorunlarının çözümlenmesini sağlayalım. Sıra size de gelir bekleyin diye diye bu noktaya gelmiş. Bu insanlara karşı borcumuz yok mu, niye bekliyoruz? Çıkaracağız demeyelim, çıkaralım. Derhal, şimdi bitirelim" dedi.

Baykal, CHP'li kadınların dokunulmazlık zırhının kaldırılması için imza topladıklarını da hatırlatarak, "Mecliste milletvekillerinden bazıları yargılanmak istiyor; ama yargılanamıyor. Dokunulmazlık zırhının arkasına sığınanlar var. Bunların suçları ihaleye fesat karıştırmak, naylon fatura düzenlemek, dolandırıcılık, nitelikli zimmet, zimmet, sahtecilik yapmak, usulsüz arsa satışı yapmak, kayıp trilyonun hesabını vermemek, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmaktır" dedi. Baykal, bir mizah dergisinde dokunulmazlık konusundaki yazı ve karikatürü de milletvekillerine okudu.

"BELEDİYELER KANUNU'NA YAKLAŞIM TEHLİKELİ"

Baykal, yeniden çıkarılacak olan Belediyeler Kanunu'nu da eleştirerek, yerel yönetimlerin krize sürüklendiğini söyledi. Baykal, "Hükümet, vatandaşlara her hizmeti satın alacaksın diyor. Vatandaşı müşteri hizmetine dönüştüren bir anlayış yürürlüğe konulmaktadır. İşin temelinde mali açıdan sıkıntı vardır. Konaklama bedeli diye turizm sektöründen vergi alınmak istenmektedir. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Çok ciddi sıkıntılar doğuracaktır" diye konuştu. Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın IMF'ye özelleştirmeler sonucu çıkarılacak işçilerle ilgili mektubunu da milletvekillerine gösterdi. Etnik ve mezhep farklılaşmalarının Türkiye'yi fazla etkilemediğini dile getiren Baykal, Türkiye'de kimsenin etnik kimliği ve inancı nedeniyle üstün olmadığını, bunun yaşama geçirildiğini söyledi. Baykal, şöyle konuştu:

"100 yıl, 30 yıl savaşları yaşandı. Oluk oluk kan akıttılar. Mezhep kavgası yaşandı. Papa mı, kral mı, Papa'nın hakkı Papa'ya, kralın hakkı krala. Din ve devlet ayrışması zorunlu. Türkiye modeli diye bir şey var. Halkın, toplumun İslami inanca sahip olmasının yanı sıra devletin laik anlayışla yapılandırılmış olmasıdır. Hem demokrasi, hem İslamiyet, hem kadın erkek eşitliği, hem İslamiyet. Bu sadece Türkiye'de var. Yine eğitim ayrı iş, din ayrı iş. Dinin imanı, inancı, yargıları var. Eğitim sonsuz bir şey. İnançla bağdaşır tarafı yok. Hiçbir eğitim dinin yerini alamaz."

Hükümetin "Üniversitelere her yıl binlerce öğrenci giremiyor, bir süre sorun varken kaçak eğitim kurumlarını nasıl himaye ederiz, imam-hatip okullarını üniversiteye öğrenci hazırlayan kurum haline nasıl dönüştürürüz yolunu nasıl buluruz, kılık kıyafet problemini üniversite kapsamında nasıl çoğaltırız, bu sorunu devlet kadrolarına nasıl taşırız" anlayışıyla hareket ettiğini savunan Baykal, "Cumhuriyet'in huzurunu bozmaya yöneleceksin, dışardan istediklerini hay hay diyeceksin. 160 bin camii var, 5 vakit ezan konuyor, kimse bundan rahatsız değil. On binlerce din adamı devletin verdiği kadrolarla maaşla hizmet veriyor. Yayınlar serbest veriliyor. Ramazan'lar büyük bir coşkuyla yaşanıyor" diyen Baykal, "Buna rağmen sorun var mı; var. Bu tabloyu değiştirmek istiyorlar. Eğitime dini taşıma bakımından değiştirmek istiyorlar. Hukuka, devlet yönetimine dini taşımak bakımından değiştirmek istiyorlar. Türkiye'nin görüntüsünü İslami bir brandanın altına daha çok daha çok sokabilmek istiyorlar" diye konuştu.

HAKİM VE SAVCI ATAMALARI

Deniz Baykal, hakim ve savcı atamalarına da değinerek, "Yapılacak seçimlerin objektif olduğuna inanmıyorum. Buna ben de güvenmiyorum beyler. Yapılan düzenlemeler Türkiye'nin başına gelecekte çok işler açacak. Hakim alınacak, hakimler nasıl alınacak? Mülakatın ne işi var orada. Hangi yöntemle yapılacak, kim yapacak? Türkiye'nin huzuru böyle bozulur. Bu konularda olumsuz davranılması asıl yanlış olan budur" diye eleştirdi. Baykal, Başbakanlık Müsteşarının yazısında "Milliyetçiliği, laikliği ve Cumhuriyet'i din temeline yeniden düzenlemeye ihtiyaç var" dediğini söyledi.

Yeşil sermaye olayına da değinen Baykal, 10 milyar dolar paranın bu şekilde alıp götürüldüğünü öne sürdü. Baykal, "Faizsiz bankacılık yapıyor denilen kuruluşları geliştirme konusunda bir çaba ve gayret var. O kuruluşlar şimdi banka statüsüne getirilmişlerdir. Bankalar birliği dışında birlik kurma yetkisi verilmiştir. Faizsiz finans kuruluşları, Merkez Bankası'na yatırdıkları paradan faiz almaktadır. İşin içinde faiz vardır. Adı böyledir. Bankacılık Yasası, İslam Kalkınma Örgütü'ne de bulaştırılmak istenmişti" dedi.

Türkiye'nin içine kapanarak sorunlarını aşamayacağınaeli bir yaklaşımdır. Çok ciddi sıkıntılar doğuracaı ifade eden Baykal, Türkiye'den AB'ye tam üyeliğin esirgendiğini, dayatmaların yapıldığını belirtti. Gerçeklerin resmen Türkiye'ye ifade edilmeyeceğini kaydeden Baykal, "Tam üyelik olmayacağını bildiğimiz halde, müzakereyi sürdürüp ödün vermeye devam etmemiz istenecektir. Buna izin vermemeliyiz. Taahhütleri beklemekte olduğunuzu daima ortaya koymalıyız. AB sisteminin içine girmek için gayret etmeliyiz. Bizden istemeye hakkı olmadıkları konularda ulusal yararlarımızı gözetmeliyiz. Lozan'a, EGE, Kıbrıs'a dokundurtmamalıyız" diye konuştu.

Baykal, hükümetin ek protokolle getirilen şartı kabul etmesi halinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni (GKRK) içinde KKTC olmadan Kıbrıs Devleti'ni tanımış olacağını, imza atılmaması gerektiğini söyledi. Baykal, hükümetin protokolü imzalaması halinde kendi ayağına kurşun sıkmış olacağını ifade etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber