Başbakan Erdoğan: Biz kefenimizle yola çıktık (2)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 4. İzmir Olağan İl Kongresi'nde konuştu.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 09 Haziran 2012 17:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

?Bu sadece İzmir'in değil, Türkiye'nin heyecanı. Gittiğim bütün illerde, kongrelerimizde bu heyecanı görmenin mutluğunu yaşıyoruz. Biz, korkutma siyaseti üreten bir parti değiliz. Korkuları, önyargıları kaşıyarak siyaset yapan bir parti değiliz. Biz gizli gündemle hareket eden, özü sözü farklı bir parti değiliz. Biz sadece ve sadece millete hizmet peşindeyiz, millete hizmet sevdalısıyız. 10 yıldır ne söylüyorsak, ne vaat ettiysek onu gerçekleştiriyoruz. En batıda İzmir'de bizim eserlerimiz var, en doğuda Van'da yine bizim eserlerimizi göreceksiniz. Sinop'ta, Samsun'da, Antalya'da bizim eserlerimizi göreceksiniz. 81 vilayetin 81'inde de eserlerimiz var. Durmadık, koştuk. Ne dedik? Durmak yok, yola devam dedik. Bize durmak, yan gelip yatmak yakışmaz, çünkü biz bu yola farklı çıktık. Zira biz hep şunu düşündük: 600 yıl dünyaya istikamet veren bir ecdadın bakiyesi üzerinde, inşallah o idrakı yine gerçekleştireceğiz. Gündemi belirlenen bir ülke olmayacağız, gündem belirleyen bir ülke olacağız dedik. Türkiye hamdolsun artık gündem belirliyor. Biz yatırım planlaması yaparken, hizmet ve proje üretirken illerin oy çizelgesini alan partilerden değiliz. Biz korkuları, etnik kökenleri istismar eden bir parti değiliz. Biz milletin, Türkiye'nin partisiyiz. AK Parti ayrımcılık yapmadığı için, siyasi tarafgirlik, bölgecilik, mezhepçilik yapmadığı için Türkiye'nin bütün bölgelerinden oy alıyor ve bugünkü haline geliyor. Partimiz, şu anda 81 vilayetin 78'inde milletvekili çıkarmış durumda, sadece üç ilde milletvekilimiz yok. Bu parti, 780 bin kilometrekarenin iktidarıdır. Hangi etkin unsur olursa olsun Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Zaza'sı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Arnavut'u ,aklınıza ne gelirse biz hepsini, Yaratan'dan ötürü anlayışıyla sevdik, bağrımıza bastık.? dedi.

Başbakan Erdoğan, yakın tarihten bir olayı ise şöyle anlattı: ?1930'da Gazi Mustafa Kemal, demokrasi için tarihî bir adım attı, parti kurulması için yakın arkadaşlarını teşvik etti. Fethi Okyar, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Bu parti, üç ay ayakta kalabildi. Üç ay sonra karşılaştığı baskı, tehdit ve provokasyonlar sonucu kasım ayında kendini feshetmek zorunda kaldı. Fethi Bey, üç ay içinde İzmir'e yaptığı ziyarette silinmeyecek bir iz bıraktı. Millet, kendi sesi, nefesi olacak bir partiye hasretti. Kuruluşundan 22 gün sonra Fethi Bey İzmir'e geldi. Bir gazete, İzmir'e gelişini, ?Millet Fethi Bey'e sarılıyor, birçokları ağlıyor. Fethi Bey'e sevgi gösterisinde ceketi yırtıldı. Denize düşenler oldu.? diye aktarıyordu. Dikkat edin, bir parti kuruluyor, 22 gün sonra başkanı İzmir'e geliyor ve sevgi seli oluyor. Fethi Bey'e dönemin iktidarı, milletle kucaklaşmaması için çok büyük eziyetler yaptı. Mustafa Kemal emretmesine rağmen İzmir'de güvenlik sağlanamadı, kalabalığa ateş açıldı, 12 yaşında bir çocuk öldürüldü. O çocuğun cenazesini Fethi Bey'in önüne götürdüler, ?İşte ilk kurbanımız.' dediler. 1930'da yaşanan bu hadiseden, herkesin gerekli dersi çıkarması gerekiyor. Kim var iktidarda görüyorsunuz. Statükocu partilerin bu millete yaşattığı acıları herkesin hatırlaması gerekiyor. Diyarbakır'a gittim, büyük bir coşkuyla kongremizi gerçekleştirdik. Orada nasıl bir korku siyasetin oluşturulduğunu gördük. 'Kongreye Kürtler gitmesin.' dediler, biz gittik. elhamdülillah caddeler Kürt kökenli vatandaşlarımızla doluydu. Herkes, selamını bütün inceliğiyle veriyordu. Nasıl bir mahalle baskısı oluşturulduğu, korkutulduğunu gördük. Bu defa büyük ölçüde olmadı. Bunun bir benzerini, 12 Haziran seçimlerinde Hakkari'de yaptılar. Korkutarak, milletin AK Parti ile kucaklaşmasını engellediler. Arabayla giderken perdenin arkasından bizi izleyen vatandaşlarımızı gördük, öyle korkutmuşlar, sindirmişler. Kim bunlar? PKK. Kim bunlar? BDP. Bunlara haddini bildirmek, demokrasiye ve özgürlüğe inanan insanların kararı diye düşünüyorum. 'BDP, Güneydoğu'nun CHP'sidir.' diye boşa demiyorum. Bugün de milletin partisiyle kucaklaşmasını engellemek istiyoruz. Maalesef o olaydan sonra Türkiye'nin demokrasiye geçmesi 16 yıl gecikti. Değişime direnmek, en fazla geciktirir ama engelleyemez. Değişimden anladığımız, ileri demokrasi ve evrensel özgürlüklerdir. Biz AK parti olarak ilk andan itibaren ülkemizi muasır medeniyetler düzeyine çıkarmanın gayreti içinde olduğumuzu yer yerde söyledik, dillendirdik. Biz AK Parti olarak, kurulduğumuz andan itibaren Türkiye'nin üzerindeki korku bulutlarını dağıtmasının siyasetini verdik. AK Parti olarak Allah'tan başka, milletimizden başka hiçbir şeyden çekinmedik, milletin de korkutulmasına müsaade etmedik. Biz istiyoruz ki Türkiye, her şeyi açık açık konuşsun. Kamplaşmadan, birbirine hasım kesilmeden her meseleyi ama her meseleyi tartışsın, konuşsun. Başkasının haklarına tecavüz etmeden herkes açık yüreklilikle konuşsun istiyoruz. Kimse kimseye yaşam tarzı dayatmasın, ideoloji enjekte etmeye kalkmasın.?

'TÜRKİYE NORMALLEŞİYOR'

Türkiye'nin her alanda normalleşme süreci içinde olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de yaşanan normalleşmeyi, bazı kesimler sorun olarak algılıyor. Farklı yaşam tarzlarını görünce tehdit olarak algılıyorlar. Bu ülkede 75 milyon vatandaş özgürce, insanca, kardeşçe yaşayacak. 9,5 yıldır biz demokratikleşmeyi, temel hak ve özgürlükleri, toplumsal barışı güçlendirecek adımlar atıyoruz. İfade özgürlüğünün önünü açtık, hukuksuzluğa son verdik. Korkmadan, aynı zamanda korkutulmadan milletimiz her konuda görüşünü, hissiyatını ifade etsin istiyoruz. CHP de, BDP de artık korkutma siyasetini bir kenara koymak zorunda. Kimsenin korkutarak siyaset üretme hakkı yoktur. Bu, Türkiye'ye haksızlıktır. Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim ilkelerimiz, hedeflerimiz, izleyeceğiz yol ve tarzımız belli. Asla ve asla birilerinin pompaladığı gibi zihnimizin arkasında farklı şeyler yok. Bölgesel milliyetçilik yok. İzmir'de ne varsa Van'da aynısı olacak dedik. Bizde etnik milliyetçilik yok. Herkesle biriz, beraberiz dedik. Bizde dinsel milliyetçilik de yok dedik. Müslüman, Musevi, Hristiyan var ama ayrım asla yok. Hepsine saygımız var, zira demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyiz. Her inanç grubuna eşit mesafedeyiz ve hepsi de bizim güvencimiz altındadır. Farkımız bu. Hakkımızda birçok şey söylüyorlar, programımızda ne varsa partimizin ilkeleri odur, onu uygularız. Niyet okuyarak milleti korkutmak istediler. Kimse de bize dayatma içinde olmasın, zira bu dayatmalara prim vermeyiz. Biz sadece farklı tercihler üzerindeki yasakları, engelleri kaldırdık, kaldırıyoruz. Millete zulüm olan baskıları, dayatmaları tek tek kaldırıyoruz. Herkesin arzuladığı gibi, inandığı gibi yaşamasının önünü açıyoruz." şeklinde konuştu.

Demokrasinin önünde kimsenin duramayacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ?1930'da demokrasiye geçiş 16 yıl ertelenebildi. Bugünlere, çok badireler atlatarak ulaştık. Parlamento zaman zaman saldırılara uğradı. Bir başbakan, iki bakanıyla idam edildi. Demokrasiye yönelik müdahaleler, ekonomiye de darbe vurdu. Bu ülkede bir şeyler oluyor. Millet, bu ülkede yapanın yanına kâr kalmayacak diyor. Şu anda sizler, bu tehditlerle atılan adımları ve onların sahiplerini ürkütemezsiniz. Biz, söylediğimiz gibi kefenimizle yola çıktık, kefenimizle yol almaya devam ediyoruz. Türkiye'nin büyümesi ve ilerlemesi hep onlar tarafından engellendi. Artık o dönemde değiliz. Milletimizin desteğiyle Türkiye, dünyanın 17. büyük ekonomisi haline geldi. IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı, 9,5 yıldır ödedik ödedik ve 1,7 milyar dolara indi. Merkez Bankası'nın kasasında 27 milyar dolar vardı devraldığımızda, şimdi 91 milyar dolar var. Artık üreten, kazanan, yolsuzluklara prim vermeyen bir AK Parti iktidarı var.?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber