Şıvgın: Özal'ın ölümünü çözmek istiyorsak suikastın aydınlatılması gerekiyor

Anavatan Partisi kurucularından eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, Özal'ın şüpheli ölümünün Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporu ile de kabul edildiğine dikkat çekerek, şüpheli ölüm üzerindeki sır perdesinin kaldırılmasının Özal'a düzenlenen suikastın çözülmesi ile mümkün olacağını söyledi.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 14 Haziran 2012 11:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

DDK'nın 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünü şüpheli bulan raporu, Özal'ın yakın çalışma arkadaşlarını umutlandırdı. Anavatan Partisi'nin kurucularından ve Özal'ın yakın çalışma arkadaşlarından eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, DDK'nın raporunu Cihan Haber Ajansı (Cihan)'na değerlendirdi. Özal'ın ölümünden bu tarafa 18-19 yıl geçtiğine işaret eden Şıvgın, Özal'ın ölümünün şüpheli olduğu bu süre içerisinde sürekli tartışıldığını fakat her hangi bir soruşturma yada inceleme yapılmadığını belirtti. Bu incelemeyi yaptıran Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e teşekkür eden Şıvgın, "Devlet Denetleme Kurulu'na verdiği görevi de DDK yerine getirmiş ve kamuoyuna da açıklamış, onlara da teşekkür ediyorum. Şu bir gerçek ki Özal'ın ölümü devlet katında şüpheli bulunmuş. Öyle ise bu şüpheli durumu giderecek çalışmaların yapılıp sonucun alınması lazım." dedi.

"ÖZAL, SUİKASTI ÇÖZMÜŞTÜ, AMA KAMUOYUNA AÇIKLAMADI"

Rapor hazırlanırken kendisi de dahil bu konu ile ilgili ilgililere başvurularak bir değerlendirme yapıldığını ifade eden Şıvgın, "Bu raporla ilgili benim şuanda bir şeyle söylemem sözkonusu değil ama bir olayı çözmek istiyorsak Özal'a bir suikast yapıldı, bu suikast başlangıçtır. Bu suikastı Özal, çözdü ama kamuoyuna açıklamadı. Özal o zaman Türkiye karışmasın, Türkiye yeni bir kargaşaya girmesinde diye açıklamamıştı. Şimdi Özal öldüğüne göre bu raporun açıklanmasının bence mahsuru yok. Oradan hareketle o zaman Özal'a kimler suikast yapmışsa, Özal'ın ölümü ile ilgileri var mı? Onu araştırmaları lazım, bence doğru olan bu. Yani Özal'ın ölümünü araştırırken, bir suikast yapılmış ve dosya örtülmüş. O dosyadan hareket ederlerse Özal'ın ölümü üzerindeki sır perdesi bana göre daha kolay aralanabilir diye düşünüyorum." diye konuştu.

"ÖZAL'A İLK MÜDAHALEYİ DOKTORU DEĞİL, DENİZ KOMANDO OLAN YAVERİ YAPIYOR"

Özal'ı ölüme götüren saatleri anlatan Şıvgın, Özal'ın kalp krizi geçirdiği sırada müdahale eden bir doktorun bile olmadığına dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığına bağlı iki doktor var, birisi Sayın Doktor Cengiz Arslan, Özal ile birlikte Türk Cumhuriyetleri seyahatine katıldığı için o izin almış İstanbul'a geçmiş. O normal, çünkü 15 güne yakın gezide birlikteydi. Diğer doktor arkadaşımız Hilmi Bey ortada yok, o gün bulunamıyor. Özal'a bir doktor müdahale etmesi gerekirken, deniz komando yaveri müdahale ediyor. Yani kriz geçiren Özal'a müdahale edecek doktor yok, hastaneye götürecek ambulans yok. Ben oraya tam donanımlı ambulans vermiştim, o ambulans alınmış. Üçüncüsü ise hastane olarak Gülhane'ye götürüyorlar. Kalp krizinde en yakın hastaneye gidilir. Cumhurbaşkanlığı ile Gülhane arasında çok uzun mesafe var. Kuğulu Park civarında vazgeçiyorlar ve Hacettepe'ye gitmek için oraya yöneliyorlar."

Ambulansın Hacettepe'ye gidişinde de şüpheli durumun devam ettiğini aktaran Şıvgın, Özal hastaneye götürülürken, kalp krizi geçirdiğinin haber verilmediği, hastane yetkililerinin Özal'ı ziyaret yada teftiş yapmak için beklediklerini anımsattı. Özal'ın hasta olduğundan kimsenin haberi olmadığı gibi Hacettepe'ye giderken yolun uzatıldığını vurgulayan Şıvgın, "Kızılay'dan gittiğinizde acil köprüyü geçtiğinizde acil ilk yola girmiyorlar, hastanenin çevresinde bir tur atıyorlar. Bu da en az 3-4 dakika kayıp demektir. Yani Özal'ın hastaneye ulaştırılmasında inanılmaz vakit kaybı var. Bu vakit kaybı profesyonel bir hesabın sonucu mu yoksa amatörlüğün bir sonucu mu? Bütün bunların çok iyi incelenmesi lazım. Bilenlerden bir teşkilatın kurulması lazım neden bu teşkilatı kurmadılar? Şunu söyleyeyim Türkiye'de dağ başında birisi kriz geçirse ancak Özal'ın hastaneye ulaştırıldığı şekilde ulaştırılabilir. Dolayısı ile bir Cumhurbaşkanımız da dağ başındaki bir çoban gibi hastaneye ulaştırılıyor. Yazık, bunun hesabının sorulması gerekiyor, bu hesap sorulmadı. Bu raporla bu hesabın yolu açıldığı için ilgililere teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

"BEN İLK GÜN OTOPSİSİNİN YAPILMASINI İSTEDİM AMA SEMRA HANIM KABUL ETMEDİ"

Raporun ardından çözüm için artık umutlu olduğunu kaydeden Şıvgın, otopsi yapılması noktasında ise şu ifadeleri kullandı: "Ben ilk gün otopsisinin yapılmasını isteyenlerden birisiydim. Semra Hanım bu otopsiye maalesef izin vermedi. Neden olarak ta 'ben gözlerimin önünde Özal'ın parçalanmasına rıza gösteremem' dedi. Otopsiyi parçalama olarak algılıyor ama bunu izah edecek vakitte yoktu. Şimdi otopsi yapılmak isteniyorsa aile izin vermese de millet bu izni alır. Ailenin de izin vermesi gerekir çünkü bu konunun daha fazla dillendirilmesine gerek yok. Biz de arzulamayız ama otopsi yapmakla bir çözüm alınacaksa otopsiyi kabul etmeye mecburuz."

DDK'nın raporu açıklamasının ardından aile ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine ise Şıvgın şöyle cevap verdi: "Aile ile hiç görüşmedim. Şu anda zaten aileye ulaşılamıyor. Yani aradım ama telefonlara cevap vermiyor. Semra hanıma ve Ahmet'e ulaşamadım."

"DEMİREL, CUMHURBAŞKANI OLDUYSA ÖZAL'IN SAYESİNDEDİR"

Son olarak bugün Türkiye'de sivil bir yönetim ve Cumhurbaşkanı varsa Özal'ın bu yolu açtığını dile getiren Şıvgın, "Demirel Cumhurbaşkanı olduysa Özal sayesindedir. Demirel'in önüne iki defa Cumhurbaşkanlığı geldi ikisinde de göze alamadı, korktu ve Cumhurbaşkanı adayı olamadı. Ama Özal Cumhurbaşkanı olduğu için o yol açıldı ve Özal'dan sonra daha asker gelmedi dikkat edin. Bundan önce sivil Cumhurbaşkanları bunu yapmadı, Abdullah Gül yaptı. Abdullah Gül'e teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber