Marmara'da deprem olacak mı?

İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Simav Bargu, son zamanlarda artan depremleri değerlendirdi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 14 Haziran 2012 15:28, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'de Türk-Alman işbirliğiyle ciddi anlamda ilk deprem projesinin jeoloji sorumlusu olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Simav Bargu, son zamanda artan depremlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof Dr. Simav Bargu, sıcaklıkların depremi tetiklemediğini belirterek, ?İnsanlar eskiden beri bu korkuyu yaşıyorlar. İletişimsizlik, televizyon ve medyanın insanlara ulaşması zor olduğu için hele kışın olduğu zaman bu gerçekleşmiyordu. Dolayısıyla kışın olan depremleri bugünkü kadar veya yaz dönemindeki kadar algılayamıyordu. Onun için böyle bir sonuç oluştu. Sıcaklıkla ilgisi yoktur. Örneğin Alaska'da deprem oluyor.

Alaska çok soğuk bir yer. Aynı zamanda denizin 10 bin metre derinliğinde deprem oluyor. Yani 10 bin metre derinliğindeki deniz dibinin de altında oluşuyor. Dolayısıyla bunun doğrudan sıcaklıkla bir ilgisi olduğunu kimse iddia etmedi. Ben de iddia etmiyorum? diye konuştu.

,Dünyanın hareketli yapısından dolayı depremlerin yaşandığını belirten Prof. Dr. Bargu, yaşanan küçük depremlerin devamının geleceğini ifade ederek, ?Biliyorsunuz ki dünya hareketli. O kıtaların birbirlerinden ayrılması. Kuzey Amerika'nın Avrupa'dan Güney Amerika'nın da Afrika'dan. Eskiden 200 milyon, 180 milyon yıl evvel birleşikken, bugünkü hale gelmesi için büyük bir zaman geçti. Birbirlerinden ayrıldılar. Dünya hareketli. Dolayısıyla biz bu hareketi görüyoruz. Zaman zaman bir bölgede görüyoruz. Daha sonra başka bir bölgede görüyoruz. Hareketli bir bölge, daha sonra başka bir bölgeyi de tetikliyor. Depremde bir hazırlık süreci oluşuyor. Bu sürecin içindeki zamanı yer kabuğunun sıkışmasıyla, yani bir yayın döndürülerek, spiral bir şekilde bir kuvvet sarf ederek gelmesi ve arkasından kırılmasıyla aniden bir stres boşalıyor. Dolayısıyla bir yerde boşalmışken, öteki yerlerde hazırlık safhası gelişiyor. Böylelikle dünya hareketliliğini devam ettiriyor? dedi.

Son olarak Şırnak'ta meydana gelen depremleri değerlendiren Prof. Dr. Simav Bargu, ?Bence artan depremler sık değil, normal. Ülkemiz bu arada hazırlık dönemine girmiş bulunuyor. Ne olur? Bir Kuzey Anadolu fayımız var ki, çok etkin bir fay. Güneyde de Girit'in hemen yanından geçen bir fay var. Bu Kıbrıs'a kadar uzanan bir fay. Dolayısıyla Marmaris açıklarında olan deprem de ona bağlı. Şimdi Şırnak'ta olan depremin tam özelliklerini bilmiyoruz ama ilk yorum olarak şunu söyleyebilirim. Yine Güneydoğu Anadolu'da itilme zonu var. Arap plakası Anadolu'nun Van Gölü'nün güneyindeki Bitlis dağları olmak üzere Diyarbakır'a kadar olan bölgenin altına dalıyor. Bu dalış bir fayla gerçekleşiyor. Bu dalma sırasında depremler oluşuyor. Bu fay, zannediyorum dalma batma zonuna dik olan küçük bir fayın üzerinde gerçekleşti.

Tam verileri aldıktan sonra bu kesinleşecek. Korkuya gerek. Bu küçük depremler olacaktır? diye konuştu.

Doğu Anadolu Bölgesi'nin deprem açısından aktif bölge olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bargu, ?1939 depreminden sonra Bugüne kadar olan süre içinde depremlerin batıya doğru göç ettiğini herkes kabul ediyor. Bu istatistik olarak çok açık belli. 1999 depremine kadar bu batıya doğru göç etme sürecinde 1992'de doğuya doğru, Erzincan'a sıçradı. 100 evvel doğuya doğru göç eden bir sistem vardı. Yani Van depreminden sonra Kuzey Anadolu fayının, doğuya doğru devam ettiğini, yeni bir fay doğduğunu, bu küçük fayların birleştiğini yorumlamıştım. Dolayısıyla depremler doğuya doğru kayacak diye bir yorum yapmıştık. Hakikaten Van'daki ana depremden sonraki depremler doğuya doğru oldu. Bence aktif bölge yine orasıdır. Bu batıya sıçrayabilir demek değildir. Yani süreç devam edecektir. Nasıl Erzincan'a doğru sıçradıysa yine böyle bir sıçrama söz konusu olabilir. Yani Düzce depreminden sonra benim düşüncem doğuya doğru bir göç başlamıştı. Bu doğuya doğru göç ispat edildi. Şöyle ki bir Çankırı, bir Erzurum depremi oldu. Van depreminden sonraki doğuya gidiş devam edecektir diye düşünüyorum. Batı'da doğu kadar tehlike yoktur. Ama şunu da unutmamız lazım. Her an bir sıçrama olabilir. Bu yüzde yüz değildir. Bizim tahminlerimize göre yüzde 60-65 bir olasılıkla gerçekleşebilir diyoruz? dedi.

?İSTANBUL'DA HİSSEDİLEN BİR DEPREM OLACAKTIR?

Daha önce yaptığı açıklamalarda Marmara'da yaşanacak bir depremin 6,5 civarında olacağını belirten Prof. Dr. Simav Bargu, ?İstanbul'da bir defa deprem olmaz. İstanbul'u etkileyen bir deprem olur. İstanbul'da olur derken, İstanbul'da hissedilen bir deprem olacaktır. Yani deprem Marmara Denizi'nde olacaktır. Bu kanıya fayların uzunluklarına, oluş sürelerine ve tekrarlanma özelliklerine göre bunlar hesaplanıyor. Marmara'da baktığımız zaman parçalı bir fay sistemini görüyoruz. Batıya doğru fay geometrisine baktığımızda Tekirdağ'ın batısında Saroz Körfezi'ne devam eden, özellikle Saroz Körfezi'nden geçen ve Gökçeada'nın kuzeyine devam eden Gaziköy fayı diye adlandırdığımız fayın üzerinde deprem olabilir. Daha büyük bir fay bulunmaktadır. Marmara denizinde ise faylar parçalıdır. Dolayısıyla o stres de dağılacaktır. Bunun için 6- 6.5 olarak değerlendirmiştim? şeklinde konuştu.

Kentsel dönüşüm projelerinin çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bargu, ?Deprem her an olabilir. Ama olasılıklar var. Yüzde 60 -65 olasılıkla, 1999 depreminden sonra 25-30 sene biz deprem beklemiyoruz diye açıklamalar yapmıştık. Bu 10 sene geçtiğine göre yaklaşık 20-25 seneye düşmüş oluyor. Yani giderek depreme yaklaşıyoruz. Aynı yerde deprem olma olasılığı yaklaşık 100 yıla mal olabilir. Yani Gölcük'teki gibi büyük bir depremi 100 yıl evvel yaşamıştı. 1999 depreminde yaşadı.

İzmit Körfezi ve Gölcük'ün bu şekilde orada deprem olma olasılığı daha düşük. Bu sürece baktığınız zaman kentsel dönüşüm açısından 20-25 yıl diye perspektife baktığımızda tabii ki depreme yaklaşıyoruz. Bu deprem korkusu insanlarda oluştu. Fakat insanımız çok iyimser. Toplumun hafızası biraz zayıf. Yaşananları unutuyoruz. Bu kentsel dönüşümde ona bağlı olarak biraz yavaş ilerliyor. Belediyelerin korkması lazım? dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber