76 yıldır bakırcılık mesleğiyle uğraşıyor

Kastamonu'nun son bakır ustası 87 yaşındaki Mehmet Eşkil, Kayseri ve Çorum'un bakırcılığı Kastamonulu ustalardan öğrendiğini belirterek bakırcılığın asıl atasının Kastamonu olduğunu söyledi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 22 Temmuz 2012 11:59, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

76 yıldır bakırcılık mesleğiyle uğraştığını vurgulayan Eşkil, eskiden olduğu gibi artık gerçek bakırcılık mesleğini icra edenin kalmadığını söyledi. Kastamonu'nun bakırcılar çarşısında ilkokul 5'inci sınıfa geçtiği sırada yani 11 yaşındaki iken çırak olarak başladığı mesleğinin zirvesinde olan Eşkil, bakıra olan ilginin zamanla azalmasından ve sanayileşmeye gidilmesinden dolayı 15 yıl önce bakır dövmeyi bıraktığını anlattı. Eşkil, 15 yıldır dükkanının kapısını her gün nizamı olarak açtığını ve buradan başka gidecek yerinin olmadığını vurguladı.

Çırak ve kalfa bulamamaktan yakınan Eşkil, şöyle konuştu: ?Daha çırak gelmeden ?haftalık ne vereceksin' diye soruyor. Bu çocuk sanat öğrenir mi? Bizim zamanımızda öyle değildi. Ustaya çocuğunu bırakan kişi ?oğlumun eti sana, kemiği bana' diyerek sanat öğrenmesini istiyordu. Haftalık ise ?ne verirsen ver' diyordu. Şimdi yok, her şey para. Başka çırak yok ki sanat devam etsin.?

Bakırcılık yapan 87 yaşındaki Mehmet Eşkil, kazan, güğüm, ibrik, sini, abdest leğeni, kalkan ve bakır kabartma tabloları gibi ürünler yapıyor. 76 yıl önce bakırcılığa başladığında bakırcılığın en gözde sanat olduğunu anlatan

Eşkil, şunları söyledi: "Fakat zaman içerisinde bu da diskalifiye oldu. Sebebi, bakır mutfakta kullanılan bir eşyaydı. Mutfağa alüminyum, çelik, krom, cam eşya ve plastik girdi. Bakırın cazibesi gün geçtikçe azaldı. Bizim zamanımızda buralarda çekiç sesinden durulmazdı. Şimdi bakır işleyen usta kalmadı. Bu da bakırcılığın ileriye gidip geri kaldığını gösteriyor."

Artık bakırcılık mesleğinin olmadığını ve yetiştirecek çırağın bulunamadığını belirten Eşkil, bakırcılığın zamanla yok olmasını satışlarının düşmesine bağladı. Bakırın devrinin bittiğini vurgulayan Eşkil, bakırın bitmesinin diğer sebebini çelik olarak gösterdi. Bakırın 6 ay sonra kirlendiğini ve bu yüzden temizlenmesi gerektiğini anlatan Eşkil, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama çelik, aldığın andan itibaren uzun zaman temiz oluyor. Alüminyum çıktığı zaman bakırcılık biraz köreldi. Çelik eşyalarda çıktıktan sonra hem üreticiler hem de tüketiciler bakırı bıraktı. Bunların yanı sıra fabrikalaşmalar başladı, seri üretim oluyor. Vatandaş, eline çekici alıp dövmek için uzun zaman uğraşmıyor.?

11 yaşında çırak olarak başladığı bakırcılık mesleğinde 16 yaşında usta olduğunu anlatan Eşkil, sözlerine şöyle devam etti: ?4'üncü sınıftan 5'inci sınıfa geçtikten sonra beni bakır ustasının yanına verdiler. Yani o zaman yaşım 11 idi. Şimdi 87 yaşındayım. Yani 76 yıldır bakırcılıkla uğraşıyorum. Son 15 yıldır bakırcılık mesleğini bıraktım fakat her gün dükkanımı nizami bir şekilde açıyorum. Bu mesleği bıraksak ta bu dükkandan ayrı kalamıyoruz.?

18 kişiyi yanında çalıştırdığını vurgulayan Eşkil, herkesi yanlarına çırak olarak almadıklarını belirterek, yardımlaşmanın üst seviyede olduğunu ve ustaların birbirlerine yardım ettiğini, fakir olanların ise elinden tuttuğunu kaydetti.

Kayseri ve Çorum'un bakır mesleğini Kastamonu'dan öğrendiğini iddia eden Eşkil, o günleri şöyle anlattı: ?Sanayi Bakanlığına gittik. Bakanlıktan bakır istedik. Bunu eritip kap kacak yapacağız dedik. Bakanlık bize nasıl yapacaksınız elektriğiniz yok dedi. Bunlardan kap olmaz dedi. Bizde ellerimizle eriteceğiz dedik. Bize parça halinde 80'er kiloluk bakır iki tane dökülmüş bakır kalıbı verdiler. Bu parçaları alıp Kastamonu'ya geldik. Burada o parçaları eritip dövdük, çok şahane bir ürün ortaya çıktı. Hemen dövülen bu kalıplardan tas yaptık. Bu ürünleri alıp Ankara'ya götürdük. Sanayi Bakanlığına bu sizin verdiğiniz ve olmaz dediğiniz parça. Buda sizin verdiğiniz parçadan yapılan kap kacak dedik. Ayrıca bu eritilmişi, bu kesilmişi bu dövülmüşü buda yapılmışı dedik. Ondan sonra bakanlık bize tonla bakır gönderdi."

O zaman hurdaların daha kıymetli bir hal aldığını belirten Eşkil, şöyle konuştu: "Hurdaların işçiliği biraz daha ağır oluyordu. Şimdi ise yabancı madde çok fazla oluyor. Bu böyle 5-10 yıl devam etti. Müşterilerin taleplerine yetişemez hale geldik. İşlerimiz çok yoğundu. O zaman Kayseri'de Çorum'da bakır daha yoktu. Sadece Kastamonu'da bakır dövülüyordu. Daha sonra Kastamonu, çekiçle siparişlere yetişemez hale geldik. Bu yüzden Bakanlıktan izin alarak İstanbul'da şahmeran makinesi ile bakır dövmeye başladık."

Kayseri'de o zaman elektrik olduğunu anlatan Eşkil, şunları söyledi: "Bu yüzden Kayserililer ve Çorumlular Kastamonu'ya geldi. Buraya gelerek levha haline getirilmiş bakır almak istediler. Burada o zaman birkaç usta ile pazarlık ettiler. Ustalardan çıkan ne kadar ürün varsa bize verin demişler işi bağlamışlar. Fakat esnafa yakışmayan bir hadise olmuş. Kayserililere hazırlanan mal bitiyor, bitmiş malı bir başkasına satıyorlar Kastamonulular. Daha sonra malı almak üzere pazarlık yapan Kayserililer geliyor. Usta benim mallarım nerede diye soruyor. Kastamonulu usta, Kayserililerden vesika istiyor. Belediyeden vesikanı alıp bana getir malı vereyim diyor. Adamlar çok bozulmuş bir şekilde bize geliyor. Durumu anlatıyor. Bunun üzerine bizim buradan 8 kişi toplayıp Kayseri'ye gittiler. Takımları aldılar. Kayseri'de 6 aydan fazla kaldılar. Orada Kayserililere işi öğrettiler. Daha sonra Kastamonulu ustalar artık bizim işimiz bu kadar, biz gidiyoruz dedi."

Kayserililerin zaten o zaman zarfında bakırı eritmesini öğrendiğini belirten Eşkil, "Ondan sonra Kayserililer orada bakırı eritip işlemeyi iyice öğrendikten sonra İstanbul'a geçtiler. İstanbul'da şahmerdan kurdular. Yaptıkları ürünleri sağa sola satıp para kazandılar. Ardından merdane kurdular. Ufaktan başladıkları işi daha da büyütüp makineleşmeye başladılar. Bizim Kastamonu'da o zaman elektrik yok. Kayseri'de ise var. Kayseri'de bu imkanı çok iyi kullanıp bakırı bizim elimizden kaptılar? dedi.

Kendilerinin çekiçle ellerinde bakırı işleyene kadar Kayserililerin merdane yardımıyla hiç uğraşmadan bakırı işlenecek hale getirdiğinin altını çizen Eşkil, sözlerine şöyle devam etti: ?Bizde zamanla artık bununla rekabet edemez hale geldik ve elimizdeki en büyük mesleği kaybetmiş olduk. Yani kısaca bir şey olmaz havasına girerek, kendi kendimize elimizdeki en büyük mesleği Kayseri ve Çorum'a kaptırdık. Şimdi onlar meslekte en üst seviyede, biz ise zamanla birer birer dükkanlarımıza kilidi vurduk.?

Eşkil, kullandığı bütün araç, gereç ve malzemelerini sergilemek üzere müzeye ücretsiz bağışladığını ve şu an müzede tarihi eser olarak sergilendiğini sözlerine ekledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber