'Şehir merkezinde istihbarat toplamamı komutan istedi'

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Zirve Yayınevi davasının 44. duruşmasında, davanın tutuksuz sanığı uzman çavuş Adem Gedik, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın "Emniyetin sorumluluk alanında neden istihbarat çalışması yapıyordunuz?" sorusuna ''Benim bir uzman çavuş olarak 'komutanım orası şehir merkezi' deme gibi bir şansım yok.'' dedi.

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 07 Eylül 2012 15:27, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Zirve Yayınevi'nde 1'i Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 44. duruşması yapıldı. Hafta başından bu yana süren duruşmaların bugün sabahki kısmında eski uzman çavuş Aykut Saka, muvazzaf uzman çavuş Adem Gedik ve muvazzaf astsubay Adil Akçay savunma yaptı. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 44. duruşmada, Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, dün savunmasını yapan eski uzman çavuş Aykut Saka'ya, ?Zirve Yayınevi cinayetleriyle Albay Mehmet Ülger bağlantısı' iddialarının ardından Ülger tarafından yapılan dezenformasyon çalışmasına yönelik soru sordu. Başkan Kısa, Saka'ya ''Mehmet Ülger, cemaat üyesi olarak fişlendiği iddia edilen Başçavuş Mehmet Ali Badak'ın ağızından 'olayı Mehmet Ülger yaptırdı diye askeri savcılığa ifade ver' şeklinde talimat verdi mi?'' diye sordu. Saka, ''Doğru. Böyle dedi. Ben de gittim askeri savcılıkta ifade verdim.'' dedi. Saka, Ülger'in yönlendirmesiyle Badak ile görüştüklerini söyledi. Örgütün varlığından ya da yokluğundan hiç haberi olmadığını belirten Saka, verilen emirleri uyguladığını, duyduklarını anlattıktan sonra yöneticilerin bunlardan sonuç çıkardığını ileri sürdü.

Tutuksuz yargılanan muvazzaf askerlerden Adem Gedik, savunmasında 2004 yılı Ağustos ayında Malatya'da göreve başladığını, 2008 yılı Haziran ayına kadar da bu şehirde görev yaptığını dile getirdi.

İkinci iddianamede geçen TUSHAD, Siyah ve Beyaz Kuvvetler ifadelerini ilk defa duyduğunu ve şok olduğunu belirten Gedik, tutuksuz sanık ve tanık İlker Çınar'ın ağzından dahi bu ifadeleri duymadığını söyledi. Gedik, ''TUSHAD kelimesini dahi burada, iddianamede duyduğum bir örgüte nasıl üye olabilirim? Ben bir uzman çavuşum. Uzman çavuşun ne kadar bir yetkisi olabilir? Bir örgüt üyeliği, yöneticiliği gibi faaliyetlerde istesem dahi bulunamam.'' diye konuştu.

"ASAF'TA MİSYONERLİĞİN AMAÇLARI VE YÖNTEMLERİ ELE ALINIYOR"

İddianamede cinayetler öncesi astsubay Murat Göktürk ile Ankara'da düzenlenen ASAF (Aşırı Sağcı Faaliyetler) kursuna katıldığına yönelik HTS kayıtlarına yer verilen Gedik, cinayetler öncesi bu kursa katılmadığını, Ankara'da o dönemde telefonun sinyal vermesinin izinde olması nedeniyle olduğunu belirtti. Misyonerliği de ilk kez atandığı Malatya'da öğrendiğini dile getiren Gedik, ''ASAF kursuna 2008'de katıldım. Kurs çok geniş, spesifik, uzun süreli bir kurs değil. Misyonerliğin amaçları ve yöntemleri gibi genel konular ele alınıyor.'' dedi.

Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa'nın, ''Sen hiç mevzuatınızı okudun mu? Jandarma kırsal alanda çalışması gerekirken sizin kırsal alana hiç gitmediğiniz, hep şehir merkezinde cirit attığınız görülüyor? Emniyet sahasında istihbarat yaptığınız anlaşılıyor. Bunu fark ettin mi?'' sorusu üzerine Gedik, emir komuta zinciri içinde kendine verilen talimatları yerine getirdiğini savundu. Gedik, uzman çavuş olarak 'komutanım orası şehir merkezi' deme gibi bir şansım yok' şeklinde cevap verdi. Kısa'nın haber elemanlarına yapılan ödemelerde makbuzların yüzde 60'ının misyonerlikle ilgili çalışmaları içerdiği, terör örgütlerine yönelik ise çok cüzi miktarlarda makbuzlar bulunduğuna dikkat edip etmediğini sorması üzerine Gedik, ''Ben bunlara burada vakıf oluyorum.'' diye konuştu.

Hayrettin Kısa'nın ''tutuklu sanıklardan öğretim görevlisi Ruhi Abat'ı nereden tanıyorsun. Jandarma'ya sık gelip gider miydi'' sorusuna Gedik, ''ASAF'ın verdiği bir seminerde üst makamların emriyle Ruhi Abat misyonerlikle ilgili bir sunum yaptı. Tanışmamız burada başladı. Ben onu alaya getirip götürdüm'' yanıtını verdi. Kısa'nın İncil dağıtmanın suç olmamasına rağmen neden takip ettikleri sorusu üzerine Gedik, ''Emir komuta zinciri içinde bana verilen talimatları uyguladım'' dedi. Mahkeme Başkanı Kısa'nın Jandarma'nın mahkemeye isimsiz ihbar mektupları yazmasıyla ilgili bilgisi olup olmadığı sorusunu da Gedik, ''Birebir bu çalışma içerisinde bir virgül bile katkım yok'' cevabını verdi.

AKÇAY: BİR ÖRGÜTÜN OLDUĞU AŞİKAR. AMA BENİM İÇİNDE OLDUĞUM BİR ÖRGÜT DEĞİL

Tutuklu sanık Adil Akçay da savunmasında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiği ifadeyi ''ifade alım şartlarının uygun olmadığı'' gerekçesiyle kabul etmediğini söyledi. ''Kendiliğimden ve kendi başıma hiçbir şey yapmadım. Ben görevimi devlet adına yaptım.'' diyen Akçay, kendisinden sahte belge hazırlanmasının istenmediğini ve kendisinin de böyle bir şey yapmadığını belirtti. Akçay, ''Bir örgütün olduğu aşikardır ama benim içinde olduğum bir örgüt değil. İlker Çınar'ın tahmini varsayımlarıyla silahlı terör örgütü üyesi olduğum iddia edilmiştir.'' diye konuştu. ''Dezenformasyon'' kelimesini de ilk defa duyduğunu söyleyen Akçak'a Mahkeme Başkanı Kısa, ''Bir istihbaratçı olarak bu ifadeyi duymamış olmasın senin eksikliğin.'' dedi.

Kısa, duruşmaya bir süre ara verdi. Duruşmanın öğleden sonraki kısmında Akçay, savunmasını yapmaya devam edecek.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber