Şoför mahalinde bakanlar değil, yabancı sermaye var

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 30 Eylül 2012 08:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye'de ekonomik büyümenin tamamen yabancı sermayeye teslim olduğunu söyleyen Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Erinç Yeldan, 'Ne TIR şoförü ne yolcuların uyarısı bu konuda önemli değil, önemli olan yurtdışından paranın gelip gelmemesi. Yani dümende başkası var' görüşünde

Aslı IŞIK / ANKARA

Ekonomideki yavaşlama, her zamanki tartışmayı yeniden alevlendirdi. Ekonomideki gaz ve fren tartışmasının gölgesinde kalan dolaylı vergi artışları ile zamları ve Türkiye'nin ekonomik görünümü, Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Erinç Yeldan'a sorduk. Yeldan'a göre ekonomi yönetiminden sorumlu bakanlar arasında yaşanan gaz-fren tartışması anlamsız çünkü dümende yabancı sermaye oturuyor. İşte Yeldan'ın sorularımıza yanıtları:

- 2012 Eylül'ü itibarıyla Türkiye ekonomisini nasıl görüyorsunuz?

2012'nin nasıl geçeceği aslında önceden biliniyordu. Ama ekonomi idaresi ya siyasi beklentileri idare etmek kaygısıyla ya da doğrudan doğruya iyimser hava yaratma içgüdüsüyle, oluşmakta olan dünya koşullarını ve Türkiye'ye yansımalarını doğru değerlendirmedi. Bu yorumu bir iktisatçı gözüyle değil, son zam dalgasından aynı ölçüde zarar görecek bir vatandaş olarak yapıyorum. Sayın Başbakan 'bu sefer kriz bizi teğet bile geçmeyecek' diye bir siyasi söz kullandı. Hükümet böyle bir siyasi yaklaşım da bulunabilir ama ekonomi idaresinin elindeki araçlarla, verilerle 2012 Türkiye'sinin bir 'durgunluk' yılı olacağını önceden görmesi gerekiyordu. Bu çok net gözüküyordu. Yılın başında IMF, Türkiye'yi OECD içinde en düşük hızla büyüyecek ülke ilan ettiğinde büyük tepki gösterildi. Geldiğimiz noktada Babacan ekonominin yüzde 3'ün biraz üstünde büyüyeceğini duyurdu.

İKİ YILI KÖTÜ KULLANDIK

- Ekonomi kötü mü idare edildi?

Siyasi kaygılarla iyi öngörü yapılamamasının sonucunda ekonominin beklenenden daha yavaş büyümesi, krizin Avrupa'da yaygınlaşması Türkiye'nin de inişte olacağının iyice belirginleşmesiyle can havliyle muazzam bir 'vergi şokuna' gidildi. Bıçak kemiğe dayanınca, can havliyle elimizde kullanabileceğimiz tek kamu maliyesi aracı, vergilere sarıldık. Bence Türkiye ekonomisi şu anda metaforlarla yönetilmeye başlandı. Son üç gündür ekonominin üst yönetimindeki bakanların roman yazar gibi Türkiye ekonomisini betimlemeye çalışmalarını kaygıyla izliyorum. Kısa dönemli siyasi mesajlarla, sürekli sorunları görmezden gelme telaşıyla Türkiye 2011 ve 12'yi kötü kullandı.

SERVETTEN VERGİ ÖNERİSİ

- Kamu maliyesindeki açığı kapatmanın tek yolu zam mıdır?

Türkiye ekonomisi maliyesi, bu kadar KDV'ye dayalı olması kabul edilebilir değil. Bu tür vergiler en tahribatçı, adaletsiz vergilerdir. Öbür taraftan 1999'da deprem vergisi çıkarıldı. Acil önlem olarak, deprem vergisi benzeri hiç olmazsa servetlerin doğrudan vergilendirilmesi, sermaye karlarının veya finansal aktivitelerin vergilendirilmesiyle, hiç olmazsa vergi yükünü halkın üzerinden alınıp daha adil vergi havuzu yaratılabilirdi.

Yüzde 5'ten çok kuşkuluyum

- Başbakan Erdoğan, yüzde 5 büyüyeceğiz' diyor. Size göre 2013 nasıl geçecek?'

2013'ün ilk yarısı, bu yılın ikinci yarısının konjonktüründen çok da farklı olmayacak. Avrupa'daki borç krizi sonucu aşırılırsa ki bunun maliyeti dünya enflasyonu olacak. Onun yansıması sonucu Türkiye tekrar yüzde 5 büyüme patikasının üzerine çıkabilir. Ama sermaye Avrupa'da bu kadar içe kapanmışken, ABD'de seçim sonrası ciddi anlamda kamu maliyesinde bir düzeltme gerçekleşecek. Böyle bir konjonktürde nasıl böyle bir sıçrama yapabilecek ondan çok kuşkuluyum ama yanılmayı çok isterim.

Büyüme hedefleri saplantılı

- Yüzde 4-5'lik büyüme hedefi sağlıklı mı?

Dünya ekonomisi geçmiş krizlerden farklı olarak başka bir yapısal krizin içinde; dünya uzun süreli bir durgunluğa girmiş durumda. Ekonomi idaresinin bunu önceden görüp 'Orta Vadeli Programa yüzde 6-7 büyüme koyacağız, cari açığı finanse etmeye devam edeceğiz' türü davranışlar sadece inanç ve saplantıyla açıklanabilir. Burada bir tek Merkez Bankası çok ciddi tedbirler aldı. Ama yeterli değil. Topyekün kamu maliyesiyle, uluslararası sermaye akımlarının yönlendirilmesiyle, Merkez Bankası, sanayileşme politikalarıyla rehabilitasyon stratejisine hızla ihtiyaç var.

Dümende başkası var

- Bu gaz- fren tartışmasını anlamlı buluyor musunuz?

Ortada bir iniş var, isterseniz gülerek isterseniz dizinizi döverek inin. Türkiye ekonomisinin bütün büyüme kanalları yurtdışından gelecek olan sermaye hareketlerine indirgenmiş durumda. Ne TIR şoförü ne yolcuların uyarısı bu konuda önemli değil, önemli olan yurtdışından paranın gelip gelmemesi. Yani dümende başkası var.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber