Kefil olmak için eşin rızası şart oldu

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Eylül 2005 10:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Borçlar Kanunu Taslağı'nda kefaletle ilgili bir dizi yenilikler yer alıyor. En dikkat çekeni ise bir kişiye kefil olmak için eşin yazılı rızası olması ve kefilin el yazısı şartı. 21

Borçlar Kanunu Taslağı'na göre, bir kişi başka bir kişiye kefil olmak için eşinin yazılı rızasını alacak ve kefalet sözleşmesine kefil olacağı miktarı ve tarihi kendi el yazısıyla yazacak. Borçlar Kanunu Yasa Tasarısı Taslağı, kefalet sözleşmelerinde kefil olan kişilerin sorumluluklarını kolaylaştırıyor.

Taslağa göre kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmezse geçerli olmayacak. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini. kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerekecek. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.

EŞİN RIZASI

Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin sözleşme kurulmadan önce ya da kurulma sırasında vereceği yazılı rızasıyla kefil olabilecek.

Kefalet, ticaret siciline kayıtlı bir işletmenin sahibi, bir kolektif ortaklığın ortağı, bir komandit ortaklığın sınırsız sorumlu ortağı, bir anonim ortaklığın yöneticisi veya müdürü, bir sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklığın müdürü veya bir limitet ortaklığın yönetici ortağı tarafından işletmeyle ilgili olarak verilmişse, eşin rızası aranmayacak.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için de eşin rızası gerekmeyecek. Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak bunun için borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması veya borçlunun ödemede gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması şartı aranacak.

BORÇLARIN FAİZ ORANI

Taslakta, faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranlarına rakam olarak yer verilmedi. Faiz oranlarının zaman içinde değişme olasılığı gözetilerek, borcun doğduğu tarihteki mevzuat hükümlerinin esas alınması benimsendi.

Taslağa göre faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşmeyle kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50'sinden daha fazla olamayacak. Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemişse, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olacak.

''ISMARLANMAYAN ŞEY, ÖNERİ SAYILMAZ''

Taslakta bir malın kabulü için yapılan öneri biçimleri tanımlanırken, bir kişiye ısmarlamadan gönderilen şeyin öneri sayılamayacağı düzenlemesi yer aldı. Buna göre, ısmarlamadığı halde kendisine gönderilen şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin yanlışlıkla gönderildiği açıkça anlaşılırsa, alan kişi, uygun sürede göndericiye haber verecek.

İLAN YOLUYLA ÖDÜL SÖZÜ VERME

Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak. Ödül sözü veren, sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayarsa veya sonucun gerçekleşmesini engellerse, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlü olacak. Ancak bir ya da birden çok kişiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün değerini aşmayacak.

TAKSİTLE SATIŞ

Taksitle satış sözleşmesi, alıcı bakımından, taraflarca imzalanmış sözleşmenin bir nüshasının eline geçmesinden 7 gün sonra yürürlüğe girecek. Alıcı, bu süre içinde irade açıklamasını geri aldığını satıcıya yazılı olarak bildirebilecek. Satıcı geri alma süresi içinde malı alıcıya devretmişse alıcı, malı ancak olağan bir gözden geçirmenin gerektirdiği ölçüde kullanabilecek. Aksi takdirde sözleşme yürürlüğe girmiş olacak.

Alıcı, ticari amaçla iş yapmayan kişilerden aldığı bir malın peşin satış bedelinin en az onda birini en geç teslim anında peşin olarak, satış bedelinin geri kalan kısmını da sözleşmenin kurulmasını izleyen üç yıl içinde ödemekle yükümlü olacak. Asgari peşinatı tamamen almaksızın, satılanı alıcıya devreden satıcı, peşinatın ödenmeyen kısmı üzerinde istem hakkını kaybedecek.

Taslakta ayrıca özel kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla işçiişveren ilişkilerini ve ücret konusunu belirleyen düzenlemelere de yer veriliyor. Genel Hizmet Sözleşmesi olarak adlandırılan düzenlemeye göre, ''Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır'' deniliyor.

 

 

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber