Tarımda AB ile müzakere hazırlığı...
Avrupa Birliği'ne (AB) uyum amacıyla tarım konusundaki müzakerelerin sürdürülmesi
amacıyla, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda, Müsteşar Yardımcısı Nebi Çelik başkanlığında
5 kişilik bir ekip oluşturuldu.
Ancak, tarımda müzakerelerin sağlıklı yürütülebilmesi için öncelikle Türkiye'deki
tarım istatistiklerinin ve kayıtlarının güvenilir hale getirilmesi gerekiyor.
Alınan bilgiye göre, AB ile tarım alanında, tarım ve kırsal kalkınma, veterinerlik,
bitki sağlığı ve gıda, balıkçılık ve malların serbest dolaşımı başlıkları altında
yürütülecek uyum süreci sonunda, Türkiye'nin bu alandaki mevzuatın tamamını
üstlenmesi gerekecek.
AB ile tarım müzakerelerinin tarım ve kırsal kalkınma konusunda, 5 Aralık'tan
itibaren başlaması öngörülüyor. Brüksel'deki Türkiye temsilciği, bu kapsamda,
AB'nin, Aralık ayının ilk haftasında, Türk tarafına konuyla ilgili mevzuata
ilişkin ayrıntılı bilgi vermesinin beklendiğini, ardından 2006 yılı Ocak ayından
itibaren de mevzuat taramasının gerçekleştirileceğini bildirdi.
İSTATİSTİKLERİN ÖNEMİ BÜYÜK
Verilen bilgiye göre, müzakerelerin sağlıklı yürütülmesi açısından, Türkiye'deki
tarımla ilgili kayıt ve verilerin gerçekçi olması büyük önem taşıyor. AB'nin
45 yıllık tecrübe ve birikimiyle biçimlenen Ortak Tarım Politikası (OTP), veterinerlik
ve bitki sağlığı, gıda güvenliği gibi konuların yanında, tarımsal ürünlerin
pazarlanması ve piyasaların düzenlenmesi ile ilgili kuralları gösteriyor. OTP
mekanizması, üretim alanlarının, üreticilerin, işletmelerin, ürünlerin ve hayvanların
kayıt altına alınmasına ilişkin sistemleri de kapsıyor. Bu veriler, AB'de desteklerin
dağıtımında esas teşkil etmesi nedeniyle, Türkiye'nin de bu verileri sağlıklı
hale getirmesi gerekiyor.
Yani, Türkiye, bitkisel üretim rakamları, hayvan sayıları, arazi varlığı, gıda
üretimi, işletmelerin durumu ile ilgili verileri sağlıklı hale getirmek zorunda.
Oysa Türkiye'de bitkisel üretim rakamları ve hayvan varlıkları kayıttan ziyade
tahminlere dayanıyor. Et, süt ve gıda üretiminde kayıtdışılığın fazla olduğu
biliniyor. Şekerpancarı gibi sözleşmeli yapılan üretimler dışındaki bitkisel
üretimin de büyük bölümü kayıt dışı. Türkiye'nin önemli üretici olduğu kuru
üzüm, kuru incir, kayısı, fındık gibi ürünler dışındaki ürünlerde standart ve
kalite sorunu yaşanıyor.
Tarımsal işletmeler tam olarak kayıt altına alınamadığı için, uygulamada yapılan
hatalar nedeniyle ihracat aşamasında, ilaç kalıntısı gibi sorunlar ortaya çıkıyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tarım işletmelerinin kayıt altına alınması için,
3 yıldır Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) uyguluyor. Başta Doğrudan Gelir Desteği
(DGD) olmak üzere tüm tarım desteklerinin uygulanmasına esas olacak ÇKS ile
tarım işletmelerinin sayısı ve büyüklüklerinin sağlıklı olarak belirlenmesine
çalışılıyor.
Ayrıca, öncelikle büyükbaş hayvan varlığının tespiti için de kulak küpeleme
projesi uygulanıyor. Ancak, besicilerin kayda girmek istememesi nedeniyle, bu
projede de tam başarı sağlanamıyor. Bakanlığın, projenin başarısı için, sağlık
raporu ve kulak küpesi olmayan hayvanların sevkiyatını yasaklamasına karşın,
kamuoyunda hayvan kaçakçılığından sık sık söz ediliyor. Ayrıca, hayvancılık
ürünlerinin serbest dolaşımı için, Türkiye'nin şap, kuduz gibi yaygın olarak
görülen hayvan hastalıklarını da tamamen yok etmesi gerekiyor.
Gıda da ise mevzuattaki zorunluluğa karşın hala işletmelerin bir bölümü gıda
siciline kayıt olmadı. Türkiye'de 20 binden fazla olduğu belirtilen gıda işletmelerinin
büyük bölümünde teknoloji sorunu yaşanırken, özellikle tavukçuluk sektöründe
AB'ye ihracat yapabilecek nitelikte entegre tesisler de bulunuyor.
Üretim, verim rakamlarının sağlıklı olması, AB'de süt gibi kota uygulanan ürünlerde
alınacak üretim kotası açısından büyük önem taşıyor. Kayıtlı ve standarda uygun
üretim rakamları düşük olursa, Türkiye, kota pazarlıklarına o seviyeden başlayacağı
için, AB toplam üretiminden alacağı pay da düşük olabilecek.
Diğer taraftan, aynı sorunlar nedeniyle Türkiye, uyumu sağlamak için uzun geçiş
dönemleri ve istisnalar istemek durumunda kalabilecek.
TARIMDA ETKİSİ TOZ PEMBE OLMAYACAK
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan ''AB'ye uyumun tarım sektörüne etkileri''
konusunda verilen bilgide, AB'ye katılım sürecinin her iki tarafın da yüzde
100 kazanacağı bir süreç olmadığı vurgulanırken, şöyle denildi:
''AB üyeliğinin Türk tarım sektörü üzerindeki etkileri bakımından toz pembe
bir tablo yaratmayacağını, ancak uzun vadede örgütlü, rekabet gücü yüksek ve
sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulması bakımından önemli katkılar
sağlayacağını söylemek mümkündür. Yani Türkiye için başlangıçta zor, ama uzun
vadede tarım sektörünün lehine bir durumun çıkması beklenmektedir.''
TARIM STRATEJİSİNİN UYGULANMASINA 2006'DA BAŞLANACAK
Öte yandan Türkiye, OTP'de yapılan reformları da gözönüne alarak ilk defa hazırladığı Tarım Strateji Belgesi'ni 2006 yılı başından itibaren uygulamaya başlayacak.
Tarımdaki öncelikleri ortaya koyan ve 2010 yılına kadar yürütülecek tarım politikalarının
temel doğrultularının belirlendiği strateji, uygulanacak destekleme araçlarını
tanımlıyor ve bunların bütçe içindeki paylarını gösteriyor.
AB ile tarım müzakerelerinin yürütülmesi konusunda bakanlık bünyesinde Müsteşar
Yardımcısı Nebi Çelik başkanlığında bir yürütme komitesi oluşturulurken, ''Tarım
ve
Balıkçılık Alt Komitesi'' kapsamında alt çalışma grupları da çalışmalar yapıyor.
''Yatay konulara ilişkin düzenlemeler, veterinerlik, bitki sağlığı, balıkçılık,
gıda kontrol, kırsal kalkınma ve ormancılık ve ortak piyasa düzenleri'' konularında,
ön tarama çalışmalarının yapıldığı, ulusal mevzuattaki eksikliklerin tespit
edildiği, gerekli yeni mevzuat çalışmalarının başlatıldığı kaydediliyor.
Bakanlık, gıda, veterinerlik konularında AB mevzuatına uyum için şimdiye kadar
pek çok değişiklik yaparken, altyapının geliştirilmesi için de AB ile birçok
ortak proje uyguluyor. AB mevzuatına uyum için kırmızı et üretim tebliğinde
yapılmak istenen ve atın kasaplık hayvan olarak sayılmasına ilişkin değişiklik
tartışmalara neden olmuştu.