İşkenceyle ölüm davası 16 yıldır sonuçlanmadı

Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 26 Eylül 1996'da akılalmaz bir işkence olayı yaşandı. 33 mahkum ölesiye dövüldü

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 08 Aralık 2012 20:05, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cezaevi rörevlilerinin çivili sopalarla yaptığı saldırıda 10 mahkum hayatını kaybetti, 23 kişi de yaralandı. Olayla ilgili yargı süreci 16 yıldır devam ediyor. Saldırganların ceza almadığı dava zamanaşımından düşmek üzere. Mağdur avukatları ise duruma tepkili. Davanın 2006'da beraatle sonuçlandığını, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine yeniden başlayan yargılamanın ise 2007'den bu yana savsaklandığını ileri süren avukatlar, ?Olaya karışanlar korunuyor. Dava zaman aşımına uğratılmaya çalışılıyor.? dedi.

Alınan bilgilere göre, Diyarbakır E Tip Kapalı Cezaevinde 16 yıl önce bir gardiyan ile mahkumlar arasında ?görüş izni'nden dolayı tartışma çıktı. Sözlü atışma sırasında gardiyanın ile makuma birbirine tokat attı. Ardından büyük bir trajedi yaşandı. Cezaevi koridorunda 33 mahkum feci şekilde dövüldü. İddialara göre çivili sopa ve coplarla saldıran cezaevi görevlileri, 10 kişinin ölümüne, 23 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Konu yargıya intikal etti. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 29'u asker, 36'sı polis, biri cezaevi doktoru, 2'si cezaevi müdürü, 4'ü de infaz koruma memuru toplam 72 sanık hakkında dava açıldı. 10 yıl süren yargılama 27 Şubat 2006'da sonuçlandı. Mahkeme, 3 sanığın beraatına, 7 sanığın zaman aşımından dosyasının düşürülmesine, 62 sanığa ise ?Kastın aşılması suretiyle birden fazla kişiyi öldürmek? ve ?Görevi kötüye kullanmak? suçlarından 5'er yıl hapis ve 3'er yıl kamu hizmetinden men cezası verdi. Hapis cezasına çarptırılanlara da Rahşan Affı uygulandı. Suçun 23 Nisan 1999 öncesinde gerçekleşmesi nedeniyle, ?4616 sayılı Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesi Kanunu' kapsamında bir gün bile cezaevine girmeden tahliye edildiler.

Dosya Yargıtay'a gitti. Yüksek Mahkeme, ?Otopsi raporlarında görüleceği gibi ölenlerin yüz, kafa ve göğüs gibi bölgelerinde hayati organ ayırımı yapılmaksızın çok sayıda darbeyle darpedilmeleri sonucu 10 kişinin ölümüne sebebiyet verip, eylemin bu biçimiyle failin kim olduğu belli olmayacak ve toplumun ortak vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı tarzda, vahşi bir eğilim sergileyerek ve canavarca bir hisle meydana geldiği anlaşılmıştır.? şeklinde kanaat belirtti. Yargıtay'ın bozma kararı üzerine, dava Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlandı. Duruşmalar 5 yıl daha sürdü. 4 Aralık 2012'de gerçekleşen son duruşmada mütalaasını okuyan savcı, infaz koruma memurları F. A. O., R. A., M.Ş. T., cezaevi müdürü M. Ç., cezaevi 2. müdürleri A. G. ve H. U., dönemin cezaevi hekimi S. G. hakkındaki davaların düşürülmesini istedi. Savcı, diğer 62 sanığın da ?katl kastı olmaksızın' ölüme sebebiyet vermekten ayrı ayrı cezalandırılmalarını, ancak zaman aşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle de kamu davasının zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasını talep etti.

Mağdur avukatı Mesut Beştaş, olayın 1996 yılında başgardiyan ile bir makum arasındaki münakaşadan çıktığını söyledi. 10 kişinin öldürüldüğünü, 23 kişinin de yaralandığını ifade eden Beştaş, kamu görevlilerinin cezalarının kesinleşeceği sırada Yargıtay'ın 2007'de davayı bozduğunu dile getirdi. 2007'den bu yana davanın savsaklandığını belirten Beştaş, söz konusu görevlilerin korunduğunu, yargı ve idarenin davayı zaman aşımına uğratmaya çalıştığını ileri sürdü.

Avukat Mustafa Özer de, cezaevindeki olayla ilgili ?10 insanı vahşice katlettiler.? ifadesini kullandı. Devletin cezaevinde suç işleyen görevlileri korumaya çalıştığını belirten Özer, olaya karışanların ?kasten adam öldürmek'ten yargılanması gerektiğini ancak bu şekilde değerlendirilmediği için davanın zaman aşımına uğratılmaya çalışıldığını dile getirdi. Davanın üstünün kapatılmaya çalışıldığını dile getiren Özer, ?Tarih, yapılan haksızlıkları bir gün yargılayacaktır.? dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber