Dersaneciler, MEB müsteşarı ile tartıştı
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Necat Birinci, Türkiye'de dershanelerden
çok özel okullara ihtiyaç bulunduğunu, dershanelerin Türkiye'nin eğitimini yükselten
bir işlev görmediğini söyledi.
"Bir test kültürü oluştuğunu", dershanelerde verilenlerin öğrencinin
üniversitede işine yaramadığını belirten Birinci, dershanecilerin tepkisiyle
karşılaştı.Özel Dershaneler Birliği'nin (ÖZDEBİR) 13. Olağan Genel Kurulu, Başkent
Öğretmenevi'nde toplandı.Genel Kurul'un açılışında konuşan ÖZDEBİR Yönetim Kurulu
Başkanı Arıkan, özel öğretim kurumları yasa tasarısı ile ilgili eleştirilerde
bulundu.
Arıkan, son birkaç yıldır Türkiye'de bazı dershane ve kursların "isim
sattığını", bunun da haksız kazanca ve eğitimin ticarileşmesine yol açtığını
belirterek, bu konuda düzenleme yapılmasının yönetmeliğe bırakılmasını doğru
bulmadıklarını ifade etti.Tasarıda Özel okullar hariç diğer özel öğretim kurumlarının
valiliğin izniyle açılmasının öngörüldüğünü kaydeden Arıkan, bunun aynı isimlerin
verilmesine ve dolayısıyla kargaşaya yol açacağına işaret etti.Arıkan, taslaktaki,
AB'ye uyum için getirildiği belirtilen "özel öğretim kurumlarında çalışanların
da sendikaya üye olabilmesini öngören" düzenlemenin eğitimi aksatacağını
savundu.
"TEST KÜLTÜRÜ OLUŞTU"
Müsteşar Birinci de yaptığı konuşmada, dershanelerin büyük ölçüde üniversite
sistemine bağlı bir yapılanma oluşturduklarını belirterek, üniversiteye giriş
sisteminin "eleme"ye dayalı hale gelmesiyle "bir test kültürü"
oluştuğunu vurguladı. "Gençlik, düşünme kültüründen, değerlendirme kültüründen
bir test kültürüne akıverdi" diyen
Birinci, şöyle konuştu:"Bu eleme sisteminde; hızlı, çabuk düşünen değil,
görüp karar veren ve işaretleyen bir nesil oluştu. İşte dershanelerin anlamı
da budur bence. O bilgiler öğrencinin üniversitede hiçbir işine yaramıyor. Öğrenciler
1 sene, 2 sene dershaneye gidiyor ama üniversiteye gittiği zaman 2 sene takip
ettiği, beyin yorduğu, çalıştığı, para verdiği sistem üniversitede hiçbir işe
yaramıyor. Çünkü üniversitede çok ayrı bir eğitim var. Öğrenci birdenbire düşünmeyle,
mantık yürütmeyle analitik çalışmayla karşı karşıya kalıyor.Bu test sistemine
biraz tenkitle de yaklaşmak durumundayım konumumdan dolayı. Burada bir öğretim
üyesi olarak da konuşuyorum, sadece müsteşar olarak değil. Burada bir sıkıntı
var. Bunu YÖK ile MEB birlikte çözmeye çalışıyorlar. Küçük bir iyileşme gerçekleşti.
Lise 2.ve 3. sınıflardan soru gelmezken, artık 3. sınıflardan da sorular gelmeye
başlayacak. Ama orada da bir eksik var. Yine yüzde 65 oranında 1. sınıf ve 2.
sınıfın yarısından, yüzde 35 üçüncü sınıftan soru gelecek. Bu yine de bir kazançtır."
Üniversiteye giriş sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğini anlatan Birinci,
şöyle devam etti: "Üniversiteye giriş sistemi yeniden düzenlenip, bu giriş
sistemi yeni yapılanmaya bilgiye, düşünme zeminine oturtulursa, dershanelerin
yapacağı en önemli hareket okullaşmadır. Türkiye'nin özel dershanelerden çok
özel okullara ihtiyacı vardır. Tabii ki toplumun buna ihtiyacı vardır, bu olacaktır.
Bu sistem gerek OKS ve gerekse ÖSS böyle kaldığı müddetçe, dershaneler artarak
devam edecektir. Bunun önünü almak mümkün değildir. Artarak devam eden bu sistem
tabii ki belli bir düzen, yasa ve yönetmelik içine yerleştirilecektir ama mantık
sağlam bir mantık değildir. Ha, bu mantık dershanelerin mantığı değildir, üniversite
giriş sisteminin mantığıdır." Arıkan'ın, özel öğretim kurumları yasa taslağına
yönelik eleştirilerine de değinen Birinci, özel okullar dışındaki kurumların
sadece valilik izniyle açılabilmesi ile ilgili düzenlemenin, "merkezi yetkilerin
taşraya verilmesi" ilkesinden hareketle yapıldığını ifade etti. Birinci,
bugünkü teknolojik ortamda, bir dershane veya kurs isminin kolaylıkla takip
edilebileceğini, bunun büyük bir sorun çıkarmayacağını söyledi. Sendikaya üyelik
konusuna da değinen Birinci, "Bu konudaki endişeleriniz haklı, ama Türkiye'de
şu anda 1970'li yıllardaki kaos ortak yok. Biz, resmi okullarda ne varsa özel
öğretim kurumlarında da onun olmasını istedik" diye konuştu.
"DERSHANELER ÖZEL OKULLAR GİBİ DEĞİL"
Taslakta özel okulların elektrik, su ve doğalgaz ücretlerinin resmi okullara
uygulanan tarife üzerinden alınması uygulamasının öngörüldüğüne işaret eden
Birinci, aynı uygulamanın neden dershaneleri de kapsamadığı eleştirisine, şu
yanıtı verdi:"Dershaneler işyeri açma esaslarına bağlıdır. Dershaneler
tam olarak özel okul gibi tam görülmüyor, değerlendirilmiyor. Ama özel okullar
çağ nüfusuna eğitim vermek için açılıyor. Birisi çağ nüfusunu eğitiyor, ama
ötekisi eğitim sistemi içindeki çocuklara verilen eğitimi geliştirmeye yöneliktir.
Birisi kara dayalıdır. Kar edilmezse hiç kimse dershane açmaz. Buradaki mantık
budur." Dershanecilerin "özel okullar da kar ediyor" diyerek
tepki göstermeleri üzerine Birinci, "Bu mantık yanlış olabilir, tabii Meclis'te
tartışılacaktır, ama ben bunu size aktarıyorum" dedi.
Özel dershanelerin okullaşması gerektiğini ifade eden Birinci, "Türkiye'nin
şu anda dershanelere ihtiyacı var, ama dershane Türkiye'nin eğitimini yükselten
bir işlev görmüyor sadece üniversiteye çocuk sokuyor ve orada bitiyor. Bu da
Türkiye'nin eğitiminin yükselmesi anlamına gelmez, gelmiyor. Bunu tenkit edebilirsiniz.
Bu benim bakanlığımın değil, kendi görüşüm" dedi.
Birinci'nin bu sözleri üzerine bazı dershaneciler tepki göstererek, salon dışına
çıktılar, bazıları da bu sözlere çok üzüldüklerini dile getirdiler.Bunun üzerine,
"dershaneleri itham etmediğini, üniversiteye giriş sistemini itham ettiğini"
vurgulayan Birinci, "dershanelerin okullaşması gerektiği" sözlerini
yineleyerek kürsüden ayrıldı.
İNCE'NİN KONUŞMASI
Birinci'nin ardından kürsüye gelen CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce "Müsteşarın
konuşmasını yadırgadığını" kaydederek, "Siz, dershanede gereksiz şeyler
öğretiliyor derseniz, o zaman sınavda gereksiz şeyleri soruyorsunuz demektir.
Siz neyi sorarsanız dershane onu öğretir" dedi.
İnce, şöyle konuştu:"Türkiye'de siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine,
devleti yönetenlere güven azdır ama Türkiye'de ÖSYM'ye olan güven çok fazladır.
Rahmetli Altan Günalp öyle bir sistem kurmuş ki bunca yıldır yıkmak istemelerine
rağmen yıkamıyorlar. Ama şimdi yıkmak istiyorsunuz, Maliye'ye bağlamak istiyorsunuz.
YÖK ile kavga ediyorsunuz, Cumhurbaşkanı ile kavga ediyorsunuz, Anayasa Mahkemesi
ile kavga ediyorsunuz. Bu ülkede hiç kimsenin kafası çalışmıyor, herşeyi bir
tek iktidar biliyor." Yıllarca "dershane müdürlüğü" yaptığı söyleyen
İnce, "Dershanelerin en kötüsü, Türkiye'de eğitim ortalamasının üstündedir"
diye konuştu.
"Dershaneleri 3-5 uyanığın biraraya gelip test çözdüğü yerler olarak tanımlamanın,
mesleğe hakaret olduğunu" söyleyen İnce, Müsteşar Birinci'ye dönerek, "Art
niyetli olmadığınızı, sadece sistemi bilmediğinizi düşünüyorum" dedi.
"ÜMMETÇİ" TARTIŞMASI
İnce'nin konuşmasının ardından, Divan Başkanı'nın daveti üzerine yeniden kürsüye
gelen Birinci "Yanlış anlaşılmasın, ben devletçi değilim" diyerek
sözlerine başladı. Bu arada, dershanecilerden birinin "evet devletçi değil,
ümmetçi" sözleri üzerine Birinci, sinirlenerek şunları söyledi:"Ben
devletini seven, devletine bağlı, fakat katiyen devletçi değilim. Ümmetçi diyen
arkadaşım mahkemede hesap veriyor. Lütfen terbiyeli olun. Sizi terbiyeye davet
ederim. O arkadaşım lütfen kalksın ben söyledim desin. Ben bir peygamberin ümmeti
olabilirim, ümmetçi değilim. Herkesin bir inancı vardır. Lütfen yiğitse ve şerefli
ise kalkıp ben söyledim desin, yoksa şerefsizdir." Birinci'nin bu sözleri
üzerine Divan Başkanı ve bazı dershaneciler, yanlış anlama olduğunu, böyle bir
şey söylenmediğini dile getirerek yatıştırmaya çalıştılar. Bunun üzerine Birinci,
"Ben duydum. Bana ümmetçi diyen biri milletvekili, iki kişi mahkemede hesap
veriyor" dedi.
Bu sırada bir dershanecinin ayağa kalkarak, "Sayın Müsteşar doğru konuşmuyor.
Burada hepimize karşı böyle konuşamazsınız" sözleri üzerine Birinci, "Ben
duydum. Benim sözüm bu sözü söyleyen arkadaşımadır, hepinizi tenzih ediyorum"
dedi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Birinci, "özel öğretimin önünün en çok
açıldığı dönemin bu dönem olduğunu" belirterek, şöyle devam etti:"Burada
konuşan müsteşar da o dönemin içinde yer alıyor. 1990'lı yıllarda önünüze nasıl
engeller çıkarıldığını ben biliyorum. Ama burada konuşan, onun bakanı ve çalışma
arkadaşları böyle bir anlayışta değil. Ben şunu belirtmek istemiştim: Türkiye'de
bir çarpık üniversiteye giriş sistemi var. Bu sisteme cevap verenler katiyen
yanlışın içinde değiller. Üzerinde ısrarla duruyorum, bu tamamen şahsi görüşümdür,
bu alanda okullaşma dershanecilikten çok yararlı olabilir.
Ben bunu söyledim ama yanlış anladınızsa ben yanlışımdan dolayı özür dilemekten çekinen biri değilim." Divan Başkanı'nın, sözlerinin Bakanlığın görüşüymüş gibi anlaşıldığı için tepki gösterildiğini belirtmesi üzerine Birinci, "Benim bu kurumlara karşı katiyen husumetin yok. Benim husumetin üniversite giriş sistemidir. Üniversite giriş sınavı ile ilgili bütün verilen bilgiler bir testi çözmeye yönelik" dedi.Dershanecilerin yine tepki göstermesi üzerine Birinci, "üniversite giriş sistemi bir test sistemi değil mi?" sorusunu yöneltti. Dershanecilerin "Hayır" yanıtı üzerine Birinci "O zaman bütün söylediklerimi geri alıyorum" diyerek kürsüden ayrıldı.