Prof. Gezer: Türkiyenin geleceği mesleki eğitimde değil

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 10 Aralık 2012 16:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

BİLSAM'ın düşünce platFormlarından biri olan Fırat Düşünce PlatFormu tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü Ülke TV haber sunucusu Ersoy DEDE'nin yaptığı ?Eğitimde Model Arayışları? çalıştayı 8 Aralık 2012 ?de Malatya Kongre ve Kültür Merkezinde Kemal Sunal salonunda gerçekleştirildi.

BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim GEZER'in açılış konuşmasını yaptığı, Malatya Valisi Vasip ŞAHİN, Ak Parti Milletvekili Öznur Çalık ve Belediye Başkanı Ahmet ÇAKIR'ın selamlama konuşmalarının yer aldığı program üç oturum halinde gerçekleştirildi: I. Oturum ?Eğitimde Durum Tesbiti ve Sorunlar?; II. Oturum ?Çözüm ve Model Önerileri?; III. Oturum ?Değerlendirme ve Öneriler? başlıkları altında gerçekleştirildi. Program boyunca dillendirilen görüş ve model önerilerden Prof. Dr. İbrahim Gezer'in tespitleri aşağıya alınmıştır.

Prof. Dr. İbrahim GEZER, BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı;

Son yıllarda eğitim alanında atılan birçok önemli adıma rağmen hala çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Türkiye'deki mevcut eğitim sistemi, mevcut yapısıyla, eğitimden beklenen sonuçların tam olarak elde edilmesini engellemektedir. Öğrencilere bir şeyin ?niçin? yapıldığını öğretmekten çok, ?nasıl? yapılacağını öğreten bir anlayış hâkim olmaya başlamıştır.

Meslek liselerinin ortaöğretim içerisindeki payının %70'lere çıkarılma hedefi oldukça sorunludur.

Bir eğitim sisteminin öncelikli amacı işgücü yetiştirmek değildir. Eğitim sisteminin amacı, sadece ve sadece insanı özgürleştirmek, zihinsel, duygusal, bedensel ve entelektüel açıdan geliştirmek, kendini keşfetme yolunda ona olabildiğince çok imkân ve seçenek sunmak olmalıdır.

ABD, Kanada, Çin ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde bütün liseler akademik ağırlıklı hale getirilmiş, meslek eğitimi önemli oranda lise sonrasına ertelenmiştir. Türkiye'de de akademik eğitim öncelikli hale getirilmelidir. Çünkü geleceğin dünyası iyi meslek eğitimi verenlerin değil, iyi akademik eğitim verenlerin dünyası olacaktır.

İnsanlara zihinsel gücünü kullanmadan önce elini kolunu kullanmayı öğretmek eğitimde bir sapmadır ve bedeli ağırdır. Çocuklara ve gençlere verilen eğitimin içeriğini iş dünyasının talepleri odaklı belirlemekten vazgeçilmelidir. İş dünyası, ihtiyaç uyduğu iş gücünü eğitim merkezi kurarak ya da bir eğitim merkezleriyle anlaşarak yetiştirmelidir.

Bütün liseler muadil akademik liselere dönüştürülmelidir. Bu liselerin çıktıları sadece test temelli sınavlarla değil, çok yönlü ve çok boyutlu akademik gelişimi ölçen ve mutlaka yazı yazmayı da içeren sınavlarla ölçülmelidir.

Meslek eğitimi ise herkesin fırsat bulduğu ya da ihtiyaç duyduğu her zaman gidip eğitim alacağı mesleki eğitim merkezlerinde verilmelidir. Bu merkezler diploma değil sertifika vermelidir. Öğrenciler akademik eğitimlerine devam ederken, ara verdiklerinde ya da bitirdiklerinde istedikleri zaman gelip bu merkezlerde meslek öğrenebilmelidirler. Bu anlamda Türkiye'de akademik eğitim ile mesleki eğitim birbirinden bağımsız yapılandırılmalıdır.

Sürekli tartışılan dershanelerin bir kısmı bu alana kaydırılmalıdır. Seçmeli olmak şartıyla isteyen aile çocuğuna istediği dönemde istediği süre din eğitimi aldırabilmelidir.

Milli Eğitim Bakanlığı merkezden ders, içerik ve müfredat belirleme yaklaşımından vazgeçmelidir. Bakanlık sadece yeterlilikleri belirlemeli ve çıktıları belgelendirmelidir. Ders, içerik ve müfredatlar eğitim kurumları tarafından belirlenmelidir. Bu süreç akademik ve mesleki eğitimi rekabete açacak ve son yıllarda çokça tartışılan kalite sorunu büyük oranda çözülecektir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber