Devletin 'Tehdit Top-10' u

Haber Giriş : 28 Ekim 2005 00:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Türkiye yıllardır "gizli bir anayasa"yla yönetiliyor. Ona "kırmızı kitap" da deniliyor.
Bir başka adı, "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"...
Bu anayasada ne yazdığını bilmiyoruz. Bizim temsilcilerimizden oluşan Meclis de bilmiyor.
Belge, Türkiye'nin "ulusal savunma stratejisi"ni belirliyor. İç tehdit unsurlarından dış politika kararlarına, ekonomi politikalarından kültürel önceliklere kadar pek çok konuda net bir çerçeve çiziliyor.
Belgeyi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri'nin "Milli Güvenlik Siyaseti Başkanı" hazırlıyor. Önce MGK, sonra Bakanlar Kurulu onaylıyor.
Diyelim siz bir parti kurdunuz, programını halka sunup seçime girdiniz, kazanıp iktidara geldiniz; aslında "iktidara gelmediğinizi" sadece "hükümet olduğunuzu" hemen anlıyorsunuz.
Çünkü koltuğa oturduktan sonraki 3 ay içinde MGK, "devlette devamlılığı temin için" size bir brifing verip çerçeveyi çiziyor; size de programınızdaki vaatleri "kırmızı kitap"a göre düzeltmek kalıyor.
Mesut Yılmaz bir ara "ulusal güvenlik sendromu"na değinmiş ve "Belgenin üzerindeki perdeyi açmalıyız" demişti.
Kendi gitti, belge, hâlâ perde ardında...
* * *
Son MGK toplantısında işte bu "kırmızı kitap" elden geçirildi.
Kimi düzeltmeler yapılıp yenilendi.
Mesela son dönem Türk-Yunan ilişkilerindeki yumuşama alametlerine rağmen "Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması halinde Türkiye'nin savaş ilan edeceği" hükmü aynen kaldı.
Bu konuda "atanmışlar"ın iradesi, "seçilmişler"inkine üstün geldi.
Asıl ilginç değişiklik ise "tehdit unsurları" listesinde gerçekleşti.
Irkçılığa dönüşen milliyetçiliğin, ülkücü mafyanın, aşırı sağın artık tehdit olarak kabul edilmediği açıklandı.
* * *
Ben kendimi bildim bileli devletin bir "Tehdit Top-10" listesi vardır.
Burada yarışan tehditler bazen yer değiştirir ama hiç değişmezler. Mesela "bölücülük" listenin gediklisidir. "İrtica" da öyle... "Aşırı sol", duvar yıkıldıktan sonra biraz gerilese de listenin vazgeçilmez klasiklerindendir.
Ama mesela, "Ne gelişme oldu da ülkücü mafya tehdit olmaktan çıktı" diye soramazsınız.
Ya da "Aşırı sol, bugün nasıl bir somut, yakın tehdit oluşturuyor" diyemezsiniz.
Onu yalnız derin devlet bilir.
Arada "El Kaide" gibi yeni örgüt isimleri listeye dahil olur ama toplumun başına bela olan kimi çağdaş tehditler listede pek görülmez:
Kapkaççı sokak çeteleri yoktur mesela; yoksulluk ve gelir dağılımındaki dengesizliğin yarattığı isyan hissi öncelikli tehdit sayılmaz. Holiganizm, yaygınlaşan linç psikozu, bireysel silahlanma kaale alınmaz.
Ya da "atanmışların seçilmişler üzerinde tahakkümünü tesis", demokrasiye yönelik bir tehdit olarak görülmez.
* * *
Devletin bir güvenlik siyaseti olması elbet elzem ve önemlidir.
Buradaki sıkıntı, MGK'nın kimi, neden tehdit sayıp, kimi, neden saymadığını kimsenin bilememesi...
Hepimizin geleceğini etkileyen politikalar belirlerken buna kamuoyunu, Meclis'i dahil etmemesi...
Genel sekreterini sivilleştirerek demokratikleşme sürecine giren MGK, buradaki şeffaflaşma ihtiyacını da görmeli ve "kırmızı kitap"ı bir gizli iktidar belgesi olmaktan çıkarmalıdır.

can dündar/milliyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber