Çetinsaya: Uzman yardımcısının maaşı akademisyenin 2 katı...

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya Perspektif programında yeni YÖK taslağının ayrıntılarını anlattı.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 01 Şubat 2013 07:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Suna Vidinli'nin hazırladığı Perspektif programının canlı yayın konuğu olan YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya Perspektif'te yeni YÖK yasa taslağını anlattı.

Çetinsaya'nın konuşmalarından ana başlıklar şöyle:

YÖK Kanunu'nun çıktığı dönemde Türkiye'de 27 üniversite vardı. Oldukça merkeziyetçi ve endoktrinasyona dönük bir anlayış hakimdi. Şu anda 170 üniversite 4 milyon öğrenci ve 120 bin öğretim elemanı var. Bu da büyümek zorunda.

BU YASA 2023 TÜRKİYESİNİ TEMSİL EDEMEZDİ

30 yıldır yasa değişmeli tartışması vardı. Gerekçeler çok açıktı. 27 üniversiteli ve merkeziyetçi bir yapı tasarlanmış. Kapasite zamanla büyümüş ve pratikte yürütülemez aşamaya gelmiş bu merkeziyetçilik meselesi. Vesayetçilik meselesi de Türkiye'de zemini yitirdi. Olay 80'lerin başında çıkmış beğenmediğimiz bir yasayı değiştirmek değildi. 21. yüzyıl Türkiye ve dünyanın özlediği bir yasayı çıkarmaktı amaç. Soğuk savaşın son yıllarında çıkmış bir yasaydı bu. 2023 Türkiye ve dünyasını temsil edemezdi.

TEK TİPLİLİK YERİNE ÇEŞİTLİLİĞİ DÜŞÜNDÜK

Biz aslında yeniden yapılandırma ihtiyacından bahsediyoruz. Bunun da olmazsa olmazı yasanın değişmesiydi. Mevcut 2547 sayılı yasanın en büyük eleştirildiği noktalardan birisi 100 yaşındaki üniversite ile 1 yaşındaki üniversitenin aynı hızla koşmasını bekliyordu. Biz tek tiplilik yerine çeşitliliği düşündük. Devlet üniversiteleri ile vakıf üniversitelerin yanında 'özel üniversiteler' ve 'yabancı üniversiteler' olabilir mi diye sorduk ve bunu yerine getirmeye çalıştık.

50 ÜNİVERSİTEMİZ ARTIK KURUMSALLAŞTI

Mevcut üniversitelerin yapısal bir değerlendirmesini yapabilir miyiz diye düşündük. Bu kategoriyi adını koymadan yasa çalışmasına bir sistem oturtmaya çalıştık. Devlet üniversiteleri olarak baktığımızda 2006 sonrası kurulan 50 üniversiteye 'kurumsallaşmakta olan üniversiteler' dedik. Bunlar için Ankara'da daha iyi bir planlama ve koordinasyon içerisinde olmalarını gözönüne aldık.

DEVLET ÜNİVERSİTESİNDE MÜTEVELLİ MODELİ

Kurumsallaşmasını tamamlamış devlet üniversitelere diyoruz ki, 'bir mütevelli heyet vasıtasıyla kendi kendini yönetebilirsin' dedik. Biz bunlara aslında konsey demeyi tercih ettik. Mütevelli heyetinde üniversitedeki öğretim üyeleri, fonlayıcı kurum olan hükümetin temsilcisi ve onların seçeceği üniversite mezunları ve üniversiteye bağış yapan kişilerden oluşturduk. Vakıf içerisindeki mütevelli modelini devlet üniversitesine getirmiş olduk.

YETKİLER YÖNETİM KURULLARI VE SENATODA

Kurumsallaşmamış üniversitelerde konsey olmayanlar ne yapacak? Burada da iki yetki dışında bütün yetkileri hepsini üniversite senatolarına ve yönetim kuruluna verdik. Bu da seçilerek gelmiş sanatörlere bir yetki oldu.

ÖZLÜK HAKLARINDA SONUNA KADAR HAKLILAR

Yükseköğretimde finansı tümüyle devletin karşılayabilmesi mümkün değil. O yüzden vakıf ve yabancı üniversiteleri devreye giriyor. Mali alandaki değişiklikleri biz hükümet ve yasama düzeyine bıraktık. Mali mesele deyince öğretim üyelerinin genel olarak bir özlük hakları var. Öğretim elemanlarımız, akademisyenlerimiz bu meselede sonuna kadar haklılar.

NİTELİKLİ BEYİNLERİ ÜNİVERSİTEYE ÇEKMELİYİZ

Özlük haklarında genel olarak bir gerileme var. Bugün artık mesele öğretim üyelerinin daha az maaş alışı tarzı kıyaslamalarla tartışılabilecek bir nokta olmayı geçmiştir. Biz 2023 hedeflerini tutturacaksak en nitelikli beyinleri, araştırmacıları üniversitelere ve labarotuvarlara çekmeliyiz.

İNSANLAR DÖNÜŞTE HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRUYOR

Şu anda akademisyenlik öyle bir hale geldi ki, yurtadışına gidecek akademisyen kontenjanı dolmuyor. İnsanların döndüklerinde karşılacakları bir hayal kırıklıkları var çünkü. Bugün İTÜ Bilgisayar Mühendisliği'ni birincilikle bitirmiş bir genci düşünün. Ankara'da herhangi bir bakanlığın uzman yardımcılığını kazandığında İTÜ'de kaldığından iki katı fazla maaş alıyor.

KONTENJANLARI KAZANIM OLARAK GÖRÜYORUZ

Kontenjanı bir kazanım olarak görüyoruz. Her yıl 1 milyon 200 bin lise mezunu olacak. Bizim çok büyük sorumluluklarımız var. Aynı şekilde kadro meselesi de önemli. 120 binden 240 bine çıkacak bir sayıdan bahsediyoruz.

BİLİMSEL REKABET SİSTEMİN BİR PARÇASI OLMALI

İdari özerkliklerin sağlandığı yerlede hesap verebilirlik ve denetim mekanizması gündeme gelir. Biz normal bir mevzuat denetimi öngörüyoruz ve bunun dışında akademik ve bilimsel denetimi yapmak üzere bağımsız kalite ajansları bu görevi yapacak. Bizim oluşturduğumuz kurul bunlara lisan verecek. Bilimsel rekabet ve performansı da sistemin bir parçası olduğunu düşünüyoruz.

32 BİN ÖĞRENCİMİZ DEĞİŞİM PROGRAMINDA

32 bin öğrencimiz değişim programından yararlanıyor. Biz Türkiye'nin uluslararası öğrencilerin ağının olmasını hedefliyoruz. Türkiye bölgesel ve küresel bir güç adayı. Bizim demokrasimize, yükselen iktisadi gücümüze, dış politikalara uygun olarak bu alanda mutlaka bir yerimizin olması lazım.

HİÇ KİMSEYE KIYAFET SINIRLAMASI GETİRMEDİK

Öğrenci ve öğretim elemanlarımız için din, mezhep, inançlarına göre herhangi bir sınırlama getirilemez diye düşündük. Bu aynı zamanda başörtüsü meselesini de kapsıyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber