Bulaşıkçılıktan patronluğa

Yıllar önce bulaşıkçı olarak girdiği çiğköfte salonuna daha sonra patron olan Münevver Öztekin'in çiğköfte salonu Elazığlı bayanların uğrak yeri olurken, bazen çiğköfteyi tatmak için vatandaşlar dakikalarca bekliyor. Çiğköfte yemek için gelen Sevda Demir, "Çiğköfte yemeye geldik. Burayı işleten bir kadın. 8 Mart'ta hala çalışıyor. İki yıldır buraya geliyorum. Çok içten biri. Yaşamış olduğu bütün zorluklara rağmen ayakta durabilen, hayata sımsıkı sarılabilen çok iyi bir anne. Bir kadın olarak onur duyuyorum. Buraya geliş sebebim, sahibinin kadın olması ve tabi ki temiz olması. Bazen mutfağına da girebiliyoruz" diye konuştu.

Tamamen tesadüf olarak çiğköfte salonuna işçi ve bulaşıkçı olarak girdiğini belirten Münevver Öztekin, kadınların genelde devlet işi beklediğini, ama her şeyi devletten beklemenin de yanlış olduğunu söyledi. Öztekin, “Gıda sektörü hiç aklıma gelmezdi, bu işe girişim tamamen tesadüf oldu. Önce burada oğlumla beraber işçi olarak çalıştım. Daha sonra işletmenin sahibi oldum ve hala burayı işletiyorum. Türkiye'nin tek kadın çiğköfte ustası da benim. Farklı sektörlerde kadınlar var ama, kadın çiğköfte ustası ve işletmecisi olarak benden başkası yok. Üç çocuk annesiyim. Kadınlar ille de devlet işi istiyor. Sonuçta her şeyi devletten beklememek gerekir. Benim devlet memuru olmam gerekmez. Ben işçi de olabilirim, ki ben burada bulaşıkçı olarak başladım zaten“ şeklinde konuştu.

"PATRON OLDUĞUMU HİSSETMİYORUM"

Öztekin, işçilik ile patronluk arasında bir fark hissetmediğini belirterek, işçiyken de aynı duygularının olduğunu, patron olduktan sonra da aynı duyguları taşıdığını söyledi. Öztekin, "Sonuçta çalışıyorum, kendime olan saygımdan dolayı çalışıyorum. Çocuklarım ve kendim için iyi bir gelecek, topluma hizmet için çalışıyorum. Duygularımda hiçbir değişiklik yok. Ben yine mutfakta bulaşık yıkayıp, çiğköfte yoğurabilirim, farklı bir duygum yok, ama başarmak güzel bir duygu" ifadelerini kullandı.