100 bin kişi felç riskinde

Beyni besleyen arterlerin yırtılması veya tıkanmasıyla gelişen felç, kol ve bacak kaslarında güçsüzlük veya fonksiyon kaybına yol açıyor. Rakamlara göre hastalık Türkiye'de her yıl yaklaşık 100 bin kişiyi etkiliyor.

Kaynak : NTV
Haber Giriş : 27 Mart 2013 15:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
100 bin kişi felç riskinde

Dünyada insanı engelli hale getiren hastalıklar kategorisinde felcin birinci, ölümlü hastalıklarda ise ikinci sırada olduğunu belirten Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa felcin, Türkiye'de yılda yaklaşık 100 bin kişiyi etkilediğini söyledi.

Çok uzun süren tedavi süreçlerinin hem hastaları hem de hasta yakınlarını yıprattığına ve felcin birden çok nedeninin bulunduğuna dikkat çeken Şenbursa, hastalık hakkında şu bilgileri verdi: “Beyine giden kan damarlarında oluşan patolojik değişiklikler, travma, serebro vasküler hastalıklar, beyin ameliyatlarından ve zehirlenmelerden sonra gelişebileceği gibi beyin tümörü ve mikrobik hastalıklar da bu tabloya neden olabilir. Yaş, yüksek tansiyon, hareketsiz yaşam, şişmanlık, diyabet, kalp anomalileri, damar sertleşmesi, kolesterol, sigara, kahve, östrojen içeren ilaçlar risk faktörleri arasındadır.”

HER HASTADA FARKLI HASARLARA YOL AÇAR

Felcin her hastada farklı hasarlara yol açtığını vurgulayan Şenbursa, erken teşhis için dikkat edilmesi gereken belirtileri şöyle sıraladı:

“Afazi: Felç geçiren hastaların dörtte birinde görülür. Hasta konuşulanı anlamada, konuşmada ya da yazmada güçlük çeker.

Mental durum bozuklukları: Hastanın çevresindeki kişileri tanıması, içinde bulunduğu yer ve zamanın farkında olması, dikkat, hafıza gibi fonksiyonlar.

Yutma güçlüğü: Katı ve sıvı gıdaları alırken zorlanmak, gıdaların nefes borusuna kaçması.

Görme problemleri, denge bozuklukları: Otururken, ayakta dururken veya yürürken dengenin sağlanamaması.

Dokunma duyusu: Dokunma duyusu gibi bazı duyularda azalma veya kayıplar yaşanır.

Mesane ve bağırsak: Mesane ve bağırsak fonksiyonları bozulabilir.

REFLEKS TERAPİ NEDEN ÖNEMLİ?

İlaç tedavisinde amacın; beyin kanaması veya tıkanması neticesinde beyin dokusuna verilen hasarı bir an önce en aza indirmek, ilerlemesini önlemek ve beyin işlevlerinin sürdürülmesini sağlamak olduğunu anlatan Şenbursa, hastalığın tedavisinde en uzun ve zor dönemin rehabilitasyon aşaması olduğunu söyledi.

Rehabilitasyonun amacının hastaların fiziksel, zihinsel ve toplumsal işlevini en üst düzeye ulaştırmak olduğunu ifade eden Şenbursa, olabildiğince erken başlatılması gereken çalışmaların fizyoterapist eşliğinde yapılmasının önemine işaret etti, refleks terapi uygulamaları hakkında şu bilgileri verdi: “Felç tedavisinde kullanılan refleks terapi doğuya özgü meridyen teorisi, akupunktur noktaları, Güney Amerika yüz haritaları ve klinik nörolojiyi de içeren birçok sistemin kombine edilerek kullanıldığı tedavi edici bir metottur. Bölgeler, meridyenler ve sinir sonlanmaları boyunca spesifik noktalara yapılan basınç, nöro-biyolojik sistem ve merkezi sinir sistemini uyararak nörotransmitterler ve endorfin serbestleşmesini sağlar. Ayrıca bu haritalar vücutta faklı sistemler ile bağlantılı olan ve yüzde nörolojik yönden zengin olan bölgeler ile ilişkilidir. Verilen uyarılar kas iskelet sistemi ve beyine giden sinirsel uyarıları arttırıp iyileşme sürecini kısaltmada ciddi rol oynar.”

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber