Erdoğan: Alkollü araç kullananı eli silahlı canavara benzetiyorum/ Video

Başbakan Erdoğan, trafik terörünün bölücü terörden daha fazla can aldığını belirterek, "Alkollü araç kullananı eli silahlı canavara benzetiyorum" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 03 Nisan 2013 16:39, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, '''Bugün ülke olarak önümüzde canlar yakan, ocaklar söndüren, anaları, eşleri, evlatları anlatan iki önemli sorunumuz var. Bunlardan biri terör, ikincisi ise maalesef terör kadar konuşulmayan, terör kadar gündemde yer almayan trafik sorunudur. Buna aslında 'trafik terörü' de diyebiliriz. Oysa baktığınızda trafik sorununun diğer değişle trafik terörünün silahlı bölücü terörden daha fazla can aldığını, daha fazla kan akıttığını görürsünüz. Biz bu iki sorunun da üzerine kararlı bir şekilde gidiyoruz. Başarılı olana kadar da yılmadan, usanmadan çözüme yönelik çabalarımızı sürdüreceğiz'' dedi.

Erdoğan, Rixos Otel'de Türkiye Karayolları Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı tanıtımında yaptığı konuşmaya, Türkiye'ye ve kendisine verilen BM Yol Güvenliğinde Eylem On Yılı Plaketi ve 2013 Yılı Yol Güvenliği Küresel Liderlik Ödülü için Birleşmiş Milletlere ve uluslararası sivil toplum örgütlerine şükranlarını sunarak başladı.

Trafik güvenliğini her zaman önem arz eden ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu olarak nitelendiren Başbakan Erdoğan, Türkiye'de 2002'de 8 milyon 600 bin olan trafiğe kayıtlı araç sayısının, 17 milyon 143 bine çıktığını söyledi.

Trafikteki araç sayısının on yılda yüzde 100 arttığını dile getiren Erdoğan, ''Ülkemizin gelişmesine, zenginleşmesine paralel olarak sürücü ve araç sayısı yılda ortalama birer milyon artıyor'' diye konuştu.

Bunun trafikte eğitimin, denetimin, altyapının ve sağlık hizmetlerinin önemini artırdığını, bu alanlarda yeni yatırımları gerektirdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, yatırım kadar toplumda insan odaklı trafik anlayışının hakim kılınmasının da önemli olduğunu söyledi.

76 milyonun tamamının sürücü, yolcu veya yaya olarak her gün trafiğin bir unsuru olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Trafik adeta hayatımızın en önemli parçalarından biri haline geldi. Ancak burada bir sorgulamayı da yapmak zorundayız. Dikkat edin öyle insanlar var ki yaya olarak psikolojisi farklı, sürücü olarak farklı, yolcu olarak çok daha farklı olabiliyor. Öyle insanlar var ki direksiyon bütün psikolojisini, bütün ruh halini kökten değiştirip o insanı çok farklı bir kimliğe büründürebiliyor. İnsan araca değil adeta araç insana hükmeder hale geliyor. Yaya iken selamlaşanların, birbirlerine saygıyla yol verenlerin yol açanların, sürücü koltuğuna oturduğunda diğer herkesi tehdit eder gibi, rakip gibi gördüğüne hatta kimseyi görmeyip insanlara adeta bir araba bir araç gibi muamele ettiğine şahit oluyoruz.''

-''Frankenstein bize bir bilim kurgu öyküsü olarak hep anlatıldı''

Bunun makro düzeyde yansımalarının da görüldüğünü, şehirlerin artık insanlar için değil araçlar için tasarlandığını söyleyen Erdoğan, ''(Çocuk parkı mı yol mu) denildiğinde yol öne çıkıyor. 'Yaya yolu mu araç yolu mu' denildiğinde rekabeti araçlar kazanıyor. 'Ağaç mı asfalt mı' denildiğinde birçok yerde asfaltın öne çıktığını görüyoruz''' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Robotların dünyayı istila edeceği, insanları köleleştireceği bize hep bir bilim kurgu öğesi veya öyküsü gibi anlatıldı. Ama bugün modern dünyaya bakıyorsunuz özgür olduğunu söyleyen milyonlarca, milyarlarca insanın, şehirlerin, ülkelerin cep telefonunun, otomobillerin, bilgisayarların adeta kölesi haline dönüştüğünü görüyorsunuz. İnsanın kendi eliyle yaptığı bir ucube tarafından öldürülmesi, yani Frankenstein bize yine bir bilim kurgu öyküsü olarak hep anlatıldı. Bunun bugün artık bilim kurguyla, gerçek dışılıkla hiç ilgisi yok. Şu anda insan kendi ürettiği araçlar tarafından katledilir hale geldi. Sadece silahları kastetmiyorum, ürettiğimiz, seyahat için kullandığımız arabalar şu anda insanlık için en büyük tehditlerden, en fazla can alan silahlardan biri haline geldi. Türkiye olarak, hızla büyüyen bir ülke olarak işte bu çelişkiye mutlaka ama mutlaka hassasiyetle eğilmemiz gerekiyor. Biz büyürken araçların kölesi haline gelen değil büyüdükçe araçları kendisine hizmetkar kılan bir anlayışla yürümek zorundayız. İnsanı öteleyip, makineyi önceleyen değil insanı öne çıkaran bir büyüme anlayışını egemen kılmak zorundayız. İnsan kendisini makineye göre değil, makine kendisini insana göre ayarlayacak. Şehirler araçlara göre değil insanlara göre şekillenecek. İnsan odaklı bir kalkınmayı, insan odaklı bir ekonomiyi, insanlar için şehirleri ancak ve ancak böyle bir anlayışla inşa edebiliriz. Aksi takdirde bugün birçok milletin, ülkenin başına gelen makine karşısında kölelik, Allah korusun bizim de başımıza gelebilir.''

-İki önemli sorun-

İnsanın araçla ve trafikle ilişkisini analiz ederek üretilecek köklü tedbirlerin kararlılıkla uygulanmak zorunda olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bugün ülke olarak önümüzde canlar yakan, ocaklar söndüren, anaları, eşleri, evlatları anlatan iki önemli sorunumuz var. Bunlardan biri terör, ikincisi ise maalesef terör kadar konuşulmayan, terör kadar gündemde yer almayan trafik sorunudur. Buna aslına 'trafik terörü' de diyebiliriz. Oysa baktığınızda trafik sorununun diğer değişle trafik terörünün silahlı bölücü terörden daha fazla can aldığını, daha fazla kan akıttığını görürsünüz. Biz bu iki sorunun da üzerine kararlı bir şekilde gidiyoruz. Başarılı olana kadar da yılmadan usanmadan çözüme yönelik çabalarımızı sürdüreceğiz'' dedi.

''Trafik terörüyle'' mücadelenin başarılı olması için aynı bölücü terörle mücadelede olduğu gibi çok yönlü çalışmayı gerektirdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu konuda tüm kurumların birbiriyle uyum içinde koordineli olarak çalışmasının önemine değindi. Karayolu trafik güvenliği konusunda görev ve sorumlu olanlardan azami gayret beklediklerini dile getiren Erdoğan, ''Altyapıdaki yetersizlikler ve kurallara uyulmamasının yol açtığı acı sonuçlara daha fazla katlanamayız. Esasen bu konuda oldukça da önemli bir mesafe almış durumdayız'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Alkollü araç kullananı eli silahlı canavara benzetiyorum. Alkolsüz olanı da bir masuma benzetiyorum. Onun hiçbir günahı yok. Dikkatle trafikte yoluna devam ediyor. Öbürü ise rayından çıkmış, ne yapacağı belli olmayan bir Deli Dumrul gibi ve ta karşı tarafa, yola geçebiliyor. Anayasamızın 58'inci maddesi, 'bununla mücadelede gerekli tedbirleri devlet alır' diyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye Karayolları Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı tanıtımında yaptığı konuşmada, 10 yılda araç sayısının iki kat artış kaydettiğini, 8 milyon 600 binden 17 milyon 143 bine yükseldiğini söyledi.

Türkiye'deki araç sayısı 8 milyonken, trafik kazalarında olay yerinde hayatını kaybeden kişi sayısının 5 bin civarında olduğunu dile getiren Erdoğan, 2012 yılında ülkedeki araç sayısının 17 milyonu aşmasına rağmen olay yerinde hayatını kaybeden kişi sayısının 3 bin 757'ye gerilediğini bildirdi.

Araç sayısındaki iki katından fazla artışa rağmen kazalardaki ölenlerin sayısını yaklaşık üçte bir oranında azaltmanın kolay olmadığını vurgulayan Erdoğan, bunun için farklı alanlarda pek çok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini, pek çok yatırım gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Erdoğan, özellikle bölünmüş yol yapımında tarihi başarılara imza atarak ülkede ulaşımı fevkalade kolay, süratli ancak en önemlisi güvenilir hale getirdiklerini belirtti.

Türkiye'de 79 yılda 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol varken, 10 yılda bunun üzerine 17 bin 100 kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini bildiren Erdoğan, daha önce sadece 6 il bölünmüş yolla birbirine bağlıyken, bugün 74 ilin bölünmüş yol ağıyla birbirine bağlı durumda bulunduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''İnşallah önümüzdeki dönemde bütün illerimiz, bütün büyük yerleşim birimlerimiz arasında bölünmüş yol ağını kurmuş olacağız'' diye konuştu.

-''Yüksek hızlı trenlerle illerimizi birbirine bağlıyoruz''-

Bunun yanında başka adımlar attıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

''İşte illerimizi artık modern demiryolu ağlarıyla birbirine bağlıyoruz. Yüksek hızlı trenlerle illerimizi birbirine bağlıyoruz. Artık bakıyorsunuz 10 saatte, 11 saatte gidilen yerler, iki saatte gidilebilir hale geliyor. Daha emniyetli, daha güvenli, kaza riski yok denecek noktada bu demiryolu taşımacılığıyla böyle bir noktaya işi getiriyoruz. Uçak seferlerine bakıyorsunuz. Göreve geldiğimizde 26 alanın olduğu Türkiye'mizde şu anda 50 vilayetimizde artık havaalanı var, havalimanı var. Böyle bir noktaya geldik. Taşımacılığa bakıyorsunuz bire 6, bire 7 havayolu taşımacılığıyla artık insanımız taşınıyor. Böyle bir noktaya geldik.''

Bunların kazaları ciddi manada azaltmış olduğunu belirten Erdoğan, ülkenin en küçük yerleşim birimlerine kadar asfalt ya da stabilize yollar yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini söyledi.

Bir yandan ulaştırma altyapısını güçlendirirken diğer yandan da sürücülere ve araçlara yönelik etkin denetleme sistemleri oluşturduklarını ve bunları sürekli geliştirdiklerini anlatan Erdoğan, ''Kurduğumuz elektronik denetim sistemleriyle trafik denetimlerinde yeni bir dönem başlattık. Bugün tüm denetimler içinde yüzde 13'lük bir paya sahip olan bu sistemleri bilhassa şehirler arası yollarda daha geniş teknolojilerle yaygınlaştıracak ve denetimleri çok daha etkili hale getireceğiz'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Tabii bir de bu kazalarda özellikle şoförlerin yanında veya araçların içerisinde alkol şişelerini de gördüğümüzde herhalde bundan dolayı alkollü araç kullananla alkolsüz araç kullanan arasındaki bir trafik kazasındaki faturanın ne kadar ağır olduğunu takdir edersiniz. Ben bunu şöyle değerlendiriyorum, alkollü araç kullananı eli silahlı canavara benzetiyorum. Alkolsüz olanı da bir masuma benzetiyorum. Onun hiçbir günahı yok. Dikkatle trafikte yoluna devam ediyor. Öbürü ise rayından çıkmış, ne yapacağı belli olmayan bir Deli Dumrul gibi ve ta karşı tarafa, yola geçebiliyor. Anayasamızın 58'inci maddesi, buna yönelik olarak da 'Bununla mücadelede gerekli tedbirleri devlet alır' diyor. Bugüne kadar peki bunlar yapıldı mı- İktidarımıza kadar ne yazık ki hayır. Biz bunu dile getirdiğimiz zaman da hemen bunun saptırıldığı yer bellidir. Nedir- Bunlar dindar olduğu için bunu böyle yapıyorlar. Yani dindarlığın güzel yanı varsa bunlar yanlış şeyler mi- Kötü şeyler mi- Eğer din bazı şeyleri bu şekilde emrediyorsa, buradaki güzellikleri almak yanlış mı-''

-''Biz doğru adımları atacağız''-

''Biz doğru adımları atacağız ki insanlık bunun bedellerini ağır ödemesin'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Bir gece ansızın bir de bakarsınız ki 20 yaşındaki gencecik kızınızın ölüm haberi size gelir veya 21 yaşındaki bir genç fidanınız, az önce hanımefendinin oğluyla ilgili aldığı haber. Böyle bir haberin insanı ne denli huzursuz ettiği ortadadır. Anne olmak kolay değil, baba olmak kolay değil ama anneler bu konuda çok daha farlı bir yerdedir'' diye konuştu.

Türkiye'de yollarda meydana gelen kazaların ağırlıklı olarak alkollü araç kullanmaktan kaynaklandığına işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Öyleyse buralarda çok daha dikkatli olmaya mecburuz, çok daha hassas olmaya mecburuz. Bu bakımından STK'lar noktasında Yeşilay gibi kuruluşlarımızın artmasında ve bunların desteklerine şiddetle ihtiyacımız var. Yollarda meydana gelen kazalarda acil yardım hizmetlerini süratle ulaştıracak bir sistemi de hayata geçirdik. Kara, deniz, hava ambulanslarının sayılarını artırdık. Böylece şehir merkezlerinde meydana gelen kazalarda ilk 10 dakikada, kırsal alanlardaki kazalarda ise 30 dakikada acil yardım müdahalesi yapacak bir sistemi büyük ölçüde işler hale getirdik.

Eskimiş, trafik seyir güvenliği bakımından sorunlu araçları trafikten çıkarıyoruz. Diyoruz ki 'artık 20, 25 yaşındaki araçlarla trafikte dolaşmak yok'. Araçlar yaş itibarıyla 10, bilemediniz 15. Bunu geçmeyecek. Bunları değiştirmek noktasında Maliye olarak verdiğimiz destekler var. Araçların yenilenmesine imkan hazırlıyoruz ki araçların sağlam olması çok çok önemli. Bugüne kadar bu adımları atmaya devam ediyoruz. Yollarımızda artık trafiği tehlikeye düşürecek, güvenlik düzeyi düşük araçları görmek istemiyoruz. Bunun için gerekli tedbirleri süratle hayata geçirmeye kararlıyız. Bugüne kadar aldığımız, bundan sonra da alacağımız tedbirlerle trafik kazalarında ölüm olaylarını daha da aşağılara çekeceğiz.''

Başbakan Erdoğan, 2020 yılına kadar Türkiye'de trafik kazalarından kaynaklanan ölümleri yüzde 50 azaltmaya yönelik eylem planını uygulamaya koyduklarını anımsatarak, ''Eğitimden denetime, ulaşım altyapısından sağlık hizmetlerine kadar trafikle ilgili her alanda daha ileri çalışmalar yaprak bu hedeflere mutlaka ulaşmak istiyoruz. Bu konuda Milli Eğitimden Diyanet İşlerine, belediyelerimizden güvenlik kuvvetlerimize, sporcularımızdan sanatçılarımıza, medyamıza kadar herkesin sorumluluğu var'' dedi.

-''La havle çekmek yerine, el frenini çeken şoförler var''-

Türkiye'de başta büyükşehirler olmak üzere yaya için yeşil ışık yanarken dahi karşıya geçmekte zorlanan veya karşıya geçerken kendisine araba çarpan çok sayıda insan bulunduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bugün maalesef diğer sürücülerin hakkını, hukukun çiğneyerek araç kullanan, yolun ortasında yolcu indirip, bindirebilen çokça sürücülerimiz var, her yerde aracını hiç olmayacak yere park ederek, yayaların ve araçların geçişine engel olan sürücüler var. Daha da üzüntü verici olanı trafikte en ufak bir sürtüşmede 'La havle' çekmek yerine, el frenini çekerek kavgaya tutuşmaya eğilimli şoförler var, buna da dikkat etmemiz lazım.

Hız olgusunu milletçe sorgulamaya, neden bu kadar acele ettiğimizi, nereye yetişmeye çalıştığımızı şöyle durup, nefes alıp kendimizi sorgulamaya ciddi şekilde ihtiyacımız var. Çok acılar yaşadık, çok trajik olaylara şahit olduk, nice hayatın hız ve haz uğruna söndüğünü gördük. Buna artık hep birlikte 'dur' demek, hep birlikte sorgulamak zorundayız. Tüm kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız ve teker teker bireyler üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdiklerinde kısa sürede bu meselenin üstesinden geleceğimize inanıyorum.''

-''Herkes trafik kurallarına uymak mecburiyetindedir''-

Başbakan Erdoğan, daha önceki Trafik Güvenliği Yüksek Kurulu Toplantısı'nda söylediği bir hususu tekrarlamak istediğini de kaydederek, ''Hukuk devletinde hiç kimsenin kurallar, kaideler karşısında istisnası yoktur. Herkes trafik kurallarına uymak mecburiyetindedir. Emniyet kemeri ve hız sınırları başta olmak üzere trafik kurallarının uygulanmasında hiçbir istisnayı, hiçbir farklı uygulamayı asla kabul etmiyorum. Halen bu şekilde davrananlar varsa, buradan açıkça talimat veriyorum; unvanı, makamı, konumu ne olursa olsun hiç kimseye ayrıcalık yapılmayacak, kurallar harfiyen uygulanacaktır. Bu konunu bizzat takipçisi olacağımı da herkesin bilmesini istiyorum'' diye konuştu.

Karayolu trafik güvenliği alanında yürütülen ve yürütülecek faaliyetlere destek veren herkese teşekkür eden Başbakan Erdoğan, yurt içinde Trafik Güvenliği Platformu, yurt dışında da Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Güvenli Yol Seyahat Birliği gibi kuruluşları kutladı.

Başta trafik polisleri ve karayolları çalışanlarına da özverili çalışmaları nedeniyle şükranlarını ilettiğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, vatandaşlara trafik kurallarına uymaları konusunda duyarlılık çağrısını tekrarladı.

Konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a, Birleşmiş Milletler Yol Güvenliğinde Eylem 10. Yılı Plaketi'ni BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun adına Küresel Yol Güvenliği Genel Koordinatörü Etienne Krug takdim etti.

Erdoğan'a 2013 Yılı Yol Güvenliği Küresel Liderlik Ödülü'nü ise Küresel Yol Güvenliği Girişimi ve Dünya Yol Güvenliği Sivil Toplum Örgütleri (GRSP ASIRT ve EMBARQ) adına ASIRT Genel Başkanı Rochelle Sobel sundu.

ABD Johns Hopkins Üniversitesi Yaralanmalar Uluslararası Araştırma Merkezi ''Teşekkür Belgesi''ni de Erdoğan'a, Prof. Dr. Adnan Hyder verdi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber