Bitkisel ürüne eczane şartı

Bitkisel ürünler kontrol edilebilir, denetlenebilir, girişi çıkışı belli noktalarda örneğin eczane gibi yerlerde satılabilecek. İsteyen herkes istediği yerde satamayacak.

Kaynak : Vatan
Haber Giriş : 20 Nisan 2013 20:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bitkisel ürüne eczane şartı

Deniz Güçer

Bakan Mehdi Eker, çözüm sürecini anlatırken memleketi Diyarbakır'da “bambaşka bir bahar” yaşandığını söylüyor ve “Umut rüzgarları esiyor” diyor.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, VATAN'ın sorularını yanıtladı:

- Her hafta Diyarbakır'a gidiyorsunuz. Çözüm süreci bölgeye nasıl yansıdı?

Diyarbakır mutlu, heyecanlı, coşkulu. Bu bahar Diyarbakır için bambaşka bir bahar. Umut rüzgarları esiyor.

- Silahlar susacak mı?

Umudumuz odur.

- Hala bir provokasyon ihtimali var mı?

Olabilir. Ama provokasyon olacak diye yapmayalım mı?

- Beşir Atalay, 'Devlet kendisiyle hesaplaşıyor' dedi. Bölge bunu öyle algılıyor mu?

Türkiye'de geçmişte yanlışlar yapılmış, devlet artık bu yanlışları yapmıyor. Daha da önemlisi bu yanlışları ortaya çıkarıyor, tarif ediyor ve 'Bir daha yapmayalım' diyor, yapılmaması için tedbir alıyor.

- Akil insanlarla ilgili muhalefetin çok sert eleştirileri oluyor...

Herkes konuşuyor. Sonuçta bu insanlara özel herhangi bir talimat veya bir görev tanımı verilmedi. Bu insanlar propagandist değil. Kendi usulleri ve bildikleriyle, oluşturdukları bir programla değişik bölgelerdeki insanlarla konuşacaklar, dinleyecekler. Türkiye bu meseleyi konuşacak. Akil insanlar bunu yapacak. Her görüşten, her renkten insanlar var aralarında.

- Sesler biraz o yüzden mi karışık çıkıyor?

Bundan ürkmemek lazım. Başka bir 63 kişi olsa o insanlar konuşmayacak mıydı? Yine tenkit edenler olacaktı. Oradan yola çıkarak sonuca varılmaz. Bu kişiler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, belli birikime, tecrübeye sahip. Kimisi kalem erbabı, kimisi siyaset erbabı, kimisi sanatçıÖ Toplumun her kesiminden, farklı yaş gruplarından insanlar. Türkiye'nin kalbi kanıyor. Bu kanamaya “dur” demek gerek. Çözüm süreci, yürek kanamasının durmasıdır.

- Çözüm süreci yeni Anayasa ile bir yere mi varacak?

İkisi birbirinden çok farklı. İlki; Türkiye'nin şu anda acil meselesi şudur: Kan akmasının durması, silahların susması, mayınların patlamaması, gözyaşının dinmesi gerekiyor. Bunu bir çözelim önce. Kürt meselesinden söz ediyorsak, Türkiye zaten demokratikleşme yoluyla çok mesafe kat etti. Demokratikleşme ve sivilleşmede önemli bir noktaya geldi. Anayasa, Türkiye'nin ihtiyacıdır. Şundan dolayı; Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi, kurumların daha verimli, daha etkin çalışması, ileriye gitmesi, Türkiye'nin daha çok sivil, kalıcı, istikrarlı bir yönetim anlayışıyla yönetilmesi bunun müesseseleşmesi ve sivil insanların elinden çıkan bir anayasanın yönetilmesi gerekiyor. Bu başka bir şey. Bütün Türkiye'yi ilgilendiriyor. Parlamentoda bir çalışma yapıyor. Ama şunu da söylemek gerek; bunu da illa nihayet sürdürmemek gerekiyor. Uzata uzata gözden ve gündemden düşürme çabasına fırsat vermemek lazım.

Zayıflatma tıbbın işi

Sağlık Bakanlığı ve bakanlığımızın oluşturduğu müşterek bir komisyonla izlenmesi, denetlenmesi ve her yerde satışına izin verilmemesi bir başka önemli düzenleme. Tüketicilerin bilinçlenmesi elbette her şeyden daha önemli. İnternet satışları yapılıyor. Bazen bakıyorum ekranlara aman Allahım... Pıtrak gibi pazarlama kanalları. Herkesin elinde bir şey, pazarlıyor. Bunlarla ilgili bu bizim mevzuatımızla yapabileceğimiz şey; ilgili diğer kuruluşlara bildirmek, toplatılmasını sağlamak. Vatandaşa, pazarlara ulaşmasını engellemektir. Bunlar sadece ve sadece gıda takviyesidir. Bitkilerden bir tablet hazırlıyor, üç bitki kökünü birleştiriyor. Asla ve asla bir ilaç değil. Zayıflatmak ve şişmanlatmak, tansiyonu düşürmek bunlar tamamen tıbbi meselelerdir. Tıbbi meselelerin hekimler tarafından tavsiye edilmesi lazım.

Kontrol edilebilir, denetlenebilir, girişi çıkışı belli noktalarda örneğin eczane gibi yerlerde satılabilecek. İsteyen herkes istediği yerde satamayacak.

- Zayıflatan bitki olabilir mi?

Öyle bir şey olsa bile tehlikelidir. Yan etkileri çıkabilir. İnsanlar biran için bir kilo verir ama onun vücuttaki hangi mekanizmaya zarar verdiğini bilemezsiniz. Son derece riskli.

Rahatlıkla pirinç yiyin

Bu konuda konuşacağımı konuştum. İlave bir şey söylemek istemiyorum. Söylediğim şey şu; Aldığımız bilgiye göre ne Türkiye'de ne dünyada ne -ki bizde kati surette yok- GDO'lu pirinç zaten üretiliyor.

- Çin'de üretim var deniliyor?

Onlar ticarete konu değil. Bazı araştırmalar yapılmış olabilir ama bunun ticarete konu olması apayrı bir şey. Tohumunun geliştirilmesi, ürün elde edilmesi ve onun ticarete konu olması ayrı. Dünyada daha böyle bir şey yok. Ortada yargıya intikal etmiş bir konu var. Ne olduğunu bilmiyoruz. Yargının kendi işi. Müdahale etmemek, gölge düşürmemek lazım. Bağımsız olarak karar alması, işlemin devam etmesine de müdahale anlamına gelebilecek herhangi bir söz de söylememek lazım. Kimsenin bu konuda çok konuşmaması lazım. Şunu söylüyorum; dünyada göre ne ABD, ne AB de, ne başka bir yerde böyle ticarete konu bir ürün yok. Durup dururken kafaları karıştırmanın anlamı yok. Herkes princi gönül rahatlığıyla yiyebilir.

Dünyanın ilerisindeyiz

Biz her zaman “bu konudaki mevzuatımız dünyanın çok çok ilerisinde” dedik. Ama Türkiye'de medya durmadan bunun tersi şeyler söylüyordu. Firmalar tedbir alacaklar. Geri adım sorusu da yanlış. Öyle bir şey yok. Dünyanın gelişmeleri ne gösterir, zaman içinde sizin koyduğunuz kuralları gözden geçirebilirsiniz... Ama biz şu anda o noktada değiliz.

- “AB'de belli oranlarda izin var” deniliyor...

Çünkü orada GDO insan gıdası olarak tüketilebiliyor. Biz mevzuatımızda hiç tolerans göstermedik. Sebebi şu: AB'de GDO'lu gıdalara yer yer izin veriliyor. İnsan GDO'su olarak tüketilmesine izin veriliyorsa, o zaman diğerlerine bulaşma ihtimali de olabilir. Bu durumda da o bulaşmaya karşı bir önlem alır ve bunu tarif edersin. Ama Türkiye'de hiçbir şekilde insan gıdası olarak tüketilmesine izin verilmiyor. Madem ben ülkemde hiçbir şekilde gıda olarak tüketilmesine izin vermiyorum, o zaman bulaşma sınırı da koymuyorum. İnsan gıdası olamaz, bitti. İnsan gıdası olarak tüketilmesine hiçbir şekilde izin vermiyoruz. Üretimine zaten izin vermiyoruz. İnsanlar GDO hakkında bilmeden konuşuyor. Kimse öğrenmek de istemiyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber