Anayasa Mahkemesi, (B) grubu polis amirinin başvurusunu reddetti

Anayasa Mahkemesi, Emniyet Teşkilatında (B) grubu polis amiri olarak görev yapan başvurucu, (A) grubu polis amiri olarak değerlendirilmesi yönündeki talebini, başvurunun temel haklar içerisine girmemesi gerekçesiyle reddetti.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 01 Haziran 2013 00:59, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Anayasa Mahkemesi, (B) grubu polis amirinin başvurusunu reddetti

ikinci bölüm karar

Başvuru Numarası : 2013/1337 Karar Tarihi : 16/5/2013

Başkan : Alparslan ALT AN

Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR

Osman Alifeyyaz PAKSÜT Recep KÖMÜRCÜ Engin YILDIRIM Raportör : ElifKARAKAŞ Başvurucu : Necmettin DOĞRU

I. BAŞVURUNUN KONUSU

I. Emniyet Teşkilatında (B) grubu polis amiri olarak görev yapan başvurucu, (A) grubu polis amiri olarak değerlendirilmesi yönündeki talebinin reddine ilişkin işlem nedeniyle Anayasa'da güvence altına alınan eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 12/2/2013 tarihinde Konya Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 14/5/2013 tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Emniyet Teşkilatı bünyesinde komiser yardımcısı olarak görev yapmakta ve (B) grubu polis amiri statüsünde sayılmaktadır.

6. Anayasa Mahkemesinin 7/2/2008 tarih ve E.2005/38. K.2008/53 sayılı kararı ile yüksek öğrenimini tamamlamış olmakla birlikte 4638 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 21/4/2001 tarihinde komiser yardımcılığı kursuna devam etmekte olanların (A) grubu polis amirliğinde değerlendirilmemesinin hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 6/4/2001 tarih ve 4638 sayılı Kanun ile eklenen geçici 20. maddesinde yer alan "5w Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olarak komiser yardımcılığı kursunu bitirenler ile...'" ibaresi iptal edilmiştir.

7. Başvurucu, anılan karar uyarınca komiser yardımcılığı kursu mezunu olduğunu ve 4 yıllık yüksek okulu da başarıyla tamamladığını belirterek (A) grubu polis amiri olarak değerlendirilmesi istemiyle başvuruda bulunmuş, ancak bu başvurusu Emniyet Genel Müdürlüğünün 29/9/2010 tarihli işlemiyle reddedilmiştir.

8. Başvurucunun bu işlemin iptali için açtığı dava, Konya 2. İdare Mahkemesinin 7/7/2011 tarih ve E.2011/118, K.2011/1223 sayılı kararıyla, Anayasa Mahkemesinin 7/2/2008 tarih ve E.2005/38. K.2008/53 sayılı iptal kararı ile 17/3/2011 tarih ve E.2010/106, K.2011/55 sayılı iptal kararının bakılan dava ile ilgisinin olmadığı, davacının durumunun mevzuat hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, işlemde bu yönüyle hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.

9. Başvurucunun temyizi üzerine karar, Danıştay 12. Dairesinin 14/2/2012 tarih ve E.2011/9379, K. 2012/1118 sayılı kararı ile onanmıştır.

10. Başvurucunun karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 5/11/2012 tarih ve E.2012/9141, K.2012/7547 sayılı kararı ile reddi üzerine karar aynı tarihte kesinleşmiştir. Bu karar başvurucuya 14/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

11. 4/6/1937 tarih ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun "Terfi ve atama" başlıklı 55. maddesinin onuncu ve on altıncı fıkraları şöyledir:

"Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları, Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksek okullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş olanlar (B) grubunu oluşturur.

(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık yüksek öğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara bağlıdır :

a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.

b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı sınavda ve meslek içi yöneticilik eğitiminde başarılı olmak.

c) Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri rütbesine terfi etmiş olmak.

(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi edenlerin sayısının % 10'unu

geçemez. "

12. Aynı Kanun'un 6/4/2001 tarih ve 4638 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile eklenen geçici 20. maddesi ise şöyledir:

"Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce (B) grubundan (A) grubuna geçen polis amirleri, (A) grubunda değerlendirilir. "

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Mahkemenin 16/5/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 12/2/2013 tarih ve 2013/1337 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

14. Başvurucu, 3201 sayılı Kanun'a göre yalnızca Polis Akademisi mezunu olan veya sayılan kişilerin (A) grubu amir olarak kabul edildiğini, kendisinin ifa etmekte olduğu komiser yardımcılığı görevinin ise (B) grubu amirlik olarak değerlendirildiğini, bu durumun aynı görev ve yetkiye sahip amirler arasında terfi ve özlük hakları bakımından eşitsizlik yarattığını belirterek Anayasa'da güvence altına alınan 2. maddedeki ilkeler ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

15. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. "

16. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye 'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."

17. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/1049, § 18, 26/3/2013).

18. Başvurucu, Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları şöyledir:

"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."

19. Sözleşme'nin "Ayırımcılıkyasağı" kenar başlıklı 14. maddesi şöyledir:

"Bu Sözleşme 'de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak iizere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır."

20. Başvurucunun, Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddialarının, bahsi geçen maddelerdeki ifadeler dikkate alındığında, soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle ayrımcılık yasağının ihlal edilip edilmediğinin tartışılabilmesi için, ihlal iddiasının, kişinin hangi temel hak ve özgürlüğü konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı sorularına cevap verebilmesi gerekmektedir (B. No: 2012/1049, § 33, 26/3/2013).

21. Başvuru konusu olayda, (B) grubu polis amiri olan başvurucu tarafından, aynı görev ve yetkiye sahip oldukları (A) grubu polis amirleri ile aralarında özlük hakları ve kariyer yönünden farklılık yaratıldığı ve dolayısıyla ayrımcılık yasağının ihlal edildiği ileri sürülmekte ise de söz konusu ayrımcılığın hangi temel hak ve özgürlüğün kullanımına yönelik olarak gerçekleştiği belirtilmemiştir. Başvuru dilekçesinin içeriğinden de, başvuru konusu olayın Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki hak ve hürriyetlerden her hangi biri ile bağlantısının kurulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

22. Sonuç itibariyle, başvurucunun Anayasa'nın 10. maddesine dayanan ihlal iddiasının konusu, Anayasa'da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı dışında kalmaktadır.

23. Açıklanan nedenlerle başvuru dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, konusu bakımından Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki her hangi biri ile bağdaşır nitelikte olmadığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin "konu bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

_ Başvurunun, "konu bakımından yetkisizlik" nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 16/5/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber