Afet Kanun Taslağı'nda devletin sorumluluğu sınırlandırılıyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 27 Şubat 2006 10:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2002 yılında hazırladığı Afet Kanunu Taslağı'nı revize ederek tekrar gündeme taşıyor.

Bakanlığın tüm kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerinin görüşüne açtığı kanun taslağı, devletin afet zararlarını azaltma ve halkı bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık kazandırıyor, sonrasına yönelik sorumluluk alanını ise daraltıyor.

Afetle ilgili çeşitli mevzuatları tek çatı altında toplamayı öngören taslak, mevcut mevzuatta, devleti ''doğal sigorta'' konumuna getiren maddeleri değiştirerek, uygulama kapsamını ''sigortalamanın mümkün olmadığı koşullarla'' sınırlandırıyor.

Buna göre, kanun uyarınca sigorta yaptırması gereken konut ve işyeri sahipleri, ''hak sahibi'' sayılmayacak.

Zorunlu sigorta kapsamına girmeyen konut ve işyerlerinden, yıkılan ya da ağır hasar görenlere yönelik olarak şu kişiler ''hak sahipliği'' elde edebilecek:

-Konut ve işyeri sahipleri, -Afet sebebiyle zaruret görülerek kamulaştırılan yerlerdeki konut ve iş yerlerinin sahipleri, -Hisseli binalarla ilgili belirlenen koşulları taşıyanlar, -Ebeveynine ait bağımsız bir konutta afet tarihinde ebeveyninden ayrı oturan evli evlatlar ile çocuklarıyla birlikte oturan ve bu suretle aile teşkil eden dul veya boşanmış evlatlar, -Afet tarihinden önce noterlik nezdinde gayrimenkul satış vaadi senedi düzenlenmiş olmak kaydıyla, inşaat ruhsatı alınmış ve fiilen oturulmasına rağmen iskan ruhsatı alınmamış binalardaki konut sahipleri, -Belediye mücavir alanı içinde veya valilikçe ruhsatlandırılan yerlerde inşaatı tamamlanmış olup fiilen oturulmasına rağmen, inşaat ruhsatı bulunduğu halde iskan ruhsatı alınmamış konutların sahipleri.

Konutu veya işyeri orta hasar görenler de orta hasardan dolayı hak sahibi sayılacaklar.

SAĞLAM YAPISI BULUNAN KAPSAM DIŞINDA

''Amacın, afet gören binaların tazmini değil, afetzedenin açıkta kalmasını önlemek'' olduğu gerekçesiyle bir afetzede, afet veya taşınma yerinde, kendisine veya eşine ait sağlam bir konut veya işyeri varsa, ''hak sahibi'' kabul edilmeyecek.

Birden fazla konutu ve işyeri hasar görenlerin hak sahipliği işlemlerinde, konut veya işyerlerinin sadece en az hasar göreni esas alınacak.
Tüzel kişiler hak sahibi olamayacak.

Yıkık veya ağır hasardan dolayı konut için hak sahibi olanlara Bakanlıkça konut yaptırılacak. Arsası uygun görülenlere kredi tahsisi, uygun görülmeyenlere arsa ve kredi tahsisi de sağlanabilecek.

Afet nedeniyle konutları orta hasar gören ancak onarımı ve güçlendirmesi teknik kurul tarafından uygun bulunmayan konut malikleri ile betonarme olmayan orta hasarlı konutların maliklerine, istemeleri halinde konutları yıkılmak kaydıyla konut veya konut kredisi verilebilecek.

Konutu ve/veya işyeri az hasar görmüş olan afetzedelere yapılacak yardım, Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek. Bu yardım, borçlandırmaya tabi tutulmayacak.

BAŞVURU

Yasal haklardan faydalanmak isteyenlerin, yayımlanacak ilanı takiben 2 ay içinde başvuru yapması gerekecek. Mücbir sebeplerden dolayı başvuru yapamayanlar için 30 günlük ek süre tanınacak.

Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu, ''talep ve taahhütname'' belgelerini inceleyerek, ''hak sahiplerini'' belirleyecek.
Süresi içinde yapılmayan başvurular, işleme alınmayacak.

BORÇLANDIRMA

Taslakta öngörülen düzenlemeyle, konut için borçlandırma süreleri kısaltılıyor.

Mevcut uygulamada, borçlandırma bedelleri, 2 yıl geri ödemesiz, konut, konut inşası, arsa ve sair yardımlarda en az 20 ve en çok 30; dükkan ve fırın gibi yerler için yapılan yardımlarda ise yıllık yüzde 4 faizle en az 5 ve en çok 15 yılda tahsil ediliyor.

Getirilmek istenen düzenlemede de, borçlandırma bedeli, yine 2 yılı geri ödemesiz olmakla birlikte yıkık/ağır hasarlar için 15 yıl vadeli, orta hasarlı konutlar içinse 5 yıl vadeli tahsil edilecek.

Yıkık-ağır hasarlı işyerlerine yönelik 7 yıl vadeli yıllık yüzde 4 faiz uygulanacak. Orta hasarlı işyerlerinin onarım kredileri ise 5 yıl vadeli ve yine yıllık yüzde 4 faizli olacak.

YAPI VE İKAMETE YASAKLI AYRIMI

Taslakta, mevcut uygulamada yer alan ''afete maruz bölge'' tanımı, ''yapı için yasaklanmış afet bölgesi'' ile ''yapı ve ikamete yasaklanmış afet bölgesi'' olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Buna göre, ''yapı için yasaklanmış'' ilan edilen afete maruz bölgelerde, yeni yapı yapılmasına izin verilmeyecek, ancak mevcut yapılaşma önlemlerle korunacak ve güvenli şartlarda ikamet sürdürülebilecek. Mevcut durumuyla can ve mal emniyeti açısından tehlike oluşturan bölgeler ise ''yapı ve ikamete yasaklanmış afet bölgesi'' ilan edilecek.

''Afete maruz bölge'' kararı, Bakanlar Kurulu'nca alındığından bu işlemin uzun bir süre alması nedeniyle afetin teknik raporlarla tespiti ile kararname alınması ve mahallinde ilanı arasında geçen sürede tehlikeli bölgede bir çok yeni yapı inşa edilebildiği belirlendi.

Bu sakıncaların önüne geçebilmek amacıyla yeni düzenlemede, tespite ait raporlar mahallinde ilan edildikten sonra yapılaşma yasağı getirilecek. Buna uymayanlar, ilerde doğabilecek zararlardan dolayı hiçbir devlet yardımından faydalanamayacak.

CEZA HÜKÜMLERİ

Taslakta, ''devlet otoritesini korumak ve hizmetlerin aksamasını ortadan kaldırılmak'' amacıyla ceza hükümlerine de yer verildi. Buna göre, öngörülen bazı cezalar şöyle:

-Afet meydana geldiği sırada, mülki amirlerce yardıma davet edilmesine rağmen, geçerli bir mazereti olmaksızın, afet hizmetine icabet edip de çalışmayanlara günün koşullarına göre asgari ücretin yarısı kadar para cezasının verilecek.

-Afetzedelere yardım maksadıyla verilen malzemeyi amacı dışında kullanan, nakleden ve satan kişilere malzeme bedelinin iki katından az olmamak üzere en az asgari ücret kadar para cezası uygulanacak.

-Devlet veya Devlete bağlı idarelerde çalışan personelin, verilen görevi yerine getirmede ihmal ve suiistimallerinde veya üzerine zimmet geçirenlere Devlet Memurları hakkındaki ceza hükümleri tatbik edilecek.

-Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle haksız veya hatalı hak sahipliğine sebebiyet verenlere, bu suretle meydana gelen kamu zararı tazmin ettirilecek. Bunlar, Türk Ceza Kanunu'na göre daha ağır ceza gerektirmediği takdirde 1 yıldan 3 yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılacak.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber