28 soruda DHKP-C'nin militan sınavı

DHKP-C, belirli bir örgütsel bilince ulaşan her militanından özgeçmiş raporu istiyor. Örgüt, bu CV’lerden yönetici adaylarını belirliyor. Özgeçmiş raporlarında, militanlarla ilgili iğneden ipliğe her şey kayda geçiriliyor.

Haber Giriş : 07 Ekim 2013 13:13, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
28 soruda DHKP-C'nin militan sınavı

Terör örgütü Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin (DHKP-C), eleman ve yöneticilerini seçerken birçok kriter aradığı ortaya çıktı. Örgüt, belirli bir seviyeye ulaşan her militandan özgeçmiş raporu istiyor. Raporda elaman veya yönetici olacak kişiler ve aileleri hakkında fişlemenin ötesinde çok özel bilgiler yer alıyor. Rapor sayesinde örgüt, sahada görev yapan üyelerinin örgütsel bilinçlerini de test ediyor. Militanlardan istenen bilgiler arasında, ailelerinde asker veya polis olup olmadığı, ailelerinin sosyoekonomik durumu, örgüte bakış açısı, ehliyet ve pasaport durumu, hangi dilleri bildikleri, parti-cephe kavramları hakkında ne düşündükleri ile siyasi görüşleri gibi konular var. Militanların bugüne kadar hangi kitapları okuduğu, teorik eksiklerinin olup olmadığı, sağlık durumları ve örgüte lojistik olarak kimlerin destek verebileceği, bu kişilerin nerelerde ikamet ettikleri de kayda alınıyor. Özgeçmiş raporu, toplam 28 sorudan oluşuyor. Raporlar, örgütün kullandığı özel şifreleme teknikleriyle bir merkezde toplanıyor.

Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarından Taylan Tanay'ın, terör örgütü DHKP-C'ye verdiği özgeçmiş raporundaki bazı bilgiler gazete ve televizyonlarda yayımlanmıştı. Haberlerde, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 622 sayfalık iddianamede, Tanay'a yöneltilen 5 sorunun cevabı bulunuyordu. Biz söz konusu raporun tamamına ulaştık. Raporda Taylan Tanay, örgüt tarafından yöneltilen tüm sorulara ayrıntılı cevaplar veriyor.

Örgütün legal alanıyla yeni tanışan bir sempatizanın özgeçmiş raporu vermesi için önce biraz pişmesi, 'devrim bilincinin' oturması, birtakım sınavlardan geçerek kendisini ispat etmesi gerekiyor. Bir DHKP-C'linin örgüte özgeçmiş raporu vermesi, militanın hayatında da dönüm noktası oluyor. Militanın, yoluna legal alanda mı yoksa illegal yapı içinde mi devam edeceğine rapordan sonra karar veriliyor. Örgüt, sahada yetişen yönetici adaylarını da bu CV'ler sayesinde belirliyor. Özgeçmiş raporu, bir anlamda askeriyedeki 'kurmaylık sınavı'na karşılık geliyor. Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmakla suçlanan Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, iddianameyle birlikte basına yansıyan özgeçmiş raporunda, "Etnik kökenin, mezhebin ne? Memleketin neresi?" sorularına şu cevabı veriyor: "Kürt, Alevi, Tunceli." Tanay'ın, özgeçmiş raporunun 14'üncü sorusuna verdiği cevap, henüz üniversite ikinci sınıfta olmasına rağmen (Özgeçmiş raporu, Tanay'dan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisiyken isteniyor) hayli deneyimli olduğunu gösteriyor: "Askerlik yapmadım ama halk patlayıcılarını yapabiliyorum. Boru bomba ve molotof kullandım. 14'lü silah kullanabiliyorum. Ayrıca keleşin (Kalaşnikof marka otomatik silah) tüm teknik özelliklerini biliyorum ama kullanmadım. Pompalı tüfek kullanabiliyorum."

Tanay'ın basına yansımayan özgeçmiş raporunda ise örgütsel geçmişiyle ilgili ilginç detaylar bulunuyor. Tanay, rapordaki, "Herhangi bir hastalığınız var mı, ameliyat geçirdiniz mi?" şeklindeki 15. soruya şöyle cevap veriyor: "Kronik bronşitim var. Ayrıca soluk almakta zorlanıyorum. Burun ameliyatı geçirdim." Öğrenci olduğu dönemde, yaz aylarında pazarcılık yaparak geçindiği anlaşılan Tanay, ileri derecede Zazaca, orta derecede ise İngilizce bildiğini belirtiyor. Ailesi ve akrabalarıyla olan ilişkilerinin nasıl olduğuna dair soruya cevabı şöyle: "Ailem ve akrabalarımla olan ilişkilerim, ailemin tek çocuğu olmam nedeni ve üniversitede okumam dolayısıyla feodal olarak iyi. Ancak siyasal kişiliğimi olumlu bulmuyorlar. Şu anda destekleyenler yok ama kendimi dayattığım zaman destekleyecekler, maddi ve manevi yardım sunacaklar var. Mesela teyzelerim ve dayım." Doğup büyüdüğü Tunceli'de, ilk başlarda PKK gerillalarına sempati duymaya başlayan Tanay, 1991 yılında, teyzesinin oğlu vasıtasıyla DHKP-C ile tanışıyor. Eline tutuşturulan Ana ve Sosyalizmin Alfabesi kitaplarını okuyor.

Annem eyleme katılır!

1993 yılında, Elazığ'da, örgütün legal alanda faaliyet gösteren derneği ile tanışıyor, bir süre burada faaliyet yürütüyor. Elazığ'da, liseli Dev-Genç içerisinde aktif şekilde çalışıyor. 1996 yılında bir kez (ilk), daha sonraki yıllarda ise 5 defa gözaltına alınıyor. Elazığ, Elbistan ve Malatya'da hapis yatıyor, 1996'daki açlık grevlerine katılıyor. Hapisten çıktıktan sonra örgüt kendisine iki şık sunuyor: Ya Silahlı Propaganda Birlikleri aday üyeliği ya da demokratik alan. Aslında Tanay'a teklif edilen bu iki şık, örgütün legal ve illegal alanlarının tek bir gövdeye bağlı olduğunu, 'demokratik' alan diye tabir edilen legal yapılanmanın sadece bir kamuflaj olarak sunulduğunu gösteriyor. Yani 'legal alandakilerin illegal yapılanmayla bir bağlantısı yok' söyleminin sadece bir yanıltmacadan ibaret olduğu anlaşılıyor.

Tanay, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandıktan sonra örgütsel faaliyetlerine burada devam ediyor. Okul yıllarında, Halkın Hukuk Bürosu yapılanmasına dahil oluyor. DHKP-C, özgeçmiş raporunda her militana, örgüte lojistik olarak destek verecek kişileri ve adreslerini de soruyor. Tanay, örgüte destek verecek tanıdıklarını (24. Soru) şu şekilde sıralıyor, "Ev var. Ankara Pursaklar'da. Dersimli bir aile. İlişki olarak lojistik anlamda değerlendirilebilir. Ayrıca mali destek alınabilir. Aile evi. N.E'ye ait. Dikmen Apt. No... Ali H.S, Keçiören'de. 19 Mayıs Parkı'nın karşısında. Dersimli bir aile. Evi kullanılabilir. Para yardımı yapabilir. Ayrıca Hamamönü'nde Hacettepe Üniversitesi arkasında çay ocağı var."

İddianamede ismi geçen bir diğer üye, 1974 doğumlu Özgür Yılmaz, kendisini, Türk ve Sünni olarak tanımlıyor. Yılmaz, ailesinin örgüte bakışıyla ilgili soruya ayrıntılı cevap veriyor: "Aile ve akraba çevresinde sevilen bir insanım. Herkes tarafından saygı da görmekteyim. Aktif olarak şu an mücadeleye katılmıyorlar. Çünkü feodal yapıyı kıramadılar. Özellikle gençlerin çoğunluğu devrimcileri tanıyorlar. Hepsinin ilgisi var. Büyükler ise düşüncelerimi destekliyorlar fakat beni koruma mantığıyla hareket ediyorlar. Ablam Songül bizi destekleyebilir. Annem de eylemlere katılır."

AKSİYON

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber