Adalet Bakanı Cemil Çiçek, vatandaşın yolsuzlukla mücadele duyarsız kaldığından yakınarak, ''Bilirkişi kepazeliği ortadan kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez'' dedi.
Ankara Barosu'nca Bilkent Otel'de düzenlenen Uluslararası Hukuk Kurultayı'nın ikinci gününün ilk oturumunda, ''Hukuk Devleti ve Meşruiyet'' konusu tartışıldı.
Oturum başkanlığını Adalet Bakanı Çiçek'in yaptığı açık oturumda konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, devletin hukuka uygun davranabileceğini, egemenliği halktan almış olabileceğini ifade ederek, ''Ama insanın ve doğanın doğasına sosyal ve tarihsel doğaya bağlı olarak normlar piramidini düzenlememişse sivil itaatsizlik bağlamında meşruiyeti tartışılmalıdır'' dedi.
Tutucu dincilerin evrensel değerleri, ''gavur icadı'' diye nitelendirdiğini belirten Öktem, ''Kendilerine ilerici sıfatını verip aslında 1930'lu yıllarda kalanlar için evrensel değerleri özellikle Batı'nın iteklemesiyle kabul etmek ülkeyi böler. Cumhuriyet'e ihanettir'' dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süheyl Batum, yolsuzlukla mücadele konusuna değindi. Ülkenin kaynaklarının adil paylaşılmadığını ifade eden Batum, sorunların da bundan kaynaklandığını söyledi. Yolsuzluk yapanlara aktarılan milyar dolarların insanların içini acıtmadığını, bu paraların geri alınması yolunun seçilmesinin yıllardır düşünülmediğini kaydeden Batum, ''Uzanlar biraz siyasi rakip çıktı da paraları aldık'' dedi.
''KATİP KADAR BİLGİ SAHİBİ DEĞİLLER''
Adalet Bakanı Çiçek, her kuvvetin kendi hukukunu kendi getireceğini ifade ederek, bağımsızlığın yasayla çözümlenebileceğini, ancak tarafsızlığın çözümlenemeyeceğini kaydetti. Çiçek, ''Davaya tarafsız bakmak için bağımsızlık şarttır'' diye konuştu.
Türkiye'de 33 hukuk fakültesi bulunduğunu belirten Çiçek, şunları kaydetti:
''Fakülte sayısı arttıkça kalite düşüyor. Bazı fakültelerden çıkan kişiler kıdemli katip kadar bile bilgi sahibi değil. Hukuk eğitimi sadece hukuk fakülteleri ve liselerde verilmemeli. Televizyonlarda da 15 dakika bile olsa bu konularda bilgi veren yayın yapılmalı. Toplumu yanlış yere sevk eden programlarla vakit harcanıyor. Bir sürü yasa çıkarıyoruz. Bunların televizyonda anlatılması gerekir. Televizyonları imkan olarak kullansak mı diye düşünüyoruz. Bunun için de mi yasa çıkarsak acaba...''
ÇİÇEK'TEN BATUM'A YANIT
Adalet Bakanı Çiçek, Batum'un ''Uzanların siyasi rakip olarak görülmesi'' konusundaki görüşlerine karşılık, şunları söyledi:
''Son yolsuzluk konusunda böyle bir görüntümüz varsa, bu görüşünüze saygı duyarım. Ama, Türkiye'nin geleceği, bu konuda verilecek kararlı bir mücadeleye bağlıdır. Bunu hepimizin birlikte yapması lazım. Ama bizim toplumumuzda sorunları birlikte çözme alışkanlığı yok. En önemli özelliğimiz, en hayati konularda bile seyirci kalmışızdır.'' Yolsuzlukla mücadele konusunun bir bakan, iki savcı, üç hakimin işi olmadığını belirten Çiçek, ''Her meslek grubu kendi içinde, siyaseti de bunun içine katarak söylüyorum, kendi hırsızını koruduğu, (kol kırılır yen içinde kalır) dediği, derbi maçını seyreder gibi kenarda seyrettiği sürece, bilirkişi kepazeliği ortadan kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez'' diye konuştu.
Bilirkişilerin bu toplumun en eğitimli insanları olduğunu ifade eden Çiçek, ''Eğitim seviyemiz yükseldikçe, müktesebatımız yükseldikçe, yolsuzluğa karşı istek de artıyor demek ki'' dedi.
Yolsuzlukla mücadelenin sadece yasal düzenlemeyle yapılamayacağını, bu konuda toplumsal tepkiye de ihtiyaç olduğunu anlatan Çiçek, şöyle devam etti:
''Böyle olmazsa biz bu konuyu daha çok konuşuruz, ama, konuşacak halimiz, mecalimiz kalmadı. Türkiye'de bu yolsuzluklar olduğu sürece, üzerine kararlı bir şekilde gidilmediği sürece, bu yolsuzluk olayını Türkiye'nin gündeminden tümüyle kaldırmak mümkün olmayacaktır. Bir yasa çıkardık, yenilerini de çıkarmaya devam ediyoruz. Ama, bunun yetmediğini de yaşadığımız olaylardan görmeye devam ediyoruz.'' Çiçek, Ankara Barosu'nun bundan sonraki kurultayında yolsuzluklar ve bilirkişi konusunu ele almasını istedi.
habervitrini