Türkler, Amerika'da doktora yapanlar arasında altıncı sırada

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 06 Aralık 2013 23:26, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Dr. Güven Sak

Biz Türkiye'de neden iyi yetişmiş gençlere yaptıkları eğitimin karşılığını hakkıyla veremiyoruz?

Geçen gün Avrupa Kalkınma Bankası'nın (EBRD) 2013 yılı 'Geçiş Dönemi' (Transition) raporuna bakarken gözüme çarptı. Merak ettim. Amerika'dan temel bilim ve mühendislik dallarından doktora alanların sayısına bakarsanız, Türkiye, geçiş dönemi ülkelerini geçiyor. 2011 yılı itibariyle Amerika'da temel bilim ve mühendislik dallarında doktora alan Türkler her bir milyonluk nüfusta 90 civarında. Aynı oran Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi geçiş dönemi ülkelerinde 30'u geçmiyor. Toplam sayıları 300'ü aşıyor. Gelişmiş ekonomilerde ise aynı oran 80 düzeyinde. Buna bakarsanız, Türkiye, iyi yetişmiş işgücü açısından kötü değil. Peki, öyleyse neden harikalar yaratamıyoruz? Neden inovasyon endekslerinde yerlerde sürünüyoruz? Bu temel bilim ve mühendislik doktorları şimdi nerede? Ne yiyip ne içiyorlar? PISA'daki durumumuz da önemli ama hazır yetişmiş işgücümüze de bakalım. Biz şimdiki çocuklar nasıl yetişecek diye merak edip klavye eskitiyoruz. Buyurun yetişmişi var. Ona ne yapıyoruz? Ben pek meraklandım doğrusu.

Geçenlerde size bizim TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi 'nden (TOBB-ETÜ) Oğuz Ergin'in bir hesabını yazmıştım. Hatırladınız mı? Hani 'otuz yılda geri dönen yatırım' olur mu?, "Siz olsanız böyle bir yatırım yapar mısınız?" diye sormuştum. Hesap şöyleydi: Çocuk için dershane dahil bütün okul masraflarını alt alta topluyorduk. Üstüne bir de doktora yaptırıyorduk. Şöyle afili dursun diye Harvard'da filandı. Sonra dönüp bizim buralarda çalışmaya başlıyordu, aylık net 5 bin liraya. Yatırım tutarı ancak 30 yılda geri dönüyordu. Çünkü aylık net tutar pek düşük kalıyordu. Oğuz'un hesabı zaten Facebook sayfasında var. İsteyen bakabilir. Cevaben Sevgili Şerif Sayın, "Sen o Harvard doktorasını çıkart, kalanı için yatırım yapılabilir" diye yazmıştı yine Facebook'taki tartışmada. Şimdi bu rakamları görünce baktım: Meğer böyle bir yatırım yapanlar arasında ne çok Türk varmış. Amerika'da doktora yapanlar sıralamasında Türkiye zaten altıncı sıradaymış. EBRD Raporu'ndaki yerimiz onun için bu kadar iyiymiş. Sıralamaya bakıyorum. Çin, Hindistan ve Güney Kore ilk üçte yer alıyor. Sonra Tayvan ve Kanada geliyor. Türkiye'yi ise Tayland ve Japonya takip ediyor.

Peki, bu mezunlar ne yapıyor? Önce aklıma bu geldi doğrusu. Orada mı kalıyorlar, buralara mı geliyorlar? Ben gelmezler diye baktım verilere ama yanıldığımı çabuk anladım. Çinliler ve Hintlilerin kahir ekseriyeti Amerika'da kalmayı tercih ediyor. Yüzde 80-90 orada kalıyorlar, buralara gelmiyorlar. Türkler, Koreliler ve Japonların ise yaklaşık yüzde 60'ı hemen ülkelerine geri dönüyorlar. Alın size benim için yerine yerleştirilmesi gereken bir bilmece parçası daha. 30 yılda geri dönüşü olacak bir yatırım yapıyorlar. Sonra memlekete geri dönüyorlar. Bu arada bunu son on yıldır sürekli yapıyorlar.

Mutlular mı? Bunu doğrudan bilmiyoruz ama TEPAV iktisatçılarından Güneş Aşık'ın memleketteki atıl istihdamı, kullanılmayan milli servetimizi değerlendiren çalışmasına göre pek mutlu olmadıklarını söyleyebiliriz sanırım. Türkiye'de üniversite mezunlarının yüzde 30'u lise mezunlarının yapabileceği işleri yapıyor. Neden? Daha iyi iş yok diye herhalde. Bu durumda ne oluyor? Kendilerinden daha iyi istifade edilebileceğini düşünenlerin sayısı son günlerde artıyor ve artıyor. Eksik istihdam o işte. İnsanlar yaptıkları işten neden mutsuz olurlar? Yaptıkları işin, aldıkları maaşın beceri setlerine uygun olmadığını düşünüyorlarsa mutsuz olurlar. Türkiye'de böyle mutsuz bir kesim olduğunu ve işgücü istatistiklerinin bunu yansıttığını biliyor muydunuz? Sayın Aşık'ın çalışması konuyu görmemizi sağlıyor.

"Geri dönüşü 30 yıl olan yatırım olur mu?" sorusunu sorarken aklımda hep aynı mesele vardı: Biz Türkiye'de neden iyi yetişmiş gençlere yaptıkları eğitimin karşılığını hakkıyla veremiyoruz? EBRD Raporu'nun 72. sayfasında 'kurumsal altyapı ile eğitimin karşılığı arasındaki' ilişki ele alınmış. Eğitimin karşılığını verecek istihdam olanaklarının bir ülkede olabilmesi için o ülkede kural hakimiyeti, iyi işleyen bir yargı sistemi, sözleşmelerin bağlayıcılığı ve de etkin işleyen bir idari mekanizmanın olması gerekiyor. Bu kurumsal altyapı yoksa ülkenizde inovasyon da olmaz, iyi yetişmiş gençler yaptıkları eğitimin karşılığını da alamazlar.

Çocuklar gider doktora yapar, sonra yüzde 60'ı memlekete tıpış tıpış geri gelir ama yalnızca kaynak israfı olur. Daha çoğu geri dönsün diye bir de üste para verirsiniz. Ne olur? Daha çok kaynak israfı olur. İkinci rant ekonomisi dönemi bitmeden olmaz. Yeni anayasa olmadan olmaz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber