Engel bedende değil eğitimde

Engelli öğrenciler, eğitime erişimde sorunlar yaşıyor. Ayrımcılık, mimari engeller ve kaliteli özel eğitim eksikliği, özel gereksinimli çocukların önündeki sorunlardan sadece birkaçı.

Haber Giriş : 23 Mayıs 2014 21:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Engel bedende değil eğitimde

"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz"

"... Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır"

Anayasa bunları söylüyor. Ama özel gereksinimli bireylerin eğitime ulaşmasında çok ciddi sorunlar var. Onlar için eğitim 'anayasal bir hak' olmaktan uzak.

İlk ve ortaöğretimde yaklaşık 15 milyon öğrenci var. Bunlardan sadece 261 bin 726'sı engelli. Yani eğitim alan engelli öğrenci oranı yüzde 2 bile değil.

Engelli nüfusun okur yazarlık ve eğitim durumu, sorunun büyüklüğünü ortaya koyuyor. Türkiye nüfusunun yüzde 12,39'u, yani yaklaşık 9 milyonu engelli. Yüzde 41,6'sı okur yazar değil. İlkokul mezunu olanların oranı yüzde 22,3. Eğitim kademesi yükseldikçe rakamlar daha da düşüyor. Ortaokulu bitirenlerin oranı yüzde 10,3 iken, lise ve üstü düzeyde okul bitirenlerin oranı sadece yüzde 7,7.

Aslında son 15 yılda hem eğitim alabilen özel gereksinimli öğrenci sayısı hem de okul sayısı arttı. 1999'da 38 bin 719 özel gereksinimli çocuk eğitim kaynaştırma eğitimi alıyorken bu sayı 2014'te 173 bine ulaştı. Ancak bu artışa karşın eğitime erişim hala kolay değil. Üstelik sorunlar eğitime ulaştıktan sonra da bitmiyor.

Zihniyet engelini aşıp kendine okul bulabilenlerin kimi anne babalarının sırtında okul merdivenlerini çıkıyor, kimi akranlarıyla birlikte kaynaştırma eğitimi alırken kalabalık sınıflarda sadece misafir gibi oturuyor. Özel gereksinimlerine göre yapılması zorunlu olan 'bireysel eğitim' planı pek çok okulda uygulanamıyor. Zihinsel engelli, otizmli çocuklar kendilerine uygun okullara gidebilmek için kimi zaman aylarca sıra bekliyor.

"Eğitim sistemi engelliyi içselleştirmiyor"

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) Başkanı Süleyman Akbulut, tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi engellilerin eğitime erişimiyle ilgili veri sıkıntısı olduğunu vurgulayarak yaşanan sorunları şöyle özetliyor:

"Eğitim sistemi engelliyi içselleştirmeye yeterince hazır değil. Türkiye'de engelli çocuklar özel eğitim sistemine dahil. Tanılarına göre okullara yönlendiriliyorlar. Ancak tanılama aşamasında hatalar oluyor. Okula gidebilenler kendilerine uygun eğitim alamıyor, eğitime akranlarından geride başlıyorlar. Üniversiteye kadar gidebilecek olanlar da sınav sisteminde ciddi sorunlar yaşıyor. Örneğin sınavlarda hangi engel grubuna, hangi kolaylıklar sağlanacağı çok net. Ancak çoklu engeli olanlar, özel durumu olanlarla ilgili belirsizlik var. Okullardaki mimari engeller her zaman için çocuğun yakasına yapışan bir durum."

Akbulut, engelli çocukların karşılaştıkları zorluklar nedeniyle bir süre sonra eğitimi bırakmak zorunda kaldıklarını söylüyor:

"Engelli çocuklar kimi zaman okulda şiddete, ayrımcılığa hatta tacize maruz kalıyor. Arkadaşları, öğretmenler engellilik konusunda bilgili değil. Eğitimdeki engelli sayısı azala azala gidiyor. 5,5 milyon üniversite öğrencisi arasındaki engelli sayısı 6 bin 540'a kadar düşüyor."

"MEB, okulların mimari erişiminden bihaber"

Sabancı Vakfı'nın desteklediği Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği, Engelli Hakları İzleme Çalışması için Milli Eğitim Bakanlığı'na 'kaç okulun engelliler için erişime uygun olduğunu' sordu. Ancak Dernek başkanı Akbulut, bu bilgiyi bakanlıktan alamadıklarını söyledi.

Bu çalışmaya göre, engelli çocuklara eğitim verecek öğretmen sayısı da çok az. Özel eğitim öğretmenliği bölümlerinden sadece yılda bin 650 öğretmen mezun oluyor. Ancak öğretmen açığı çok fazla:

"Bu açığı sınıf öğretmenlerine sertifika programı verip, onları bu alanda çalıştırarak kapatıyorlar. Ancak ne kadar etkin olabilirler? Okullardaki fiziki erişim sorunları için deprem politikasında olduğu gibi hızlı eylem politikası ortaya koymak lazım. Okulu yıkıp yeniden yapmak gibi değil, istenirse bir iki yılda okullar erişim açısından düzeltilir. Kaynaştırma eğitimi için öğretmenlerin daha sık ve fazla eğitim alması lazım. Devletin özellikle görme, işitme ve ortopedik engelliler için materyal alımlarına ağırlık vermesi de gerekli."

İşitme engellilere tek üniversite

Engel türlerine göre eğitimdeki sıkıntılar da değişiklik gösteriyor. İşitme engelliler de eğitimde birçok sorun yaşıyor. İşitme Engelliler Federasyonu Başkanı Muammer Ay, işitme engelliler için sadece bir üniversite olduğuna dikkat çekiyor:

"İşaret dili daha yeni üniversitelerde seçmeli, bazı bölümlerde zorunlu ders oldu. Türkiye genelinde 55 işitme engelli okulu var. Üniversite sadece bir tane; Anadolu Üniversitesi'nde Engelliler Entegre Yüksekokulu. Bu okul bünyesindeki bölümler, işitme engelli bireylerin eğitim gereksinimlerini karşılayabilecek teknolojiyle donatılmış şekilde. Ancak herkes buraya gidemiyor. Kimileri burada okumak için ailece Eskişehir'e taşınıyor. İşitme cihazı takanlar normal okullara gidebiliyor. Zaten üniversiteye gidebilenler işitme cihazı olanlar. İşitme engelliler genelde lise mezunu. Oysa Avrupa'da işitme engelli profesörler var."

Bakanlıklar topu birbirine atıyor

Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu ise eğitimdeki birinci engelin, çocuğunun engelliliğini kabul etmemiş anne, babalar ile başladığını söylüyor. Babaların büyük kısmının "Zaten çocuğum engelli, okula gidip ne yapacak" diye düşündüğünü anlatıyor. Okulların da mimari engellerle dolu olduğunu vurgulayan Kuyumcu, "Her bakanlık topu birbirine atıyor. Engellilerle ilgili konular sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın konusu değil. Hala mimari engelliler yüzünden üniversiteye kayıt yaptıramayan arkadaşlarımız var." diyor.

Umay Aktaş Salman - Al Jazeera

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber