STK'lara Balyoz tipi kumpas iddiası
Balyoz Davası'nın temel delili sayılan, sahte olduğu ortaya çıkan 5 No'lu hard disk skandalının benzeri Adana'da yaşandı. 2011'de başlatılan İslami STK operasyonunda, bir jandarma muhbirinin evinden çıkan hard disk nedeniyle 11 STK temsilcisi tutuklandı.
Paralel yapının, hedef aldığı gruplara yönelik kurduğu kumpaslarda kullandığı yöntem deşifre oldu. Cemaat mensubu kolluk görevlileri ile adli yetkililerin ortaklaşa kurduğu kumpaslardaki yöntemlerin benzerliği dikkat çekiyor. 2011'de Özel Yetkili Adana Cumhuriyet Savcılığı merkezli yapılan İslami STK operasyonunda da, tıpkı Balyoz Davası'nın en önemli delili olan ve sahte çıkan "5 No'lu Hard diske" benzer bir delil kullanıldı. Adana soruşturmasının da en önemli delili de 5 numarası verilen bir hard diskti. Türkiye genelinde çok sayıda STK temsilcisinin isminin yazılı bulunduğu liste örgütsel doküman olarak kabul edildi ve 11 kişi tutuklandı.
MUHBİRİN DİSKİ YAKTI
Mustazaf-Der, Umut-Der, Mektep-Der gibi derneklere üye 11 kişinin tutuklanmasına neden olan 5 No'lu Hard disk ise Jandarma İstihbaratta muhbir olarak çalışan E.Y. isimli bir şahsın evinde bulunmuştu. Sorgularında muhbir olarak çalıştığını kabul eden E.Y, polis tarafından evinde bulunduğu iddia edilen 5 No'lu hard diskin kendisine ait olmadığını savundu. Ancak bu durum aralarında Kadir Turgay, Nusret Kınay, İsa Emre, Cevdet Dizlek Güven Özdemir, Erol Ertaş gibi STK yöneticilerinin bulunduğu 11 kişinin serbest bırakılmasına yetmedi. Tutuklananlardan 11 kişi operasyondan 5 ay sonra çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı ancak bu dosya diğer şehirlerdeki STK operasyonlarına da kaynaklık etti.
5 KİŞİ HALA CEZAEVİNDE
Adıyaman Vahdet-Der davasının dosyasına da bu iddianame delil olarak girdi. Dava kapsamında "örgütsel morali arttırmak için düğün organize etmek, İsrail ve ABD'yi protesto etmek, Fehmi Şinnavi'nin yasaklı İslam Ümmeti'nin Yetimleri Kürtler isimli kitabı okumak" gibi suçlamalar yöneltilen 5 isim hala cezaevinde.
Kardeş hakkını helal et
Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi'nde yatan dava sanıklarından Mustafa Yetiş Yeni Şafak'a bir mektup gönderdi. Yetiş mektubunda, kendisini gözaltına alan polislerin namaz vakitlerinde "İmamımız sen ol, beraber namaz kılalım dediğini aktararak, "Lavabodan çıktıktan sonra hemen abdest almaya başlayınca, "neden bir sünnet olan istibrayı terk ediyorsun, kırk adım yürüsene" şeklindeki konuşmalarına bakıp İslam'a hareket ettiklerini görünce dayanamadım. "Sizler böyle hassas Müslümanlar iseniz o zaman benim burada ne işim var. Suçlandığım tüm faaliyetler İslami ve insani değil midir? Allah aşkına suçlamaların hepsi farazi ve soyut iftiralardan oluşmuyor mu" dedim. Duvardan ses çıktı ama onlardan ses çıkmadı. Tutuklandıktan sonra beni cezaevine teslim eden ve sorgumuza katılıp durumumuzu gayet iyi gören iki genç polis dönüp giderken bana "Kardeş hakkını helal et" dedi. Belki de böyle kendilerini rahat bırakmayan vicdanlarını konuşturmuş oldular" ifadelerini kullandı.