Erdoğan: Bu tren artık yolundan çıkmaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci muhtarlar buluşmasında konuştu.

Haber Giriş : 17 Şubat 2015 13:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Erdoğan: Bu tren artık yolundan çıkmaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada 'Bundan önce Cumhurbaşkanı parlamentoda seçilirdi ama şimdi millet direkt olarak kendisi Cumhurbaşkanını, yani Cumhurun başkanını seçiyor. Milletin tercihlerine karşı olanlar için Muhtar ile Cumhurbaşkanı'nın bir farkı yok.

Hatırlarsınız ben bir şiir okuduğumda benim için ne demişlerdi, muhtar bile olamaz demişlerdi. Bakın bu millet o kardeşinizi önce Belediye başkanı, sonra milletvekili, sonra başbakan ve şimdi de Cumhurbaşkanı yaptı.

MİLLETE SAYGI DUYMAYI ÖĞRENECEKSİNİZ

12 Yıllık başbakanlığımda son olarak üstlendiğim CUmhurbaşkanlığı da milletin kendi iradesini hiçe sayanlara hatta hakaret edenlere karşı bir başkaldırıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir yazacaksın, sonra egemenliği millete vermemek için her yola başvuracaksın. Muhtar ne demektir, belediye başkanı ne demektir, milletvekili ne demektir bunları bilmezler. Milletin değerlerine, milletin inancına, kültürüne, tarihine, kılık kıyafetine savaş açanların demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten söz etmeye hakları yoktur. Önce bunlara şunu söylememiz lazım. Önce siz millete saygı duymayı öğreneceksiniz. Ne olacak yahu bu köy muhtarı, bu mahalle muhtarı diyemezsin arkadaş. 50 kişi de seçse, 10 kişi de seçse 20 milyon da seçse seçilmiştir saygı duyacaksın. Bunun başka izahı yoktur.

BUNLAR ÜLKEYİ MİLLETİN YÖNETMESİNE KARŞI

Bu aralar, ben başkanlık sistemi diyorum onlar diktatörlük diyor. Muhtardan diktatör olabilir mi? Tevessül eden varsa mahalleliden cevabını alır. Cumhurbaşkanından da devlet başkanında da böyle birşey olmaz olamaz. Bunlar işin ruhuna karşı. Yani ülkenin millet iradesi ile yönetilmesine karşı, kendileri bilir. Bunlar böyle gittikçe sandıkta derslerini almaya devam edecekler. Çıkmış biri diyor ki ben burada olduğum sürece bu ülkeye başkanlık sistemi gelemez. Bu millete saygısızlıktır ayıptır. Sen kimsin yahu. Milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman milletin istediği olur. Sen kimsin yahu? İşte gücün yetiyorsa gel başbakan ol. Olamıyorsun! Yetiyorsa belediye başkanı ol, olamıyorsun. Biz muhtarlarımızla birlikte milletimizden aldığımız güçle milletimiz için çalışmayı sürdüreceğiz. Muhtarlarımız bulundukları yerlerde valilikler, kaymakamlıkla, belediye vatandaş hep birlikte muhtarlarımız buradaki en önemli köprü vazifesini irtibat noktası olarak devam ettirecekler.

MUHTARLARIN MAAŞINI 10'A KATLADIK

Mahalle halkınıza hizmet aşkınız yoksa imkanlar ne olursa olsun oradan birşey çıkmaz. Bugün, İçişleri Bakanımız ile birlikte buradayız birlikte takip ediyoruz. Biz 2002'de hükümeti alırken muhtar maaşları 97 lira idi bugün bu rakam 900 lirayı geçti. Neredeyse 10 katını geçti. Muhtarlıklara belediyelerden destek sağlanabilmesinin yolunu açtık 2005 yılında. Ben inanıyorum ki tüm belediye başkanları da bunu samimi olarak yapmaktadır yapmalıdır. Şuanda bu yaptığım konuşmayı duyuyorlardır.

Şimdi tabi muhtar kardeşlerimin belediye başkanlarından bir kısım belediye başkanlarından diyeceğim zaten diğerleri desteği veriyorlar hatta muhtarlık binalarına varıncaya kadar yapan belediye başkanlarını da biliyorum onlara da teşekkür ediyoruz. Hatta onların bir keresinde Başbakanlık dönemimde bir proje aldım bir belediye başkanımızdan resmini falan da çektirdim ondan sonra İstanbulda bir dostumuzdan rica ettim bunu sen bi yapıver dedim. Sürmedi 2 ayda oraya çok güzel bir muhtarlık yaptı. Tuvaleti, çay ocağı vs. Buna benzer şeyler aynı şekilde bazı taksi duraklarında da gerekiyor. Bir muhtarlığa gittiğin zaman orada birşeylerin olması lazım. En ufak bir birim. Belediye Başkanlarımızın bir kısmı bu işte hassas, dikkatli desteği veriyor.

YOL ZORLU VE SIKINTILI AMA BİZ BU YOLU SEÇTİK

Şimdi İçişleri Bakanlığımız sizlere form verecek. Bunları doldurarak bu konularda muhtarlıklarımıza gerekli destekleri sağlamış olacaklar. Bu destekleri sağlamayanları da ifşa ederiz, millet de bunları bilsin. Demokrasi halkın kontrolünün en direk değil, direkt olduğu sistemdir. Demokrasinin güzelliği de buradadır. At, sahibine göre kişner. Böyle bir atasözümüz var. Makamlar da onları kullananların becerisine, azmine çalışkanlığına göre hizmet verir. İster Cumhurbaşkanı olsun, ister başbakan, ister bakan, belediye başkanı, ister muhtar olsun. Herkes bu makamları gerçekten şanına yakışır şekilde kullanması lazım. Örneğin şuanda bulunduğum makam. Burada hiç bir iş yapmadan şöyle oturup etrafı seyretmeniz, önünüze gelen evrakları imzalamanız mümkün mü evet mümkün. Yine aynı makamda ülkenin ve milletin her meselesi için çalışmanız, yeni hizmetler peşinde koşmanız mümkün mü o da mümkün ama zorlu sıkıntılı bir yol. Biz işte bu yolu seçtik.

SORUNLARI STK'LAR İLE DAHA HIZLI ÇÖZEBİLİRSİNİZ

Sizlerden de aynı şekilde davranmanızı bekliyorum. Mahallenizin, köyünüzün, köy sakinlerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurumları valilik belediye hepsini harekete geçirmeniz gerekiyor. Bu formlar inşallah bu işe yarayacak. Mahallenizdeki ihtiyaç sahiplerini tespit edip onlara sahip çıkmanız şart. Yani, Cumhurbaşkanı olarak benim en ucra köşedeki elim, ayağım, kulağım, gözüm sizler olmalısınız. Bu formlar içişleri bakanımıza gelmeli ve bizler içişleri bakanımız, başbakanımız birlikte bu sıkıntıları gidermeliyiz. Hamdolsun devletimizin, STK'larımızın çok iyi detaylı çalışmaları var. Onlarla işbirliği içinde hareket ettiğinizde meseleleri hızlıca çözüm yoluna koyabilirsiniz. Bizim insanımız onurludur, gururludur. Elinde yiyeceği, kıyafeti olmasa bile kendi dünyasında kimseye el açmadan yaşıyor olabilir. Sizler bunları tespit edip, ilgili kurumların o insanlara el atmasını sağlamak zorundasınız. Muhtar inşallah budur.

O MUHTAR BENİM İÇİN ÇALIŞMIYOR DEMEKTİR

Aynı şekilde esnaftan zora düşenler olabilir. Öğenci, yaşlılar farklı sıkıntılar yaşayanlar olabilir. Dargınlar, küskünler olabilir. Sizler bunların hepsine vakıf olmalısınız. Sıkıntıların çözümü için ilgili kurumları harekete geçirmeli kendiniz gerekiyorsa devreye girmelisiniz. Mahallesine avucunun içi gibi hakim olmayan muhtar şahsen benim nazarımda görevini hakkıyla yapmıyor demektir.

Hatırlayın ne tür yollardan gidip geliyorduk. Köylerimiz, beldelerimiz bunların yollarını düşünün. KÖYDES, BELDES diye şeyler çıkarıp buralarda köylerimizin yollarını süratle daha iyi hale getirelim diye.

KARDEŞLİĞİMİZİ ÇEKEMEYENLER VAR

Önümüzde çok önemli engeller duruyor. Bunlardan biri Çözüm süreci. Demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik dedik şimdi de çözüm süreci diyoruz. Bu nedir, bizi birbirimize bağlayan en önemli bağ olacak. Biz kardeşiz be. Bu kardeşliğimizi çekemeyenler var, hazmedemeyenler var. Biz kardeşiz be bunu çekemeyenler var. Nedir bu düşmanlık, nedir bu kin bu nefret. Onu anlamakta zorlanıyoruz. Bunun bedelini de bu ülkeye 35 yıldır çok aağır ödettiler. 10 binlerce insanımızı kaybettik. Milyarlarca dolar bu konuda paralar kaybettik. Bunlarla neler ihya olurdu, ne köprüler ne hastane köprüler yapılırdı. Teröristin böyle bir derdi olur mu yok. Hala şu veya bu şekilde konuşup duruyorlar. 78 milyonu bulan insanı ile 780 bin km kare toprağı ile Türkiye'nin ortak idealler etrafında birliğini beraberliğini kardeşliğini güçlendirmek zorundayız. Bunun en alt ve en dinamik ayağı siz muhtar kardeşlerimizsiniz. Muhtar korktuğu gün ülke biter.

SÜREÇ HIZLA İLERLİYOR

Biz bu süreci ne vatan topraklarının bölünmesine göz yummak ne vatandaşlarımız arasında etnik uçurumlar oluşmasını seyretmek için başlattık. Tam tersine hak adalet ve demokrasi çerçevesinde herkesin bu ülkeye aynı derecede hislerle bağlanmasının temini için bu süreci başlattık. Geçmişin ihmallerini telafi ederek bir yandan da geleceğin alt yapısını kurarak süreci iyi bir noktaya getirdik. Süreci gerçekten çok hassas bir süreç olarak görüyoruz. Size güveniyoruz. Bir yandan herkesin hakkını hukukunu teslim ederken diğer yandan kimsenin rencide olmamasını sağlamak durumundaydık. Şehitlerimizi, gazilerimizi üzecek onların ailelerinin arkadaşlarının vicdanlarını yaralayacak hiç bir girişimin içinde olmadığımızı bilmenizi istiyorum. Milletimiz hem doğu ve güneydoğu anadolumuzda hem de diğer bölgelerde süerce sahip çıktı. Tahrikler, provokasyonlar, binbir türlü farklı hesaplar içinde bir yol aralayarak bugünlere ulaştık.

MESELE GELECEK NESİLLERE GÜZEL BİR GELECEK BIRAKMAK DEĞİL Mİ?

Önümüzdeki günlerde tüm bu çabaların nihai neticelerini görmeye başlayacağımızı ümit ediyorum. Tüm bunlardan sonra artık 2023-2071 hedeflerini konuşmaya başlayacağız. Belki biz o günleri görmeyeceğiz ama torunlarımız görecek. Zaten mesele o değil mi? Gelecek nesillerimiz için iyi bir gelecek değil mi amaç? Şu milletin evi geleceğe bir mirastır. Hala buraya karşı çıkanlar var. Burası milletin evi yahu. Burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve şu Ankara'da Cumhuriyet tarihinde Cumhurbaşkanlığı makamı için yapılmış bir yer yoktu. Şimdi bundan rahatsız oluyorlar. Hamdolsun Türkiye böyle bir yere sahip oldu diye övünmen lazım. Yok kaçak saray yok şu yok bu herşey. Biz bu millete layık olanı yaptık, yapıyoruz. Ve, en ince hassasiyetiyle yapıyoruz. İngiltere'de sadece bakın çok ilginç, restorasyonu için tamir bakımı için harcadıkları rakam çok ilginç 3 milyar dolar. Biz burada onun 3'te 1'i ile burayı yapıyoruz. Ve cumhurbaşkanlığı makamına bu ülkenin muhtarları bugüne kadar gelememişti. Şimdi biz hepsini ağırlayacağız.

BU MUDUR YOLSUZLUKLA MÜCADELE?

Ben buradan herkesin elini taşın altına koymaya çağırıyorum. Herkes çözümün bir parçası olmalı ve bunun için çalışmalıdır. Dürüstlük ve samimiyet olmadan çözüme ulaşmamız mümkün değildir. Bu meseleyi ebediyen geride bıraktığımızda Türkiye'nin önünde yeni bir süreç olacaktır. İşte o zaman yeni Türkiye, hakkın, hukukun, refahın hakim olduğu bir Türkiye olacaktır. Bu konuda en büyük desteği sizlerden muhtarlarımızdan bekliyorum. Yeni Türkiye inşallah sizlerle birlikte inşaa edeceğiz. Türkiye terör meselesinin çözümünde mesafe kat ettikçe önüne yeni bariyerler çıkarma çabaları da artıyor. Gezi olayları bu çabaların bir ürünüydü. O kabul görmedi, 17-25 Aralık'ı çıkarttılar. Dikkat edin her saldırıda önce ülkemizin istikrarı ve ekonomisi hedef alınıyor. Yolsuzlukla savaş diyenler bu ülkede insanımızın her şeyini evini, arabasını dükkanını yağmaladı. Bu mu yolsuzlukla mücadele? Düşünün yol yapıyoruz yol yapımında kullanılan araçları yakmakla en büyük yolsuzluğu kim yapıyor olabilir? Havalimanı yapıyoruz iş makinaları yakılıyor. Sürekli engelliyorlar. Biz diyoruz ki engellemenize rağmen Hakkari'de de havalimanı yapacağız. Cizre'yi yakıp yıktılar, Silopi'yi yakıp yıktılar değil mi biz Cizre'de Havalimanı yaptık. Biz yine yapacağız ama bunlar kadir kıymet bilmez.

TÜM HESAPLARINI 2023'E GÖRE YAPAN BİR ÜLKE VAR ARTIK

Iğdır, Ağrı, Kars hepsinde yaptık. 10-15 Yıl önce kimin aklına gelirdi buralarda havalimanı olacak? Biz şuanda bakın 17 ayrı merkezden ambulans helikopterlerle hasta taşıyoruz. Paletli ambulanslarla dağlara tırmanıyoruz. Bunlar kimin aklına gelirdi? İnşallah daha da iyi olacak. Milletimizin desteği ile tüm bu saldırılar bertaraf edildi. Bu oyunlar bu saldırılar bitmedi. Büyük milletlerin büyük dertleri olur. Büyük milletlerin büyük güçleri, büyük imkanları, büyük vizyonları da olur. Biz demokrasimizi güçlendirdikçe önümüze çıkan sorunları aşmamız da kolaylaşıyor. 15 Yıl önce 3-5 milyar dolarlık manipülasyonla kriz çıkartılan bu ülkede bugün 4-5 milyar dolar en az gelişmiş ülkelere yardım yapan bir ülke haline geldik. IMF kapısında borç bekleyen bir ülkeden IMF'ye borç verme görüşmeleri yapan ülke konumuna geldik. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardan bir ara 135'e çıktık ama sanırım şuanda 125 milyar dolar civarında. Dün bir kaç ay öncesini göremeyen bir Türkiye vardı bugün tüm hesaplarını 2023'e göre yapan bir Türkiye var.

BU TREN ARTIK RAYDAN ÇIKMAZ

1999'da devlet molozların yıkıntıların altında kalmıştı. Tamamen yıkıntıların molozların altında kalmıştı. Bugün dünyanın dört bir yanındaki felaketlerde herkesin yardımına koşan bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Van depreminde 24 saatte tüm ekibimizle oradaydık. 1 Yılda Van'ı yeniden inşaa eder hale geldik ikinci yılda yepyeni bir Van merkez, Edremit, Erciş inşaa ettik. Ben Van Gölü demiyorum Van Denizi'ne nazır bir şehir inşaa ettik. Bunu iktidarımızla yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Burada huzurlarınızda küçük hesaplar peşinde koşanlara 3-5 sokak eylemi ile ülkenin istikametini değiştirebileceğini sananlara seslenmek istiyorum. Başaramayacaksınız. Bu tren artık bu raydan çıkmaz. Bu çomaklar bu tekeri yolundan alıkoyamaz. Geçti o fetret devri. Elinde molotof kokteyli ile demir bilye sapanı ile yüzü zaten aydınlık olmasa niçin maske takıyorsun? Bende diyorum ki molotof kokteyli en ileri derecede bir suç aletidir. Buna karşı en büyük tedbir ne ise önleyici ttedbir ne ise alınması lazım. O molotof kokteylinin atılması neticesinde şehit olan Serap kızımızı bir kenara koyamayız. Bunun hesabını kim verecek? Bence geç bile kalınmış bir şey bence. İşlerince gelmeyince bağılıyorlar niye çünkü oradan nemalanıyorlar. Bütün esnafın dükkanı böyle yakılıyor yıkılıyor. Belediye otobüsü senin neyine neresi seni rahatsız ediyor. Bunları yakanların arkasında duranların kimler olduğunu siz muhtarlardan daha iyi kimse bilebilir mi? Anadolu'nun bir çok yerinde ben muhtarlarımızın nasıl tehdit edildiğini biliyorum. Kısa süre siysaet yapmış biri değilim. 40 Yılım siyasetin içinde geçti. Anadolu'nun her yerini bilen birisiyim, damdan düşen birisiyim.

İKTİDARA 400 MİLLETVEKİLİ ŞART

Ama şunu da biliyorum artık büyük Türkiye, güçlü Türkiye ve yeni Türkiye var. Önümüzdeki seçimler bu bakımdan kritik öneme sahip. Ben 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'nin önünü açacak şekilde neticeleneceğine inanıyorum. Onun için diyorum ki iktidara 400 milletvekili. Yeni anayasa diyorum. Bunu engellediler. Hem söz vereceksin yeni anayasa için hem de engellemek için elinden geleni yapacaksın. Yeni anayasa çalışmalarında biz 3 kişiyle, onlar 9 kişiyle temsil etti Uzlaşma Komisyonu'nu niye amacımız meyveyi yemek. Meyveyi yiyelim yahu. Şimdi 400 diyoruz ki yeni anayasa, başkanlık sistemi ihya edilsin ve bu ülke bu prangalardan kurtulsun.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber