Gelire oranla en yüksek tüketim harcaması Türkiye'de...

Haber Giriş : 19 Ağustos 2006 15:46, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Avrupa Birliği'ne üye ülkelerle karşılaştırıldığında, 2005 yılı itibariyle kişi başına gelir bakımından ?en fakir ülkeö konumunda bulunan Türkiye'nin hanehalkı gelirine göre en yüksek oranda hanehalkı tüketim harcaması yapan ülke olduğu belirlendi.

Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Milli Gelir İstatistikleri veri tabanından yararlanarak hazırladığı ?Tüketen Türkiyeö raporuna göre, Türkiye gelirinin çok önemli bir kısmını tüketiyor.

Satın alma gücü paritesi hesaplamalarına göre, Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 31'i kadar kişi başına gelir yaratabilen Türkiye, ürettiği her 100 Euro'nun 80.5'ini tüketime harcıyor. Oysa Avrupa'nın en zengin ülkesi Lüksemburg, ürettiği her 100 Euro'nun 56.3 Euro'sunu harcıyor. AB'nin en zengin ikinci ülkesi olan İrlanda'da ise her 100 Euro'nun 60.2 Euro'su tüketime gidiyor.

Tüketime, Türkiye'den daha fazla pay ayıran 9 AB ülkesi bulunuyor. Bu ülkeler, Yunanistan, Fransa, Kıbrıs Rum Kesimi, Litvanya, Letonya, Malta, Polonya, Portekiz ve İngiltere olarak sıralanıyor. Bu ülkelerin içinde, hanehalkı getirinden hane tüketimine en yüksek payı yüzde 88.6 ile Malta ayırıyor.

HANELER ÇOK DEVLET AZ TÜKETİYOR

Milli gelir hesaplarında nihai tüketim üç sektörün nihai tüketimlerinden oluşuyor. Haneler, hanelere hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve devlet. Satın alma gücü paritesi hesaplamalarına göre Türkiye'de 2005 yılında yapılan kişi başına ortalama 5 bin 800 Euro'luk tüketim harcamasının 4 bin 900 Euro'su haneler tarafından yapılan harcamalardan oluştu. IMF'ye verdiği taahhütler nedeniyle kemer sıkan devletin kişi başına tüketim harcaması 900 Euro'da kalıyor. Sağlık ve eğitim dahil tüm harcamaları kısan devlet, büyümeyi tüketimle sağlamaya çalışıyor.

Yüksek tüketim oranlarına sahip ülkelerle Türkiye karşılaştırıldığında, bu ülkelerin tüketimlerinde hane harcamaları yerine devlet harcamalarının daha yüksek pay aldığı görülüyor. Örneğin devlet tüketiminin GSYİH içerisindeki payı Fransa'da yüzde 23.7, Malta'da yüzde 22 iken Türkiye'de sadece yüzde 13.1'de kalıyor.

Avrupa Birliği'nin en zengin ülkesi Lüksemburg'da yapılan 32 bin 700 Euro'luk kişi başına harcamanın 22 bin Euro'sunu haneler, 9 bin 600 Euro'sunu devlet yapıyor.

Türkiye, hane tüketim harcamasının toplam tüketim içinde yüzde 84.5 ile en yüksek payı aldığı ülke durumunda bulunuyor. AB'ye üye ülkeler arasında hanelerin oransal olarak en az harcadıkları ülke İsveç. Bu ülkede, her 100 Euro'luk tüketim harcamasının 61.9'u, en zengin Lüksemburg'da her 100 Euro'nun 67.3'ü, Yunanistan'da her 100 Euro'nun 80.1'i haneler tarafından yapılıyor.

RAKAM EN DÜŞÜK

Türkiye, gelirine oranla çok tüketen ülke olmakla birlikte, rakam olarak 25 AB üyesi ile kıyaslandığında satınalma gücü paritesiyle 5 bin 800 Euro'luk toplam kişi başına tüketim harcamasıyla kişi başına tüketimin en düşük olduğu ülke konumunda da bulunuyor.

2005 yılı itibariyle AB ülkelerinde ?kişi başına gelirö satınalma gücü paritesiyle 23 bin 500 Euro, tüketim ise ortalama 18 bin 500 Euro olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye satınalma gücü paritesiyle 7 bin 200 Euro'luk kişi başına gelire karşılık 5 bin 800 Euro'luk tüketim harcaması yaptı. Buna göre Türkiye'de tüketim AB ortalamasının üçte biri düzeyinde kaldı.

Kişi başına yıllık tüketimin en fazla olduğu AB ülkesi 32 bin 700 Euro ile Lüksemburg oldu. 23 bin 600 Euro'yla İngiltere ikinci, 21 bin 700 Euro ile Danimarka üçüncü sırada yer alıyor.

EN ÇOK GIDAYA HARCANIYOR

Sabit fiyatlarla yapılan milli gelir hesaplamalarına göre 2005 yılında Türkiye'de hanelerin harcamaları içinde en yüksek payı ?gıda ve içki harcamalarıö aldı. Haneler her 100 YTL'nin üçte birini gıda ve içkiye yaptı.

Gıda harcamalarından sonra ikinci sırada ?dayanıklı tüketim mallarıö geliyor. Her 100 YTL'nin 22 YTL'si dayanıklı tüketim mallarına gidiyor. 2000 yılında özel nihai tüketim harcamaları içinde sabit fiyatlarla yüzde 20 pay alan dayanıklı mallar tüketimi, kriz yılında yüzde 15'e gerilemişti. Ekonomik krizle birlikte ödeme zorluğuna düşen haneler 2002 yılında temkinli davrandığı için pay değişmedi, ancak 2003 yılından itibaren artmaya başlayarak 2005 yılı sonunda rekor seviyeye ulaştı.

Dayanıklı tüketim mallarının harcamalar içindeki payı 2001 yılından 2005 yılına kadar yüzde 89 oranında büyüyerek yüzde 22'ye yükseldi.

2005 yılında sabit fiyatlarla yarı dayanıklı tüketim mallarına yüzde 16, enerji, ulaştırma ve haberleşme grubu harcamalarına yüzde 11, çeşitli hizmetlere yüzde 10 ve konut sahipliğine yüzde 7 pay ayrıldı.

KRİZ ÖNCESİ TÜKETİM ARTIYOR

Zengin ülkelerde hanelerin tüketimleri yıllar içinde azalırken, Türkiye'de kriz yılları öncesinde artıyor. Örneğin 1996 yılında yüzde 42 olan Lüksemburg'da hanelerin tüketim harcamalarının GSYİH içerisindeki payı 2005 yılında yüzde 37.8'e geriledi.

Buna karşılık Türkiye'de büyümenin ithalat ve özel nihai tüketime dayanması sonucu, ülkenin büyüdüğü dönemlerde hane tüketimlerinin GSYİH'den aldıkları paylar artıyor, kriz yıllarında en yüksek noktaya ulaşıyor, kriz sonrası ise düşüşe geçiyor.

ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye'nin hem OECD'nin hem de AB'nin en fakir ülkesi olduğunu hatırlattı. 1978 yılından bu yana da Türkiye'nin ?OECD'nin en fakir ülkesiö konumunda bulunduğunu belirten Aygün, ?1978 yılına kadar OECD'nin en fakir ülkesi Kore idi. Savunmasına katkıda bulunmak için 1950 yılında asker gönderdiğimiz Kore'nin geliri bugün Türkiye'nin 2.6 katına ulaştı? dedi.

Aygün, tüketimi gelirine oranla çok yüksek olan Türkiye'nin Avrupa'nın ve OECD'nin en fakir ülkesi konumundan kurtulabilmesi için daha fazla tasarruf etmesi ve bunu yatırıma dönüştürmesi gerektiğini vurguladı.

?Türkiye tasarruf edemediği için büyüyemiyorö diyen Aygün, halkın büyük çoğunluğunun gelir düzeyinin düşük olduğunu, bu nedenle tasarruf imkanı bulunmadığını, devletin de ağır borç yükü nedeniyle yatırımları kıstığını söyledi.

hürriyet

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber