Savcılar polise 'Gasp ve cinayet haricinde bize zanlı getirmeyin' diyor

Haber Giriş : 21 Ağustos 2006 10:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Biz yakalıyoruz savcılar salıyor

TÜRKİYE'NİN, Avrupa Birliği (AB) patentli yeni yasaları, pek çok kesim gibi polis için de yeni bir süreç başlattı. Müktesebata uyum çerçevesinde yasalaştırılan başta Türk Ceza Kanunu (TCK), Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ve Ceza İnfaz Kanunu (CİK) olmak üzere çeşitli düzenlemeler, yetkilerin bir kısmını törpüledi. Polisler, özellikle gözaltına alma, arama yapma ve tutuklama konularında yapılan değişikliklerin ellerini kollarını bağladığını söylüyor. Özellikle gasp, hırsızlık gibi olaylarda suç oranlarının artmasının altında yatan gerçeğin bu olduğu vurgulanıyor. Kimi zaman suçüstü niteliğindeki bazı olaylarda bile yakalanan kişilerin kısa bir süre içinde serbest kalmasının motivasyonlarını etkilediğini ifade ediyorlar.

Elimiz, ayağımız bağlandı

Ankara'da görev yapan S.T . adlı polis amirinin anlattıkları da bu sıkıntıyı ortaya koyar nitelikte. Polislerin, özellikle son çıkan kanunların ardından büyükşehirlerde görev yapmasının zorlaştığını savunan S.T., 'Yasalar, elimizi ayağımızı bağladı. Savcının biri diyor ki; 'Gasp ve cinayet haricinde bana kimseyi getirmeyin.' Yakaladığımız her 15 kişiden de neredeyse 10'u serbest bırakılıyor. Bu sebeple, suç oranlarının yoğun olduğu büyükşehirlerde görev yapmak istemiyoruz. Çünkü, bu tip gelişmeler insanın motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Polis de, aynı gerekçeyle suç işleyen kişileri artık gözaltına almak için özel bir gayret sarfetmiyor. Asayiş suçlarının artmasında bunlar etken olmuştur' ifadesini kullanıyor.

Uyuşturucudan serbest

Bir başka örnek de polisler tarafından şöyle anlatılıyor: 'Bir araçta esrar olduğuna dair ihbar geldi. Gelen ihbar üzerine araçta arama yapıldı ve bir sonuç alınamadı. Bu arada aracın yanında bulunan bir tablacı panikledi. Bunu fark eden polisler tezgahta arama yaptı ve bir miktar esrar bulduk. Konu yerel mahkemeye taşındı. Mahkeme kararı doğrultusunda esrar bulunduran şahıs suçlu bulundu. Daha sonra Yargıtay, kararı, 'Kanunsuz arama yapıldı' diye bozdu ve polisler suçlandı.'

Ertesi gün aynı suç

Kendilerinin yakaladıkları kişileri savcıların serbest bıraktığını, bu insanların ertesi günü yine aynı suçla karşılarına geldiğini belirten polisler, buna bir önlem alınmasını istiyor. Emniyet'in rakamları da asayiş suçlarındaki artışı zaten gözler önüne seriyor. 2004 yılında 353 bin 578 asayiş olayı meydana gelirken, olayların yüzde 63'ü aydınlatıldı, yüzde 37'si ise faili meçhul olarak kaldı. 2005 yılında ise asayiş olaylarında yüzde 38'lik bir artma ile 487 bin 762 olay gerçekleşti. Bunlardan yüzde 55'i aydınlatılırken, geri kalan kısmı faili meçhul olarak kaldı. Olayların artmasıyla birlikte polis, 41 bin 729 daha fazla olayı aydınlatmayı başardı. Şahsa karşı işlenen suçlarda yüzde 25, mala karşı işlenen suçlarda yüzde 48'lik artış oldu. Özellikle hırsızlık, gasp gibi olayların çoğalması dikkat çekiyor.

Polise, 'ruh hastası' damgası vurulmasın

GÖREVİNİN ağırlığına rağmen yakaladıkları suçluların bir de serbest bırakıldığını gören polisin ruh sağlığının olumsuz etkilendiğini belirten Prof. Dr. Işık Sayıl, 'Ciddi ruhsal sorunu olan kişi polislik yapamaz, diğer meslekleri de. Polislerde, akıl hastalığı boyutunda sorunu olduğundan intihar edenlerin sayısı, güncel gelişmeler nedeniyle intihar edenlerden çok azdır. Bunlar çoğunlukla, ekonomik şartlar, çalışma koşulları, karşı cinsle yaşadıkları problemler, genç oldukları için duygusal etkilenmeler gibi olaylara da bağlı kriz durumları nedeniyle intihar edebiliyorlar' dedi. Polislerin, endişe ve sıkıntılarını, duygusal sorunlarını paylaşma durumunda, mesleki kariyerlerinin olumsuz etkilenmemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Sayıl, 'Sorunların ayrımının yapılması lazım. Sıkıntılarını paylaştığında meslekten uzaklaştırma ya da meslekte geri hizmete alma gibi durumlar olabiliyor. Gelip geçici ruhsal sorunlarda polis, ruh hastası olarak damgalanmamalı' ifadesini kullandı.

TERCÜMAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber