Bardakçı: Çay değil ot içiyoruz

Yazar Murat Bardakçı, Türkiye'de yetiştirilen çaya değer verilmediğini söyledi.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 20 Temmuz 2015 07:58, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:57
Bardakçı: Çay değil ot içiyoruz

İşte Murat Bardakçı'nın Habertürk Gazetesi'ndeki o yazısı..

Geçen gün bir-iki gazetede ve bazı internet sitelerinde çaydan bahseden "haberimsi", tuhaf bir yazı okudum.

Yazı "Ülkemizde ilk kez Cumhuriyet yıllarında ekilen çay tohumlarının ekonomik ömrü bitmek üzere. Türk çayının gelecek nesillere en verimli şekilde aktarılması için sürdürülebilir tarım ile üretilmesi gerekiyor" diye başlıyordu. Sonra, sürdürülebilir tarımın bir sivil toplum kuruluşu tarafından desteklendiği söyleniyor ve platformun çağrısına Sezen Aksu'nun "Eksik Olma" şarkısı ile destek verdiği anlatılıyordu.

Bu kelimeleri büyük ihtimalle bir halkla ilişkiler yahut reklam şirketi ardarda sıralamıştı, zira ne demek istediğini tam olarak ifade edemeyen böyle kupkuru bir söz yığınını şimdilerin Türkçe'den nasibini alamamış bazı yeni moda yazarlarının bile biraraya getirebilmesi hayli zor gibiydi.

Reklam maksadıyla yazılmış gibi duran ama meramını ifade edemeyen sözkonusu haberimsiyi bağımlı seviyesinde bir çay meraklısı olduğum için defalarca okudum. Ne demek istediklerini çözmeye çalıştım ama çayın tohumunda yahut ekiminde bir değişiklik yapılması- na çalışıldığını anlayabildim, sadece o kadar!

Dolayısı ile konu açılmışken bağımlısı olduğum ve günde en az yirmi bardak içmeden edemediğim çaydan bahsedeyim:

ZİHNİ VE HULÜSİ BEYLER

Çay, malüm, Doğu Karadeniz nüfusunun en önemli geçim kaynağıdır, ürettiğimizi hem tüketir hem de ihraç ederiz ama doğrusunu söylemem gerekirse "Türk çayı" öyle kaliteli falan değildir, dünya sıralamasında bile pek yer almaz ve ismi "Güney Kafkasya'nın ucuz çayları" arasında geçer.

Zira, çay bizde şunun şurasında taş çatlasa yüz senedir bilinmektedir ve eskiler asırlar boyunca sadece kahve içmişlerdir! Bazı çay meraklıları gerçi 1870'lerden itibaren Anadolu'nun farklı bölgelerinde çay tarımını denemişler ama ekimi yanlış iklimlerde yaptıkları için başarılı olamamışlardır ve çayın ciddi miktarlarda üretimi ancak Cumhuriyet devrinde başlayabilmiştir.

Çay ekiminde iki öncü ismi her zaman hatırlamamız gerekir: Muğlalı ziraat mühendisi Zihni Derin ile Rizeli avukat Hulüsi Karadeniz'i...

Zihni ve Hulüsi Beyler 1920'lerde çayın bol bol çıktığı Batum ile aynı sahil şeridinde olan Rize'de ekim yapılmamasını tuhaf bulup Rusya'dan ilk çay fidelerini getiren kişilerdi. Türkiye'de çay üretimi bu ikilinin senelerce süren çabaları sayesinde başlayabilmiş, Hulüsi Karadeniz'in İstiklal Mahkemesi'nin elinden son anda kurtulup İstanbul'a yerleşmesi üzerine Zihni Derin bütün engellemelere rağmen tek başına ve ısrarla çalışmış ve Doğu Karadeniz'i bir çay bölgesi haline getirmişti. Yaptıkları hizmetleri unutmayan devlet Rize'de kurulan çay fabrikasınaZihni Derin'in ismini vermiş ve hem Zihni hem de Hulüsi Beyler'in ilk nesil varislerine vefatlarına kadar her sene ilk rekolteden en iyi cinsten on kilo Rize Çayı'nı cemile olarak göndermişti.

ÇAY VAR AMA YA KALİTE?

Ve, bizdeki çayın kalitesi meselesi... Çayın anavatanı Çin'dir, eski asırlarda Çin'in ardından Hindistan'da da çay ekimi başlamıştır ve Çin'in Yunnan, Hindistan'ın da Darjeeling bölgelerinin çayları iki temel grubu teşkil ederler. Daha sonraları diğer memleketlerde de yapı- lan çay ekiminde Çin yahut Hint fideleri kullanılmış, üründen iklime göre değişik lezzetler alınmıştır ve Zihni Derin ile Hulüsi Karadeniz'in 1920'lerde Rusya'dan getirip Rize'de ekimine başladıkları fideler de bu çayların özelliklerini maalesef kaybetmiş olan türevleridir.

Biz çayı başarı ile ektik ama sonraları kalitesine ve lezzetine pek önem vermedik! Çayın koskoca bir bölgede tek geçim kaynağı olması dışında bir şey düşünmedik, devlet gerektiğinde haklı olarak sübvansiyonlar sağlayıp destek alımları yaptı ama "Halk nasıl olsa içiyor" dendi ve kalite hep gözardı edildi.

Çay, bugün önde gelen çay memleketlerinde çeşitleri ile hemen her gelir grubuna hitap edebilen bir sanayi halini almıştır, iyi kaliteli çay bütün dünyada gayet pahalı bir tüketim maddesidir, hatta Çin'de ve Japonya'da yetiştirilen bazı yeşil çayların kilosu birkaç yüz dolardan birkaç bin dolara kadar çıkmaktadır!

ÇAYI "OT" OLMAKTAN ÇIKARMALIYIZ

Bizdeki çayın lezzetini düzeltmeye çalışsak, vasat çayların tadını asıllarını andıran bir hale getirebilsek, çayı eski tiryakilerin tabiri ile "ot" olmaktan çıkartıp gerçek "çay" yapabilsek ve hem ülke içi tüketimi, hem de ihracatı arttırabilsek...

Bunlar, bir çay bağımlısının senelerdir kurduğu hayallerdir!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber