STK'lara PKK baskısı

KCK, Doğu ve Güneydoğu'daki bütün STK'ları kontrolü altında tutuyor. Birçok STK'nın yönetiminde KCK ile irtibatlı 'şahinler' görev yapıyor. STK'lardaki ılımlı yöneticileri pasif göreve getiren PKK ve KCK, basın açıklamalarında okunacak metinleri bile hazırlıyor.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 26 Ağustos 2015 08:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
STK'lara PKK baskısı

TAHA ÖZEN

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da paralel bir devlet kurmaya uğraşan PKK'nın şehir yapılanması KCK, sivil ve siyasi alanı yönetme ve yönlendirmeyi hedefliyor. Ancak demokratik kanalların açılmasına ve de işlemesine örgütün totaliter yapısı engel alıyor. Başka bir deyimle örgütte her zaman silah, sivile galebe çalıyor. Bunda "siyasi mücadele"nin, "silahlı mücadele"nin ardından geliyor olmasının veya "silahlı mücadele"nin "siyasi mücadeleyi" şekilleyen konumda olmasının büyük bir payı bulunuyor.

ÖRGÜT KONTROLÜ

Örgüt, Kürtlerin kazanımlarının kendi mücadelesinin bir ürünü olduğu savıyla, seçilmiş vekillerden yerel yönetimlere ve hatta sivil toplum kuruluşlarının müzik çalışmalarına kadar bir çok alanda "silahın ağırlığını" hissettiriyor. Bu paydan nasibini alanlar ise "silahın gölgesi"altında hareket eden sivil toplum kuruluşları (STK) oluyor. Örgüt her zaman STK'ları kontrol altında tutup baskı uyguluyor. Diyarbakır, Batman, Mardin, Van, Şırnak ve Hakkari gibi illerde var olan bütün STK'lar da örgütün himayesinde hareket ediyor.

ILIMLI YÖNETİCİLER TASFİYE EDİLİYOR

Çevre, kültür, eğitim, sağlık, tiyatro, müzikle ilgili dernek, sendika ve girişimlerin yönetiminde ve başkanlarında KCK ile irtibatlı saldırgan karakterli, başka bir deyişle "şahin kanatlı" kişiler bulunuyor. Zaman zaman da olsa "ılımlı" denilebilecek STK yöneticileri bu tip kurumlarda görev alıyor. Ancak bunlar arasında eylem, protesto ve yazılı basın açıklamalarında kullanılan dil ve söylem konusunda anlaşmazlık oluyor. Yeterince sert olmayan yani şahin kanatlı olmayan bazı STK yöneticileri ya pasif göreve getiriliyor ya da görevden alınıyor. Diyarbakır İnsan Hakları Derneği (İHD), Batman İHD ile Sağlık Emekçileri Sendikası'nın il şubelerinde yaşanılan yönetim değişikliklerinin altında da ılımlı yöneticilerin görevden uzaklaştırılması yatıyor.

'GERİLLA' BASKISI

Eğitim, sağlık, çevre gibi alanlarda faaliyet gösteren STK'ların kitlesel basın açıklamaları neredeyse KCK'nın onayından geçmeden yayınlanamıyor. Birçok STK'nın katıldığı ortak basın açıklamalarında KCK'nın kontrolündeki STK ile diğerleri arasında söylem birliği kurulamıyor. STK'ların kullandıkları dil farklı olduğu için sorunlar yaşanıyor. Örgüte yakın STK'lar "gerilla", "gerici/yobaz güçler" gibi ifadeler kullanıyor, diğer STK'lar da bu nedenle ortak basın açıklamalarındaki imzalarını geri çekiyor. KCK tutuklamalarına tepki için yapılan basın açıklamalarında örgüte yakın STK'lar ile Eczacılar Odası, Sanayi ve Ticaret odaları, Kahveciler Odası, Esnaf ve Kefalet Kooperatifleri, Memursen, Mazlumder, Kasaplar Odası, Muhtarlar Derneği gibi STK'lar arasında sorunlar yaşandığı bölge insanı tarafından biliniyor.

ÜST YÖNETİMDEN HAZIR METİN

Örgüt, eylemlerde okunan basın açıklamalarını kontrol altında tutarken çoğu zaman da STK'ların oluşturduğu platformlara hazır metinler yolluyor. Örgütün üst yönetimi tarafından hazırlanan metinlete STK'ların imza atması ve basın açıklamalarında okumaları talimatı veriliyor. STK yöneticilerinin rahatsızlıkları da bu durumu değiştirmiyor. PKK/KCK, neredeyse kamuoyuna dönük kitlesel veya yazılı basın açıklamalarında bile ağırlığını koyuyor.

İSTEDİKLERİ GİBİ DEĞİŞTİRİYORLAR

7 Haziran öncesi HDP'nin Diyarbakır mitinginde yaşanan patlama, suruç katliamı ve 6-7 Ekim Kobani eylemleri sürecinde şehirlerde yaşanan yağma, yakma, öldürme ve şiddete tepki göstermek için hazırlanan basın açıklamalarında da benzer durumlar yaşandı. Bu basın açıklamalarında; PKK'nın şiddetine yönelik eleştiriler ve işyerleri/esnafa verilen zararlar nedeniyle yapılan eleştirilerin yer alması ve "AK Parti'yi düşmanlaştıran" ifadelerinin kullanılmaması gibi konularda mutabakata varılmasına rağmen açıklamaya imza atan STK'lara dahi haber verilmeden metinler değiştirildi.

'Min Dit'e yasak!

Mezopotamya Kültür Merkezi işlevini gören, Bahar Kültür Merkezi, Serhat Kültür Merkezi, Dicle Kültür Merkezi, Botan Kültür ve Sanat Merkezi, Zembilfroş Kültür ve Sanat Merkezi gibi kurumlarda yapılan film, belgesel, tiyatro, atölye çalışmaları da örgütten nasibini alıyor. Sanatsal faaliyetlerin içeriği, PKK'nın kültür komisyonundan sorumlu kişiler tarafından belirleniyor. Oyunculara ve kullanılacak dile bile dışarıdaki PKK'lı kültür birim sorumlusu veya PKK'ya direkt bağlı yasal belediye yöneticileri karar veriyor. Bu baskının görüldüğü filmlerden biri de Min Dit oldı. 2010 yılında vizyona giren filmin gösterimi Kürt siyasetini eleştiren sahneler içerdiği gerekçesiyle PKK tarafından kısmi olarak yasaklandı. DTP/DBP'li belediyelerin sinema salonlarında gösterimine izin vermediği film, bölgede sadece AVM'lerin salonlarında izlenebildi.

İLK KÜRTÇE FİLM

Öyküsünü Evrim Alataş ile Miraz Bezar'ın yazdığı film, çatışmalı dönemde anne ve babalarını kaybeden iki çocuğun hikayesini anlatıyor. Kürtçe çekilen ve Türkçe alt yazılı verilen ilk film olma özelliği taşıyan Min Dit, katıldığı birçok festivalden ödül kazandı. Altın Portakal Film Festivali'nde ödül için yarışan ilk Kürtçe film olan Min Dit, 'gördüm' anlamına geliyor.

Karşılamaya müdahale

Örgüt, silah baskısını temsilcileri aracılığıyla siyasete taşıyor ve bu alanı da militarize ediyor. Bu örnekler şehirlerde ihdas edilen yasal çerçevedeki Kent Konseyi Meclisleri'nin karar alma süreçlerinde de rahatlıkla gözlemleniyor. Van, Diyarbakır, Batman, Siirt'in belediye başkanları, şehirlerini ziyaret eden başbakan, bakan veya milletvekillerinin toplantılarına katılıp katılmayacaklarına kendi iradeleriyle değil KCK'nın yönlendirmeleriyle karar veriyor. Osman Baydemir'in, Diyarbakır Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde havaalanındaki karşılamaya törenine gittiği için örgütten tepki görmesi bunun örneklerinden biriydi.

PKK, siyaseti hedef aldı

Türkiye'deki huzur ve güven ortamını baltalamaya yönelik eylemler yapan terör örgütü PKK, saldırılarında güvenlik güçlerinin ve kamu binalarının yanı sıra siyasi partileri de hedef aldı. Yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde bazı saldırılarda bulunan bölücü terör örgütü, özellikle 7 Haziran'daki genel seçimler sonrası saldırılarını artırdı. Genel seçimler öncesinde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde seçmene, "HDP'ye oy vermeleri" yönünde baskıda bulunan örgüt mensupları ve yandaşları, HDP'nin 7 Haziran'daki seçimlerde yüzde 10 barajını aşmasına rağmen saldırılarını artırarak devam ettirdi. PKK, bu saldırılarında siyasi partileri de hedef aldı. Bölücü terör örgütü, özellikle AK Parti ve Hür Dava Partisi (Hüda Par) binalarına bombalı saldırılar gerçekleştirdi.

AK PARTİ'YE 3 SALDIRI

Son bir ayda AK Parti Diyarbakır İl Başkanlığı'na teröristlerce 3 kez bombalı saldırıda bulunuldu. Örgüt, ayrıca bölgedeki insanlara yardım elini uzatan sivil toplum örgütlerini de hedef aldı. Ülkenin seçim atmosferine girdiği 2014 yılında PKK üyeleri, muhtarları kaçırıp koruculara baskı uygulamaya başladı. 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi seçim irtibat bürolarına, il ve ilçe başkanlıklarına ve siyasetçilere yönelik saldırılar da düzenlendi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber