Şimşek: ...üçte 1'ini bile açıklarsanız ben size oy veririm

Maliye Bakanı Şimşek: "(CHP'nin seçim vaatleri) Bizim hesaplarımıza göre sizin vaadinizin maliyeti 150 ila 180 milyar tutuyor. Yanlışsa söyleyin. Tüm vaatleri sayısallaştırarak bu rakamı ortaya çıkardık. Bu rakamı ortaya çıkarmak için hangi harcamaları çıkaracaksınız veya hangi vergileri artıracaksınız, bunu söylesinler istedim. Bunu becerirseniz hatta bunun üçte 1'ini bile açıklarsanız ben size oy veririm"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Ekim 2015 19:43, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Şimşek: ...üçte 1'ini bile açıklarsanız ben size oy veririm

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ülke ekonomimiz bu yıl yüzde 3 büyüyecek. Çin ve Hindistan hariç, IMF tahminlerine göre, gelişmekte ülkeler bu yıl yüzde 1.9 büyüyecek. Yani biz kendi sınıfımızdaki ülkelerin 1.5 katı büyüyeceğiz" dedi.

Şimşek, Hasan Kalyoncu Üniversitesinin akademik yıl açılışı kapsamında öğrencilerle söyleşi yaptı. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, özelleştirmeyle ilgili bir soru üzerine, özelleştirmelerin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yapıldığını söyledi.

Özelleştirmenin halka arz veya ihaleyle şirketlere satılarak gerçekleştirildiğini ifade eden Şimşek, şimdiye kadar özelleştirilmesi gerçekleştirilen firmalardan hiç birinde küçülme olmadığını, büyüme nedeniyle daha fazla katma değer ve istihdam oluşturulduğunu vurguladı.

Tüm dünyada devletin iyi bir girişimci olamadığını dile getiren Şimşek, en son elektrik dağıtım şebekelerinin özelleştirildiğini, mülkiyetin devlette kaldığını, belirli süreliğine işletmeciliğinin devredildiğini, böylelikle de bütçedeki yatırım yükünün azalması, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve vatandaşın hizmet kalitesinin artması gibi kazanımların sağlandığını kaydetti.

Şimşek, ekonomide yaşanan bazı sıkıntıların ne zaman aşılabileceğine dair bir soru üzerine şöyle konuştu:

"Son 2-3 yıldır ekonomideki performans, Türkiye'nin arzuladığımız performansının altında ama bu Türkiye'ye özgü değil. 2008-09 küresel krizinde tüm dünyanın performansı düşmüş durumda. Bu küresel kriz, son 80 yılın en büyük krizi. Buhrana dönüşmedi çünkü önemli toplantılar düzenlendi ve küresel ölçekli politikalar belirlendi. Küresel kriz, kısa sürdü gibi ama artçı şokları çok güçlü şekilde devam ediyor. Bu artçı şokların en büyüğü Avrupa'da yaşanan borçlanmalar oldu. Türkiye'nin en büyük iş yaptığı pazarlar Avrupa ve ardından Ortadoğu ile Afrika.

Hak ve özgürlük talepleriyle başlayan Arap Baharı, Arap kışına değil de adeta Arap kaosuna döndü. Ortadoğu'da şimdi savaş, kan ve gözyaşı var. Dolayısıyla da ticaret kanalları tıkanmış durumda. Bu da Türkiye'yi aşağı çeken ikinci bir şok. Rusya tek başına Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı. Rusya da işgal ve petroldeki düşüş nedeniyle düşüş içerisinde. Rusya şu an Batı ülkeleri tarafından ambargo uygulanan ülke. Bu da Türkiye'yi aşağı çeken 3. konu. Türkiye yaşadığı 3 şokun etkisi altında halen.

Türkiye kendi içerisinde ise 2013 yılının ortasından itibaren ülkemizde muazzam bir iç belirsizlik ve dönem dönem siyasi motivasyonlarla provokasyonlar ve operasyonlar var. Dolayısıyla bir ülke düşünün 3 tane büyük şokun merkezi, kendi içerisinde de muazzam bir sürü gelişme ve belirsizlik. Bunlara rağmen tahmini olarak ülke ekonomimiz bu yıl yüzde 3 büyüyecek. Çin ve Hindistan hariç, IMF tahminlerine göre gelişmekte olan ülkeler bu yıl yüzde 1.9 büyüyecek. Yani biz kendi sınıfımızdaki ülkelerin 1.5 katı büyüyeceğiz."

Türkiye'nin bir çok sorununun olduğunu, bunların da medeni bir diyalog ve demokratik araçlarla çözülmesi gerektiğini aktaran Şimşek, son dönemlerde yaşanan gelişmelere herkesin bu açıdan bakması gerektiğini kaydetti.

- "Çocukluk hayalim futbolcu olmaktı"

Bakan Şimşek, "Bakan olmasaydınız ne olmak isterdiniz?" şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

"Çocukluk hayalim futbolcu olmaktı. Futbolu inanılmaz severdim. Benim 10-11 yaşında formam ve ayakkabımın olması, benim için en büyük hayaldi. Onu başaramadık. Bizimkiler de hep 'oku, çalış' diyorlardı. Sonrasında akademisyen olmak istedim. Okuduğum üniversite itibarıyla genelde kaymakam olma hayali vardı herkeste. Babamın gözünde ise kaymakamlık çok büyük bir makamdı. Hiç bir devlet sınavına girmedim ve devlet memuru olmak istemedim. Bundan dolayı açıkçası babamgili de hayal kırıklığına uğrattım. Akademisyen olup, dünyayı değiştirme hayalim vardı. Araştırma görevlisi olunca hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü en basiti, düzgün bir maaş bile yoktu. Sonrasında da finansman üzerine eğitim amacıyla yurt dışına gittim."

Şimşek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev süresi bitince yeniden partinin başına geçecek mi?" şeklindeki soruya ilişkin, Erdoğan'ın gelecekteki yaşantısıyla ilgili yorum yapmasının doğru olmayacağını dile getirdi.

- "Bunu becerirseniz ben size oy veririm"

Şimşek, CHP'nin mazot fiyatlarıyla ilgili vaadine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Siyasi partiler tabii ki kendi vizyonlarını, programlarını, vizyonlarını kapsayan kampanyayla milletin karşısına çıkıyor. Tüm partiler bunu yapar. Eleştirimin iki boyutu var. Birinci konu eğer bir parti vatandaşa somut vaatlerde bulunuyorsa, bunu hangi kaynaklarla hayata geçireceğini de anlatmalı. Yani hayal tüccarlığı yapmamalı. Buna tüm partiler dahil. Kaynağını ortaya koyduktan sonra tartışmaya bile gerek yok. Ben şunu dedim, bizim hesaplarımıza göre sizin vaadinizin maliyeti 150 ila 180 milyar tutuyor. Yanlışsa söyleyin. Tüm vaatleri sayısallaştırarak ortaya çıkardık bu rakamı. Eğer bu rakamı ortaya çıkarmak için hangi harcamaları çıkaracaksınız veya hangi vergileri artıracaksınız. Bunu söylesinler istedim. Bunu becerirseniz hatta bunun üçte 1'ini bile açıklarsanız, ben size oy veririm. Popülizm yapılır da bunun ölçüsü önemli."

Şimşek, seçim vaatleri arasında asgari ücretin bin 300 lira olarak aktarılmasına ilişkin, 1 Kasım için açıkladıkları seçim vaatlerinin toplam maliyetinin 19,3 milyar dolarlık olduğunu, milli gelirin yüzde 1'i kadar harcamanın tolere edilebilir olması nedeniyle gerçekçi bir seçim vaadi ortaya koyduklarını kaydetti.

Tüm siyasi partilerin somut çözüm önerileri olan vaatlerde bulunmasını isteyen Şimşek, kendilerinin her zaman kandıran olmadan gerçekçi vaatlerle halkın karşısına çıktıklarını vurguladı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yerli otomobil konusundaki tartışmalara ilişkin, "Efendim, bilmem neyin kopyasıymış. Biraz da takdir edin yahu. Bu ülke sizin zihniyetinizle 60 yıl daha mı beklesin? Dünyayla aynı yarışta olmak için bazı hakları satın almamızda ne yanlışlık var?" diye sordu.

Şimşek, Hasan Kalyoncu Üniversitesinin akademik yıl açılışı kapsamında öğrencilerle söyleşi yaptı.

Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, Türkiye'de otomobil üretiminin gerçekleştirildiğini hatırlatarak artık Türkiye'nin kendi markasını oluşturması gerektiğini vurguladı.

Toyota, Fiat, Honda ve Renault gibi markaların yerli sayılabileceğini dile getiren Şimşek, "Çünkü bunlar da Türkiye'de üretiliyor, işçimiz ve mühendisimiz çalışıyor, bizim enerjimiz kullanılıyor. Ancak, bunlar Türk markaları değil. Böyle olunca karın bir kısmı Türkiye'de kalmıyor. Çünkü patenti bulan ve ar-ge'yi bulan, tescil sahibi başkası. Otomotiv sektörü inanılmaz bir dünya. Peki Türkiye bu yarışta olmalı mı? Tabii ki olmalı. Kendi markasını, otomobilini kendi üretmesi gerekir. Bunda hiç tereddüt yok. Dünyada ilk halka yönelik otomobil 1905 yılında yapılıyor. Devrim'i bir kenara bırakın, ilk montaj sanayimiz 55-60 yıl sonra gerçekleşmiş. Dünya 1900'lü yıllarda üretiyor, bize en ufak işi 50-60 yıl sonra geliyor. Biz yeni Türkiye'de, mesela elektrikli otomobilde 50-60 yıl sonra giremeyiz. Hemen yarışa girmeliyiz" diye konuştu.

Şimşek, devletin otomobil konusunda özel sektörün önünü açması gerektiğine inandığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Devlet olarak biz bu yarışta olmak için özel sektörün önünü açmalıyız. Bunun için de hükümet olarak gittik başka ülkelerden hakları satın aldık. Sıfırdan bir şeyi geliştirmek kolay değil. Yarışın 60 yıl gerisinden başlamamak adına 3 yıl gerisinden başlamak için bir kaç basamağı atlamak lazım. Efendim, bilmem neyin kopyasıymış. Japonlar, Çinliler her şeye kopyayla başladı. Eskiden Çin malının algısı nasıldı? Berbattı. Şimdi nasıl? Şimdi kullandığınız her şey Çin malı.

Efendim, bilmem neyin kopyasıymış. Biraz da takdir edin yahu. Bu ülke sizin zihniyetinizle 60 yıl daha mı beklesin? Dünyayla aynı yarışta olmak için bazı hakları satın almamızda ne yanlışlık var? Dünyanın en gelişmiş ülkeleri, her şeyi kopyayla başladı. Sonra ne yaptı? Başkalarının birikimi üzerine, tasarımı ve yenilikçiliği kurguladı. Türkiye de bunu yapacak. Türkiye kendi otomobilini üretecek. Kendi markalarını yaratacak. Biz şu anda kendi İHA'mızı, eğitim uçağımız ürettik. Kendi uydumuzu ürettik. 10 yıla kalmaz kendi uydu fırlatma platformumuzu da üretiriz. Bunu bilsinler. Milliyetçi geçinen çok kesim var. 2002 yılında bu ülkenin tüfek dahil olmak üzere teçhizatın yüzde 70'inden fazlası ithaldi. İnşallah bunu yüzde 20'lere düşüreceğiz."

- Suriye politikası

Şimşek, Türkiye'de yaşayan Suriyeliler nedeniyle bazı kentlerde işsizlik ve ev kiralarının arttığının hatırlatılması üzerine, coğrafyanın bir kader olduğunu, Türkiye'nin de bulunduğu konum itibarıyla sıkıntılı bölgelere çok yakın bir coğrafyada yer aldığını anımsattı.

Türkiye'nin yakın coğrafyasında genellikle kan, gözyaşı ve insan dramının olduğunu dile getiren Şimşek, Suriye'nin tarihte Osmanlı toprakları olduğunu, 100 yıl öncesinde operasyonlar düzenlendiğini ve suni bir şekilde haritaların şekillendirildiğini, bundan dolayı da kan ve gözyaşının oluştuğunu vurguladı.

Bugünlerde de büyük oyunun ikinci sahnesinin yaşandığını aktaran Şimşek, şöyle konuştu:

"Ortadoğu'da aynı hegemon güçler, Ortadoğu'yu küçücük aşiret devletlerine bölmek üzereler. Mesela Irak, 3 parça ama 4'e bölmek üzereler. Bu gidişle Irak'ın Kürdistan bölgesini de 2'ye bölmeye çalışıyorlar. Suriye'nin kaça bölüneceğini ne yazık ki bilemiyoruz bile. Libya'da iki tane hükümet var, kimse kimseyi dinlemiyor. Irak çok zengin bir ülke ama yol yok, elektrik yok.

Bu büyük resim. Peki neden? Peki şimdi bazı kesimler, 'Sizin Suriye politikanız bu sonuçları doğurdu' şeklinde düşünüyor. Bizim Suriye politikamız olmasaydı, bunlar olmayacaktı onlara göre. Bu teori şunu gerektiriyor, Yemen'i, Libya'yı, Irak'ı da biz karıştırdık. Türkiye zor coğrafyada yaşıyor. İstesek de istemesek de zorlu bir coğrafyada yaşıyor ve etkileri oluyordu. Bizim Suriye politikamız olmasaydı, Suriyeli misafir sayısında azalma olmayacaktı. Çünkü Ürdün'ün, Lübnan'ın Suriye politikası yok ve hiç karışmadılar, bu gelişmelere hiç taraf olmadılar. Fakat Ürdün'deki Suriyeli göçmen sayısının, ülke nüfusuna oranı Türkiye'nin 4-5 katı, Lübnan'ınki de farklı değil. Bunu bir kenara yazın."

Suriyeliler nedeniyle kira ücretlerinin ve belki de istihdamın etkilendiğini dile getiren Şimşek, bunun için Gaziantep'te 50 bin konutluk proje geliştirdiklerini ve sıkıntıyı çözebilmek için harekete geçtiklerini anımsattı.

- Yabancı yatırımcılar

Bakan Şimşek, son dönemlerde ülkede yaşanan sorunların yabancı yatırımcıları etkileyip etkilemediğine ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:

"Küresel doğrudan yatırım, yabancı yatırımcının bir şeklidir. Tabii ki geldiniz mi gidemiyorsunuz. Burada çok değişen bir şey yok. Hatta artış var. Türkiye'ye yılın ilk 8 ayında küresel doğrudan yatırım girişi 11,8 milyar dolar. Bakmayın siz koparılan yaygaraya. Yok Türkiye güvenilir değilmiş, diktatörlükle yönetiliyormuş, 'Türkiye'ye gidilmez, para kaçıyor' denilen bir dönemde dünyadan 8 ayda 11,8 milyar dolar parayı getirip Türkiye'de ya şirket satın almışlar ya fabrika yapmışlar. İyi para mı, şöyle düşünün: 1980 ile 2002 arasında Türkiye'ye gelen toplam yabancı yatırım 14,8 milyar dolar."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber