Bass'ın gazetecileri de o bildiriyi imzalar

ABD'nin 2 numaralı ismi Joe Biden'ın Türkiye ziyareti çok ciddi tartışmalara neden oldu. İhanet bildirisine imza atanlara destek çıkmasından tutun da, PYD'yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklamasına kadar, Türkiye'nin politikalarına ters düşen ifadeler kullandı. Bunlara gerekli cevapların devletin zirvesi tarafından verildiğini düşünüyorum. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmenin 2.5 saat sürmesi, bunun en açık göstergesi.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 26 Ocak 2016 07:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bass'ın gazetecileri de o bildiriyi imzalar

Beni asıl endişelendiren konu; Biden'ın görüştüğü gazeteciler listesi. Kadri Gürsel, Ceyda Karan, Aslı Aydıntaşbaş gibi isimleri ABD Büyükelçisi John Bass'ın ayarladığı herkesçe malum. Kendi ülkesinde yaşananlara bu kadar hassasiyet göstermeyen Bass'ın niyetini, inanın çok merak ediyorum.

Hangi kriterlere göre böyle bir liste çıkardığını öğrenmek istiyorum.

Söz konusu isimlerin şeceresinin ortaya çıkardığı tablo pek de iç açıcı değil. Bugün Bass'ın da destek vermekten geri durmadığı 'ihanet bildirisi'ne, görüşmeye katılan gazetecilerin gözü kapalı imza atacağından şüphem yok. Toplantı sonrası yazdıkları yazılardan da bunu anlıyoruz.

BU İSİMLER TÜRKİYE Mİ?

Her fırsatta Türkiye'yi ve idarecileri şikayet etmekten imtina etmeyen bu isimlerin Türkiye'yi temsil ettiğini söylemek ne kadar inandırıcı olur?

Bu isimler, PKK terör örgütünün bölgedeki katliamları hakkında Biden'a ne anlattılar acaba? Kürt siyasi hareketini temsil ettiğini iddia eden HDP ile ilgili düşüncelerini nasıl aktardılar? Artık alışkanlık haline gelen 'katil devlet' kara propagandasının doğru olmadığını mı, yoksa bu sloganın doğru olduğunu mu söylediler? DAEŞ'le mücadele eden ülkelerin başında geldiği halde, Türkiye'yi bu örgüte destek verir şekilde mi gösterdiler?

Benim bunlara cevabım çok açık; terör örgütü okulları yaksa da, çocukların üstüne bomba atsa da, bölgedeki çatışmanın tek sorumlusu olarak devleti gösterdiler. Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğü olmadığını, hele hele medya özgürlüğünün ayaklar altına alındığını iddia ettiler.

GÖREVİNİ YERİNE GETİRDİ

Koskoca ABD'nin büyükelçisi de, ülkesinin 2 numaralı ismini, bu gazetecilerle görüştürerek, görevini yerine getirmenin rahatlığı içinde hayatını sürdürmeye devam eder herhalde.

Not: Bu yazı üzerine bazılarının, 'gazeteci olarak seni çağırmadığı için çekememezlik yapıyorsun' şeklinde yorum yaptıklarını duyar gibi oluyorum. Tabii ki gazeteci olarak böyle bir görüşmede olmayı isterim. Ancak şunu bilin; ABD'nin 2 numaralı ismiyle görüşmektense, Türkiye'nin 1 numaralı ismiyle görüşmekten her zaman gurur duydum.

Murat Kelkitlioğlu

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber