Sivas'ın balıklı kaplıcaları, en çok Japonları çekiyor

Japonlar, sedef hastalığı için çareyi Sivas'ın balıklı doğal kaplıcalarında arıyor

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Şubat 2016 18:04, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Sivas'ın balıklı kaplıcaları, en çok Japonları çekiyor

Japonlar, halk arasında "doktor balıklar" olarak bilinen ve sedef hastalığının tedavisinde etkili olduğu öngörülen Sivas'ın balıklı doğal kaplıcalarında şifa arıyor.

Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, termal sağlık turizmi kapsamında tesisler tek tek gezilerek, en çok hangi ülkelerden ziyaretçi geldiğinin belirlendiğini söyledi.

Japon turistlerin, en çok termal suyu kullanmak adına Sivas'a geldiğini belirten Tontuş, "Japonya'da, Sivas'taki balıklar adeta efsane. Çünkü Japonya'da sedef hastalığı önemli bir problem. Bu nedenle, çok sayıda Japon turist, Türkiye'de Sivas'ı tercih ediyor" dedi.

- Yurt dışından en çok ilgi Bursa'ya

Termal suya yabancıların ilgisine değinen Tontuş, İzmir-Balçova ve yakınlarındaki sağlık turizmi tesislerine en çok Norveç ve İsveç gibi Kuzey İskandinav ülkelerinden misafir geldiğini, İsveçlilerin Denizli ve İzmir'i tercih ettiğini kaydetti.

Tontuş, yurt dışından gelen hastaların tercih ettiği termal tesisler içinde genel anlamda ilk sıranın da Bursa'ya ait olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En çok hasta alan tesislerin ilk ikisi Bursa'da. Buralar, Türkiye'den gelen toplam hastanın yüzde 30'unu kapsıyor. Hastaların yüzde 90'ı Arap Yarımadası'ndan. Avrupa'dan gelenlerin oranı ise yüzde 2 seviyesinde. Afyonkarahisar ve Kütahya da sağlık turizmi için önemli iki merkez. Bu illeri tercih edenler arasında belirgin bir farklılık yok, her yerden ziyaretçisi olabiliyor. Afyonkarahisar'a İsveç'ten de Norveç'ten de Arap Yarımadası'ndan da Almanya'dan da turist geliyor. Kütahya için de aynı şey geçerli ama İzmir'in bir özelliği var. İzmir'e İskandinav ülkelerinden gelen turist ağırlıklı."

Bu alanda Denizli'nin de ayrı bir özelliği bulunduğunu dile getiren Tontuş, "Pamukkale dışında Karahayıt'ta yaklaşık 17 bin yatağımız var ve bunlardan bir grubu termal sağlık tesisi haline getirildi. Bu bölge için 14 bin yatak planlanıyor. 3,5 milyon metrekarelik arazide bir şehir yapılıyor. Şu anda çalışmaların yüzde 70'i tamamlandı" dedi.

-Termal turizm reçete edilecek

Tontuş, sağlık hizmet sunumunda atılan en önemli adımlardan birinin sağlık turizmi olduğunu ve bunlar içinde de kaplıcaların büyük yer tuttuğunu söyledi.

Kaplıca turizmini iki ana başlık altında irdelemek gerektiğini dile getiren Tontuş, bunlardan birinin, kişinin kendi isteğiyle kısa süreli sıcak su kaynağının bulunduğu yerlere seyahatlerini kapsadığını belirtti.

Tontuş, "Diğeri ise sedef ya da romatizma gibi bilinen bir tıbbi hastalık durumunda, belirli bir tedavi için doktor önerisi ya da geleneksel tıp merkezlerinin önerisiyle gelinmesidir. Bunu 'termal sağlık turizmi' diye isimlendiriyoruz" diye konuştu.

Termal turizmin Türkiye'de yıllardır olduğunu ancak bu konuda bir çalışma yapılmadığını vurgulayan Tontuş, "termal sağlık turizmi" tanımının, sağlık turizminin koordinasyonu Sağlık Bakanlığına verildikten sonra ortaya çıktığını hatırlattı.

Termal sağlık turizmini "hekim kontrolünde ve hekimin reçete yazarmış gibi yazdığı bir etkinlikle devam etmesi" şeklinde ifade eden Tontuş, "Doktor, hastasına reçete yazar gibi belirtiyor ve 'Günde maksimum 20 dakika sıcak suda kalınacak, bacakları germe egzersizi yapılmayacak, istirahat periyotları akşam 18.00-21.00 arasında olacak' gibi program belirliyor. Bu şekilde yapılan uygulama, termal sağlık turizmini kapsıyor" dedi.

Tontuş, reçetelerin, nöroloji, fizik tedavi, dahiliye, ortopedi ve dermatoloji uzmanlarınca verilebildiğine dikkati çekerek, termal tesislerde yılda bir milyona yakın turistik faaliyet gerçekleştiğini söyledi.

Tontuş, termal sağlık turizminde ise bu sayının şu an için daha az olduğunu belirterek, "Amaç tedavi olduğunda, ziyaretçi sayısı henüz yüz binler civarında" ifadesini kullandı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber