'Menderes'in idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Van'da konuşan zat şahsıma alçakça bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor. Haddini bil, haddini ben halkımdan besleniyorum. Kandan beslenen birileri varsa 1960'da rahmetli Menderes ve arkadaşlarının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz. Kime anlatıyorsunuz, kimi aldatacaksınız.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 15 Mayıs 2016 15:08, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Menderes'in idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Böldürmeyeceğiz bu vatanı bu hainlere. Bu fırsatı onlara vermeyeceğiz ve zaten bu Rabiamızda ne diyoruz? Tek millet diyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Romanı'yla, Boşnak'ıyla, biz bu ülkede 79 milyon, tek millet." dedi.

Erdoğan, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) ve Türkiye Gençlik Vakfının (TUGVA) Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlediği 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programı'nda, salonda bulunanları selamladıktan sonra, "Buradan şu, muhterem salondan Filistin'in, Gazze'nin, Kudüs'ün cesur gençlerine, Afrika'nın mazlum gençlerine, Asya'nın çalışkan gençlerine selamlarımı iletiyorum. Suriye'nin kahraman gençlerini, Mısır'ın onurlu gençlerini, Arakan'ın, Afganistan'ın, Pakistan'ın, Bangladeş'in yürekli gençlerini selamlıyorum" ifadelerini kullandı.

Etkinlik vesilesiyle toplantıda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gençler, bu salonda dünyanın bütün renklerini, bütün güzelliklerini görüyorum. Karşılıksız sevgi, gerçek anlamını sizin işte bu kucaklaşmanızda buluyor. Sizler bu duruşunuzla, heyecanınızla, dayanışmanızla tüm dünyaya gerçek barış mesajı veriyorsunuz. Böylesine anlamlı, böylesine önemli bu buluşmayı tertip eden Türkiye Gençlik Vakfı ve Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu'na teşekkür ediyorum. 23 Nisan'da başlayan ve bugün sona eren etkinliklerin ülkelerimiz, öğrencilerimiz için hayırlara vesile olmasını, aramızdaki uhuvveti, muhabbeti daha da perçinlemesini Rabbimden niyaz ediyorum."

Erdoğan, buluşmanın Türkiye'deki misafir öğrencilerin yanı sıra aynı zamanda tam 7 ülkede ve yaklaşık 50 farklı şehirde düzenlenen buluşmaların, kucaklaşmaların da son halkasını oluşturduğunu aktardı.

Programa destek verenlere teşekkür eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Programa destek veren Gençlik ve Spor Bakanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler Başkanlığımıza, Yunus Emre Enstitümüze, İnsani Yardım Vakfına, Türk Hava Yollarına, Turkcell ve Büyükşehir Belediyemize de ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Buradaki kardeşlik iklimini teneffüs etmek için programa iştirak eden tüm gönüllü kuruluşlarımıza ve temsilcilerine teşekkür ediyorum. Şu salonda ve ülkemizin diğer illerinde yürekleri bizimle atan, ilim için, bilgi için daha iyi bir eğitim için Türkiye'yi seçen tüm misafir öğrencilerimize ayrıca 'Hoş geldiniz' diyorum. Bu yıl 9'uncusu düzenlenen bu buluşmanın güçlenerek yeni ülkelere yeni coğrafyalara taşarak devam etmesini ümit ediyorum. Bu vesileyle şu anda Güneydoğu'da, ülkemizin bir çok yerinde bu milletin vahdeti için, bu ümmetin vahdeti için bayrağımızın şanlı bir şekilde dalgalanması için vatanımızın 780 bin kilometre karede bir ve bütün olarak kalması için, devletimizin bekası için şehit olan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum."

"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ama siz bilemezsiniz" şeklindeki ayeti kerimeyi hatırlatan Erdoğan, "İşte onun için biz ne diyoruz, şehitler ölmez, vatan bölünmez. Böldürmeyeceğiz bu vatanı bu hainlere. Bu fırsatı onlara vermeyeceğiz ve zaten bu Rabiamızda ne diyoruz? Tek millet diyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Romanı'yla, Boşnak'ıyla, biz bu ülkede 79 milyon, tek millet. İki, tek bayrak. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi ve üç 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır...' Şehit kanlarıyla yoğrulduğu için bu topraklar vatan oldu, bunu böyle bilmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.

Egemenliğin kayıtsız, şartsız milletin olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi çıkmış bir tanesi, dünyanın değişik yerlerinde, 'Başkanlık sisteminin gelmesi için kan gerekir, kan diyor. Üç unsur var. Bu üç unsurun bir tanesi mezhepçilik unsurudur, ikincisi ırkçılık unsurudur, üçüncüsü terör unsurudur. Bu zatın söylediklerinde, bu üç unsurun tamamı var. Bunlar kandan besleniyorlar. Aynen bölücü terör örgütünün uzantıları gibi. Bunlarda da o hava esmeye başladı. Herhalde oraya imrendiler. Baktılar ki bu iş, sandıkla gelmiyor. Girdiği her seçimde malum, aldığı netice ortada. Şimdi 'Acaba kanla netice alır mıyız?' diye buna bakıyor. Alamayacaksın. Bu milletin üstüne çıkamazsın. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Millet ne derse o olacak. Gençler, şunu da unutmayın, halk ne derse o olacak, Hak ne derse o olacak."

"Dik dur eğilme, bu millet seninle" şeklinde yapılan tezahüratlar üzerine Erdoğan, "Hiç endişeniz olmasın, biz sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz başka eğilmek yok. Bu yolda inandığımız gibi yürüyeceğiz" karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her yolculuğun, her seferin insanı değiştirdiğini, olgunlaştırdığını ve pişirdiğini belirterek, "Bakış açınız, idrakiniz hayata, çevreye dair duruşunuz her bir yolculukta farklılaşır ancak ben sizlerin özellikle şu ince ayrıntıya dikkat etmenizi istiyorum. Gençler, değişmek farklıdır, yabancılaşmak farklı. Entegrasyon ile asimilasyon arasında çok keskin bir ayrım vardır." dedi.

Erdoğan, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) ve Türkiye Gençlik Vakfı'nın (TUGVA) Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlediği 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programında, Hazreti Muhammed'in "İlim müminin yitik malıdır. Nerede bulursa alsın" şeklindeki hadisi şerifini hatırlattı.

Bugün dünyada 4,5 milyon civarında öğrencinin kendi ülkesi dışında eğitim hayatını sürdürüğünü belirten Erdoğan, bunların kahir ekseriyetinin ABD'de, İngiltere, Fransa, Avustralya gibi belli başlı ülkeleri tercih ettiğini ifade etti.

Bu ülkelerin çoğunun uluslararası öğrencileri bir nevi kazanç kapısı, ticari bir meta olarak gördüklerine şahit olduklarını aktaran Erdoğan, "Yani, dev bir sektör oluşmuş adeta. Fakat bizim için milletimiz için uluslararası öğrencilerin salt bir gelir kapısı değil bilakis misafir öğrencilerimiz dost ve kardeş ülkelerle kucaklaşmanın, işbirliğinin, tecrübe paylaşımının bir vesilesidir. Biz misafir öğrencilerimizle birlikte tüm insanlığı saracak bir huzur, barış ve güven iklimine katkı sağlamanın derdindeyiz." diye konuştu.

"Sizler burada her alanda kendinizi geliştirirken aynı zamanda ülkenizdeki birikimleri Türkiye'ye, Türk üniversitelerine de taşıyorsunuz. Siz bizden, biz de sizden çok şey öğreniyoruz." diyen Erdoğan, Türkiye'de okuyan, yüksek öğrenim için Türkiye'yi tercih eden misafir öğrencilerin her açıdan şanslı olduklarına inandığını dile getirdi.

Gençlerin her şeyden önce binlerce yıldır farklı medeniyetlere, farklı kültürlere beşiklik yapmış insanlık tarihinin hafızası olan bir ülkede eğitim aldıklarını belirten Erdoğan, bu ülkenin geçmişini, kültürünü, havasını en önemlisi de dillere destan misafirperverliğini tecrübe etmenin başlı başına büyük bir kazanım olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin tarihinin üç kıta da hüküm sürmüş kadim medeniyetlerin özü ve özeti olduğunu anlatan Erdoğan, "Burada sadece bir ülkeyi, bir milleti değil aynı zamanda Afrika, Asya ve Avrupa'nın bir hasılasını görürsünüz." değerlendirmesini yaptı.

Tarihi, siyaseti, sosyolojiyi, iktisadı ve dış politikayı Türkiye'de okumanın öğrencilere hiçbir yerde bulamayacakları özgün bir bakış açısı kazandıracağını vurgulayan Erdoğan, "Eminim her biriniz artık geldiğinizden çok farklı bir insan olduğunuzun farkındasınız." dedi.

Afganistanlı bir öğrencinin hikayesini paylaşan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu öğrencimiz Türkiye'yi ve buradaki tecrübelerini nasıl anlatıyor. 'Ben çobanlık yapan bir ailenin çocuğuyum. Babam fakir olduğu için çok zor şartlarda okudum. Kimi zaman param olmadığı için ekmek alamıyor, açlıktan bitkin düşüyor sık sık hastalanıyordum. Ancak derslerimdeki başarılarımdan dolayı öğretmenlerim ve bir doktor bana sahip çıktı. Üniversite sınavında çok iyi puan alarak Afganistan'ın en iyi üniversitesi olan Kabil Üniversitesini kazandım. Sonra Türkiye burslarına başvurdum ve başarılı oldum. Üç yıldır Türkiye'deyim ve sosyoloji okuyorum. Türkiye'ye geldiğimden beri fikrim çok değişti. Afganistan'da iken sadece Afganistan'ı ve ailemi düşünüyordum ama şimdi bir Müslüman olarak tüm insanları düşünüyor ve eşit görüyorum. Türkiye'de her ülkeden öğrenci var. Bizler aynıyız, eşitiz. Allah'ımıza hamd olsun şu an çok iyiyim, burada kendimi evimde gibi hissediyorum. Bundan sonraki hayatımda da vatanım ve insanlık için elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum.' Bu öğrencilerimizin anlattıklarının size çok tanıdık geldiğini, bunun aynı zamanda sizin de hikayeniz olduğunu biliyorum. Unutmayın, her yolculuk, her sefer insanı değiştirir, olgunlaştırır, pişirir. Bakış açınız, idrakiniz hayata, çevreye dair duruşunuz her bir yolculukta farklılaşır ancak ben sizlerin özellikle şu ince ayrıntıya dikkat etmenizi istiyorum. Gençler, değişmek farklıdır, yabancılaşmak farklı. Entegrasyon ile asimilasyon arasında çok keskin bir ayrım vardır. Şayet bir insan, bir öğrenci kendi kültürü, kendi değerleri ve kökleriyle bağlarını koparıyorsa o değişmiş olmuyor, bilakis yabancılaşıyor demektir. Milletine tepeden bakanın, kendine ailesine, ülkesine faydası olmaz. Biz bunun acısını çok çektik halende çekiyoruz."

- "Rabbim bu paylaşmanın, dayanışmanın bereketini kat be kat veriyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrikalı, Ortadoğulu, Asyalı ülkelerin bunun bedelini yıllardır ödediğini belirterek, "Maalesef ortak tarihimiz, bu tür insan enkazlarıyla, kayıp nesillerle dolu. Ben sizlerin bu yanlışlara düşmeyeceğinizi, asla hor, hakir görmeyeceğinize inanıyorum." diye konuştu.

Gençlerin çok kritik bir dönemde Türkiye'de bulunduğunu ve dünyanın yaşadığı en büyük insani dramlardan birini de yakından şehit olduklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin sınır komşusu Suriye'de 6 yıldır kardeşlerinin acımasız ve gayrimeşru bir rejim tarafından hunharca katledildiğini söyledi.

Bugüne kadar yaklaşık 600 bin masum insanın varil bombaları, baristik füzeler, işkencelerle ve kimyasal silahlarla öldürüldüğünü anlatan Erdoğan, "13 milyon Suriyeli evinden oldu. Bunların 6 milyonu vatanını terk etti. Rejim tarafından önü açılan ve desteklenen DAİŞ, YPG, PYD gibi terör örgütleri işgal ettikleri bölgelerde etnik temizlik ve soykırım uyguladı. Tüm bunlar dünyanın gözü önünde yaşandı, yaşanıyor" ifadelerine yer verdi.

Türkiye olarak krizin ilk günlerinden itibaren Suriyeli kardeşlerini yalnız bırakmadıklarını, onlara kapılarını açtıklarını aktaran Erdoğan, "Açmaya da devam edeceğiz. Soframıza bir tabak da onlar için koyduk. Bugün 3 milyon Suriyeli ve Iraklı muhacire ensar bilinciyle, komşuluk hukukuyla sahip çıkıyoruz. Rabbim de bu paylaşmanın dayanışmanın bereketini kat be kat veriyor. Fakat kişi başına düşen gelirle bizden kat be kat olan fazla olan pek çok ülke sırf rahatlarını bozmamak için bu vahşete, bu drama kayıtsız kalıyor. Sınır kapılarımızda derme çatma mülteci barınaklarında, denizlerde yaşanan insanlık dışı manzaraları eminim sizler de bizim gibi yüzünüz kızararak esefle izliyorsunuz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Beyannamesini kaleme alanların, bugün en temel insanlık sınavından sınıfta kalmış durumda olduğunu vurgulayarak, dün Srebrenitsa'da da bu imtihanın verilemediğini söyledi.

"Bugün de Suriye'de, Libya'da, Yemen'de veremiyorlar" diyen Erdoğan, 1994'te Ruanda'da 800 bin insan katledilirken kılını kıpırdatmayanların, şimdi de benzer bir kayıtsızlığın içinde olduklarını belirtti.

Afrika, Asya, Orta Doğu ülkeleri için demokrasi ve özgürlük karnesi hazırlayanların kendi karnelerindeki kırıkları hiç gündeme getirmediğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Terör örgütlerinin, teröristlerin eli kanlı katillerin hak ve hukuklarını savundukları kadar bunların elinde can veren maktullerin, masumların haklarını savunmadılar, savunmuyorlar. Terör örgütüne başkentini açmanın, teröristlere çadır kurdurmanın özgürlükle en ilgisi var. Eli kanlı caniler ne zamandan beri siyasi sığınmacı oldu. DAİŞ'in eylemlerine verdiğiniz tepkiyi niçin PKK, DHKPC ve YPG'nin saldırıları karşısında esirgiyorsunuz. Madem siyasi idamlara karşısınız, neden birkaç gün önce şehit edilen Motiur Rahman Nizami'nin idamına sessiz kaldınız. Avrupa'dan bir ses çıktı mı, Avrupa'dan bir haykırış çıktı mı? Hayır. Bunun adı çifte standart değil mi? Biz bunları söylediğimizde, tutarsızlıklarını, ilkesizliklerini yüzlerine vurduğumuzda beyefendiler hemen rahatsız oluyorlar. Tayyip Erdoğan hemen diktatör oluyor. Motiur Rahman'ı idam edenler diktatör olmuyor, ona seyirci kalanlar olmuyor. "

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Medya güçlerini, gazetelerdeki, ekranlardaki tetikçilerini kullanarak bizi karalamaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar. Onların itibar suikastleri bizi yıldırmaz. Onların iftiraları, hakaretleri, bizi hakkı ve hakikati haykırmaktan alıkoymaz." dedi.

Erdoğan, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) ve Türkiye Gençlik Vakfının (TUGVA) Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlediği 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması'nda yaptığı konuşmada, "Van'da il başkanları toplantısında konuşan zat, şahsıma karşı yine alçakça bir ifade kullandı. Bizim kandan beslendiğimizi söylüyor. Haddini bil, haddini. Ben halkımdan besleniyorum, halkımdan. Kandan beslenen birileri varsa, 1960'ta rahmetli Menderes'in ve iki arkadaşının idamına zemin hazırlayan CHP zihniyetidir, sizsiniz." ifadesini kullandı.

Medya güçlerini, gazetelerdeki, ekranlardaki tetikçilerini kullanarak kendilerini karalamaya, itibarsızlaştırmaya çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hiç kusura bakmasınlar. Onların itibar suikastleri bizi yıldırmaz. Onların iftiraları, hakaretleri, bizi hakkı ve hakikati haykırmaktan alıkoymaz. Biz mazlumlara sahip çıkmaya, diklenmeden dik durmaya, doğruluğun, barışın tarafında durmaya devam edeceğiz. Çünkü biz kuvvetimizi medyadan, sermayeden değil, seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan mazlumların dualarından alıyoruz. Onların hayır duaları bizimle olduğu müddetçe, yılmadan, yorulmadan, bu kutlu yolda yürümeye, haksızlıkları dillendirmeyi de sürdürerek devam edeceğiz. Sizin gibi gönül elçilerimiz bizimle olduğu sürece, Türkiye'yi karalamaya yönelik kampanyaların hepsi de boşa çıkacak. Şairin dediği gibi biz; 'Aşinaya aşina, biganeye biganeyiz'. Aşinalık bağı kurduğumuz sizlerin şahitliğinin, onların algı operasyonlarını darmadağın edeceğine inanıyorum. Ben sizlerden sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal her alanda algınızın açık olmasını, kendinizi geliştirmenizi, gündemi takip etmenizi istiyorum. Aklınızı ve kalbinizi asla birilerine kiraya vermeyin. Maalesef bazı tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanlar var, biliyorsunuz. Sakın onların düştüğü oyuna düşmeyin. Akıllarını kiraya verenlerle beraber sakın olmayın. Vicdanınıza, ipotek konulmasına kesinlikle müsaade etmeyin."

- "Şer şebekesine asla prim vermemenizi bekliyorum"

"Yanlışın en tehlikelisi doğruya en yakın olandır. Sureti haktan görünenlerin fark edilmesi en zor olanlardır. Maalesef biz bu konuda son dönemde çok büyük sıkıntılar yaşadık" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ülkemizde 40 yıl boyunca devlet içinde gizli bir şekilde örgütlenen hizmet, eğitim, yardım diyerek insanımızı kandıran bir yapı en büyük zararı gençlerimize verdi. Uzun dönem ülkemizin başarılı çocukları, Anadolu'nun körpe zihinleri, paralel ihanet çetesi tarafından kandırıldı, kullanıldı. Bu ülkenin evlatları iyi niyetlerinin kurbanı oldu. 2,5 yıldır bu örgütle yoğun bir mücadele içindeyiz. Bir taraftan örgütün devlet yapımızda ve milletimizin gönlünde açtığı yaraları sarmaya çalışıyoruz, diğer taraftan da dünyanın her yerinde bu çetenin kirli yüzünü deşifre ediyoruz. Sizlerden dünyanın farklı ülkelerinde ellerine geçen her fırsatı ülkemizi karalamak için kullanan bu şer şebekesine asla prim vermemenizi bekliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda kendisini dinleyen gençlere, şöyle seslendi:

"Bir kısmınız bu yıl mezun olacak ve ülkesine dönecek ya da başka ülkede eğitim hayatınıza devam edeceksiniz. Ben sizlerden, Türkiye'den ayrıldıktan sonra bizimle ve birbirinizle irtibatınızı koparmamanızı özellikle rica ediyorum. Bu irtibat, geleceğe yönelik müşterek atacağımız adımların da bana göre en önemli kaynağını oluşturacaktır. Her konuda birbirinizin yardımına koşmalısınız. Buradan ayrıldıktan sonra sizler Türkiye ile ve Türkiye'deki arkadaşlarınız da sizlerle bu irtibatlarını devam ettirmeli. Çevrenizi ve dostluklarınızı, sürekli geliştirmeye çalışın. Ebeveynlerinizden başlayarak, bütün ailenizle olan ilişkilerinizi, olabildiği kadar sıkı tutun. Onlardan asla kopmayın. Burada aldığınız eğitim sadece bir anahtardır. Kapıyı açacak olan sizin imanınız, ufkunuz ve dualarınızdır. Peygamberimizin şu tavsiyesini kendinize rehber edinin: 'Allah katında en sevimli iş az da olsa devamlı olandır'. Mermeri delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. Aramayı, araştırmayı, sorgulamayı asla bırakmayın. İnşallah bu ilkeler çerçevesinde, yolunuza devam edeceğinize, başarılarınızı katlayarak artıracağınıza inanıyorum. Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Artık ikinci bir vatanınız daha var. Türkiye, her birinizin ikinci evidir. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız, sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz."

Salonda "Adam izindeyiz", "Gençler dik durmayı senden öğrendi", "Seninleyiz Reis" pankartları açan öğrenciler, Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulundu.

Programın sonunda UDEF Başkanı Mehmet Ali Bolat ile TÜGVA Başkanı İsmail Emanet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hat yazılı tablo hediye etti.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere karanfil attı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber