Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı Sezer'inkine göre daha meşru olur

Kaynak : Bugün
Haber Giriş : 19 Aralık 2006 09:20, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:58

nuh gönültaş

Şu işe bakın. Ahmet Necdet Sezer'i cumhurbaşkanı seçen koalisyon hükümeti ve de bunlardan oluşan Meclis sonraki ilk seçimlerde siyasi tarihin çöplüğüne doğru seyahate çıkarılmışlardı, halk tarafından...

Ama o Meclis'in seçtiği Cumhurbaşkanı yedi yıl milletin tepesinde kaldı. Şimdi ise neredeyse bu durumun tersi mevcut. Meclis cumhurbaşkanını seçtikten birkaç ay sonra seçime gidecek. Yeni cumhurbaşkanını seçen Meclis yine cumhurbaşkanının arkasında olmayacak. Demek ki bu sistemde bu durum sürekli karşımıza çıkıyor, çıkacak da. O halde ya bu duruma razı olacağız ya da cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekili seçimlerini aynı anda yapacağız. Bu da sistem değişikliğini gerektiriyor. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz o halde: AK Parti'nin seçeceği bir cumhurbaşkanı -ister Tayyip Erdoğan olsun isterse bir başkası- 2002'de halk tarafından tasfiye edilenlerin seçtiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den daha meşrudur. Çünkü, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yapılacak milletvekili seçiminde AK Parti'nin oy oranı düşse de yine Meclis'in en büyük partisi olarak geleceği görülüyor. Eğer meşruiyeti anayasanın dediğinde değil de Meclis desteğinde arayacaksak, işte buyurun, söyleyin şimdi, kim daha meşru? Gelelim sine-i millet tartışmalarına... Her seçim öncesi, kimi siyasiler - ki bunların başında CHP'liler gelmektedir- tumturaklı cümlelerle hükümeti, "sine-i millet"e dönmekle tehdit ederler.

Son 1 yılda, biri Danıştay saldırısının ardından, diğeri de son günlerde olmak üzere iki kez bu konu gündeme geldi. Hoş, ne onlar sine-i millete dönecektir, ne de dönseler vatandaş, büyük bir arzu ve iştiyakla onları bağrına basacaktır.

Bugün oy oranı bir önceki seçimden bile daha düşük seyreden CHP'nin sine-i millete dönmesi, bu partinin intiharı olacaktır. Bunu pekâlâ Deniz Baykal da çok iyi bildiği için, hemen "sine-i millet"e dönmek gibi bir niyetlerinin olmadığını açıkladı! Peki, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, sine-i millete dönebilir mi? Bugünlerde bu tarz bir sorunun gündeme gelmesi bile Sezer'in konumunun nasıl tarafsızlıktan çıkıp siyasallaştığının bir göstergesidir. 2000 yılında hasbelkader cumhurbaşkanı olan, daha doğrusu başına devlet kuşu konan bir Cumhurbaşkanı Sezer. Sezer'in arkasında bir halk desteği olduğunu söylemek çok zor. Halk desteği olmadığı gibi Meclis desteği de yok. Sezer'i seçen üç partili koalisyonun bütün tarafları, 2002 seçimlerinde bertaraf edildi, Meclis dışında kaldı.

Demek ki neymiş, aslında bu Meclis'in seçeceği cumhurbaşkanının değil halen görevde olan Sezer'in meşruiyeti tartışmalıymış. Hal böyleyken, AKP'nin seçeceği cumhurbaşkanı, meşru olamaz diyenlerin, Sezer'in meşruiyetini nereye dayandırdığını izah etmeleri beklenir. Tabii demokrasinin doğru dürüst işlediği bir ülkede...

2000'li yılların şartlarında gözlerini karartarak sıradan bir kasaba bürokratından daha öte bir vizyonu olmayan, dahası Türkiye'yi ne içte ne de dışta temsil yeteneği olmayan birine, Çankaya Köşkü'nü hediye edenler, bunun vebalini nasıl ödeyecekler acaba? Şimdi, Sezer'in CHP'ye geçeceği konuşuluyor. Deniz Baykal "gelsin, başımızın üzerinde yeri var" diyor. Ama elbette bu sözleri siyaseten söylüyor Sayın Baykal. Yoksa bugün nerede olduklarını bilinmeyen eski süperbürokrat taifesinin sandıkta nasıl kaybolduğunu en iyi Deniz Baykal bilir. Nerede Vural Savaş'lar, Yekta Güngör Özden'ler ve diğerleri. Ahmet Necdet Sezer'in, bu saydığım isimlerden farkı ne? O da marjinal gazeteleri okuyup, marjinal televizyon kanallarının gecelerine katılan, halktan kopuk biri değil mi?

Sezer, CHP'ye katılsa Baykal onu, seçilemeyecek bir yerden aday gösterecektir. Çünkü Çankaya zırhından arınmış, kameraların spotları önünde bir Sezer'in, siyasette hiçbir işe yaramayacağı derhal ortaya çıkacaktır. Bu durumu Sayın Cumhurbaşkanı da fark etmiş olmalı ki, yakın çevresine emeklilikten sonra Ankara Gölbaşı'ndaki villasında dinleneceğini buyurmuş. Artık bol bol, İlhan Selçuk ve Tuncay Özkan'la bir araya gelir, memleketi kendi anlayışlarına göre kurtarma planları yaparlar.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber