Memura farklı yasal düzenleme

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 08 Ocak 2007 08:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Anayasa Mahkemesi'nin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun bazı maddelerini iptaline ilişkin gerekçeli kararının yayımlanması üzerine hukukçuların görüşlerine başvurduk. Anayasa ve idare hukukçuları, "Yüksek Mahkeme, ister aynı, ister ayrı yasada olsun, kamu görevlileri için farklı bir yasal düzenleme öngörüyor. Sosyal güvenlik haklarının yoksullukta eşitlenmesinin sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığına dikkat çekiliyor" şeklinde yorum yaptılar.

İş hukuku ve sosyal güvenlik alanındaki uzmanlığıyla tanınan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Güzel, şunları söyledi:

"Tek yasa da olsa, ayrı yasa da olsa memur ve diğer kamu görevlileri için ayrı bir yasal düzenleme gerekmektedir. Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 2, 10 ve 128. maddelerine göre memurlar için farklı bir uygulamayı uygun buluyor. Sosyal devlet ve eşitlik ilkesini ön plana alıyor. Mahkemenin gerekçeli kararına göre, aynı statüde olan kişiler için eşitlik söz konusudur, farklı statüde olanlar için farklılık olabilir. Farklı statüde olmak ayrıcalık sağlamaz. Anayasa Mahkemesi, 5510 sayılı yasanın temel gerekçesinde sosyal güvenliğin tüm çalışanlar açısından eşit haklara sahip kılınması anlayışını Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı buluyor. Daha doğrusu SSK'yı esas alarak memur ve emeklilerinin o düzeye getirilmesini eşitliğe uygun bulmuyor."

'Yoksullukta eşitlik olmaz'

Prof. Dr. Güzel, "Sosyal devlet ilkesine göre memurları daha düşük hak düzeyine, yoksul duruma indiremezsiniz. Diğer çalışanların, işçilerin, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin memur düzeyine çıkarılmasında bir sakınca yoktur. Anayasa Mahkemesi, 'Yoksullukta eşitlik sağlayan yasaya karşıyım, bu sosyal devlet anlayışına aykırı düşer' demek istiyor" diye konuştu.

Tek çatının da fiilen ortadan kalktığına değinen profesör Güzel, çözüm önerisi olarak, "Bir sosyal güvenlik yasası içinde genel bölümde ortak hükümler yer alır, diğer bölümlerde de her kesim için ayrı düzenleme yapılır" biçiminde görüş belirtti.

Maltepe Üniversitesi Anayasa ve İdare Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak da şu değerlendirmeyi yaptı:

"Memurlar için aynı yasa içinde farklı bir düzenleme yapılabilir. Yüksek Mahkeme, böyle bir yorumda bulunurken memur emeklilerinin aylıklarının düşürülmesine de karşı çıkıyor, bu çerçevede refahtan pay alınması anlamında işçi emeklilerini de koruyor. Sağlık konusunda da ayrım yapılmaması görüşündeyim. Tek çatının oluşması da sıkıntılı. Aslında tek çatıyı oluşturmak için Anayasa'nın 128. maddesini de değiştirmek lazım. Çünkü 128. madde böyle bir birleşmeyi uygun görmüyor."

'Emeklilik ve sağlıkta eşitlik'

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin kararında kamu çalışanları için farklı düzenlemenin işçi açısından adaletsizlik yaratmaması gerektiğini söyledi. Kılıç, 'Aksi halde memura nimet, işçiye külfet anlayışı geçerli olur' dedi. Salih Kılıç, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Mahkeme, memurun farklı bir hukuksal konuma sahip olduğunu belirterek ayrı bir düzenleme öngörmektedir. Emekliler açısından da sosyal devletin gereği olarak refah payından yararlanmayı uygun bulmaktadır. Özlük hakları konusunda Anayasa'nın 128. maddesine atıf yapılarak memurlar için koruyucu bir anlayış ortaya konulmaktadır. Çalışırken işçi ve memur yönünden farklı bir uygulama olabilir ancak emeklilikte ve sağlıkta ayrıcalık olmamalı, eşitlik sağlanmalıdır."

'Ortak çalışanlar yasası çıkmalı'

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Anayasa Mahkemesi'nin kararına katılmadığını belirterek "Memurlar için ayrıcalıklı bir durumu kabul etmiyorum" dedi. Salim Uslu, esas sorunun işçi-memur tanımından kaynaklandığını ifade etti ve şunları söyledi:

"Bayındırlık Bakanlığı'nda aynı işi yapan şoförden birisi memur, diğeri işçi. Bu yapay statüyü kaldırmak lazım. Öncelikle işçi ve memur tanımını yeniden düzenlemek gerekiyor. Onun için bir ortak çalışanlar yasası yapılmalıdır. Tüm çalışanlar için toplusözleşmeli grev hakkı olmalı. Memur için ayrı sendikaya da gerek yok. Böyle bir tanım yapıldıktan

sonra bir sosyal güvenlik yasası düzenlenmelidir. Tüm bunlar yapıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin de söyleyeceği bir şey kalmaz".

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber