'FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özellikle Afrikalı dostlarımızın alicenaplığını istismar eden bu terör örgütüyle mücadelemizde desteklerinizin artarak sürmesini arzu ediyoruz. FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir. Zira uluslararası terörle mücadelede, uluslararası dayanışma şarttır.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 02 Kasım 2016 11:58, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkler ve Afrikalıların müstemleke olmayı reddettiğini, ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettiğini belirterek, "Bizler yeryüzünün lanetlileri olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi özgürlüklerini ihsanla veya lütufla değil, bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazandılar." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun açılış oturumunda konuştu.

Afrika'nın farklı köşelerinden gelen dostları, medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası İstanbul'da misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, ilk kez düzenlenen foruma katılanlara şükranlarını sundu.

Erdoğan, dostu ve kardeşi olarak ifade ettiği Çad Cumhurbaşkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Idriss Deby'e teşekkür ederek, Türkiye ile Afrika kıtası arasındaki ekonomik ve ticari iş birliğini daha da güçlendireceğine, farklı alanlarda yeni projelerin ve ortaklıkların kurulmasına vesile olacağına inandığı forumun ülkeler ve halklar için hayırlı olmasını diledi.

Etkinliğin aslında 2014 Kasım ayında Maloba'da gerçekleştirilen 2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nde alınan kararların uygulaması niteliğinde olduğunu ifade eden Erdoğan, forumu, "hem Afrika kıtası hem de 2008'den bu yana stratejik ortağı olunan Afrika Birliği ile yürütülen yakın iş birliğinin somut bir meyvesi" olarak tanımladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle forumun hazırlık sürecinde verdikleri destek ve gösterdikleri iş birliği için Afrika Birliği Komisyonu'na da ayrıca teşekkür etti.

- "Küreselleşmeyi tek tipleşme olarak algılıyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sınırların, mesafelerin anlamını yitirdiği, dünyanın büyük bir köye dönüştüğü süreçten geçildiğini belirterek, bu sürecin adeta bir girdap gibi tüm ülkeleri ve milletleri içine aldığını söyledi.

Küreselleşmenin, kültürel, sosyal ve bireysel olarak hayatın her alanında menfi veya müspet gibi bir şekilde hissedildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Örneğin dünyanın en ücra köşesindeki bir hadiseden anında haberdar olabiliyoruz. Ürettiğiniz bir ürünü tüm insanlara, büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan kolayca satabiliyorsunuz. Ülkeler ve kıtalar arası ticaret hiç olmadığı kadar canlı ve hareketli. Küreselleşme beraberinde standartlaşmayı da getiriyor. Ancak küreselleşme olgusunun özellikle bazı Batılı ülkeler ve yapılar tarafından yanlış anlaşıldığına da şahit oluyoruz. Bu kesimler küreselleşmeyii tek tipleşme olarak algılıyor. Küreselleşme adına tek bir reçetenin, tek bir gelişme, kalkınma modelinin, tek bir yönetim sisteminin diğer ülkelere dayatıldığını görüyoruz. Yerel farklılıkları, bölgesel dinamikleri, toplumların hassasiyetlerini, tarihi ve kültürel özellikleri dikkate almayan, hatta bunları tehdit olarak gören bir anlayış hakim."

Erdoğan, buna göre ekonomiyi büyütmek için tek çıkar yolun, çok zor şartlara bağlanan yüksek faizli IMF ve Dünya Bankası kredileri olduğunu, işsizlik ve enflasyonla mücadelenin en etkin yolunun faiz artırmakla mümkün olacağının söylendiğini ifade ederek, savunma sanayisinde, alt yapı projelerinde, bilişimde çizilen sınırların ötesine geçmenin çok hoş karşılanmadığını, sosyal ve siyasal alanda ise tek bir insan hakları tanımına, standart bir özgürlük ve demokrasi tanımlarına tabi olunmasının gerekli kılındığını söyledi.

- "Zihinlere pranga vurulmak isteniyor"

Yine küresel sitemde onur ve vakarla yer almanın tek yolunun mevcut düzeninin kayıtsız ve şartsız kabul edilmesi olduğunu belirten Erdoğan, "Bu dayatmadan sadece Türkiye gibi yükselen güçler değil, Afrikalı, Güney Amerikalı ve Asyalı dostlarımız da payını alıyor. Afrikalı kardeşlerimizin öncelikleri, toplumsal hassasiyetleri, yüzlerce yıllık kültür ve gelenekleri maalesef dikkate alınmıyor. Açıkçası ben böyle bir küreselleşme anlayışını yeni bir sömürgecilik modeli, modern bir kölelik düzeni olarak görüyorum. Bu yeni kolonyalizm modelinde 2-3 asır önce ellere ve ayaklara vurulan prangalar şimdi ülke ekonomimize, sanayimize, siyasal sistemimize ve zihinlerimize vurulmak isteniyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrenilmiş çaresizlikler üzerinden öz güvenin törpülendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Siz bilmezsiniz, siz beceremezsiniz, siz bize tabi olmayı sürdürmek zorundasınız, deniyor. Anlayış bu, mantık bu. Oysaki Türkiye ve Afrika'nın modern tarihi böyle bir sisteme itirazın, direnişin tarihidir. Bizler bundan 93 yıl önce verdiğimiz Kurtuluş Savaşı sonunda, sizler de 1950 ve 1960'lar boyunca yürüttüğünüz antikolonyal dönemin sonunda ülkelerimizi büyük bir itirazın üzerine kurduk. Bizler müstemleke olmayı reddettik. Bizler ikinci sınıf insan olmaya itiraz ettik. Bizler yeryüzünün lanetlileri olmayacağımızı tüm dünyaya ilan ettik. Afrikalılar tıpkı Türkiyeli kardeşleri gibi özgürlüklerini ihsanla veya lütufla değil, bedelini kanla, canla ödeyerek, dişleri ve tırnaklarıyla kazandılar."

Afrikalı dostların bugünlere Nukruma, Lumumba, Kenyata ve 3 yıl önce vefat eden Mandela gibi vizyonel liderlerin cesaretleri, kararlı tutumlarıyla geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu kazanımlarımızdan asla taviz vermeyiz. Vermemeliyiz. Elbette katkılara, tavsiyelere, yapıcı tenkitlere hatta en sert eleştirilere bile her zaman açığız. Açık olmak zorundayız, ancak bize parmak sallayarak üstenci bir dille, adeta bir mürebbiye edasıyla bir istikamet çizilmesini de kabul edemeyiz. Belli ülkelerin üretici konumda olduğu, diğerlerinin sadece tükettiği bir üretim modelini benimsemeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerinin, iletişim ve ulaşım imkanlarının da katkısıyla küreselleştiğini, metastaz geçirdiğini belirterek, "Bugün lokal terör örgütlerinden ziyade DEAŞ gibi, El-Kaide gibi, FETÖ, PKK, PYD, YPG gibi bölgesel ve küresel şer şebekelerinden bahsediyoruz. Dünyada hiçbir ülke bu şer odaklarının tehditlerine karşı bağışıklık kazanmamıştır. Son dönemde Paris'te, Brüksel'de, Boston'da, Tunus'ta veya Türkiye'nin değişik şehirlerinde meydana gelen terör eylemleri maalesef bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur." dedi.

Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, en son Suriye ve mülteci meselesinde olduğu gibi en temel insan hakkı konusunda, sınıfta kalanların ders vermesine tahammül gösteremeyeceklerini söyledi.

"Hem Afrika ülkelerinde ve Ortadoğu'da çatışmaları körükleyecek, çatışmalardan kazançlı çıkmanın hesabını yapacak hem de sizin politikalarınızın ceremesini çeken mağdurlara, kapılarınızı kapacaksınız. Şu anda Batı'nın yaptığı bu değil mi?" diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"10 kişiyi alıyor, 50 kişiyi alıyor, 100 kişiyi alıyor ve bunun da faturasını kesiyor. Bir taraftan ekonomik çıkarlarınızla birçok Afrika ülkesinde fakirliği kronik hale getireceksiniz, diğer yandan da fakirlik ve çatışmalardan kaçan mazlumların Akdeniz ve Ege'de boğulmalarına ses çıkarmayacaksınız. Ondan sonra Aylan bebeği alacaksınız, dergilerinizin kapağına adeta bir sömürü aracı olarak resmini dahi kullanacaksınız. Bunların mantığı, anlayışı bu. Dürüst, samimi değiller. Aynı şeyi Ümran bebeğe yapacaksınız. Orayı bile sömürü aracı olarak kullanıyorlar.

Kusura bakmayın, böyle adaletsizlik, böyle çifte standart olmaz. Böyle insan hakları savunuculuğu, böyle demokrasi olmaz. Hiç kimse bu adaletsizlikleri görmezden gelmemizi beklemesin. Biz haklı olduğumuz, ülkemizin, Afrikalı kardeşlerimizin, tüm insanlığın selameti için önemli gördüğümüz hususlarda itirazımızı yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. Çünkü Afrika kıtasının önceliklerini, kendi önceliklerimiz olarak adlediyoruz. Afrika'nın sorunlarına en iyi çözümlerin yine Afrikalı kardeşlerimiz tarafından geliştirilebileceğine inanıyoruz. Afrikalı kardeşlerimizin yol göstericilere ihtiyacı yok, onların iyi ve kötü gününde yanlarında olacak yol arkadaşlarına ihtiyaçları vardır. Bunu böyle bilmeliyiz."

- "Afrika'nın derin irfanından öğrenecek çok şeyimiz var"

Afrika açılımını başlattıkları 2005 yılından beri kıtaya bu şekilde baktıklarını, Afrikalıları kader ortağı olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasında bir Afrika atasözü olan "Bir günlük yağmur, toprağın derinliklerine nüfuz etmez"i dile getirdi.

Kıta ülkeleriyle hasbi ilişki geliştirmenin, uzun vadeli ortaklıklar, dostluklar kurmanın "win win" yani "kazan kazan" temelinde iş birlikleri tesis etmenin gayretinde olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kültür, turizm ve eğitim iş birliğinin geliştirilmesini, gençlerin desteklenmesini, kırsal ekonomi, tarımsal kalkınmanın ve kıtadaki alt yapının güçlendirilmesini hedefliyoruz. Kıtanın kapasitesini geliştirerek, gerekli altyapıyı inşa ederek ve istihdam oluşturarak, özellikle gençlerin ve kadınların hayata ümitle bakabilmeleri için elimizden gelen tüm desteği veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Bundan sonra da bu anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ülke olarak Afrika'nın derin irfanından, deneyimlerinden, zorluklarından direnme azminden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu biliyoruz."

- "Terör örgütleri metastaz geçiriyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün gerek Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeyi gerekse de Afrika kıtası başta olmak üzere diğer coğrafyaları etkileyen tehditlerin başında terörün geldiğini ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Terör örgütleri, iletişim ve ulaşım imkanlarının da katkısıyla küreselleşiyor, metastaz geçiriyor. Bugün lokal terör örgütlerinden ziyade DEAŞ gibi, El-Kaide gibi, FETÖ, PKK, PYD, YPG gibi bölgesel ve küresel şer şebekelerinden bahsediyoruz. Boko Haram gibi bu tür örgütlerden bahsediyoruz. Eş Şebab gibi bu tür terör örgütlerinden bahsediyoruz. Dünyada hiçbir ülke bu şer odaklarının tehditlerine karşı bağışıklık kazanmamıştır. Son dönemde Paris'te, Brüksel'de, Boston'da, Tunus'ta veya Türkiye'nin değişik şehirlerinde meydana gelen terör eylemleri maalesef bu gerçeği bir kez daha ortaya koymuştur.

15 Temmuz gecesi ülkemizin yaşadığı başarısız darbe girişimi de bir yönüyle büyük bir terör eylemidir. 246 vatandaşımızın şehadetine, 2 bin 194'ünün de yaralanmasına neden olan bu terör eyleminin faili ise FETÖ terör örgütüdür. Uzun yıllardır legal görünümlü kuruluşlar altında örgütlenen, eğitim-öğretim gibi insani yardım gibi diyalog gibi kavramların arkasına saklanarak, devlete sızan bu yapı 15 Temmuz gecesi ordumuz içindeki militanları aracılığıyla kanlı bir darbe girişiminde bulundu."

Bu örgütün en yaygın olduğu kıtalardan bir tanesinin Afrika kıtası olduğuna işaret eden Erdoğan, "Afrika kıtası ülkelerinin bu örgüte karşı çok hassas, çok dikkatli olması gerekir. Yarın eğer o ülkelerde devlete sızdıkları anda 'Çok geç oldu' diyebilirsiniz. Biz yaşadığımız için siz kardeşlerimizi uyarıyoruz. Vakit geçmeden diyoruz. Milletimizin demokrasisine, ülkesine ve bağımsızlığına sahip çıkması sayesinde hamdolsun bu ihanet teşebbüsü boşa çıkarıldı." diye konuştu.

Erdoğan, burada Afrikalı dostlarının Türkiye ve Türk milletiyle sergilediği dayanışma için özellikle teşekkür ederek, bu duruşun ülkeler arasındaki güçlü bağları bir kez daha teyit ettiğini dile getirdi.

- "FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir"

"Şunu açık ve net olarak ifade etmek isterim; dini kavramları kullanarak, genç nesilleri ifsat eden, onları robotlaştıran bu örgüt, sadece bize değil, varlık gösterdiği tüm ülkelere karşı büyük bir tehdittir. Ne diyor, '170 ülkede faaliyetimiz var' diyor. Yani 170 ülkenin tüm o genç dimağlarını zehirleyen, o 170 ülkenin devlet kademelerine sızma çalışmalarını sürdüren, böyle bir darbeci terör örgütü." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz gecesi yaşanan hadiseler hepimiz için, tüm ülkeler için çok büyük bir uyarı olmuştur. Nitekim kimi dostlarımız darbenin hemen ardından FETÖ'nün kendi ülkelerindeki faaliyetlerine son verme noktasında adımlar atmaya başladılar. Özellikle Afrikalı dostlarımızın alicenaplığını istismar eden bu terör örgütüyle mücadelemizde desteklerinizin artarak sürmesini arzu ediyoruz. FETÖ ile mücadele hepimizin ortak mücadelesidir. Zira uluslararası terörle mücadelede, uluslararası dayanışma şarttır. Eğer bu dayanışmayı sağlayamazsak hepimiz için bu tehdit yarın çok çok büyük boyutlarda gelişmiş olur. Sizler bu konuda bize yardım ederken inşallah bizler de herhangi bir boşluk oluşmaması için sizlerin yanında olacağız."

Erdoğan, bu terör örgütüyle iltisaklı okullarda okuyan çocukların ve ailelerin mağdur olmaması için ellerinden ne geliyorsa yapacaklarına dikkati çekerek, bu amaçla kısa zaman önce Türkiye Maarif Vakfını kurduklarını söyledi.

Maarif Vakfının şimdiden kimi ülkelerde okulları devralmaya başladığını, o ülkelerin milli eğitim bakanlıklarıyla iş birliği halinde çalışmalara başladıklarını aktaran Erdoğan, bu sürecin önümüzdeki günlerde artarak devam edeceğini, bu noktada katkı ve destek beklediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kıta'ya yönelik kapsamlı yaklaşımımızın ana bileşenlerinden birini ekonomik ve ticari ilişkilerimiz oluşturuyor. Bu anlamda şimdiye kadar 40 Afrika ülkesiyle ticari ve ekonomik iş birliği anlaşması imzaladık ve karma ekonomik komisyon mekanizmaları oluşturduk. dedi."

Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu"nun açılış oturumunda konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin yatırım ve ihracata dayalı bir büyüme stratejisi izlediğini söyledi.

Sanayici ve ticaret erbabının önündeki engelleri kaldırmanın çabası içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, bilhassa son 14 yılda attıkları bu adımlar sayesinde dış ticaret hacminin 350 milyar doları aştığını aktardı.

Müteahhitlik sektörünün iş hacmi olarak dünyada ikinci sırada yer aldığını dile getiren Erdoğan, Türk ihraç mallarının yüzde 90'nı, işlenmiş sanayi mallarının teşkil ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kıta'ya yönelik kapsamlı yaklaşımımızın ana bileşenlerinden birini ekonomik ve ticari ilişkilerimiz oluşturuyor. Bu anlamda şimdiye kadar 40 Afrika ülkesiyle ticari ve ekonomik iş birliği anlaşması imzaladık ve karma ekonomik komisyon mekanizmaları oluşturduk. 39 ülkede malum büyükelçiliklerimiz var. Fakat bu bizim için yeterli değil, hedefimiz süratle az önce değerli mevkidaşıma da ifade ettim, onların da desteğini istedim ve Afrika'nın tümünde büyük elçiliklerimizin inşallah açılmasıdır. Onun için dışişleri başta olmak üzere buna yoğunlaşacağız ve bunları da başaracağız." diye konuştu.

Erdoğan, 19 ülkeyle Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, 4 ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşması, 9 ülke ile Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmasını imzaladıklarını ifade ederek, bu anlaşmaların büyük bir kısmının yürürlüğe girdiğini aktardı.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu bünyesinde 33 Afrika ülkesiyle iş konseylerinin tesis edildiğini, iş konseylerine ikili ticaret ve yatırımların gerçek potansiyelini yansıtacak seviyelere çıkarılması istikametinde önemli görevler düştüğünü dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Afrika ile ticaretimiz 2005 yılında yaklaşık 7 milyar dolar seviyesinden, 2015 yılında 17,5 milyar dolara yükseldi. Sahra altı Afrika ülkeleriyle 2005 yılında 2,7 milyar dolar olan ticaret hacmimiz ise 2015 yılında 6,6 milyar dolara ulaştı. Bölgedeki doğrudan yatırımlarımızın toplam değeri 3,6 milyar doları geçmiş durumdadır. Yatırımcılarımızın Kıta'ya olan ilgisinin son dönemde artığını memnuniyetle müşahede ediyorum. 2014 Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığımdan bu yana 9 Afrika ülkesini ziyaret ettim. Bu ziyaretlerimde iş adamlarımızın ve yatırımcılarımızın da heyetlerimde yer almasına önem veriyorum. Yine şimdi önümüzde ziyadesiyle ziyaret edeceğim Afrika ülkeleri var. Onları da yine ziyaretimde iş adamlarımızla birlikte muhataplarımızla, iş adamlarıyla, oralarda bir arada olacağız. Uluslararası platformlarda Afrika ülkeleri başta olmak üzere kalkınma yolundaki ülkelerin meselelerine öncelik veriyoruz. "

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yılda bir düzenlenen Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansları'nın 4.'süne 2011 yılında ev sahipliği yaptıklarını anımsatarak," Türkiye 2011-2014 yılları arasında sahra altı Afrika ülkelerine 600 milyon doların üzerinde kalkınma yardımı sağladı. Ayrıca 2005 yılı içerisinde Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı'na, tarihte ilk defa düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yaptık. 2019 yılında ise 3. Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi'ni inşallah ülkemizde düzenleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, tüm bu etkinliklerin gerekli hazırlıklarının Afrika birliğinin iş birliği ve katkılarıyla yürüteceklerini kaydederek, "Tıpkı bir Afrika atasözünün dediği gibi. 'Hızlı gitmek istiyorsan yalnız, uzağa gitmek istiyorsan beraber git.' İnşallah biz önümüzdeki süreci el ele, omuz omuza birlikte yürüteceğiz." diye konuştu.

Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun, uzun soluklu bir beraberliğin dönüm noktalarından biri olması dileğinde bulunan Erdoğan, katkıda bulunanlara teşekkür etti.

Forumun, ülkeler ve iş dünyası açısından hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, foruma katılanlara İstanbul'u gezmeleri tavsiyesinde bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber