'Emniyet'te dinlemelere son veren kişi benim'

"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) yonetici ve uyesi olmak", "casusluk" ve ''özel hayatın gizliliğini ihlal'' suçlarından açılan davanın görülmesine devam edildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Kasım 2016 16:11, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Emniyet'te dinlemelere son veren kişi benim'

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, aralarında eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı ve eski İstanbul Organize Suclarla Mucadele Sube Mudur Yardımcısı Ahmet Kalender'in de olduğu 9 tutuklu, 3 başka suçtan tutuklu ve bazı tutuksuz sanık ile avukatları katıldı.

Duruşmada, bazı müştekileri ise avukatları temsil etti.

Duruşmada söz alarak taleplerde bulunan sanık Ardıç, henüz savunmasını tamamlayamadığını belirterek, "İzmir'de de benzer bir davam var. Bu nedenle savunmam hazır değil." dedi. Tutuklu sanıklardan Çakallı da savunma yapmak için hazır olmadığını öne sürerek süre talebinde bulundu.

Diğer tutuklu sanıklar da sırasıyla söz isteyerek, mahkeme heyetinden bir sonraki celseye kadar savunmalarını hazırlamaları için zaman istedi.

-"Dinlemeyi sonlandıran kişiyim"

Söz alarak savunmasını yapan tutuksuz sanıklardan Serkan Bostancı, İstanbul Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde 8 ay çalıştığını anlatarak, "Dinlemelere ilişkin bazı tutanaklardaki imzalar bana aittir. Fakat benim imzam, dinlemelerin yapılması için hazırlanan talep yazılarında değil, aksine dinlendirmenin sona erdirilmesi tutanaklarında bulunuyor. Dinlemeyi sonlandıran kişiyim. Emekli bir hakimin dinlenildiği o dönem bürodaki arkadaşların konuştuğu konular arasındaydı. Eğer ki bir usülsüzlük varsa buna son veren evrağın altında imzam bulunuyor. Ben FETÖ yapılanmasının içinde hiçbir zaman bulunmadım. Hakkımda istediğiniz araştırmayı yapabilirsiniz." diye konuştu.

Mahkeme Başkanını "Emniyette böyle bir yapının varlığından haberdar mıydın?" sorusuna Bostancı, "Böyle bir yapının varlığından haberim vardı, bunu hissedebiliyordum. Cemaate mensup bazı kişileri simalarından çıkarabilirsiniz." yanıtını verdi.

Söz alan sanık Ardıç, Bostancı'ya, "Neden dinlemeye son verildi. Ne tür bilgi geldi?" sorusunu yöneltti. Bostancı da görevde bulunan hakimin telefonlarının dinlenilmesinin yasalara aykırı olduğunu vurgulayarak şu yanıtı verdi:

"Rakamı tam hatırlamamakla beraber teknik takip büroda dinleme yapan yaklaşık 7-8 kişi çalışıyordu. Bu arkadaşlar rastgele belirlenir ve dinleme ekibi oluşturulur. Aktif olarak hakimlik yapan birinin telefonunun dinlenilmesi yasaktır. Kişinin hali hazırda hakim olduğu belliydi. Kartal'daki adliyede bir katiple görüşmesinden anlaşılmıştı. En azından bende böyle bir kanı oluşmuştu. Belki daha önce de bu tespit edilmiş olabilir."

Duruşma, sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, eski ağır ceza hakimi Nurettin Turan ile Esat Burak Uzundere "mağdur", aralarında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç'in de bulunduğu 13 kişi "müşteki" olarak yer alıyor.

İddianamede, FETÖ/PDY yoneticisi ve uyesi sanıkların, Istanbul Emniyet Mudurlugunun hiyerarsik yapısı icerisinde altlık, ustluk iliskilerini kullanarak yasa dısı orgutlenme olusturup, suc islemek amacıyla bir araya geldikleri vurgulanıyor.

Sanıkların, devletin emniyet hizmetleri ve faaliyetleri kapsamında, gorevlerinin sagladıgı nufuz ve gucu, yasaların verdigi yetkileri, gorevin gerceklerine aykırı kullanarak amaclarına ulasmak icin seri halde arac sucları isledikleri kaydedilen iddianamede, sanıkların dönemin Istihbarat Daire Baskanı Engin Dinç'in de aralarında bulunduğu bazı istihbaratçı polisleri ''sözde zimmet'' iddiasıyla ile eski Kartal Agır Ceza Mahkemesi Baskanı Nurettin Turan'ın telefonlarını da ''suç örgütü'' iddiasıyla yasa dışı dinledikleri, 17-25 Aralık operasyonlarından sonra Organize Şube Müdürlüğü'ndeki serverları sildikleri, bazı gazeteciler hakkında ''kurgulayarak'' örgüt soruşturması başlattıkları, gizliliği bulunan soruşturma dosyalarının ilişkileri kesildiği halde emniyet dışına götürdükleri iddia ediliyor.

İddianamede, sanık polislerin, istihbaratçı polisler hakkında ''sözde zimmet'' suçundan açılan soruşturmadaki asıl amacının; Gezi olaylarının ardından 2013 yılı Temmuz ayında atanan istihbarat üst yönetim kadrosunun iletişimlerini "17-25 Aralık 2013 operasyonlarına adım adım gidildiği süreçte'' dinlemek ve kayıt altına almak olduğu belirlenirken, soruşturmalardan bilgi sahibi olup olmadıklarını anlamak ve buna göre tedbir geliştirmek istedikleri vurgulandı.

- MİT talimatı

İddianamede, "sözde zimmet" suçundan dinleme işlemini yapmakla görevli personellere, sanık olan amirlerince "Beşiktaş'taki MİT Bölge Başkanlığı'na giderlerse veya telefonları buradan baz verirse bana haber ver" şeklinde talimat verildiği aktarıldı.

Sanıkların, iddia edilen zimmet suçunu veya soruşturma konusu başka bir suçu aydınlatma gibi bir gayelerinin olmadığı, İstihbarat Şube Müdürlüğü yönetim kadrosu üzerinden, MİT Bölge Başkanlığı'nı da dolaylı olarak kontrol çabası ve amacı içerisine girdiklerinin tespit edildiği belirtilen iddianamede, sanıkların, ilgili görevlilerin kontrol edilmesi ve tasarruflarının öğrenilmesi amacına yönelik maksatlı bir soruşturma yaptıkları, aynı zamanda MİT Bölge Başkanlığı'nı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nü kontrol ve tasarruflarını öğrenme amaç ve saiki ile de hareket ettikleri kaydedildi.

İddianamede, "sözde zimmet" soruşturması kapsamında verilen gizli izleme ve dinleme kararlarının, 17 Aralık 2013'teki olaylar sebebi ile bütün iletişim tespiti işlemine son verildiği ve 18 Aralık 2013'te de söz konusu soruşturmada adı geçen aralarında dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Metin Turanlı, İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş'ın da bulunduğu 8 kişi hakkında jet hızıyla takipsizlik kararı verildiğine dikkat çekildi.

Bu eylemleri cok sayıda kisiye karsı gerçekleştiren sanıkların eylemlerinde, surekliligin esas oldugu belirtilen iddianamede, örgüt elebaşısı sanık Fetullah Gülen'in talimatıyla bu suçları işledikleri iddia ediliyor.

Sanıklar Gülen ile eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mahir Çakallı ve eski İstanbul Organize Suclarla Mucadele Sube Mudur Yardımcısı Ahmet Kalender'in de aralarında bulunduğu 44 polisin "cebir ve siddet kullanarak Turkiye Cumhuriyeti hukümetini ortadan kaldırmaya veya gorevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye tesebbus etmek", "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek", "silahlı terör örgütü üyeliği", ''devletin guvenligi veya ic veya dıs siyasal yararları bakımından niteligi itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme ve açıklama'', ''özel hayatın gizliliğini ihlal'', ''resmi belgede sahtecilik'', ''suç uydurma'', ''suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme'', ''iftira'', ''görevi kötüye kullanma'', ''göreve ilişkin sırrın açıklanması'', ''bilişim sistemine girme ve sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya degistirme" suçlarından hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.

Yunus Ege

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber