Doğu'ya giden doktora ev yardımı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 24 Ocak 2007 11:32, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki doktor açığını kapatmak için yeni bir proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, şu an Türkiye'de ihtiyaç duyulan 100 bin doktor açığı kapatılamazsa, 10 yıl sonra muayene olunacak hekim bulunamayacağını söyledi.

Mecburi hizmet bölgelerinin daha cazip hale getirileceğini belirten Akdağ, buralarda görev yapan doktorlara ev yardımı yapılabileceğini belirtti. Doğu'da bazı ilçelerde hekimlerin ev bulamadığını vurgulayan Sağlık Bakanı, bu bölgelerde ev ya da lojman yapılabileceğini, Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) bu konuda hazırlıklara başladığını dile getirdi. Bakan Akdağ, sağlık muhabirleriyle düzenlediği toplantıda, Türkiye'de 100 bin hekimin bulunduğunu; ancak ihtiyacın bunun iki katı olduğunu anlattı. Doktor sayısını yeterli bulanları eleştiren bakan, "Bugün, hekim sorunu ucu ucuna çözülüyor, diyelim. Ama 10 sene sonra ne olacak? Eğer sayı artırılmazsa 10 sene sonra muayene olacak hekim bulamayacaksınız." dedi.

Hekim sayısının artamamasındaki sorumluluğun YÖK'e ait olduğunu dile getiren Akdağ, bu konuyu Tıp Konseyi Başkanı ile görüştüklerini kaydetti. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'i, görüşmek üzere yemeğe davet ettiğini belirten bakan, "Henüz görüşmedik. Umarım gelir ve görüşürüz." diye konuştu. Şu anda hekimlerin bir hastaya yaklaşık 10 dakika ayırabildiğini kaydeden Akdağ, bunu 20 dakikaya çıkarmayı amaçladıklarını ifade etti. Bakan, hekim sayısının artırılması için ilginç bir öneride bulundu: "Ankara'da yeni açılan Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile İstanbul'da Bağcılar ve Ümraniye'deki yeni hastaneleri onlara vereyim. YÖK de her hastanenin karşılığında 400 öğrenci alsın." Hekim dağılımının dengeye oturtulduğunu, sorunun sadece İstanbul'da çözülemediğini anlatan Akdağ, şöyle konuştu: "Herkes torpille işlerini halletmeye çalışıyordu. Bunun öyle olmadığını herkes öğrendi." Sağlık çalışanlarının artık işsizlik gibi bir problemlerinin bulunmadığını belirten bakan, eş durumundan tayin ile ilgili ilginç bir durumu şöyle anlattı: "Herkes eşim Ankara'da, İzmir'de ya da Muğla'da diye bu illere tayin yaptırmak istiyor. Ancak hiç kimse gelip 'Eşim Ağrı'da, Giresun'da, tayinimi oraya yapın.' demiyor."

Bakan Akdağ, yaptıkları bir araştırmaya göre vatandaşın sağlık hizmeti için cebinden ödediği paranın azaldığını da söyledi. Akdağ, 5 yıl önce toplam sağlık harcaması içinde vatandaşın cebinden çıkan paranın yüzde 34 olduğunu, bugün bu oranın yüzde 20'ye düştüğünü kaydetti. Türk Tabipleri Birliği'ni (TTB) hekimlerin sorunları ile ilgilenmek yerine bir muhalif parti gibi davranmakla eleştiren bakan, şunları söyledi: "TTB'nin yapması gereken, doktorların durumuyla ilgilenmektir. Onlar bunu bırakıyorlar, kendilerince bir sağlık sistemi önerisiyle toplumun karşısına çıkıyorlar. Tabii ki eleştiri hakları var. Ama muhalif parti gibi davranıyorlar. O zaman bu arkadaşlar parti kursunlar, seçim de yaklaşıyor, gelsinler seçimlerde karşımıza çıksınlar."

Akdağ, Doğu'da bu yıl uygulanmaya başlanan paletli kar sağlık araç hizmetini yaygınlaştıracaklarını ifade etti. Şu anda 35 aracın olduğunu kaydeden bakan, bu sayının 70'e çıkarılacağını bildirdi. 112 Acil Sağlık ve diyaliz hizmetlerini yüzde 100'e çıkarmayı amaçladıklarını söyleyen Akdağ, anne ve bebek ölümlerindeki oranları da aşağı çekmeyi, doğumların hastanelerde yapılmasını hedeflediklerini sözlerine ekledi.

'Binbir Gece', kadınları küçük düşürüyor

Bakan Akdağ, 'Binbir Gece' adlı dizide çocuğu lösemi olan bir annenin, tedavi masrafı için 'ahlaksız teklifi' kabul etmek zorunda kaldığının hatırlatılması üzerine, "Bu diziye 'Binbir Gece Masalları' demek lazım." dedi. Senaryonun annelere, patronlara ve sağlık sistemine haksızlık yaptığını belirten Akdağ, şunları söyledi: "Sigortası olan her vatandaşın lösemi tedavisini devlet ödüyor. Dizide, anne tedavi için 150 bin dolara ihtiyaç duyuyor, bunu da gayrimeşru ilişkiyle tedarik ediyor. Bu, toplum için, kadın için rencide edici, küçük düşürücü bir durum."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber