'Casusluğu basın özgürlüğü diye yutturamayacaklar'

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik: "Türkiye'de pek çok aktivist, gazeteci faaliyet gösteriyor. Son zamanlarda Suriye meselesinden sonra bunun sayısı arttı. Bunlar takip ediliyor. Türkiye egemen bir devlettir. İnsani yardım amacı çerçevesinde ilgileniyorlarsa, bahsettikleri faaliyet alanları içerisinde kalıyorlarsa, gerçekçi bir faaliyet yürütüyorlarsa bunlarla ilgili sorun yok. Ama örtülü faaliyet dediğimiz, hiçbir egemen devletin kabul etmeyeceği raporlamalar yapıyorlarsa bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Casusluğu basın özgürlüğü diye örtemeyecekler.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Mart 2017 20:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Casusluğu basın özgürlüğü diye yutturamayacaklar'

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Habertürk TV'de Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Sabah Gazetesi Ankara Temsilci Okan Müderrisoğlu ve Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Ali Can Türkoğlu'nun sorularını yanıtladı.

İşte Çelik'in açıklamalarından satırbaşları:

AB SÜRECİNDE NELER DEĞİŞECEK?

"Bu böyle gitmez. Oturup nasıl çalıaşcağız birincisi somut, ikincisi somut, uygulanabilir somut bir takvimin belirlenmesi lazım. Kadrajı dar tutunca AB ile Türkiye arasında tartışmalra günlük olraka devam dediyor. Geniş bir kadrajda tartışma AB'nin kendi içinde devam ediyor. Türkiye AB'ni kendi içindeki krize çarpıyor. 2017'de AB ile Türkiye masaya oturmalı. Sürecin bu şekilde ilerlemeyeceği çok belli."

AB İLE SERT RESTLEŞME

"2017'de AB'nin geleceğini belirleyecek konular var. Brexit ile birlikte Türkiye'nin Gümrük Birliği süreci başlayacak. Her halükarda Türkiye'ye yeni imkanlar sağlayacaktır. Türkiye AB üyesi değil ama güçlü bir Avrupa ülkesi. Süreçler mutlaka bir şeylere evrilir. Onun neye evrileceği gelişmelerle ilgili bir şey. Türkiye ile Avrupa'nın ilişkileri, Avrupa düzeninin Türk dış politikasındaki yeri bütün bunları değerlendiren kapasite ortaya konulacak."

"AB DAĞILIRSA O BÖLGEDE FAŞİZMİN ÖNÜ AÇILABİLİR"

"Birlik fikri dağılırsa, AB'nin dağılmasının alkışlanacak bir durum olduğuna dair analizler oluyor ama 5 sene sonra Hollanda'daki gibi yönetimlerin hepsinin Avrupa'da olduğunu düşünün. AB dağılırsa, o bölgede faşizmin önü açılır. Bu Türkiye'nin çıkarlarına değildir. Irkçı yönetimlerin Avrupa'da devletin başına gelmesi iradesi var. Bunu bu şekilde önümüze koyalım. Fransa'da Le Pen'in, Hollanda'da Wilders'ın diğer yerlerde ırkçıların işbaşına gelmesi Balkanlar'daki barışın korunması için de iyi değildir. Bunu Avrupalı ilerici ve demokratlara hatırlatıyoruz. Bu tartışma aslında Avrupa'nın geleceği tartışmasıdır. Bunu tarihsel olarak gördüğüm gibi güncel olarak da görüyorum"

"CASUSLUĞU BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DİYE ÖRTEMEYECEKLER"

"Türkiye'de pek çok aktivist, gazeteci faaliyet gösteriyor. Son zamanlarda Suriye meselesinden sonra bunun sayısı arttı. Bunlar takip ediliyor. Türkiye egemen bir devlettir. İnsani yardım amacı çerçevesinde ilgileniyorlarsa, bahsettikleri faaliyet alanları içerisinde kalıyorlarsa, gerçekçi bir faaliyet yürütüyorlarsa bunlarla ilgili sorun yok. Ama örtülü faaliyet dediğimiz, hiçbir egemen devletin kabul etmeyeceği raporlamalar yapıyorlarsa bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Casusluğu basın özgürlüğü diye örtemeyecekler. Bunlar konusunda müsamahasız olacaktır. Basın hürriyeti olarak kabul edilmeyecektir. Uzun tarihi olan bir meseledir bu. Osmanlı topraklarında da görülmüş. Osmanlı devleti ile diğer devletler arasındaki sorunların temelini teşkil etmiş. Şirket, öğrenci faaliyeti diyerek bu tarz işlere girenler. Aslında istihbarat toplama formatıyla aynıdır. Buradaki tutum nettir. Sivil ve amacına uygunsa özgürdürler. Ama istihbarat amaçlı faaliyetse kabul edilmeyecektir"

ALMANYA'YA FETÖ TEPKİSİ

"Zaman ayarlı bir röportaj. Herhangi bir istihbarat teşkilatı başkanının bağlı olduğu bakan ya da başbakandan bağımsız halde röportaj vermesi düşünülemez. Zaten istihbarat başkanını röportaj vermesi diye bir şey olamaz. Onlar biraz daha arka planda olurlar. Burada şu denilmek isteniyor; AB ile müzakere yürüten Türkiye'nin, terör örgütü olarak tanımladığı FETÖ'yü biz himaye edeceğiz. Satır aralarını okuduğunda bu görülüyor. Türkiye Almanya ilişkilerinde ağır bir krizdir."

"AB'DE IRKÇILIK ANA AKIM SİYASETE SİRAYET ETTİ"

"Bunlar savrulmadır. Avrupa Birlği kendisini var eden değerlerin uzağına düşüyor. 2008'de ekonomik krizin çıkmasından sonra krizin yarattığı hoşnutsuzluk aşırı sağcı partilerin performans yaratmasına yol açtı. 2008-2009-2010'daki aşırı sağcıların araştırmalarına bakıyorum ana siyasette çok etkili değillerdi ama şimdikiler ana akım siyasete sirayet etmiş durumda. Hollanda'da yıllar evvel 217 gün sürdü hükümetin kurulması. Çoğulculuğu korumak çok sayıda partinin Meclis'e girmesiyle söz konusu olabilen bir şey değil. Çoğunluk var, çok sayıda parti var ama çoğulculuk yok. 4 ya da 5 parti iktidara gelecek, iyi oy almış partilerin 4'ü Wilders ile aynı zihniyete sahip. Burada çok parti var ama çoğulculuk yok. Hepsi aynı şeyi düşünüyor"

AVRUPA İLE REFERANDUM GERİLİMİ

"Aşırı sağ tarihsel bir takım temalara atıf yapıyorlar. Türkiye'nin büyüklüğüne, Avrupa'nın kapılarına dayanacağına kamuoyunu zehirliyorlar. AB'deki sistem aşırı sağ akımlara karşı dayanamıyor. Çifte vatandaşlığın geri çekilmesinden bahsediyorlar ama tarihsel olarak bunun ne anlama geldiğini biliyoruz. Türkiye meselesinde küçük gözüken ırkçı davranışlar anti semitizmi de tetikleyecektir. Siyasi matruşkanın en üstüne Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı koymuşlar. Onu kaldırınca islamofobik yaklaşım, onu çekerseniz yabancı düşmanı bir yaklaşım var. En diptekine baktığınızda eurofobik bir yaklaşım var. Esasında bugün Türkiye karşıtlığı yapanlar, Türkiye ile müzakereler kesilsin diyenler Avrupa Birliği'ni yok etmek isteyen ırkçı ve faşist projeye destek veriyorlar."

AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN YÜKSELİŞİ

"Ulus devletlerin kurulumunda işçi haklarının gelişimi özgürlükleri güçlendirdi. İlk kırılma, kimlikçi liberalizmin insanların bütünlük içinde hissetmediği AB'nin üst çatı oluşturmakta başarılı olamadığı anda krizle ortaya çıktı ve birlik içinde faşizmi körükledi. Çözmeleri gereken şey insanların algılarındaki tarihsel korkular. Bu AB'nin geleceği ile ilgili bir mesele. AB'nin dışındaki bazı ülkelerin AB zayıflasın diye ırkçı partileri desteklediği açıktır. Küresel bir kavga da var. Avrupa coğrafyası daha geniş ilişkileri içeriyor. Türkiye bu ilişkilerin içinde tarihsel olarak söz hakkı olan bir devlettir. Türkiye'nin bu tartışmalarda merkezde yer almasını Türkiye'nin iddiasının büyüklüğü ile değerlendirmek lazım"

"DÜNYA YENİ BİR BELİRSİZLİK DÖNEMİNE GİRİYOR"

"Avrupa Birliği dağıldı, çöktü demek yanlış analiz olur. Bir şeye evrilecektir bu. Türkiye'nin önüne çıkabilecek krizlere önlem almak lazım. Dünya yeni bir belirsizlik dönemine giriyor. Türkiye fay kırıklarını gidermiş, siyasi sistemini konsolide etmiş şekilde yürümelidir. Bu sefer de Türkiye'nin terör örgütü kabul ettiği örgütleri himaye eden tavırlar karşımıza çıkıyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber