'Fırat Kalkanı'nın birinci aşaması bitti, devamı olacak'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV- Star TV ortak yayınında soruları yanıtladı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 04 Nisan 2017 19:52, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Fırat Kalkanı Harekatı'nın isim olarak 'birinci etap' diye benim nitelendirdiğim kısmı bitti. Bundan sonra tabii ki bu bir yol haritası. Bu yol haritasının söylenmeyen, adı konmayan ikinci, üçüncü etapları olacak. Olay sadece Suriye boyutunda giden bir harekat değil. Bu olayın Irak boyutu var. Irak'ta malum bir Telafer, Sincar olayı var. Orada soydaşlarımız var. Musul'da aynı şekilde soydaşlarımız var." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV-Star TV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

"Fırat Kalkanı bitti. Bugün Sincar'ı, Kerkük'ü, Telafer'i işaret ettiniz ve 'oyunlar oynandığını' söylediniz. Ne gibi oyunlar oynanıyor ve Türkiye'nin çıtaları var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, harekatın isim olarak "birinci etap" diye nitelendirdiği kısmının bittiğini söyledi.

Erdoğan, "Bundan sonra tabii ki bu bir yol haritası. Bu yol haritasının söylenmeyen, adı konmayan ikinci, üçüncü etapları olacak. Olay, sadece Suriye boyutunda giden bir harekat değil. Bu olayın Irak boyutu var. Irak'ta malum bir Telafer, Sincar olayı var. Orada soydaşlarımız var. Musul'da aynı şekilde soydaşlarımız var ve bir diğer taraftan orada şu anda bir üs olarak çalışmalarını yürüten askerimiz var. Bu askerimiz, DEAŞ ile Musul'da özellikle çok ciddi orada onlara karşı darbeler indirdi." diye konuştu.

Buradaki üste özellikle "Ninova Muhafızları" denilen muhafızları yetiştirme görevinin de devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, Musul'un bundan önceki valisinin Esil Nuceyfi olduğunu hatırlattı.

Nuceyfi'nin "Ninova Muhafızları"nın komutanı olduğunu dile getiren Erdoğan, Musul'un ağırlıklı Araplardan oluşan bir yer olduğunu, üs bölgesi Gedu'nun, buraya çok yakın bir mesafede bulunduğunu anlattı.

Erdoğan, "Şu anda orada bizim 700'e yakın bir timimiz diyeyim ben buna, orada var ve onlar, bu Ninova Muhafızlarını yetiştirme çalışmalarını devam ettiriyor. Şu ana kadar da ciddi manada orada eğitim yaptılar ve bu eğitimle beraber tabii zaman geldi peşmergelere yönelik de orada eğitimler yaptırıldı ve bu çalışmalar kararlı şekilde sürüyor. Bu süreç içerisinde de DEAŞ üst üste orada ciddi darbeler aldı." diye konuştu.

Buna ilişkin üzerinde durulması gereken bir diğer konu olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O da tabii Haşdi Şabi meselesi, yani İran'ın da burada ne yazık ki Haşdi Şabi adıyla müsemma bir terör örgütü var. Bu terör örgütü Irak Meclisinden terör örgütü olmadığı şeklindeki bir oylamayla geçti. Gerek Sayın Başbakan ve gerekse bizler, yani 'Haşdi Şabi'yi eğer bu bölgede aktif olarak kullanmaya devam edecek olursanız bu sıkıntı yaratır' diye de uyarılarımızı yaptık. Çünkü bu orada bir istila hareketinin, bir işgal hareketinin aslında kuvvetleri olacak. Çünkü Telafer'de 400 bin Türkmen var. Bunlar Sünni'dir, Şia'dır, olabilir.

Ama öbür tarafta Sincar var ki onun durumu çok daha berbat. Çünkü Sincar'da ikinci bir Kandil oluşturmanın gayretleri var. Bu ikinci Kandil oluşturma gayretlerinde orada da 2 bin 500 kadar PKK'lı var. Tümüne baktığımız zaman Irak'ta aslında mezhebe dayalı bir Pers milliyetçiliğine yönelik İran'a bir destek oluşturuluyor. Yayılmacılık hareketi Pers milliyetçiliği perspektifinde ama dayanağı, temeli neresi? O da mezhebi, bir mezhep anlayışıyla bunu yayıyorlar ve bunu yayarken bunu tabii Pers milliyetçiliğine dayanarak yayıyorlar.

İran'da bugün Azeriler de var ama Pers ağırlıkta. Buradan olayı değerlendirdiğimiz zaman uluslararası camiada bu işin çok daha farklı yerlere doğru kaydığını göreceğiz. Onun için Suriye'ye geldiğimizde olayı yine mezhebi olarak ele aldığımız zaman 'mezhebi tutarlılığı olsa da olmasa da' diye diyemeyiz. Zira bugün Suriye'nin başında bulunan kişi aslında Şia değildir. Onun durumu çok daha farklı. Ama orada Şia olan mesela Hizbullah var, o onlarla aynı. Ama bunlar Esed'le aynı değil. Böyle bir yapı ortada. Bütün bu yapı içerisinde Suriye'de devam eden bu mücadelede DEAŞ devamlı zemin kaybediyor. Fakat merkezi yönetim, kimin zemin kaybettiğine bakmıyor, 'Ben ne kazanıyorum', buna bakıyor."

- "Münbiç'e bazı güçler, zorla PYD ve YPG'yi sokmaya çalışıyor"

Erdoğan, Münbiç'i örnek göstererek, orada DEAŞ diye bir şeyin kalmadığını ama oraya bazı güçlerin zorla PYD ve YPG'yi sokmaya çalıştığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ama son dönemde insani yardım adıyla Rusya, ABD ve Türkiye olarak biz de girdik ve bazı oradaki mahalleleri vesaire bizler de almış durumdayız. Ama derdimiz bizim orada bayrak sallamak değil, bayrak göstermek değil." ifadelerini kullandı.

Münbiç'in gerçek sahiplerinin ağırlıklı olarak yüzde 85-90 civarında Arapların olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gelsin oraya Münbiçli yerleşsin. Biz bunu istiyoruz. Biz Sayın Putin'e de bunu söyledik, Amerikalı yetkililere de bunu söyledik, en son genelkurmay başkanlarının bir araya gelişinde de bu söylendi. Ve yaptığımız telefon görüşmelerinde de bunu işledik. Gel gör ki şu anda müttefik diyebileceğimiz ülkelerden henüz bu konuda hatırı sayılır bir görüntü verilmiyor. Ve Rakka'yı konuşuyorlar. Daha Münbiç bitmedi ki Rakka başlasın. Gelin önce şu Münbiç sorununu bir halledelim. Ondan sonra Rakka ile ilgili ne yapacağız, kimlerle yapacağız... Eğer, PYD, YPG ile beraber bunu yapma gibi bir planınız varsa Türkiye olarak biz böyle bir planın içerisinde olmayız. Niye? Çünkü bu örgütler, terör örgütüdür. Türkiye'nin terör örgütleriyle hiçbir dayanışması olamaz. Biz isteriz ki ABD'nin da bunlarla bir dayanışması olmasın, isteriz ki Rusya'nın da bunlarla bir dayanışması olmasın. Çünkü teröristin iyisi kötüsü olmaz ki. Hepsi terörist, hepsi kötü. DEAŞ denilen terör örgütünü buralardan atmaya, buralarda onu yok etmeye bizim gücümüz yetmiyor mu ki kalkacağız PYD'yi, YPG'yi yanımıza alacağız. Koalisyon güçlerine baktığınız zaman, başta ABD olmak üzere Almanya'sı, İngiltere'si, Fransa'sı hepsi bu güçlerin içinde. Bunu beraber halledebiliriz. Bunlar hala genelkurmay başkanlarımız nezdinde konuşuluyor, devam ediyor."

"Size iletilen nihai bir karar var mı o konuda?" sorusuna Erdoğan, "Nihai bir karar henüz yok ama görüşmeler tabii ki devam ediyor." yanıtını verdi.

- "Asıl nihai hedef Rakka'dır"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bugün yaptığı görüşmeye değinen Erdoğan, "Bu konuları da yine konuştuk, hem taziyemizde bulunduk. Ama bir diğer taraftan da buralardaki ortak çalışmalarımızı ilgili arkadaşlarımızın, gerek genelkurmay başkanları olarak gerekse istihbarat teşkilatlarımızın sağlıklı bir şekilde sürdürmelerinin gereğini konuştuk." bilgisini paylaştı.

"Mekanlar belli o zaman, ama mesajınızın kapsamı oldukça geniş" sözleri üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Mekanlar, ilk etapta tabii Cerablus, Rai, Dabık, Bab buralar bitti. Yani yaklaşık 2 bin 250 kilometrekarelik bir alan şu anda temizlendi. Ama şimdi buradan doğuya, Münbiç'e doğru, kuzeydoğu diyebileceğim bir şekilde Münbiç'e doğru bir çalışmanın yapılıyor olması... Münbiç noktasında ortak harekat kararı verildiği anda zaten Münbiç'te artık ciddi manada bir DEAŞ potansiyeli yok. Orada PYD ve YPG var. Onların biz Fırat'ın doğusuna ötelenmesini istiyoruz. Burada bunlar bulunmayacak. 'Buraya Araplar yerleşsin' diyoruz. Ondan sonra asıl nihai hedef Rakka'dır. Çünkü Rakka biliyorsunuz DEAŞ'ın şu anda en önemli merkezi ve burada da onların 2 bin 500-3 bin diyorlar, varsın 5 bin olsun, böyle bir oralarda örgütlü gücü olduğu söyleniyor. Ama bunu ABD'si, Rusya'sı, Türkiye'si koalisyon güçleri, hep beraber hallederiz."

- "Şu anda yaptıkları iş bana göre bir işgal hareketidir"

"Kerkük'te iki gelişme oldu, önce bayrak krizi çıktı, ardından da kent konseyi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne ilhak kararı aldı ve Türkiye tepkisini ortaya koydu, sizler de koydunuz. Orada Türkiye neye göre izliyor olan biteni, orada bir çıtası var mı?" sorusu yöneltilen Erdoğan, "Tarihi itibarıyla baktığımız zaman, birileri kabul eder veya etmez bizi enterese etmez ama biz biliriz ki Kerkük tarihi itibarıyla bir Türkmen şehridir." dedi.

Daha sonra orada çok ciddi değişikliklerin, zorlamaların olduğunu ve nüfus değişikliklerine gidildiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Fakat bütün bunlara rağmen Kerkük'te bugün Türkmen'i ile Arap'ı ile ve tabii Kürtler ciddi bir orada değişime gittiler ve şu anda yaptıkları iş bana göre bir işgal hareketidir. Çok çirkindir ve Irak parlamentosunun aldığı kararı doğrusu ben bu noktada çok çok yerinde buluyorum ve aynı kararı bizler de paylaşıyoruz. Sayın Başbakanımız da bu konuyla ilgili açıklamasını yaptı. Ben bugün aynı açıklamayı benzer bir şekilde Zonguldak'ta yaptım ve Kuzey Irak Yerel Yönetimi'ne çağrımı da yaptım. Yanlış yapıyorsunuz, münasebetlerimizin bu kadar iyi olduğu bir dönemde bunun adı ateşle oynamaktır. Burası bence Irak'ın milli bayrağının dalgalandığı bir meclis olarak çalışmasına devam etmelidir ve kardeşçe burada Arap'ı, Türkmen'i, Kürt'ü birlikte yaşamalısınız. 'Burası benim' diye bir adım atarsanız bunun bedeli gelecekte farklı olur."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "15 Temmuz'un kontrollü bir darbe girişimi olduğu" iddialarına yönelik, "Bu çok iddialı, çok gayri ahlaki bir yaklaşımdır. Her şeyden önce şehitlerimize çok ciddi bir saygısızlıktır. Bir defa benim Marmaris'ten hareket ettiğim andan önce yaptığım bir açıklama var. Bu kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden, nasıl, nerede aldığımı bütün bunları bizzat kendisinin ispat etmesi lazım. Fakat bu zat yalanla maruf bir kişidir. Eğer burada örtülü bir darbe girişiminden bahsediyorsa bunu ispat etmesi lazım. Eğer ispat edemiyorsa bu gayri ahlaki olmanın ötesinde benim edebimle maalesef ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV-Star TV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "15 Temmuz'un kontrollü bir darbe girişimi olduğu" şeklindeki iddialarına yönelik soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu çok iddialı, çok gayri ahlaki bir yaklaşımdır. Her şeyden önce şehitlerimize çok ciddi bir saygısızlıktır. Bir defa benim Marmaris'ten hareket ettiğim andan önce yaptığım bir açıklama var. Bu kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden, nasıl, nerede aldığımı bütün bunları bizzat kendisinin ispat etmesi lazım. Fakat bu zat yalanla maruf bir kişidir. Eğer burada örtülü bir darbe girişiminden bahsediyorsa bunu ispat etmesi lazım. Eğer ispat edemiyorsa bu gayri ahlaki olmanın ötesinde benim edebimle maalesef ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır. "

Erdoğan, 15 Temmuz'da şehit olan vatandaşların yakınlarının ve gazilerin de bunu lanetleyeceğini belirtti.

Darbe girişiminin yaşandığı gece Marmaris'te kaldığı otelden helikopterle ayrılmadan önce ve sonrasında yaşananları paylaşan Erdoğan, ayrılmadan önce kaldığı yerin ev sahibinin 'Cumhurbaşkanım isterseniz elimizde bizim başka imkanlarımız var, sizi farklı bir yere götürebiliriz' dediğini fakat kendisinin bunu reddettiğini dile getirdi.

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi helikoptere bindikleri süreçten sonrasına yönelik, "Ne zaman ki biz Dalaman'a indik, meğerse bizden önce oraya gelmişler ve Dalaman'daki uçaklarımızı da aramışlar. Fakat bizim üç noktada uçağımız vardı. Helikopterimiz o üç noktadan birine bizi ulaştıracaktı." dedi.

Gidecekleri istikameti havada belirlediklerini anlatan Erdoğan, İstanbul'a inmeye çalıştıkları esnada pistlerin karartılmış vaziyette olduğunu ve İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'la görüşmesinin ardından işgal altında olan Kule'ye düzenlenen operasyonla pistin yeniden aydınlatıldığını anımsattı.

- "Zerre kadar vatanseversen, milliyetperversen açıkla"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin ardından uçağın iniş yaptığını ve üzerlerinden F-16'lar uçmaya devam ederken, apronda toplanan vatandaşlarla bir araya geldiklerini belirterek, "Eşim, kızım, damadım, torunlarım beraberce arabaya bindik ve apronda vatandaşlarımızın arasına karıştığımız anda, o andaki tablo orada farklıydı ama ben orada milletimle iç içe oldum. Milletimle beraber oldum. İsterdim ki aynı anda orada başkaları da olsaydı. İçeride konuşup, dertleşirken 'Saat 23.00'te de buraya Kılıçdaroğlu indi' dediler. 'Nerede şimdi?' diye sorduğumda arkadaşlara, 'Nerede olduğunu biz de bilmiyoruz' dediler." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun o gece Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gittiğini öğrendiklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün millet burada darbeye karşı herkes millet olarak bir gövde gösterisi yapıyor. Sen neredesin? Eğer bu örtülü bir darbe girişimiyse bunu sana kim söyledi? Belediye Başkanı'nın evine niye gidiyorsun? Hadi kal. Hani sen bir zamanlar, 'Bir darbe girişimi olsa tanka ilk ben çıkarım' diyordun. Niye çıkamadın? Neredesin? Bu iş lafla olmuyor. Bu iş inanç, yürek işi. Şu anda her zamanki yalanlarından bir tanesini daha söylüyor. Ey Kılıçdaroğlu, dürüstsen, haysiyet sahibiysen örtülü darbe girişimiyle ilgili elinde hangi belge varsa bunu açıkla. Açıkla, yargıya da bize de yardımcı ol. Zerre kadar vatanseversen, milliyetperversen açıkla. Bizler de gereğini yapalım. Bunun başka bir izahı olamaz."

- "Bu hafta çok daha belirleyici olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği halk oylamasına yönelik kamuoyu anket çalışmalarının ne yönde ilerlediğine ilişkin soru üzerine de "Kampanyamızı başlattığımız günden bugüne her geçen gün bir defa 'evet' tırmanışa devam ediyor. Ben meydanların dilini biraz bilirim. Çünkü ömrüm buralarda geçti ve şu anda da meydanlar bunu söylüyor. Kamuoyu araştırmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor. Oralardan gelen neticeler de bunu gösteriyor. Ben inanıyorum ki bu hafta çok daha belirleyici olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Yarın Bursa, ertesi gün Balıkesir, cuma günü Adana ve Hatay, cumartesi günü İstanbul, pazar günü İzmir mitinglerinin olacağını, bu süreçte akşamları televizyon programlarına da katılmaya devam edeceğini aktaran Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım'la İstanbul ve İzmir mitinglerinde beraber olacaklarını bildirdi.

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de benzer şekilde meydan mitingleri olduğunu belirterek, "Bu haftayı bu şekilde geçirdikten sonra önümüzdeki hafta yine aynı yoğunlukta bu süreci sürdüreceğiz ve bu son iki hafta inanıyorum ki 'evet' tırmanışını daha da arttırarak devam ettirecektir. Çünkü artık çığ haline geldi kartopu ve büyüyerek devam ediyor." diye konuştu.

- "Asıl uygulama şüphesiz ki 2019 seçimiyle beraber olacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda bayanlarla, sanatçılarla, gençlerle farklı toplantılarda bir araya gelindiğini, Bakanların sahada çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyerek, şunları kaydetti:

"Temenni ediyorum ki milletimizin, vatanımızın aydınlık yarınları için 16 Nisan inşallah bir milat olacaktır ve bu miladı milletimiz özellikle de en kısa zamanda görmeye başlayacaktır. Çünkü bir şey karıştırılıyor, o da karıştırılmamalı, yani 17 Nisan'dan itibaren Türkiye'de anayasa değişikliği tümüyle uygulamaya girmeyecek. Sadece birkaç maddesi uygulamaya girecek. Asıl uygulama şüphesiz ki 2019 seçimiyle beraber olacak. 2019 seçiminden sonra inşallah şu anda geçen paket uygulamaya girecek."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Neden 2019 seçimi beklensin?" şeklinde yorumların yapıldığının anımsatılması üzerine, "Şu anda bu konudaki teklif, özellikle iktidar partisiyle beraber hareket eden Milliyetçi Hareket Partisi'nin müşterek kararlarıyla olur. Gerçi iktidar partisinin oyu da buna yetiyor ama bunu defaatle Başbakanımız da söyledi, 'Biz erken seçim falan kesinlikle düşünmüyoruz' dedi. Erken seçim düşünülmediğine göre böyle bir şey de gündemde değildir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi aynı gün olacak ve ülke kendine hedefler belirleyecek. Biz 5 sene sonra şu gün, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimini yapacağız. Bu bir istikrar hedefidir. Çünkü bizim iki sihirli kavramımız var, istikrar ve güven. Şimdi bununla biz bu istikrar ve güveni yakalayacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV-Star TV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, anayasa değişikliğinin içeriğine dair tartışmalarda yer alan "tek adamlık" kavramına ilişkin bir soru üzerine, "Tek adamlık kavramı burada bir defa çok çirkin. Bunlar da yaklaşımlarını yaparken çok çirkin yapıyorlar. Bir defa burada tek adamlık diye bir şey söz konusu değil." diye konuştu.

Bu konuda "Yasama organını kaldırıyorlar" şeklinde yanlış bir yaklaşım olduğunu belirten Erdoğan, aksine milletvekili sayısının 550'den 600'e çıktığını vurguladı.

Ayrıca yasama organının şu ana kadar Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na herhangi bir aday atama yetkisi yokken şimdi 7 üyeyi atayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Hemen yürürlüğe girecek olanlardan bir tanesi bu. Cumhurbaşkanı ne atıyor? Cumhurbaşkanı 4 tane atıyor. Diğer 2 ise birisi zaten Adalet Bakanı, birisi de müsteşar o zaten var, hükümette olan bir şey." değerlendirmesini yaptı.

Anayasa Mahkemesi'nde yapılacak düzenlemeye de değinen Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ndeki üye sayısının düşme nedeninin askeri üyelerin emekliliği gelince ayrılmalarından kaynaklanacağını, askeri yargının kalkıp, artık her şeyin sivil yargıda olacağını aktardı.

- "Daha kucaklayıcı bir süreci bu düzenleme getiriyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistem ile bu alanda yapılacak değişikleri tablo aracılığıyla göstererek, şöyle devam etti:

"Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oluşumunda 2010 öncesi üye sayısı 7 asıl idi. 5 asıl cumhurbaşkanı tarafındandı. Adalet Bakanı ve müsteşar 2 idi. Ne yapıyor? 7, 7 toplam 14. Şu andaki durum 21 asıl, 7 yedek var. Cumhurbaşkanı 4 tane atıyor. Adalet Bakanı ve müsteşar 2, Adalet Akademisi 1, sayı toplamda 28. Yeni dönemde durum üye sayısı 13'e çıkıyor ama meclis 7 üye atayacak. Cumhurbaşkanı 4 üye atayacak buna ilave bir de Adalet Bakanıyla müsteşar var. Peki burada en önemli olan nedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi bundan önce atama yapamıyordu. İlk defa şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi 7 üye atayacak. Yeni bir süreci, daha kuşatıcı, daha kucaklayıcı bir süreci bu düzenleme getiriyor."

Anayasa Mahkemesinde de 2010 öncesi üye sayısının 11 asıldan oluştuğunu ve cumhurbaşkanının bu 11 asıl üyenin atamasını gerçekleştirdiğini anlatan Erdoğan, 2010 sonrası sayının 17 olduğunu ve cumhurbaşkanının 14, TBMM'nin ise 3 atama yaptığını anımsattı.

Erdoğan, yeni düzenleme ile üye sayısının 15'e düşeceğini, 3 tanesini TBMM'nin 12 tanesini de cumhurbaşkanının atayacağını söyledi.

"Şimdi niye hala Meclis bu işin içinde yok diyorsunuz? Meclis var bu işin içinde" diyen Erdoğan, Meclisin görevinin bununla sınırlı kalmadığını, tüm yasaları yapma yetkisinin parlamentoya ait olacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanının sadece Bütçe Kanunu ile ilgili yetkisi olacağına işaret eden Erdoğan, reddetmesi halinde ise bir önceki yılın bütçesinin TEFE/TÜFE veya başka bir ayarlama ile düzenleneceğini, ülkenin bütçesiz kalmadan yoluna devam edeceğini aktardı.

Erdoğan, "Olay bu. Yasama organı nasıl yok dersin? 'Yasama organını fesih' diyor iki de bir. Bir defa fesih diye bir olay olmaz. Yok böyle bir şey. Ne olabilir? Mesela seçimlerin yenilenmesi gibi bir durum meydana geldi. Eğer cumhurbaşkanı böyle bir yola tevessül edecek olursa ki bu pek de öyle akıl karı bir iş değil. Böyle bir şey olması halinde Meclisle Cumhurbaşkanlığı seçimi ne oluyor? Aynı anda yapılıyor. Kendisi de seçime girecek. Aynı şekilde Meclis de seçime girmiş olacak. Herkes bunu kolay kolay istemez. Dünyada bunun pek benzeri yok." ifadelerini kullandı.

- "Seçimin olduğu yerde tek adamlık olmaz"

Bu süreçte denetim mekanizması itibarıyla Meclisin bugünkü durumuna göre çok daha farklı bir konuma geleceğine de dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Örneğin, şu anda biliyorsunuz cumhurbaşkanı ancak ihaneti vataniyeden yargılanabiliyor. Fakat yeni dönemde kişisel suçlar sebebiyle de parlamentodaki belli çoğunluklarla Yüce Divana kadar cumhurbaşkanı götürülebilir. Kim güçlü? Parlamento güçlü. Nerede kaldı tek adamlık. Böyle tek adamlık olur mu? Sen tek adamı nasıl yargılarsın veya Yüce Divana nasıl sevk edersin? Şu anda cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten sevk edilebilirken, kişisel suçlar sebebiyle parlamentodaki belli çoğunluklarla hakkında davaya götüren yollar açılabiliyor. Şu da çok açık ve net ortada, seçimin olduğu yerde tek adamlık olmaz. Şu anda seçim var mı ülkemizde? Bundan sonrada olacak mı? Burada tek adamlık olmaz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki seçimin bir arada yapılmasının nedeninin sorulması üzerine de şunları kaydetti:

"Bunun en önemli sebebi şu, bir defa bizim çok seri bir üretim içerisinde olmamız lazım. Öyle anlar olmuştur ki aynı yıl içerisinde belediye seçimi, parlamento seçimi, cumhurbaşkanlığı seçimi olmuştur. Bu uzun aralıklarla da bir arada olsa aynı yıl içerisine bunların tesadüf ettiği yıllar olmuştur. Şimdi bununla birlikte ne olacak? Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi aynı gün olacak ve ülke kendine hedefler belirleyecek. Biz 5 sene sonra şu gün, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimini yapacağız. Bu bir istikrar hedefidir. Çünkü bizim iki sihirli kavramımız var, istikrar ve güven. Şimdi bununla biz bu istikrar ve güveni yakalayacağız."

Vatandaşın sadece iki sandıkta oy kullanacağının altını çizen Erdoğan, aynı günün akşamı vatandaşın hem parlamentoyu hem de cumhurbaşkanını göreceğini söyledi.

"Halk cumhurbaşkanına tepkiliyse seçim kartı da elinde yoksa nasıl tepkisini dile getirecek?" şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi normal zamanda da cumhurbaşkanı için, başbakan için, hükümetler için aynı tepkiler konulabilir. Ama yeni bir seçime gidebilmenin şartları var. Cumhurbaşkanlığında da yine aynı şekilde yeni bir seçime gidebilmenin şartı var. Nedir o? 5 seneyi bekleyeceksin. 5 senede bir bu yapılabilir veya parlamento böyle bir imkana sahipse, parlamento böyle bir adımı Cumhurbaşkanı ile görüşerek belki atma yoluna gidebilir ama şu anda istikrar için böyle bir yol yok. Çünkü istikrarın zaten ön şartı, siz hedeflerinizi ona göre koyacaksınız. İşadamları hedeflerini buna göre koyacak."

- "16 Nisan aslında Türkiye'de iş dünyasının kaderini ilgilendiren bir seçimdir"

Ülkede sık aralıklarla seçimlerin yapıldığını anımsatan Erdoğan, bu şekilde iş adamların rahatlıkla yatırım yapamayacağını aktardı.

Yurt dışından Türkiye'ye gayrisafi hasılanın girişinin ortalamasının yıllık 1 milyar dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, "Biz geldik grafik yükselmeye başladı. Mesela benim başbakanlığım döneminde bir yıl aklımda kaldığı kadarıyla 22 buçuk milyar dolara kadar çıktık. Bu dönemde de yine geçen yıl yanılmıyorsam 12 buçuk milyar dolar gibi bir rakamı yakaladık. Ama ondan bir yıl önce 16,5 milyar dolardı, bunu yakaladık. Bu bir şey gösteriyor. Şimdi güveniyor, yurt dışından gelen sermaye de güveniyor." dedi.

Yurt dışı seyahatlerinde kendisine "Seçim var mı?" sorusunun yöneltildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayır, seçim falan yok. Bizim seçimin tarihi belli. Şimdi diyelim ki seçim 2019'un kasımında. Bunu gördüğü zaman yurt dışı sermaye 2019 kasımına kadar ne yapacak? Gelecek, yatırımı için bütün planlamasını yapacak, adımını da ona göre atacak. 16 Nisan aslında Türkiye'de iş dünyasının kaderini ilgilendiren bir seçimdir. İş dünyası bu konuda çok hassas davranmak zorundadır. Yatırımı yapan sensin. Ben siyasetçi olarak senin önünü açmaya çalışıyorum. Bugüne kadar da takoz olmadık, hep ön açtık." şeklinde konuştu.

Erdoğan, iş adamlarının terörden dolayı Güneydoğu'ya yatırım yapmadıklarını da hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son Diyarbakır seyahatimde bu havayı gördüm. Ben şimdi 15-20 sene önceki Diyarbakır'ı düşünüyorum, şimdi bakıyorum modern bir Diyarbakır var. Bu modern Diyarbakır'ı biz inşa ettik. PKK destekli birileri değil. Şimdi bu yeni kentsel dönüşüm, değişimlerle beraber o bombalanan çukurların, hendeklerin açıldığı yerlerde elden geçiyor şimdi. Oralarda bittiği andan itibaren çok daha farklı bir hale gelecek."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni sistemde cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisine ilişkin, "Kararnameler konusunda parlamento baktı ki işine gelmiyor, onunla ilgili de kalkar bu itirazını yapar. Nereye? Anayasa Mahkemesine. Her şey bu kadar açık ortada. Yani yasama organı, Anayasa Mahkemesi var. Dolayısıyla öyle 'Dediğim dedik öttürdüğüm düdük' böyle bir cumhurbaşkanlığı kurumu yok." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV-Star TV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

"Yeni sistemde cumhurbaşkanının partisiyle meclis çoğunluğunun aynı olması olasılığı var, 'o zaman kuvvetler ayrılığı zedelenir' diye eleştiriler de var. Ne dersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, kuvvetler ayrılığının zedelenmesinin söz konusu olmayacağını, tam aksi bir durumun yaşanacağını anlattı.

Cumhurbaşkanının partili olmasının getirdiği avantajlara ilişkin Erdoğan, "Bir defa cumhurbaşkanı partisiyle içli dışlı olacağı için partisini de disipline etmesi bakımından büyük bir önem arz ediyor. Partisinin disipline olması da müşterek çalışmada hem kendisine ayrı bir güç katacak, partisinin tüm illere yayılmasında, illerdeki çalışmaların kontrol edilmesinde onlar da çok daha aktif, faydalı hale gelecek." diye konuştu.

Partisinin genel başkanı olduğu dönemde ayda bir il başkanlarıyla, belediye başkanlarıyla yaptığı toplantılarda kentlerdeki sıkıntıları öğrendiğini dile getiren Erdoğan, nerede hangi açık varsa gidermek için ilgili bakanlara gerekli talimatları verdiklerini söyledi.

"Partili başkanlık sisteminde işte bu devreye girecek." diyen Erdoğan, "Kılıçdaroğlu konuşuyor, 'Siz gelip de ilinizin herhangi bir sorununu nasıl anlatacaksınız?' diyor. Yönetmemiş, eline bir SSK'yı vermişler orayı da zaten rezil etmiş. Savaş Ay'ın programını izlediğimde o halle bugünkü hal aklıma geliyor." ifadelerini kullandı.

"Yeni sistemin kadınlar açısından öneminin" sorulması üzerine Erdoğan, kadınların parlamentoda yer almasının, kendileriyle önem kazandığını belirtti.

Toplumun yarısını oluşturan kadınların, eğitim öğretim sisteminde, devletin kurumları içerisinde çok daha etkin hale gelmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, parlamentoda kadınların derdini kadınların dile getirmesi, bundan çekinilmemesi ve rahat olunması gerektiğini vurguladı.

Kızların cahil kalmaması için onların etkin rollerde yer alması gerektiğine değinen Erdoğan, eğitim öğretim kurumlarında iyi bir yere gelindiğini kaydetti. Anadolu'yu dolaştığında da okullardaki kız öğrencilerin sayısının iyi bir konumda olmasının kendilerini huzurlu kıldığını anlatan Erdoğan, bundan sonraki süreçte de bunun aynı kararlılıkla süreceğine inandığını ifade etti.

- "Bunlar okumuyorlar, okumuş olsalar çok açık ve net göreceklerdi"

"Eğer referandumdan 'evet' çıkarsa, 2019'da da seçilirseniz, kararname çıkarma yetkisine sahip olacaksınız. Cumhurbaşkanı bu önerilen sistemde ne gibi kararnameler çıkaracak?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Anayasa ve anayasada yer almayan yasalar. Bu ikisinin dışında boşlukta olan konular vardır ki bir kararname çıkacaksa anayasaya ve bu yasalara ters olmaksızın cumhurbaşkanı ne çıkarabilir? Kararname. Velev ki çıkarmış olduğu bu kararname konusunda parlamento, eğer buna da itirazi bir durum söz konusu olursa burada denetim yetkisini kullanır. Hatta bu denetim yetkisi sadece orada kalmaz, anayasada da aynı şekilde devam eder. Bu kadar güçlü bir kontrol altında öyle cumhurbaşkanı Ali kıran baş kesen olamıyor. Böyle bir şey yok. Bunlar okumuyorlar. Okumuş olsalar bunların hepsini çok açık ve net göreceklerdi. Ama okumadıkları için bunu göremiyorlar. Dolayısıyla şu anda Anayasa Mahkemesine parlamentonun itiraz yetkisi nasıl var, o dönemde de aynı şekilde parlamentonun oraya itiraz yetkisi olacak.

Kararnameler konusunda da parlamento baktı ki işine gelmiyor, onunla ilgili de kalkar bu itirazını yapar. Nereye? Anayasa Mahkemesine. Her şey bu kadar açık ortada. Yani yasama organı, Anayasa Mahkemesi var. Dolayısıyla öyle 'Dediğim dedik öttürdüğüm düdük' böyle bir cumhurbaşkanlığı kurumu yok."

- "Bu sloganik yaklaşımları bırakın"

"Hayır" çadırına yaptığı ziyaret hatırlatılarak, "Yeni sürprizlerin olup olmayacağının" sorulması üzerine Erdoğan, bundan sonraki süreçte de spontane gelişmeler olabileceğini söyledi.

"Çadır ziyaretinde vatandaşların 'Size Cumhurbaşkanımız demek istiyoruz' ifadesini kullanmaları ancak partili olunması halinde 'Cumhurbaşkanımız' sözünün söylenemeyeceğini ima etmesine" yönelik soruya karşılık Erdoğan, "Mani bir hal yok ki. Zaten yasa metninde 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' diyor. Sen onu aynen yine kullanabilirsin, dert başka." yanıtını verdi.

Çadır ziyaretinde "Niye 'hayır' diyorsunuz?" sorusunu yönelttiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"'Çağdaş bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz dedi. 'Şu andaki Türkiye çağ dışı bir Türkiye mi?' dedim. Durdu durdu, 'Biz çağdaş bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz.' Çünkü aslında niye 'hayır' dediğini bilmiyor. 'Bak' dedim, 'Kim akıl ederdi böyle bir dört gidiş geliş köprü, ortasından da raylı sistem geçecek. Burası havalimanına bağlanacak falan.' Ne dese beğenirsin? Oradan öbür arkadaş çıktı, dedi ki 'Niye Tayyip Erdoğan adını koymadınız da Yavuz Sultan Selim Köprüsü adını koydunuz?' 'Burada benim ne kadar mütevazı olduğumu anlayacaksın' dedim. Ben kendi adımı koymadım ama yani Osmanlı'nın zirve yaptığı dönemin sultanı Yavuz Sultan Selim, onun ismi buraya yakışmaz mı? Onu koydum. Ama 'Siz ayrımcılık yaptınız' dedi. Alevi Sünni meselesini gündeme getirdi. 'Çok ayıp' dedim, buna üzüldüm. Aklımızın ucundan bizim böyle bir şey geçmedi. Sizin de aklınızın ucundan böyle bir şey geçmesin. Şu köprünün üzerinden benim Alevi vatandaşım geçmeyecek mi? Sünni kardeşim geçmeyecek mi? Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abaza'sı şu anda bütün köprülerden geçmiyor mu? Marmaray'dan Avrasya tünelinden geçmiyor mu? 'Bırakın bu işleri, bu sloganik yaklaşımları bırakın' dedim."

- "Güvenoyu yetkisi parlamentonun olmayacak"

"'Hızlı karar diye bir savı var evet kampanyasının, bunu anlatır mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan, geçmişte çok sayıda gensoru verildiğini, bunun parlamentoyu işlevsiz hale getirmek için yapıldığını belirtti.

Geçmeyeceği bilindiği halde gensoruların verildiğini, bu nedenle çok ciddi zaman kaybı yaşandığını ifade eden Erdoğan, bunları aşmak istediklerine değindi.

Erdoğan, "Güvenoyu yetkisi, parlamentonun olmayacak, kimin güvenoyu yetkisi olacak? Milletin. Millet seni getiriyor, millet götürecek. Aklayan da karalayan da o." dedi.

Milletin beklediği hizmetin seri şekilde verilmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim patinaja tahammülümüz yok, onun için de kararda seri olmak çok önemli. Eğer parlamento zaten senin arkandaysa cumhurbaşkanı olarak daha seri bir çalışmaya da girmiş olacaksınız. Muhalefetin elinden bazı şeyler var ki alınmış olacak. Ne gibi? Gensoru gibi.

Diyor ya 'Bakan gelip parlamentoda hesap vermeyecek.' Hesabı cumhurbaşkanı verecek. Onun şahsında onlar geliyor zaten. Senin de bakandan bizzat almak istediğin bir şey varsa yazılı olarak bakana soru önergeni gönderirsin, bakan da sana yazılı olarak onun cevabını verir. Bunlarla vakit kaybolmuyor. Yoğun şekilde çalışan bir sistem, mekanizma meydana geliyor. Bir diğer konu bütçede aksama süreci yok."

Bu dayanışmanın getirdiği işlevle, parlamentoda yer alacak partilerin dayanışmasının da farklı olacağına inandığını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Örneğin şu anda AK Parti ile MHP'nin dayanışması geleceğe yönelik aslında bir güzel örnektir. Demek olabiliyor. Bu süreç içerisinde meydanlarda olabiliyor. Ama öbür taraftan vatanımıza, milletimize bölücü olarak yaklaşan zihniyet, mantık da burada yerini bulamıyor. Nasıl? Nasıl olacak kardeşim, sen Kandil Dağı'ndan talimat alacaksın, Kandil Dağı'ndan aldığın talimatı parlamentoya taşıyacaksın, kürsüde onu dillendireceksin. Burası yol geçen hanı değil ki. 7 Haziran seçimlerinde görmedik mi? 253 kardeşimiz öldürülmedi mi seçimin ardından. Kimdi bunlar? Kürt'tü. Öldüren kimdi? Onlar da Kürt'tü. Ölen Kürt, öldüren Kürt. Bunu ne ile izah edeceksiniz. İşte bu sistemin bedeli bu."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Konya Milletvekilli Hüsnü Bozkurt'un sözlerine ilişkin, "Ben CHP liderinin buna uyarı yaptığı kanaatinde değilim. Onun çünkü dili başka söyler, hafızası başkadır. Ödüllendirmiş de olabilir. Bir şeyi ortaya koymak lazım, biz 'Evet' diyoruz. Birisi 'Hayır' derse 'Hayır' diyeni de biz anlayışla karşılarız ama öyle ifadeyle giriyor ki işe 'Biz Samsun'dan gireriz' diyor. Ya sen yola çıkacaksın Samsunlu seni Samsun'a sokmaz, Sivas'a, Amasya'ya, Ankara'ya bile sokmaz. Kimi denize döküyorsun sen? Sen kalkıp da bu ülkede 'Evet' diyen bu ülkenin vatandaşlarını Yunanla nasıl eşdeğer hale getirirsin?" dedi.

Erdoğan, NTV-Star ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları yanıtladı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başka girişimlerin olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine Erdoğan, darbe girişimi ile ilgili atılan adımın öncesi olduğunu, darbe girişiminin bu işin pik yaptığı nokta olduğunu söyledi.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarına yapılan operasyonun ilk adım olduğunu, daha sonraki adımın da şahsına yönelik olduğunu ifade eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Onu başaramadılar. Peki daha öncesi var mıydı? Evet daha öncesi de vardı. Daha öncesinde adımı atmadan çekilmek zorunda kaldılar. Şu anda yurt dışında olanların bir çoğu bu süreçten geçip tecrübe kazananlar, kaçıyorlar. Amerika'da, Almanya'da bu kadar insan var. Afrika'nın birçok ülkesinde var. Şu anda ellerinde bizim bu süreçte öğrendiğimiz şeyler, milyarlarca dolar var. Söylüyorum bazıları bu işi hafife alıyor. Bir üst akıl, ülkemiz üzerinde çok ciddi bir oyun oynadı. Üst akıl ifadesini birkaç yıl oldu yurt dışı seyahatten gelirken basın mensubu arkadaşlarla uçakta gelirken konuştum."

FETÖ'nün bazı ülkelerde açtığı okullara destekler sağlandığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Elde ettikleri imkanlarla seçimlerde kongre üyelerini bunlar destekledi. Kongre üyelerini destekleyerek de bir yerlere vardılar. İkili ilişkiler geliştirdiler. Yargıya sirayet ettiler olay aynen Türkiye'de nasıl yargıya sızdılarsa Almanya'da da sızdılar. Birçok ülkede Balkanlarda, Afrika'da da sızdılar. O ülkenin insanlarının çocukları bunların okullarında okudu. Ondan sonra devletin değişik kademelerine bunlar girdiler. Biz bunu oralardaki liderlere söylediğimiz zaman işi hafife alıyorlar. Biz de kendilerine diyoruz ki 'Kusura bakmayın bizim ağzımız yandı, damdan düştük. Yarın bir gün sizin de başınıza böyle bir şey gelirse Erdoğan bunu söylemişti diyeceksiniz."

- "Ödüllendirmiş de olabilir"

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un, "Evet çıksa bile sizi İzmir'de denize dökeriz" sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ben CHP liderinin buna uyarı yaptığı kanaatinde değilim. Onun çünkü dili başka söyler, hafızası başkadır. Ödüllendirmiş de olabilir. Bir şeyi ortaya koymak lazım, biz 'Evet' diyoruz. Birisi 'Hayır' derse, 'Hayır' diyeni de biz anlayışla karşılarız ama öyle ifadeyle giriyor ki işe 'Biz Samsun'dan gireriz' diyor. Ya sen yola çıkacaksın Samsunlu seni Samsun'a sokmaz, Sivas'a, Amasya'ya, Ankara'ya bile sokmaz. İzmir'den denize döküyorsun. Kimi denize döküyorsun sen? Sen kalkıp da bu ülkede 'Evet' diyen bu ülkenin vatandaşlarını Yunanla nasıl eşdeğer hale getirirsin? Sen ne geri zekalısın ya. Demokrasiden zerre kadar nasibini almamış, geri zekalı birisi bu adam ya."

Bozkurt'un kesin ihraç talebiyle partiden atılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, CHP'nin bu tür kişiler yüzünden biteceğini belirtti.

Böyle bir anlayışın olamayacağına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şakşakçıları görüyorsunuz. Yazıklar olsun. Bu kadar gaza geliş olur mu? Bu ne demektir? Göbeğini kaşıyan adamlar filan vardı ya, işte bunlar ama biz 'Hayır' diyenleri denize dökmeyiz. Biz onlara güzel bir demokrasi müzesi yapacağız. O demokrasi müzesinde onları biz objelerle onları süs eşyası olarak saklarız. Bunlar milletin iradesine saygısı olmayan tipler. En güzel cevabı milletim bunlara 16'sında verecek. Bu siyaset değildir, siyasetin dili değildir. Benim milletim buna layık değildir. Bu ülkede yüzde 50 artı bir verdi 'Sen ona denize dökeriz' diyeceksin. Yüzde 52 bana oy verdi beni Cumhurbaşkanı seçti neredeydin? Benzetmeler yapıyorsun. Kaddafi, Saddam yakışıyor mu? Bunlar çok çirkin yazıklar olsun bu CHP'nin yönetici kadrosuna. CHP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum. Gelin, şu tabloyu görün bu tabloyla bir yere varılmaz."

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yeni bir sürecin başlayacağını, istikrar ve güvenin ikame edilmesini istediklerinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ilde üniversite bulunduğunu ve üniversite sayısının 75'ten 181'e çıkarıldığını ifade etti.

Eğitim yatırımlarından da bahseden Erdoğan, ücretsiz kitapların öğrencilere ulaştırıldığını hatırlattı.

"Sağlıkta yaptığımız reform bugün 'benim' diyen ülkede yok." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, 30 büyükşehirde şehir hastanelerinin hizmet vereceğini bildirdi.

Yozgat ve Mersin'deki şehir hastanelerinin açıldığını hatırlatan Erdoğan, yapımı tamamlanan diğer hastanelerin de hizmete sunulacağını belirtti.

Doktor ve sağlık personelinde kalitenin artırılması gerektiğini söyleyen Erdoğan, sadece sağlık alanında eğitim veren Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kurulduğunu anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Adalette, emniyette, ulaşımda attığımız adımlar. Karada 6 bin 100 kilometre yolla başladık. Buna 19 bin 100 kilometre ilave ettik. Türkiye, yüksek hızlı treni bizim iktidarımızda gördü. Bunlar bir modern ülkenin gördüğü şeyler değil mi? Bana çadırda diyor ki 'Çağdaş Türkiye'de yaşamak istiyorum.' Bunlar ne? Biz teslim aldığımız Türkiye'yi onların zihniyetinin atıklarından aldık. Şimdi bu hale getirdik." diye konuştu.

- "Bunların 81 ilde ne olduğundan haberleri yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide önemli mesafe kat eden Türkiye'nin yenilenebilir enerjilerin tamamında olduğuna işaret etti.

Hızla çalışmalara devam ettiklerini ifade eden Erdoğan, "Bunu doğalgazda daha aşağıya çekeceğiz. Niye? Rüzgar santralleriyle bayağı mesafe alıyoruz. Güneş enerjisinde bayağı mesafe alıyoruz. Hızla bunlar devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Gübre gibi atıklardan nasıl enerji elde edilebileceğine yönelik çalışmalar yapıldığını bildiren Erdoğan, 81 ile doğalgazı ulaştırdıklarını hatırlattı.

Erdoğan, "Bütün bunlar yapılırken ve hala 'Biz çağdaş Türkiye'de yaşamak istiyoruz' derken bunların 81 ilde ne olduğundan haberleri yok. İnanın bunlar 81 vilayette üniversite var mı, yok mu, bunu dahi bilmiyorlar. Hakkari'ye havaalanının kurulduğundan bunların haberi bile yoktur. Bizzat gittim, açılışını ben yaptım. Daha ne arıyorsun? 'Madem bunları yaptınız, o zaman niye anayasayı değiştiriyorsunuz' diyor. Patinaj var, damdan düşen benim. Şimdi bunlar olmazsa biz daha hızlı gideceğiz. Daha çok almamız gereken mesafe var." ifadelerini kullandı.

Çirkin yapılaşmayı ortadan kaldırmak için yapılan konut sayısının 762 bin olduğunu bildiren Erdoğan, daha da çok konut yapılması gerektiğini kaydetti.

Stadyum yatırımlarını anlatan Erdoğan, Türkiye'de şu anda 29 büyük stadın bulunduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim artık olimpiyat için hiçbir endişemiz yok. Verirlerse verirler, vermezlerse hiç umurumuzda değil." dedi.

Basketbol konusunda başdanışmanlarından Hidayet Türkoğlu ile yaptığı bir konuşmayı anımsatan Erdoğan, basketin de futbol gibi yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı.

Güreşin yeniden yaygınlaştırılması, teniste, yüzmede adımlar atılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, tesislerin var olduğunu bildirdi.

Erdoğan, Türkiye'de açık basket sahalarının da yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'ın Türkiye ve Türk milleti için yeni bir değişim, dönüşüm noktası olması temennisinde bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber