Organ bağışına fren

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 06 Mart 2007 09:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İSTANBUL - Kurşunla yaralanan bir hasta sedyenin üzerinde hastanenin kapısından içeri giriyor, bir süre sonra beyin ölümü gerçekleşiyor. Aynı saatlerde bir karaciğer hastası umutsuzca kendisine nakledilecek organı bekliyor... Bir yandan incelenmesi gereken 'adli bir vaka', öte yandan organın zarar görmemesi için zamanla yarışan bir hekim... Peki böyle bir durumda ne yapılıyor?

Florence Nightingale Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yaman Tokat: Bu işlerde savcı için beklenmez. Savcı gelene kadar hastanın organları kullanılamaz hale gelebilir. Biz organları alırız, ölüm raporu tutarız. Ölüme neden olan patolojileri belirtiriz. Savcının istediği, 'çıkarılan organlarda ölüme neden olan patoloji olup olmadığıdır'. Zaten öyle bir durum varsa o organlar kullanılmaz. Savcılar

ameliyattan sonra ölüyü devralır. İsterlerse ameliyata girip duruma bakarlar. İsterlerse ameliyattan sonra adli otopsi yapabilirler. Genellikle savcılarla aramızda centilmenlik anlaşmasıyla yürüyor. Beyin ölümü demek, 'Beyni öldü' demek, diğer organları sağlam demek. Savcı da biliyor ki, 'adamın ölümüne neden olan beyin kanaması, kalp krizi sonrası beyinde ödem'.. İstesen de delil karartamazsın. Ölüm nedeni beyin ölümü zaten.

Haydarpaşa Numune Hastanesi Organ Nakli Ünitesi yetkilileri: Biz adli vakalarda beyin ölümü tutanağını aldıktan sonra aileye soruyoruz. Aile de onay verirse, savcıya haber veriyoruz. Savcı geliyor, raporunu yazıyor ve izni veriyor. Şimdiye kadar savcı beklerken sıkıntı yaşamadık.

İstanbul Tıp Fakültesi Organ Nakli Daire Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çarin: Beyin ölümü gerçekleşince aile izin vermişse nakil için sorun yok. Ancak ortada cinayet varsa ailenin onayını aldıktan sonra da savcı beklenebilir. Zaten son günlerdeki nakillerin büyük kısmı kurşunlama olaylarından. Otopsi ancak organ naklinden sonra yapılabilir.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süheyl Donay: Adli bir olay, şüpheli bir ölüm söz konusuyla savcının beklenmesi ve otopsi gerekir. Böyle durumda organ bağışı olmaz. Ancak hekimler, beyin ölümüne neden olan olayın tam nedenini rapor ederse otopsiye de gerek olmayabilir. Örneğin, beyin ölümü 'Kafaya isabet eden tek kurşunla gerçekleşmiştir' şeklinde bildirilirse ve beş uzman da onay verirse otopsiye de gerek olmayabilir.

Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.

Ümit Biçer: Yaralıya önce adli rapor mu düzenlenir, tıbbi müdahale mi edilir? Tabii ki tıbbi müdahale. Önemli olan, ölüm nedeninin alınacak organa bağlı olmaması ve tüm işlemlerin kayıt altına alınmasıdır. Sonra bu kayıt savcıya teslim edilir. Otopsi işlemi mutlaka nakilden sonra yapılır. Otopsiden sonra hiçbir organ kullanılamaz. Öncelik kişiyi yaşama döndürmektir. Savcıyı bekleyemezsiniz, organ nakli acil konudur. Eğer savcı beklemek şartsa yasal düzenlemelere açık açık 'Adli vakalarda nakil yasaktır' yazılsın. Beyin ölümünden sonra organlarda yavaş yavaş hasarlar oluşur, beklenemeyecek durumlar vardır. Yargılanma endişesiyle hareket edilmemesi gerekir. Önemli olan hayattır.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer: Yeni TCK'nın 25. maddesinde 'zorunluluk hali' düzenlenmiştir. Bir insan ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaysa onu bu tehlikeden kurtarmak için yapılan fiillere ceza verilmez. Ancak bu, her silahlı yaralama olayında ölen kişiden savcıya haber vermeksizin organ alınabileceği anlamına gelmez.

Beyin ölümünde organlar uzunca bir süre kişi solunum cihazına bağlı tutularak yaşatılabilir. Böyle hallerde savcıdan izin almak için yeterli süre olduğu için bu izin alınmalıdır. Ölüm sebebi tartışmasız olarak kurşun yaralanması ise ve hekim bundan eminse bir delil kaybı olmayacağı için savcılar bu konudaki talepleri telefonla bile kabul etmektedirler. Eğer kişi öldürücü olmayan bir bölgeden yara almış ama sonra beyin ölümü gerçekleşmişse, mutlak bir zorunluluk yoksa organ alınmamalı. Ölüm nedeni her organın ayrı ayrı incelenmesiyle çıkarılabilir. Savcılar bu durumda delil kaybı endişesiyle hareket eder. Savcıların bu uygulaması doğrudur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber